|
İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
HARİCİLERİN
RAMEHÜRMÜZ'DEN ÇIKARTILMASI VE
İBN
MİHNEF'İN ÖLDÜRÜLMESİ
Haccac'ın
Haricilere hücum etmelerini emreden mektubu Mühelleb ile İbn Mihnef'e varınca bunlar
Haricilerin üzerine yürüdüler ve aralarında küçük bir çarpışma oldu. Hariciler
bozguna uğradılar ve her hangi bir varlık gösteremediler. Bu yüzden de geri
çekilip Kazenln'a gittiler. Mühelleb ile İbn Mihnef de onların yakımna kadar
gittiler ve konakladılar. Mühelleb, ordugahı etrafında hendek açtı ve İbn
Mihnef'e, "Sen de kendi çevrene hendek açmayı uygun görüyorsan
yapıver." dedi. Ancak İbn Mihnef'in beraberindekiler: "Bizim
hendeğimiz kılıçlarımızdır." dediler.
Hariciler
Mühelleb'i gafil avlamak için geldiklerinde gerekli koruma tedbirlerini almış
olduğunu görünce İbn Mihnef'e doğru gittiler. O'nun, çevresinde hendek açmamış
olduğunu gördüler ve çarpışmağa giriştiler. İbn Mihnefi arkadaşları bırakıp
kaçınca atından indi ve yakın arkadaşlarından bir kaç kişiyle birlikte
çarpışmalarını sürdürdü. Kendisi ve beraberindekiler öldürüldüler. Şairleri bu
olayla ilgili olarak: ‘‘Yerde yatanlarla taşlanan karargah kimin? Kimileri ölü,
kimileri öldürülmüş yatıyor. Esen rüzgarlar kumlarla örtüyor onları, Oysa önceden
eteklerini sürüklilyorlardı.''
Bu
anlattıklanınız Basralılara göredir.
Küfelilere
gelince: Onların zikrettiklerine göre, Haccac'ın Haricilere karşı hücum
edilmesini emreden mektubu varınca Mühelleb ve Abdurrahman Haricilere hücum
ettiler ve aralarında oldukça şiddetli bir çarpışma oldu. Hariciler Mühelleb'in
üzerine karşı hücumda bulununca O da karargahına kadar çekilmek zorunda kaldı
ve Abdurrahman'a haber gönderip yardım istedi. Abdurrahman da hem süvari, hem
de piyade askerler göndererek yardımda bulundu. Bu olay ise ramazan ayının
bitmesine on gün kala öğleden sonra olmuştu.
İkindi
geçip de Hariciler Abdurrahman'ın gönderdiği piyadeleri görünce yanındaki
askerlerin azaldığı zannıyla Mühelleb'in karşısında onu uğraştıracak kadar
asker bırakıp geri kalan ordularını alarak Abdurrahman'ın üzerine gittiler.
Abdurrahman Haricilerin üzerine gelmekte olduklarını görünce beraberinde
bulunan Kurralarla birlikte atından indi. Bunlar arasında İbn Mes'üd'un
arkadaşı Ebu'l-Ahvaz, Abslı Nasr bin Huzeyme'nin babası ve Zeyd bin Ali ile
birlikte öldürülüp O'nunla birlikte Küfe'de asılan Huzeyme bin Nasr da vardı.
Abdurrahman ile birlikte kendi kabilesinden yetmiş bir kişi de atlarından indi.
Hariciler onların üzerine hamle yaparak çok şiddetli bir çarpışmaya tutuştular.
Abdurrahman'ın etrafında bulunanlar dağıldılar ve O'nunla birlikte sabredip
sebat gösteren sayılı bir kaç kişinin dışında kimse kalmadı. Oğlu Ca'fer bin
Abdurrahman ise Mühelleb'e gönderdiği kimseler arasında idi. Ca'fer askerlerin
kendisinin peşinden babasının yanına gitmek üzere gelmelerini istediyse de çok
az kişi hariç kimse arkasından gitmedi. Ca'fer babasına yaklaşırken Hariciler
aralarını kesti. Bunun üzerine yaralamncaya kadar çarpışmağa devam etti. Diğer
taraftan Abdurrahman ve beraberindekiler de yüksekçe bir tepenin üzerinde aşağı
yukarı gecenin üçte ikisinin bitimine kadar çarpışmağa devam ettiler ve sonunda
Abdurrahman bu bir avuç arkadaşıyla beraber öldürüldü. Sabah olunca Mühelleb
gelip namazını kıldırdı, defnetti ve bunu Haccac'a yazdığı bir mektupla
bildirdi. Haccac da aynı durumu Abdülmelik'e yazılı olarak bildirince
Abdülmelik O'na rahmet okudu ve Küfe halkını da ayıpladı.
