İBNÜ’L-ESİR

4. CİLT

HİCRİ 77. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

EZRAKİLER ARASINDAKİ İHTİLAFLAR

 

Mühelleb'in Ezrakiler üzerine yürüyüp onlarla Reyahlı Attab bin Verka'nın kendisinden ayrılarak Haccac'ın yanına gitmesine kadarki savaşından daha önce söz etmiş bulunuyoruz. Attab'ın kendisini bırakıp Haccac'ın yanına gitmesinden sonra da Mühelleb Haricilerle savaşmağa devam etti. Onlarla Sabur dolaylarında bir sene kadar müddetle çok şiddetli bir şekilde çarpıştı. Daha sonra Bustan Günü üzerlerine bütün gücüyle saldırdı. Kerman bu sırada Haricilerin, Faris ise Mühelleb'in elinde bulunuyordu. Hariciler, bulundukları yere Paris'ten hiç bir şey gelmemesi üzerine güç durumda kaldılar ve bunun üzerine yerlerinden ayrılıp Kerman'a geldiler. Mühelleb de askerleriyle birlikte onların peşinden gitti ve Kerman'ın şehir merkezi sayılan ‘‘Cireft’‘ denilen yerde konakladı. Mühelleb onlarla çok şiddetli bir şekilde savaştı. Faris tamamen Mühelleb'in eline geçince Haccac buraya amiller gönderdi. Abdülmelik Haccac'a mektup yazarak savaşta O'na destek olması maksadıyla Fesa, Darabcird, Kura ve İstahr'ın Mühelleb'in elinde kalmasını emretti. Bunun üzerine Haccac da buraları Mühelleb'in elinde bıraktı. Ayrıca Haccac Mühelleb'in yanına Bed bin Kabisa'yı Haricilerle çarpışmağa teşvik etmek ve bu konuda gayret göstermek amacıyla gönderdi ve böyle yapmayacak olursa. Haccac'ın yanında kabul edilebilecek hiç bir özrünün olamayacağını söylemesini istedi.

 

Mühelleb askerleriyle birlikte Haricilerin karşısına çıktı ve sabah namazından öğle vaktine kadar aralıksız çarpıştı. Daha sonra birbirlerini bırakıp çekildiler. Bu sırada Bed onları rahatlıkla görebileceği yüksekçe bir yerde bulunuyordu. Birbirlerini bıraktıklarını görünce Mühelleb'in yanına gelip şöyle dedi: "Yanında çarpışan şu atlılar ve yaya birliklerden, daha metin atlı ve yaya birlik görmedim. "

 

İkindi vakti olunca Mühelleb yine gidip Haricilerle önceki gibi şiddetle çarpışmağa başladı, ancak iki tarafın birlikleri de birbirine tesirli olamıyorlardı. Haricilerin birliklerinden biri Mühelleb'in birliklerinden biriyle karşı karşıya gelerek gece karanlığı basıncaya kadar çetin bir şekilde çarpışmaya tutuştular. Biri diğerine: "Sizler kimsiniz?" diye sorunca: "Bizler Temimoğullarındanız." diye cevap verdiler. Soruyu soranlar: "Bizler de aynı şekilde Temimoğullarındanız." deyince karanlıkta birbirlerini bırakıp çekildiler.

 

Mühelleb Bera bin Kabisa'ya şöyle dedi: "Şanı yüce Allah'tan başka hiç bir kimsenin yardımı olmaksızın bir toplulukla çarpışmayı nasıl gördün?" Daha sonra Mühelleb Bera'ya ihsanda bulundu ve O'na on bin dirhem verilmesini emretti. Bera da Haccac'ın yanına gitti ve Mühelleb'in mazeretini beyan etti.

 

Bundan sonra Mühelleb Bzrakilerle on sekiz ay çarpıştığı halde hiç bir şeyelde edemedi. Daha sonra Kerman taraflarının Katari adına amilliğini yapmakta olan ve Dablı Muka'tar diye bilinen bir kişi onlardan birisini öldürdü. Bunun üzerine Hariciler Katari'nin yanına giderek Muka'tar'ı cezalandırmak istediklerini söylediler, ancak Katari bunu kabul etmeyerek şöyle dedi: "Bu tevilde bulundu, ancak tevilinde yanıldı. O bakımdan ben sizlerin O'nu öldürmeniz gerektiği görüşünde değilim. Üstelik O eskiden beri sizin aranızda bulunuyor." Bunun üzerine Hariciler arasında anlaşmazlık baş gösterdi.

 

Denildiğine göre Harici Bzrakiler arasında görüş ayrılığının baş göstermesinin sebebi şudur: Onlardan birisi karargahlarında zehirli ok yapıyor ve onları Mühelleb'in askerlerine atıyordu. Mühelleb'in askerleri bu durumdan şikayetçi olunca Mühelleb: "Ben O'nun hakkından gelirim." dedi. Daha sonra kendi adamlarından birisinin eline bir mektup vererek bu mektubu kimsenin görmeyeceği bir şekilde Katari'nin karargahına bırakmasını emretti. O da Mühelleb'in emrini yerine getirdi. Mektup Katari'nin eline ulaşınca şunların yazılı olduğunu gördü: "Yapmış olduğun oklar elimize ulaşmış bulunuyor. Buna karşılık olarak sana yüz dirhem verilmesini emrettim." Bu okları yapan kişi getirilince böyle bir şey olmadığını söyledi, ancak Katari O'nu öldürdü. Abdü Rabbihi'l-kebir diye bilinen bir şahıs O'nun bu davranışını tasvip etmedi ve aralarında anlaşmazlık çıktı.

 

Daha sonra Mühelleb bir Hıristiyan kişi bulup ona Katari'nin yanına giderek secde etmesini söyledi. Bu kişi de gidip Katari'nin önünde secde etti. Aralarındaki anlaşmazlık daha da arttı ve bir kısmı Katari'nin yanından ayrıldı ve başlarına Abdü Rabihi'l-kebir'i geçirerek Katari'ye olan bey'atlerini bozdular. Katari ile birlikte onların dörtte biri veya beşte biri kadarı kaldı. Bundan sonra da kendi aralarında yaklaşık bir ay kadar çarpışıp durdular.

 

Mühelleb Haccac'a durumu mektupla bildirdi. Haccac cevap olarak yazdığı mektupta onların birleşmesinden önce ve henüz anlaşmazlık halinde bulunuyorlarken onlarla savaşa devam etmesini emretti. Mühelleb şöyle cevap verdi: "Birbirlerini öldürüp durdukları sürece onlarla savaşmamak görüşündeyim. Bu şekilde devam edecek olurlarsa, bizim istediğimiz zaten budur ve bu onları yok eder, bitirir. Bir araya gelecek olsalar bile birbirlerini zaten zayıflatmış olduklarından ben onlara bu zayıf ve güçsüz halde iken Allah'ın izniyle hücum ederim. Vesselam." Haccac buna ses çıkarmadı, Mühelleb de bir ay boyunca birbirleri ile çarpışıp dururken onlara karşı hiç bir hareket yapmadı. Daha sonra Katari beraberindekilerle birlikte Taberistan'a doğru gitti, geri kalanlar ise Abdü Rabbihi'l-kebir'e bey'at ettiler.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ABDİ RABBİHİ'L-KEBİR'İN ÖLDÜRÜLMESİ