İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
HİCRETİN
YÜZ İKİNCİ YILI OLAYLARI (M. 720-721)
YEZİD BİN MÜHELLEB'İN
ÖLDÜRÜLMESİ
Yezid
bin Mühelleb oğlu Muaviye'yi bırakarak Vasıftan ayrıldı. Beytülmali (hazine) ve
esirleri de O'nun yanında bıraktı. Kendisi Nil'in ağzından ‘‘Akr’‘ denilen yere
geldi, kardeşi Abdülmelik bin Mühelieb'i ise Küfe'ye doğru yöneltti. O'nu Abbas
bin Velid Sura'da karşıladı, orada savaşa tutuştular. Abdülmelik ve arkadaşları
onlara bir hücum yapıp dağıttılar. Basra'dan gelmiş olan Temim ve Kayslılar da
onlarla beraberdi. Şöyle bağırdılar: "Ey Şam Ehli! Allah bizİm
yardımcımızdır." AbdÜımelik'in askerleri onları nehre kadar çekilmek
zorunda bırakmışlardı. Şam ehli: "Size bir beis yok, savaşın başında bizim
bir hamlemiz vardır." diye bağırarak Abdülmelik'in ordusuna saldırdılar.
Abdülmelik' in ordusu hezimete uğradı ve Yezid' in yanına döndü. Mesleme de
Fırat Nehri kenarından Enbar'a yöneldi, bu nehrin üzerine bir köprü kurdurdu,
nehri geçip Yezid bin Müheileb'in yakımna geldi. Küfe'den ve sınır boylarından
pek çok insan Yezid'e gelip katıldı. Kendisine katılan Küfe ve Medineliler
üzerine, Abdullah bin Süfyan bin Yezid bin Mugaffal Ezdi'yi, Mezhie ve
Esedlilere Nu'man bin İbrahim bin Eşter'i, Kinde ve Rabia Kabilesi'ne Muhammed
bin İshak bin Eş'as'ı, Temim ve Hemedan'a Hanzala bin Attab bin Verka Temimi'yi
gönderdi. Bunların hepsini Mufaddal bin Mühelleb'in komutası altında topladı.
İbn Mühelleb'in kuvvetleri yüz yirmi bin olarak sayıldı. Yezid bin Mühelleb:
"Bunlarla beraber Horasan'daki kavmin de benimle olmasını isterdim."
dedi. Sonra arkadaşlarını savaşa teşvik etti.
Abdülhamid
bin Abdurrahman Nuhayle'de karargah kurmuş, suları bölmüş, İbn Mühelleb'e
katılmasınlar diye Küfe'ye gözeüler koymuş, Mesleme'ye, Sebre bin Abdurrahman
bin Mihnef'le beraber bir bölük göndermişti.
Bu
arada Abdülhamid Küfe'deki görevinden azledildi, yerine Muhammed bin Amr bin
Velid bin Ukbe getirildi (Zu'ş-Şame).
Yezid
ileri gelen adamlarını topladı, "On iki bin kişilik bir kuvvet kurup,
kardeşim Muhammed bin Mühelleb komutasında göndermeyi düşünüyorum.
Bunlar
geceleyin Mesleme'ye baskın yapsınlar, onların siperlerini kapatmak için
yanlarında heybelerini, takımlarını götürsünler. Gecenin geriye kalan kısmında
onlarla savaşsınlar, sabahleyin de ben onlara yardıma gelirim, sabah olunca
askerlerle O'na yardıma koşarım. Bu durumda, Allah'ın bize zaferi müyesser
kılacağını ümit ediyorum." dedi. Bunun üzerine aralarında şöyle bir
konuşma geçti:
Sümeyda':
-
Biz onları Allah'ın kitabına ve Resulü'nün sünnetine çağırdık. Onlar bunu kabul
ettiklerini zannediyorlar. Onları aldatmağa, onlara zulmetmeğe hakkımız yok. Ne
zaman ki bunu kabul etmediklerini söylerler, o zaman bunları yapabiliriz."
Ebu
Rü'be (Artçı gurubun reisi):
-
Sümeyda' doğru söylüyor, yakışan budur.
