|
İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
ABDULLAH
BİN MUAVİYE'NİN FARİS'İ ELE GEÇİRMESİ VE ÖLDÜRÜLMESİ
Bu
yıl Abdullah bin Muaviye bin Abdullah bin Ca'fer Paris'i ve şehirlerini ele geçirdi.
O'nun Küfe'de ortaya çıkıp yenildiğini, daha sonra Küfe'den ayrılıp Medain'e
doğru gittiğini daha önce belirtmiştik.
Oraya
varınca Küfelilerden ve diğer bazı kişilerden katılanlar oldu.
Dağlara
çıktılar; Hulvan, Kümis, Isbahan ve Rey'i işgal ettiler. Küfeli kölelerden
bazıları da O'nun grubuna katıldı ve Isbahan'a yerleştiler.
Benü
Yeşkür'ün azatlısı Muharib bin Musa Paris'te nüfuzlu ve saygıdeğer bir kişiydi.
İstahr'daki emirlik sarayına geldi ve oradaki İbn Ömer'in amilini kovdu. Halk
Abdullah bin Muaviye'ye bey'at etti. Muharib Kerman'a gitti ve orayı yağmaladı.
Şamlı bazı kumandanlar da Muharib'e katıldılar. İbn Ömer'in Şiraz'daki amili
Müslim bin Müseyyeb'e saldırdı ve 28 yılında onu öldürdü, Muharib sonra
Isbahan'a gitti ve orada yerleşmiş bulunan Abdullah bin Muaviye'yi İstahr'a
sürdü, kendisi oraya yerleşti. Aralarında Haşimller bulunan bir grup O'nun
yanına geldiler. Amiller gönderdi ve vergi topladı. Yanında Mansür bin Cumhur
ve Süleyman bin Hişam bin Abdülmelik vardı. Daha önce geçtiği gibi Şeyban bin
Abdülaziz el-Harici de O'nun yanına geldi. Ebu Ca'fer Mansür ve Ali bin
Abdullah bin Abbas'ın iki oğlu Abdullah ve İsa da O'na katıldılar.
İbn
Hübeyre Irak'a gelince Nübate bin Hanzala el-Kilabi'yi Abdullah bin Muaviye'ye
gönderdi. Ehvaz'ın amili Davud bin Hatem'in Hübeyre tarafından görevinden
alınıp yerine Nübate'nin geçirildiği haberi Süleyman bin Habib'e ulaşınca
Kerh-i Dinar'da yerleşti ve Nübate ile Ehvaz'ın bağlantısını kesip O'nunla
savaştı. Davud öldürüldü. Süleyman Ehvaz'dan Sabur'a kaçtı. Orası Kürtlerin
işgali altındaydı. Süleyman savaşmak suretiyle onları SabUr'dan sürüp çıkardı,
sonra İbn Muaviye'ye bir mektup yazarak kendisine bey'at ettiğini bildirdi.
Muharib
bin Musa el-Yeşküri'nin daha sonra İbn Muaviye ile arası açıldı.
Ondan
ayrıldı, bir ordu toplayarak SabUr'a geldi. Abdullah'ın kardeşi Yezid bin
Muaviye ile savaştılar. Muharib yenildi, Kerman'a geldi ve Eş'as bin
Muhammed'in gelip kendisine katılmasına kadar orada kaldı. Sonra araları
açıldı, İbnü'l-Eş'as O'nu ve on dört oğlunu öldürdü. İbn Dubare, Davud bin
Yezid bin Ömer bin Hübeyre ile birlikte İstahr'a gelinceye kadar Abdullah bin
Muaviye orada kaldı. İbn Hübeyre Ma'n bin Zaide'yi de gönderdi. Ma'n onlarla
Merv-i Şazan'da çarpıştı. Ma'n şöyle bir şiir söylüyordu:
‘‘Kavmin
reisi hilekar ve aldatıcı değildir; ölümden kaçtı, fakat ölümün kucağına
düştü.’‘
İbn
Muaviye yenildi, ancak Ma'n O'na dokunmadı. Savaşta Ebu Leheboğulları'ndan biri
öldürüldü, zaten Merv-i Şazan'da Haşimilerden birinin öldürüleceği söyleniyordu.
