İBNÜ’L-ESİR

4. CİLT

HİCRİ 70. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

BİŞR GÜNÜ

 

Abdülmelik yönetimin dizginlerini eline geçirerek huzuru sağlayınca ve Müslümanlar da O'nun etrafında birleşince Tağlibli şair Ahtal bir gün huzuruna girdi. Bu sırada AbdÜımelik'in yanında Süleymoğulları'ndan Cahhaf bin Hukeym de bulunuyordu. Abdülmelik Ahtal'a: "Bunu tanıyor musun ey Ahtal?" diye sorunca, Ahtal: "Evet tanıyorum; bu, kendisi hakkında şu kasideyi okuduğum kişidir." deyip:

 

‘‘Ey Cahhaf'ı soran kişi! Söyle bana, Süleym'den ve Amr'dan öldürülenler için ayağa kalktı mı o?’‘ diye başlayan kasidesini bitirinceye kadar okudu. O sırada Cahhaf taze hurma yemekte idi. Kızgınlığından hurmanın çekirdekleri elinden düşmeğe başladı. Ahtal'a cevaben şöyle dedi:

 

‘‘Evet, onlar için Hint kılıçlarıyla ağlayacağız, Umeyr'ın yasını karşıdakini durduran mızraklarla tutacağız.’‘

 

Daha sonra Cahhaf şöyle devam etti: "Eyanası Hıristiyan olan herif! Ben senin benim gibi birisine karşı bu şekilde cüretkarca konuşacağını zannetmiyordum." Bu sözleri duyan Ahtal korkusundan, titremeğe başladı. Daha sonra kalkıp Abdülmelik'in eteklerine yapıştı ve: "İşte şimdi sana sığmıyorum." deyince Abdülmelik: "Ben de seni himayeme alıyorum." diye karşılık verdi.

 

Cahhaf sonra aklı başından gitmiş olarak ayağa kalktı ve elbiselerini sürüye sürüye yürüdü. Divan katiplerinden birisinin gönlünü hoş ederek kendisine bir ahitname uydurdu. Bu ahitnamede O'nun Cezire'de bulunan Tağlib ve Bekrlilerin zekatlarını toplamakla görevli olduğu belirtiliyordu. Bu ahitname ile birlikte arkadaşlarına şöyle dedi: "Müminlerin emiri beni bu zekatları toplamak üzere görevlendirmiş bulunuyor. Bana katılmak isteyen varsa haydi gelsin!"

 

Daha sonra RusMetu, Hişam'a vardı ve orada arkadaşlarına Ahtal'ın kendisine yaptıklarını, kendisinin de bir ahitname uydurduğunu, bu işlerle görevli bir kişi olmadığım söyleyerek: "Benden ve nefsimden utanç damgasını silmek isteyen benimle birlikte gelsin, çünkü ben Tağliblilere gerekli zararları vermeden başımı yıkamamaya yemin etmiş bulunuyorum." deyince, üç yüz kişi hariç, hepsi geri döndüler. O'nunla beraber kalan kişiler: "Bizler sen ölürsen ölürüz, yaşarsan seninle birlikte yaşarız." dediler.

 

O gece sabaha yakın Rahub denilen su kenarına varıncaya kadar yoluna devam etti. Burası Tağliblilerden Cuşem bin Bekroğulları'nın suyu idi. Cahhaf burada oldukça büyük bir topluluk gördü. Onlardan çok sayıda kişi öldürdü ve üzerinde son derece kirli bir aba olduğu halde Ahtal'ı esir aldı. Cahhaf esir aldığı bu kişinin köle olduğunu zannetti. Zira Cahhaf onun kim olduğunu sorunca Ahtal: "Bir köle." diye cevap vermişti. Ahtal, serbest bırakılınca tanıyan birisinin çıkacağından korktuğu için kendisini bir kuyuya attı, Cahhaf oradan ayrılıp gidince kuyudan çıktı. Cahhaf adam öldürmekte ve hamile kadınların karınlarını yarıp ceninlerini dışarı çıkartmakta oldukça ileri gitti ve görülmemiş kötülükler yaptı. Bunları yapıp geri dönünce Ahtal Abdülmelik'in yanına vardı ve şu beyitle başlayan kasidesini okudu:

 

‘‘Cahhaf Bişr'de görülmemiş kötülük yaptı; Bunun şekvası Allah'adır, imdadı da ancak Allah 'tandır.’‘

 

