İBNÜ’L-ESİR

4. CİLT

HİCRİ 71. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ABDÜLMELİK İLE ZÜFER BİN HARİS'İN DURUMU

 

Daha önce Rahit Vak'ası'ndan söz ederken Züfer'in Karkisiya'ya gidişini ve Kayslıların O'nun etrafında toplanmasını, Karkisiya'yı eline geçirmesini ve ondan sonra da meydana gelen olayları anlatmıştık. Züfer, İbn ez-Zübeyr'e bey'at etmişti ve O'na itaat etmeğe devam ediyordu. Mervan bin Hakem ölüp de oğlu Abdülmelik Hıms Valisi olarak görev yapmakta bulunan Eban bin Ukbe bin Ebi Muayt'a mektup yazarak Züfer üzerine gitmesini emredince Eban Züfer üzerine yürüdü. Öncü kuvvetlerinin başına Taylı Abdullah bin Zumeyt'i geçirmişti. Abdullah Eban'ın varışından önce Züfer ile çarpışmağa girişmiş ve arkadaşlarından pek çok kişinin ölümüne sebep olmuştu ki öldürülenlerin sayısı üç yüz kişiyi bulmuştu. Eban acele etmesi dolayısıyla O'nu kınadı ve ileri geçerek Züfer'le çarpışmağa başladı. ZMer'in oğlu Veki' öldürüldü. Taylılar Züfer'in ağırlıklarına ve hanımlarına yetiştiler. Muhammed bin Husayn bin Numeyr kadınların kendisine bağışlanmasını istemiş ve onları alıp Karkisiya'da Züfer'in yanına götürmüştü. Züfer bununla ilgili olarak şöyle demiştir: ‘‘Husayn'ın himayesine sığındılar; O olmasaydı hepsinin de sonu gelmişti. Sizin atanız bizim de atamızdır eskilerde, Ben ise sonradan gelen bir kişi olarak size teşekkür ediyorum.’‘

 

Züfer'in Kinde'den olduğu da söylenirdi.

 

Daha sonra Abdülmelik Mus'ab üzerine yürümek isteyince önce Karkisiya'ya gitmiş, orada Züfer'i muhasara altına almış ve mancınıklar kurmuştu. Züfer AbdÜımelik'in askerlerine şöyle seslenilmesini emretti: "Niçin bize karşı mancınıklar kurdunuz?" Cevaben şöyle denildi: "Orada bir gedik açalım ve o gedikte sizinle çarpışalım diye." Bunun üzerine Züfer şunları söyledi: "Onlara şöyle deyiniz: ‘‘Sizinle duvarların arkasında çarpışmayız; haydi, sizin olduğunuz yere gidelim.’‘" Mancınık şehrin Hureys bin Bahdel tarafında bulunan burcunda bir gedik açmış, bunun üzerine Züfer şöyle demişti: ‘‘İbn Bahdel 'in mancınığı beni Uçan kuştan kenara çekilmek zorunda bıraktı.’‘

 

Yezid bin Muaviye'nin oğlu Halid onlarla yapılan bu savaşta son derece gayretli hareket ediyordu. Züfer'in arkadaşlarından Kilaboğulları'na mensup birisi şöyle söyledi: "Şimdi ben Halid'e bir söz söyleneceğim ve bunun üzerine bu tutumundan vazgeçecek." Ertesi gün olup Halid yine savaşmağa çıkınca Kilablı bu kişi şöyle dedi: ‘‘Mülk elinden alınıp anası bellenirse, Halid bu kadar gayreti ne edecek?’‘

 