Yezid:
-
Yazıklar olsun size! Ümeyyeoğulları'nın Allah'ın kitabı, Resulü'nün sünnetiyle
amel ettiklerine inanıyor musunuz? Bunu onlar ta baştan beri bırakmış, zayi
etmişlerdir. Onlar sizi aldatmağa uğraşıyorlar. Ben Mervan'ın oğullarıyla
karşılaştım; onların içinde en düzenbazı, en vefaslZı bu sarı çekirge
(Mesleme)'dir.
Orada
bulunanlar:
-
Onlar Allah'ın kitabına, Rasulünün sünnetine çağrımızı reddetmedikçe biz bunu
yapamayız.
Mervan
bin Mühelleb Basra'da halkı Şamlılar ile savaşa teşvik ediyor, Hasan-ı Basri de
onlara engelolmağa çalışıyordu. Mervan bu durumu öğrenince halkı toplayarak
şöyle bir konuşma yaptı: "Ben bu riyakar, sapık ihtiyarın (ismini
zikretmiyor) halkı engellemeğe çalıştığını öğrendim. Vallahi, şayet komşusu
O'nun tahta evinden bir çubuk çekse, sürekli burnu kanar. Allah'a yemin olsun
ki, kabilenin düşükleri ve Fırat'ın yaban eşekleri ya bizim cemaatimizden el
çeker, ya da biz O'na yapacağımızı biliriz."
Hasan
bunu duyunca: "Vallahi, Allah'ın beni O'nun bu hakaretleri ile tekrim
etmesini kötü görmüyorum." şeklinde konuştu. Arkadaşları: "Eğer O
sana bir kötülük yapmak isterse, biz sen istersen buna engeloluruz"
dediler. Bunun üzerine Hasan onlara: "O zaman ben sizi nehyettiğim şeyi
yapmış olur, ‘‘Benim dışımda birbirinizi öldürmeyin, benim için birbirinizi
öldürün.’‘ demiş olurum." diye karşılık verdi.
Mervan
bunu duyunca onları iyice gözünde büyüttü. Onların dağılmalarını istedi ve
Hasan'la uğraşmaktan vazgeçti.
Yezid
bin Mühelleb ile Mesleme bin Abdülmelik'in karşılaşması sekiz gün sürdü. Safer
ayının on dördüncü gününe tesadüf eden cuma günü Mesleme Vaddah'a haber
göndererek gemilerle gelmesini ve köprüyü yakmasını emretti, sonra kendisi
çıktı. Şam tarafının askerleri hazırlandı ve İbn Mühelleb'e yaklaştılar. Sağ
cenahın başında Cebele bin Mahreme Kindi, sol cenahın başında Hüzeyl bin Züfer
bin Haris Kilabi vardı. Abbas bin Velid ise sağ kanada Seyf bin Hani'
Hemedani'yi, sol kanada Süveyd bin Ka'ka' Temimi'yi geçirmişti ve hepsinin
başında Mesleme vardı.
Yezid
bin Mühelleb sağ kanada Habib bin Mühelleb, sol kanada da Mufaddal bin
Mühelleb'i getirmişti. Şamlılardan biri ileri çıkıp teke tek çarpışmağa davet
etti. Karşısına Muhammed bin Mühelleb çıktı. Muhammed bir darbe indirdi, ancak
adam O'nu ittirdi. Elinde demirden bir ellik (bileklik) vardı, buna rağmen
Muhammed adamın elini kesti, adam atının boynuna tutunmak zorunda kaldı ve
yenildi.
Vaddah
köprüye yaklaştı ve ateşe verdi. Dumanı yükselince halk oraya koştu. Ufak çapta
bir savaş oldu. Halk bu dumanı gördüğünde onlara: "Köprü yakıldı ve oraya
giden hezimete uğradı." denildi. Bu Yezid'e söylendiğinde:
"Neye
yenildiler? Yani mağlubiyet söz konusu olacak kadar bir savaş mı cereyan
etti?" dedi. Kendisine: "Köprü yakıldı, kimse sebat edemedi."
denildi. Bunun üzerine: "Allah belalarını versin! Dumandan kaçan sinekler.