Haccac
Abdurrahman'ın askerlerinin başına Attab bin Verka'yı gönderdi ve O'na
Mühelleb'e' itaat etmesini emretti. Attab bundan hoşlanınadıysa da Mühelleb'e
itaat etmekten başka bir çare bulamadı. Mühelleb'in yanına karargaha geldi ve
Haricilere karşı çarpıştı. Mühelleb'in emri altında olmakla birlikte işlerini
kendisi hallediyor ve hemen hemen Mühelleb'le hiç bir şekilde istişare
etmiyordu. Bunun üzerine Mühelleb Attab'ın yanına aralarında Bistam bin Maskala
bin Hubeyre'nin de bulunduğu bir takım adamlar yerleştirdi. Bir gün Attab ile
Mühelleb arasında bir tartışma oldu ve her ikisi de karşılıklı olarak birbirlerine
ağır sözler söylediler. Hatta Mühelleb elindeki değneği Attab'a kaldırmışken
Mühelleb'in oğlu Muğire ileri atılarak babasının elindeki değneği .'akalayıp
şöyle dedi: "Allah komutanı ıslah etsin! Bu Arapların yaşlılarından -•'e
onların eşrafından bir kişidir. Sen O'ndan hoşuna gitmeyecek bazı şeyler
işitsen bile bunu sineye çekmelisin, çünkü O gerçekten böyle bir şeye layıktır.
" Mühelleb de öyle yaptı ve birbirlerinden ayrıldılar. Attab Haccac'a
haber gönderip Mühelleb'i şikayet etti ve geri dönmek için kendisine emir
vermesini istedi. O'nun bu isteği ile Haccac'ın O'na ihtiyaç duyması aynı
zamana rastladı, çünkü Haccac Küfe eşrafının Şebib'den neler çekmekte
olduklarını görmüş, Attab gibi birisine ihtiyaç duymuştu. Bu sebeple gelmesini
isteyerek ordusunu Mühelleb ile birlikte bırakmasını da emretti. Mühelleb de bu
ordunun başına kendi oğlu Habib'i komutan tayin etti.
Barikli
Süraka bin Mirdas Abdurrahman bin Mihnef hakkında yazmış olduğu mersiyesinde
şöyle der:
‘‘Hem
Şenue Ezdinin, hem Uman Ezdinin Efendisi dün Kazerun'da öldü. En şerefli bir
şekilde ölünceye kadar vuruştu, Akik gibi parlak ve keskin bir kılıçla. Tepenin
yanında sancağının altında düşürüldü O, Kerim aşirettendi ve kerim işlerin
sahibiydi O. İbn Mihnef yaptığı savaşta sözünde durdu, Bütün kirli ve pis heriflerse O'nu bırakıp
gitti.
Yardım
gönderdi O, fakat O 'na yardıma gelmediler, Tertemiz gitti Allah 'ın huzuruna,
sözünde durmamış olarak değil.’‘
Mühelleb
Sabur'da Haricilerle yaklaşık bir sene kadar kaldı ve onlarla çarpışıp durdu.
ÇEŞİTLİ
OLAYLAR
Bu
yıl içerisinde Temimlilerden Zeyd Menatin oğlu İmruu'lKaysoğulları'ndan birisi
olan Salih bin Müserrih baş kaldırır gibi oldu. Salih ‘‘Sufriyye’‘ görüşünde
idi. Onlardan ilk ayaklanan kişi oldu. Salih bu sene beraberinde Şebıb bin
Yezıd, Suveyd, Butayn ve benzerleri ile birlikte haccetti. Bu yıl içerisinde
Abdülmelik bin Mervan'ın kendisi de haccetti. Şebıb O'na suikastta bulunmak
istediyse de Abdülmelik onların bu durumlarını haber aldı. Hacdan ayrıldıktan
sonra Haccac bin Yusuf'a mektup yazarak onları takip etmesini emretti. Salih
yaşlı ve abid bir kişi olup KUfe'ye gelir, bir ay veya ona yakın bir süre
kalır, arkadaşlarıyla görüşür ve ihtiyaç duyduğu şeyleri hazırlardı. Ancak
Haccac O'nu aramağa başlayınca KUfe'yi bırakıp gitti.
Muhammed
bin Mervan bu sene yaz gazvesini Bizanslıların Maraş tarafından Ganik denilen
yere çıktıkları sırada yaptı.
Bu
sene hac emirliğini Abdülmelik yaptı. Medine'de bir hutbe okudu ve Allah'a
hamdü senada bulunduktan sonra: "Ben zayıf düşürülmüş halife gibi değilim
(Hz. Osman'ı kastediyor).
Şunu
bunu pohpohlayan bir halife de değilim (Muaviye'yi kastediyor). Zayıf görüşlü
bir halife de değilim (Yezıd'i kastediyor). Şunu bilin ki, sizler bana karşı
dosdoğru oluncaya kadar bu ümmeti kılıçtan başka bir şeyle tedavi edecek
değilim. Bizlere ilk muhacirlerin işlerini öğretip duruyorsunuz, fakat onlar
gibi hiç de amel etmiyorsunuz. Bize Allah'tan korkmayı emrediyorsunuz, fakat
kendinize gelince bunu unutuyorsunuz. Allah'a yemin ederim, şu andan sonra kim
bana Allah'tan korkmayı emredecek olursa, boynunu vuracağım." dedi ve
indi.
Bu
yıl içerisinde Suffa ashabından olan Süleymli İrbad bin Sariye vefat etti.
O'nun, İbn ez-Zübeyr'in ayaklanması devam ederken Şam'da öldüğü de söylenmiştir.
Neha'lı Esved bin Yezid de bu yıl vefat etmiştir.
Esved,
Alkame bin Kays'ın kardeşinin oğludur.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRET'İN YETMİŞ
ALTINCI YILI OLAYLARI (M. 695-696)
SALİH BİN MÜSERRİH'İN AYAKLANMASI