Bunun üzerine Halid utandı, geri döndü ve bir daha onlarla savaşmadı. Kelbliler AbdÜımelik'e şöyle dediler: "Züfer'le karşılaşıp seninle beraber Kayslılar bozguna uğrayacak olursa onları bizim aramıza katmayacaksın." Abdülmelik onların dediklerini yapınca Kayslılar oklarına: "Yarın sizinle Mudar'a mensup hiçbir kimse çarpışmayacaktır." diye yazdılar ve bu okları Karkisiya'ya attılar. Sabah olunca Züfer, oğlu Hüzeyl'i yanına çağırıp (Züfer oğlu Hüzeyl'in adıyla künyelenirdi. Künyesinin Ebu'l-Kevser olduğu da söylenmiştir.) şöyle dedi: "Şimdi onlara karşı çık ve üzerlerine öyle kararlı bir hamle yap ki, atının ayakları AbdÜımelik'in çadırını çiğnemedikçe geri dönme! Allah'a yemin ederim, eğer sen onun çadırının iplerini atının ayaklarıyla çiğnemeden geri dönecek olursan kesinlikle seni öldürürüm." Bunun üzerine Hüzeyl atlılarını toplayıp onlara hamle yaptı. Kısa bir süre karşısında direndikten sonra açılıp geri çekildiler. Hüzeyl atlılarıyla birlikte onların peşine takıldı ve gerçekten de atlarının ayakları çadırın iplerini çiğnedi ve hatta bazısını kopardı. Daha sonra da geri döndüler. Züfer Hüzeyl'in başını öpüp şöyle dedi: "Abdülmelik bundan sonra ebediyyen seni sevmeyecektir." Hüzeyl ona şu karşılıkta bulundu: "Allah'a yemin ederim, eğer sen çadırın içine girmemi istemiş olsaydın onu da yapardım." Bunun üzerine Züfer şöyle dedi: ‘‘Aldırmam ölüm kime gelirse, Hüzeyl hayatta kaldıkça. Onu ilk atlı görürsün herkesin önünde; Arkalarına vuruyor geri döndüklerinde.’‘

 

Karkisiya'nın burcunda bir gedik açılınca Abdülmelik'in yakınlarından birisi: "Sen Kudaalılarla çarpışacak olursan onları eline geçirebilirsin." deyince Abdülmelik denileni yaptı ve onlarla çarpıştı. Akşam olunca Kudaalılar açılır gibi oldu ve onlardan pek çok kişi öldürüldü. Cüzamlı Ravh bin Zimba buranın burçlarından birisinin yanına gelerek orada bulunanlara sordu: "Allah adına bana söyleyin, sizden kaç kişi öldürdük?" Burçta olanlar da: "Allah'a yemin ederiz, bizden tek kişi bile öldürülmüş değildir. Sadece birisi yaralandı, onun da yarasının önemi yoktur." dedikten sonra sordular: "Peki, Allah adına siz bize söyleyin, sizden kaç kişi öldürüldü?" Şöyle cevap verdiler: "Bizden bir kaç atlı öldürdünüz ve sayılamayacak kadar kişi yaraladınız. Allah İbn Bahdel'e lanet etsin."

 

Ravh Abdülmelik'in yanına dönüp: "İbn Bahdel sana boş yere ümitler veriyor, bu adamdan yüz çevir." dedi.

 

Kelblilerden adı Zeyyal olan bir adam çıkıyor ve Züfer'e aşırı bir şekilde küfürler savuruyordu. Bir gün Züfer, oğlu Hüzeyl'e yahut da arkadaşlarından birisine: "Şu adamın hakkından gelemez misin?" demiş, o da:

 