.. " diye söylendi.
Sonra
arkadaşlarıyla beraber çıktı ve şöyle dedi: "Hezimete uğrayıp dönenlerin
yüzlerine vurun." Dediğini yaptılar, fakat sayıları iyice artınca:
"Bırakın!
Vallahi, artık onlar ve ben bir arada bulunamayız." dedi.
Yezid
kaçmayı düşünmüyordu. Yezid bin Hakem bin Ebi'ı-As Sakafi geldi, (Bu
Reslilullah (S.A.V.)'ın arkadaşı Osman bin Ebi'ı-As'ın kardeşinin oğludur.
O'nunla Mervan'ın babası Hakem bin Ebi'ı-As arasında neseb yoktur. Bu
Vasıftadır.) sonra Yezid'e: "Artık Mervanoğulları'nın hükümranlığı
inkiraza uğradı. Eğer bunu hala hissetmediysen, şimdi anla." dedi. Yezid:
"Hissetmedim. " diyerek karşılık verdi. İbnu'l-Hakem'in:
‘‘Ya
melik olarak yaşa veya kerim olarak öl, Eğer kılıcın avucunda ölürsen mazur
görüıürsün.’‘ demesi üzerine de: "Bu olabilir." diye karşılık verdi.
Yezid
arkadaşlarının yenilgisini gördüğünde, " Ya Sümeyda'! Benim görüşüm mü
daha iyi, yoksa senin görüşün mü? Ben halkın isteğini sana bildirmedim
mi?" dedi. SÜIDeyda': "Evet, bildirdin." diye karşılıkta
bulundu.
Denildiğine
göre, Yezid, Eşheb'in atında idi. Birisi gelip O'na: "Kardeşin Habib
katledildi." dedi. Bunun üzerine: "Ondan sonra yaşamakta hayır yok.
Vallahi, yenilgiden sonra hayata buğz etmiştim, artık bu buğz ve nefretim iyice
arttı, yürüyün!" şeklinde konuştu.
Halk
O'nun savaş isteğini anladı. Savaşı istemeyenler geri dur Yezid'in yanında ise
iyi bir topluluk kaldı. Yezid önde yürüyor, atlara rasladığı zaman onları
dağıtıyor, Şam ehlinden bir topluluğa rastladığı zaman da yüz çevirip
uzaklaşıyordu. Böylece Mesleme'ye doğru yöneldi. Yaklaştığında Mesleme atını
getirtti. Şamlı süvariler Yezid ve arkadaşlarına hücum ettile:
Yezid,
Sümeyda' ve Muhammed bin Mühelleb öldürüldü.
Kelb
soyundan Kahl bin Ayyaş isminde birisi Yezid'e bakınca: "Vallali. bu
Yezid'dir. And olsun ya ben O'nu öldürürüm veya O beni öldürür. O'na ulaşıncaya
kadar beni arkadaşlarından koruyun." diyerek yanındakilerle hamle yaptı.
Bir müddet savaştılar. İki grup birbirinden ayrıldığı sırada Yezid ölmüştü.
Kahl da son nefesini vermek üzereydi. Kahl arkadaşlarına Yezıd'in yerini
göstererek O'nu öldürdüğünü, O'nun da kendisini öldürdüğünü işaretle bildirdi.
Yezid'in
başını Mürreoğulları'nın azatlısı getirdi. O'na: "Sen mi öldırdün?"
diye sorulduğunda "Hayır." diye cevap verdi.
Mesleme'ye
gelince, Yezid'in başını Halid bin Velid bin Ukbe bin Ebi Muayt ile Yezıd bin
AbdÜımelik'e gönderdi.
Yezid'i,
Huzeyl bin Züfer bin Haris Kilabi'nin öldürdüğü, fakat eğilip başını almağa
tenezzül etmediği de rivayet edilir.
Yezid
katledildiği sırada Mufaddal bin Mühelleb Şam ehli ile savaşmaktaydı. Yezid'in
öldürüldüğünü, askerlerinin hezimete uğradığını bilmiyordu. Her hücumunda
onlara zayiat verdiriyordu. Yanında .Amir bin Umeysil Ezdi de vardı.