Birçok esir aldılar, İbn Dubare onların çoğunu öldürdü. Mansur bin Cumhur
Sind'e, Abdurrahman bin Yezid Umman'a, Amr bin Sehl bin Abdülaziz bin Mervan
Mısır'a kaçtılar. Esirlerin geri kalanı İbn Hübeyre'ye gönderildi, O da onları
serbest bıraktı. İbn Muaviye oradan Horasan'a geçti. Ma'n bin Zaide, Mansur bin
Cumhur'un peşine düştü, fakat bulamadan geri döndü.
İbn
Muaviye'nin yanında içlerinde Haricilerin de bulunduğu büyük bir topluluk vardı,
onlardan kırk kişi esir edildi. Aralarında Abdullah bin Ali bin Abdullah bin
Abbas da vardı. İbn Dubare ağır sözler söyledikten sonra:
"Emirü'l-Müminine
karşı olduğunu bildiğin halde İbn Muaviye'nin yanına niçin geldin?" diye
sordu. O da: "Borcum vardı, onu ödemek için geldim." diye cevap
verdi. Harb bin Katan el-Hilali: "O benim kız kardeşimin oğludur."
diyerek hakkında şefaatçi oldu.
Abdullah
bin Ali, Abdullah bin Muaviye'yi ayıpladı, adamlarını livatacılıkla suçladı.
İbn Dubare O'nu İbn Muaviye'nin durumunu haber vermek için İbn Hübeyre'ye
gönderdi, kendisi Abdullah bin Muaviye'yi aramak için Şiraz'a gitti ve O'nu
orada kıstırdı. Abdullah bin Muaviye, kardeşleri Hasan ve Yezid'i de yanına
alarak adamlarının bir kısmıyla birlikte oradan kaçtı, Kerman'da bİr geçİde
gİrdİ. Ebu Müslİm'e katılmak İçİn Horasan'a gİtmek istiyordu, çünkü O Hz.
Peygamber'in soyundan olanlara yardımcı olmağa davet ediyordu.
Herat
yakınlarına geldi. Orada Malik bin Heysem el-Huzai görevliydi.
İbn
Muaviye'ye haber göndererek yanına gelip gelemeyeceğini sordu. "Sizin Hz.
Muhammed'in ailesine katılmağa davet ettiğinizi duydum ve geldim." dedi.
Malik: "Soyunu söyle, seni tanıyalım." diye haber gönderdi. Nesebini
söyleyince: "Abdullah ve Ca'fer ResUlunah'ın ailesinin isimlerindendir,
fakat onların isimleri arasında Muaviye ismi olduğunu bilmiyoruz." dedi.
Buna karşı şöyle bir izahatta bulundu: "Dedem, Muaviye'nin yanında
görevliydi. . Babam doğunca Muaviye dedemden oğluna kendi ismini vermesini
istemiş, O da bu isteğini yerine getirince, Muaviye yüz dirhem mükafat
vermiş." Bu açıklama üzerine Malik şöyle dedi: "Pis bir ismi az bir
para karşılığında satın almışsınızdır. Ebu Müslim'in davasında senin her hangi
bir hakkın olduğu kanaatinde değilim." Bu arada durumu Ebu Müslim'e bildirdi,
yanındakilerle beraber yakalanıp hapsedilmesini emretti. Daha sonra Ebu
Müslim'den, Muaviye'nin iki oğlu Yezid ve Hasan'ın serbest bırakılıp Abdullah
bin Muaviye'nin öldürülmesini emreden bir mektup aldı. O'nu boğarak öldürdüler.
Namazı kılındı ve defnedildi. Kabri Herat'tadır, meşhurdur ve ziyaret
edilmektedir. Allah rahmet eylesin.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
EBU HAMZA
EL-HARİCİ VE TALİBU'L-HAKK