"Ben O'nu sana getiririm." diye karşılık vermişti. Bu kişi daha sonra geceleyin AbdÜımelik'in karargahına girerek: "Özellikleri şöyle şöyle olan bir katırı gören var mı?" diye seslenmeğe başladı. Sonunda Zeyyal'in çadırına kadar vardı. Onu daha önceden tanımış ve teşhis etmişti. Zeyyal O'na: "Hay inşallah kaybettiğini bulursun!" deyince: "Ey Allah'ın kulu! Çok yoruldum, müsaade etsen de şuracıkta bir parça dinleniversem." dedi. Zeyyal da: "Girebilirsin." deyince içeri girdi. Zeyyal çadırında yalnızdı. Züfer'in adamı kendisini yere bırakınca Zeyyal de uyuyuverdi. Bu kişi daha sonra Zeyyal'i uyandırdı ve şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim, ağzını açıp konuşacak olursan seni öldüreceğim." Zeyyal: "Ben öldürülsem, ya da kurtulsam bunun sana ne faydası olur?" diye sorunca şu karşılığı verdi: "Eğer sesini çıkarmayıp benimle Züfer'in yanına kadar gelecek olursan sana Allah adına söz veriyorum ki Züfer sana iyilikte bulunup güzel muamele ettikten sonra seni karargahına geri çevireceğim." Bunun üzerine her ikisi çadırdan dışarıya çıktılar, Züfer'in adamı yine aynı şekilde: "Özellikleri şöyle şöyle olan bir katırı kim görmüş olabilir?" diye seslenmeğe devam etti. Sonunda Zeyyal'le birlikte Züfer'in yanına vardılar. Züfer kendisinin bu adama eman verdiğini söyledi ve ona bir miktar dinar hibe ederek kadın elbiseleri giydirip kadınlara mahsus bineklere bindirdi, sonra Abdülmelik'in karargahına yaklaşıncaya kadar yanına bir refakatçi verdi. Bu kişi: "Bu, Züfer'in Abdülmelik'e hediye ettiği bir cariyedir ." deyip oradan ayrıldı. Karargahtakiler arkadaşlarının bu halini görünce onu tanıdılar ve AbdÜımelik'i de durumdan haberdar ettiler. Abdülmelik gülerek şöyle dedi: "Allah böyle yardımcı bir adamı uzak etmesin. Allah'a yemin ederim, bunları öldürmek zillet, hayatta bırakmak ise pişmanlıktır." Daha sonra bu adam bir daha Züfer'e küfür etmedi. Onun karargahtan kaçtığı da söylenmiştir.

 

Bilahare Abdülmelik kardeşi Muhammed'e; Züfer'le oğlu Hüzeyl'e, kendileriyle birlikte olanlara ve mallarına eman ile birlikte istedikleri her şeyi vermeyi teklif etmesini söyledi. Muhammed de dediğini yaptı. Hüzeyl teklifi olumlu karşılayıp bu konuda babasına şöyle dedi: "Bu adamla barış yaparsan iyi olur, çünkü herkes O'na itaat etmiş bulunuyor. Üstelik bu senin için İbn ezZübeyr'den daha iyidir." Züfer şu şartla teklifi kabul ettiğini bildirdi: Bir sene O'na bey'at edip etmemekte muhayyer kalacak, istediği yere gidebilecek ve İbn ez-Zübeyr ile çarpışması esnasında AbdÜımelik'e yardımcı olmayacaktı. Elçiler iki taraf arasında bu şekilde gidip gelmekteyken Kelblilerden birisi gelip Abdülmelik'e: "Şehrin dört burcu yıkılmış bulunuyor!" deyince Abdülmelik: -O halde ben de onlarla barış yapmıyorum." dedi ve üzerlerine yürüdü; ancak Züfer'in arkadaşları onları bozguna uğrattı ve karargahlarına geri çekilmek zorunda bıraktı. Bunun üzerine Abdülmelik: "Onlara istediklerini veriniz." dedi. Züfer ise bunu şöyle karşıladı: "Keşke bu bundan önce olsaydı, daha iyi olurdu." Sonunda aralarında şu esaslar üzerine barış yapıldı: Herkes eman içerisinde olacak, dökülen kanlar ve telef edilen mallar istenmeyecek, Züfer İbn ez-Zübeyr'e bey'at etmiş bulunduğundan İbn ez-Zübeyr ölünceye kadar AbdÜımelik'e bey'at etmeyecek ve arkadaşları arasında paylaştırmak üzere O'na yeterli miktarda mal verecek.