Bir
müddet böyle savaştılar. Rabia'nın hezimete uğradığını gören Mufaddal bunlara
bağırarak: "Ey Rabia aşireti! Hücum edin, hamle yapın. Siz hezimete
uğramadınız, üstelik de bu sizin adetiniz değil. Canım size feda olsun, Irak
ehli sizin tarafınızdan gelmesin!" dedi. Mufaddal'ın bu sözleri üzerine
hücuma geçmek için geri döndüler.
Bu
sırada Mufaddal'a: "Yezid, Habib ve Muhammed çoktan öldürüldü, insanlar
etrafından dağıldı, sen burada ne yapıyorsun?" denildi, bunun üzeerine
Vasıt'a gitti. Araplar arasında kılıcı O'ndan güzel kullanan, harbe güzel
hazırlanan yoktu.
Bir
rivayete göre kardeşi Abdülmelik Mufaddal'a gelmiş, Yezidin öldürüldüğünü haber
vermeyi uygun görmeyerek: "Emir (Yezid) Vasıt'a intikal etti" demiş,
bunun üzerine Mufaddal, Mühelleb evladından kalanlarla Vasıt'a yönelmiş,
Yezid'in öldüğünü öğrenince de AbdÜımelik'le ebediyyen konuşmayacağına yemin
etmiştir. Nitekim Kandabil'de öldürülünceye kadar O'nunla konuşmamıştır.
Harpte
gözünden isabet almıştı, "Beni Abdülmelik ayıpladı. İnsanlar beni görüp:
‘‘Şaşı, çökmüş bir ihtiyar’‘ deyince mazeretim ne olacak? Hala inanmadı mı, ben
katledildim." dedi.
Mufaddal
savaşı bırakınca Şam askerleri Yezid'in askerleri üzerine geldi. Ebu Rü'be
(Mürcie'nin arkadaşı) onlarla gündüz bir müddet savaştı. Mesleme üç yüz kadar
esir aldı, bunları Küfe'ye gönderdi, orada hapsettirdi. Yezid bin Abdülmelik'in
mektubu Muhammed bin Amr bin Velid'e geldi. Yezid esirlerin boyunlarının vurulmasını
emrediyordu. Emniyet teşkilatının (şurta) başında bulunan Uryan bin Heysem'e
esirleri yirmi yirmi, otuz otuz çıkarmasını söyledi. Otuz kadar Temimli kalkıp:
"Biz onlara yenilmiştik, onlardan önce bizden başlayın." dediler.
Uryan bunları çıkartıp boyunlarını vurdurdu. Bunlar ölürken şöyle diyorlardı:
"Mağlup olduk, biz bu cezayı hakettik."
Bunların
işi bittikten sonra Mesleme'nin mektubu geldi, esirlerin öldürülmesinden
vazgeçilmesini emrediyordu. Mesleme gelip Hire'de konakladı.
Yezid'in
hezimet haberi Vasıt'a gelince oğlu Muaviye otuz iki esiri çıkarıp boyunlarını
vurdurdu. Bunlar arasında Adiyy bin Ertat, Muhammed bin Adiyy bin Ertat,
Misma'ın iki oğlu Malik ve Abdülmelik ve başkaları bulunuyordu. Sonra Basra'ya
geldi. Yanında mal ve hazineleri bulunuyordu. Gemileri hazırlayıp denize
açılmak için hazırlandılar. Yezid bin Mühelleb, Vedda bin Humeyn Ezdi'yi
Kandabil'e emir olarak göndermiş ve O'na: "Ben düşman üzerine yürüyorum.
Şayet onlarla karşılaşırsam, onların önünü almadan meydandan ayrılmam. Eğer
zafer kazamrsam sana ikramda bulunurum, yenilecek olursam, ehl-i beytim sana
gelip sığınacaklar, orada kendilerini koruma altına alıncaya kadar Kandabil'de
kalırsın. Seni kavmim arasından onlar için seçtim, beni yanıltma." diyerek
kendisine iltica ettikleri takdirde onlara iyi muamele yapacağına dair ahit
almıştı.