Bu olaydan sonra Cahhaf kaçtı, Abdülmelik kendisini aratınca da Bizans ülkesine gitti. Bişr vakası'ndan sonra Ahtal'a seslenerek şu beyitlerin de yer aldığı uzun bir şiir söylemiştir:

 

‘‘Ey Ebu Malik! Kınadın mı, yoksa alkışladın mı beni Onları öldürdüğüm için ve herkes de kınadı mı? Öldürüp yok etmedim mi sizi, burunlarınızı kesmedim mi, Kayslı yiğitlerle ve keskin kılıçlarımda? Sağ elleri kılıçlarının kabzasını kavrayan, Ve kılıçlarıyla Umeyr'in yasını tutan her yiğitle ... Kovarsanız kovun beni, bugün gül suları Engerek yılanlarının kanına karışmıştır zaten. Ben Züheyr'de ve Malik'te kılıcımla nikahlandım, Zorla nikahtı bu, dirhem vererek değil.’‘

 

Cahhaf Bizanslılara ait Trabezende ile Kalikila arasında gidip geldi. Daha sonra Kays Kabilesi'ne mensup olan Abdülmelik'e yakın kişilere haberler göndererek, bunların kendisine eman almasını sağladı. AbdÜımelik'in eman vermesi üzerine yanına gitti. Abdülmelik O'nu öldürdüğü kimselerin diyetlerini vermeye mecbur tuttu ve bunun için kefiller aldı. Cahhaf da bunun için kabilesinin arasında dolaşıp durdu. Şam'dan çıkıp Haccac'ın yanına gitti ve ondan diyetine yardımcı olmasını istedi. Haccac O'na şöyle dedi: "Sen beni ne zamandan beri bir hain olarak biliyorsun?" Cahhaf şu cevabı verdi: "Fakat sen kavminin efendisisin ve geniş bir yetki alanın vardır." Haccac O'nun bu sözleri üzerine: .• Sana doğru söylemek, samimi olmak ilham edilmiştir." diyerek yüz bin dirhem verdi. Böylece diyetleri toplayıp sahiplerine ulaştırdı.

 

Cahhaf bundan sonra kendisini ibadete verdi ve durumunu düzeltti. Haccetmek üzere Hicaz'a gitti. Kabe'nin Örtülerine yapışarak şöyle bağırmaya başladı: "Allah'ım! Günahımı bağışla, fakat bağışlayacağını da hiç zannetmiyorum. " Onun bu sözlerini Muhammed bin el-Hanefiyye işitince: "Ey İhtiyar! Senin bu ümitsizliğin günahından daha büyüktür." dedi.

 

Denildiğine göre Cahhaf'ın dönüş sebebi şudur:

 

Bizans kralı O'na ikramda bulunmuş, kendisine yakın alaka göstermiş, Hıristiyanlığı kabul etmesi halinde kendisine istediği her şeyi vereceğini söylemişti. Ancak Cahhaf O'na şu cevabı verdi: "Ben senin yanına İslam'ı beğenmediğim için gelmiş değilim."

 

Bu yıl içerisinde Bizanslılar Müslüman askerlerle yaz mevsiminde karşılaşmış, ancak Müslümanlar bozguna uğramıştı. Bozguna uğrayanlar Abdülmelik'e kendilerini hezimete uğratanın Cahhaf olduğunu söyleyince Abdülmelik O'na haber gönderip eman verdi. Bunun üzerine Cahhaf yola koyulup Bişr'e doğru gitti. Orada Bişrlilerden bir kabile vardı. Yanlarına vardığında kefenlerini giydi ve onlara şöyle dedi: "Sizin yanınıza, öldürdüklerimin kısasını beni öldürmeniz suretiyle vermeğe geldim." Kabilenin gençleri O'nu öldürmek istediyse de yaşlılar onları bu işten alıkoydular, böylece affettiler. O da gidip haccetti. Abdullah bin Ömer tavaf ederken Cahhaf'ın: "Allah'ım! Bana mağfiret et, fakat hiç de edeceğini zannetmiyorum." sözlerini işitince O'na şöyle demişti: "Sen Cahhaf bile olsan bundan daha fazlasını söyleyemezdin." Bunun üzerine de Cahhaf: "İşte Cahhaf benim!" diye cevap vermişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRET'İN YETMİŞ BİRİNCİ YILI OLAYLARI (M. 690-691)

MUS'AB'IN ÖLDÜRÜLMESİ VE ABDÜLMELİK'İN IRAK'IDA ELİNE GEÇİRMESİ