 

Züfer Abdülmelik'in, Amr bin Said'e vermiş olduğu sözde durmadığı gibi, kendisine de vermiş olduğu sözde durmayacağından korktuğu için şehirden inmedi. Kendisine eman olmak üzere Peygamber (S.A.V.)'in asası gönderilince AbdÜımelik'in yanına geldi ve Abdülmelik O'nu kendi tahtına kendisiyle yan yana oturttu. Eş'arilerden İbn Udat şöyle dedi: "Bu şekilde oturmağa ben ondan daha çok layıktım." Züfer ise şöyle karşılık verdi: "İşte bunu yalan söyledin, çünkü ben düşmanlık yapınca zarar verdim, dostluk yapınca da fayda sağladım." Abdülmelik Züfer ile birlikte bulunanların sayılarının azlığını görünce şöyle dedi: "O'nun bu kadar az kişiyle birlikte olduğunu bilmiş olsaydım hükmümü kabul edinceye kadar muhasara altında tutardım." Züfer O'nun böyle söylediğini haber aldığında: "Arzu edersen döneriz, sen de sözünden dön." dedi, ancak Abdülmelik: "Hayır Hüzeyl'in babası, sana vermiş olduğumuz sözü yerine getireceğiz." diye karşılık verdi.

 

Abdülmelik bir gün Züfer'e: "Bana Kindeli olduğun haberi geldi." deyince Züfer şöyle dedi: "Kıskançlığından ötürü azgınlık etmeyen ve beğendiğinden dolayı kendisini onlardan göstermeyen bir kimseden daha hayırlı kim olabilir?"

 

Abdülmelik'in oğlu Mesleme Züfer'in kızı Rebab ile evlendi. O bakımdan Mesleme Rebab'ın iki kardeşi olan Hüzeyl ile Kevser'e herkesten önce yanına girmeleri için izin verirdi.

 

Züfer, oğlu Hüzeyl'e Abdülmelik ile birlikte Mus'ab'a karşı savaşmak üzere gitmesini emredip şöyle demişti: "Bu konuda üzerinde herhangi bir ahit yoktur." Bunun üzerine Hüzeyl Abdülmelik ile birlikte yola koyulmuş, Mus'ab'ın yanına yaklaşınca O'nun yanına kaçmış ve İbn Eşter ile birlikte çarpışmıştı. İbn Eşter öldürülünce Hüzeyl KUfe'de gizlendi ve Abdülmelik'ten kendisi için eman istenip alınıncaya kadar ortaya çıkmadı. Bundan daha önce söz edilmişti.

 

 

 

 

ÇEŞİTLİ OLAYLAR

 

Bu yıl içerisinde Abdülmelik - Vakidi' nin dediğine göre- Kaysariyye'yi fethetmiştir. Yine aynı yıl içerisinde Abdullah bin ez-Zübeyr, Cabir bin Esved bin Avf'ı Medine Valiliği'nden azletmiş, yerine Talha bin Ubeydullah bin Avf'ı tayin etmişti. Talha, Abdullah'ın son Medine Valisi olup bu görevinde Hz. Osman'ın azatlı kölesi olan Tarık bin Amr oraya gelinceye kadar kalmış, O'nun gelmesi üzerine de kaçmıştı. Tarık da İbn ez-Zübeyr ile savaşmak üzere Mekke'ye gidinceye kadar orada kalmıştı.

 

Mus'ab'ın valiliği döneminde Küfe'de Bera bin Azib vefat etmiştir.

Şair Himyerli Yezid bin Müferriğ de Küfe'de bu yıl içerisinde vefat etmiştir.

 

Hudeybiye ve Hayber'de bulunmuş olan Eslemli Abdullah bin Ebi Hadred de bu yılda vefat etti.

.

Yine O'nun valiliği döneminde, Hz. Ali ile İbn Mes'üd'un arkadaşlarından olan Kaysh ve Küfeli Şuteyr bin Şekel vefat etmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRET'İN YETMİŞ İKİNCİ YILI OLAYLARI (M. 691-692)

HARİCİLER'İN DURUMU