Mühelleb'in
ailesi Basra'da toplandığında mallarını gemilerle taşıdılar.
Dalgalara
dalıp sonunda Kirman önlerine gelince gemilerden çıkıp malları taşıyıp
hayvanlara yüklediler. Önderleri Mufaddal bin Mühelleb idi. Kirman'da pek çok
topluluk vardı, bunlar Mufaddal'ın etrafında toplandılar. Mesleme bin
Abdülmelik bunları bulmak üzere Müdrik bin Dabb Kelbi'yi gönderdi. Müdrik,
Mufaddal ve yanındakilere Akabe'de yetişip saldırdı. Mufaddal'ın adamlarından
Nu'man bin İbrahim bin Eşter Nahai, Muhammed bin İshak bin Muhammed bin Eş'as
yaralanıp Hulvan'a kaçtı. Yerini bulup öldürdüler, başı Hire'de bulunan
Mesleme'ye getirildi. Mühelleb'in taraftarlarından bir grup geri dönüp eman
istediler. Bunlara eman verildi. Malik bin İbrahim bin Eşter, Verd bin Abdullah
bin Habib Sa’adi Temimi gibi zatlar da eman dileyenler arasında idi.
Mühelleb'in
yakınları ve adamları Kandabil'e geldiler. Mesleme, Müdrik bin Dabb'ı bu
görevden alıp Mühelleb soyundan olanların peşine Hilal bin Ahvez Temimi'yi
taktı. Hilal bunlara Kandabil'de yetişti. Mühelleb ve adamları oraya girmek
istemiş, Vedda' bin Humeyd buna engel olınuştu. Hilal bin Ahvez de Mühelleb
soyuna mübayin değildi. Karşı karşıya geldiklerinde Vedda' sağ kanatta,
Abdülmelik bin Hilal sol kanattaydı. Bunların her ikisi de Ezd soyundan idi.
Hilal bin Ahvez eman bayrağını kaldırdı. Vedda' bin Humeyd ve Abdülmelik bin
HilalO'na doğru yöneldiler. İnsanlar mühelleb soyundan olanları terk edip ayrıldılar.
Mervan bin Mühelleb bunu görünce kadınlara dönüp onları öldürmek istedi, fakat
Mufaddal buna izin vermedi. Kılıçlarını çekip yürüdüler ve başkalarının yanında
öldürüldüler. Mühelleb'in oğulları Mufaddal, Abdülmelik, Ziyad ve Mervan,
ayrıca Muaviye bin Yezid bin Mühelleb, Minhal bin Ebi Uyeyne bin Mühelleb,
Kabisa bin Mühelleb'in iki oğlu Anır ve Muğire bunlar arasında idi. Ebu Uyeyne
bin Mühelleb, Amr bin Yezid bin MühelIeb, Osman bin Mufaddal bin Mühelleb
hariç, her birinin kulağına ismi yazılı bir parça takılarak başları götürüldü.
Bunlar Rutbil'de yakalanmıştı.
Hilal
bin Ahvez Mühelleb soyunun kadınlarım, kesik başları ve diğer esirleri Hire'de
bulunan Mesleme'ye gönderdi. Mesleme bunları Yezid bin Abdülmelik'e, O da
Haleb'de bulunan Abbas bin Velid'e gönderdi. Abbas bu başları sırıklara takıp
diktirdi. Mesleme çocuk ve kadınları satmak istedi. Bunları Cerrah bin Abdullah
Hakemi yüz bin dinar karşılığında satın alıp serbest bıraktı. Mesleme de
Cerrab'tan hiçbir şeyalmadı.
Yezid
bin Mühelleb'in öldürüldüğü haberi Yezid bin Abdülmelik'e gelince hem zaferine,
hem de hilafetten önce nefsinde bulunan şeye sevindi.
Aralarındaki
düşmanlığın sebebi şu idi: Süleyman bin Abdülmelik zamanında İbn Mühelleb
üzerine kokular sürünmüş olarak hamamdan çıkmış ve Yezid bin Abdülmelik'e
uğramıştı. Yezid, Ömer bin Abdülaziz'in yanında idi. Aralarında şöyle bir
konuşma olmuştu:
Yezid:
-
Allah dünyayı takbih etsin. Pek az miktarda bir kokuyu bin dinara satsam, bunu
sadece şerefli zengin kişiler alabilir.
Yezid
bin Mühelleb:
-
Güzel koku aslanın alnında olsa, ancak benim gibileri alabilir.
Yezid
bin Abdülmelik:
-
Eğer bir gün halife olursam, vallahi şeni katledeceğim.
Yezid
bin Mühelleb:
-
Eğer ben hayatta iken sen bu işi alırsan (halife olursan), senin yüzüne elli
bin kılıç vuracağım.
İşte
aralarındaki düşmanlığın sebebi budur.
Esirler
on üç kişi kadardı. Bunlar Yezid bin AbdÜımelik'e getirildiği zaman yanında
bulunan şair Kusayyir bin Azze şöyle demişti:
‘‘Bir
halim kişi galip geldiği zaman ya cezanın en ağınnı verir veya affeder. Ey
emirü'l-Müminın! Sen bunları affet, her ne kadar kötülük etmiş olsalar da ...
Çünkü
sevap bakımından hilmin en faziletlisi kızgınlık anında olanıdır. ‘‘
Yezid
bin Abdülmelik O'na: "Yazık sana Ebu Sahr! Merhamet damarın kabardı. Bu
mümkün değil, çünkü Allah bunları pis işleri sebebiyle elime düşürdü."
diyerek esirleri öldürttü, sadece küçük bir çocuk kaldı. Bu çocuk:
"Beni
de katledin, ben çocuk değilim." deyince Yezid: "Onu bırakın bulüğa
ersin." dedi. Ancak çocuğun: "Ben kendimi biliyorum, ihtilam oldum,
kadınlarla yattım." demesi üzerine onu da öldürttü.
Katledilenlerin
isimleri şöyledir: Yezid bin Mühelleb'in oğulları Muarik, Abdullah, Muğire,
Mufaddal ve Mineab; Mufaddal bin Mühelleb'in oğulları Dureyd, Hacde, Gassan,
Şebib ve Fazl; bir de Mufaddal bin Kabise bin MühelIeb.
Sabit
Kutne, Yezid bin Mühelleb'e bir mersiye yazmış, Yezid'in ölümüne duyduğu
üzüntüyü belirtmiş ve fırsat düştüğünde aynı şeylerin kendisine de yapılacağını
dile getirmiştir.
Uyayne
bin Mühelleb'i bağışlaması için Hind binti Mühelleb, Yezid bin Abdülmelik'e
haber göndermiş, O da kabul etmişti. Ömer ve Osman ise, Esed bin Abdülmelik
Kasri'nin Horasan emirliğine kadar sağ kalmış ve Esed bunların emniyet altında
olduklarını bildirerek Horasan'a getirtmiştir.
(Kume'nin
nesebi şöyledir: Sabit bin Ka'ab bin Cabir Ateki Ezdi. Horasan'da gözünden
isabet almış ve gözüne pamuk (kutne) konmuş ve bu yüzden ‘‘Kutne’‘ diye
tanınmıştır. Sabit bin Kutne ile karıştırılmamalıdır. Bu sonuncu Huzai, evvelki
Ateki'dir.)
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
MESLEME'NİN IRAK
VE HORASAN'A TAYİNİ
BU YILIN OLAYLARI
MESLEME'NİN IRAK
VE HORASAN'A TAYİNİ
SAİD HUZEYNE'NİN
HORASAN'A TAYİNİ
HİŞAM VE VELİD'İN
VELİAHTLIĞA GETİRİLİŞİ
MESLEME'NİN IRAK
VE HORASAN VALİLİĞİ'NDEN AZLEDİLMESİ, YERİNE İBN HÜBEYRE'NİN TAYİN EDİLMESİ
İBN HÜBEYRE'NİN
IRAK'TA VALİ OLUNCAYA KADARKİ DURUMU
YEZİD BİN EBİ
MÜSLİM'İN ÖLDÜRÜLMESİ