İBNÜ’L-ESİR

4. CİLT

HİCRİ 126.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ABDURRAHMAN BİN HABİB'İN AFRİKA'YI İSTİLASI

 

Abdurrahman bin Ebi Ubeyde bin Ukbe bin Nafi' babası ve Külsum bin İyaz öldürülünce 122 yılında mağlup oldu, sonra Endülüs'e gitti. Bu hususu daha önce anlatmıştık. Abdurrahman Endülüs'e hakim olmak istemiş, ancak bu mümkün olmamıştı. Hanzala bin Safvan Afrika'ya vali olunca Ebu'I-Hattar'ı Endülüs'e emir olarak gönderdi. Bu durumda Abdurrahman iyice ümidini kesmiş ve Ebu'I-Hattar'dan korktuğu için de Afrika'ya dönmüştü. Abdurrahman 126 yılının cemaziyülevvel ayında Tunus'a çıktı. Bu esnada Velid bin Yezid bin Abdülmelik Şam'da halife olmuştu. Abdurrahman halkı kendisiyle birlikte olmağa davet etti, halk da bunu kabul etti. Onları Kayrevan'a götürdü. Kayrevanlılar Abdurrahman ile savaşmak istedi, fakat Hanzala buna mani oldu; çünkü Hanzala ancak kafir ve Harici olanlarla savaşılacağı görüşünde idi. Hanzala Kayrevan'ın ileri gelenlerinden kabile reisIerini Abdurrahman'a göndererek O'nu itaate davet etti. Abdurrahman bunları yakalayıp rehin alarak Kayrevan'a götürdü ve: "Kim Kayrevan'dan bir taş atacak olursa, yanımda olan rehinelerin hepsini öldürürüm." dedi. Bu yüzden hiç bir kişi Abdurrahman ile savaşamadı. Hanzala Şam'a gitti, Abdurrahman 127 yılında Kayrevan ve Afrika'nın diğer yerlerini istila etti.

 

Hanzala Şam'a doğru yola çıkınca Afrikalılar ve Abdurrahman'a karşı savaşa çağırdı. Afrikalıların bir kısmı O'nun isteğine olumlu cevap verdiler. Afrika'da bu yıl içinde veba ve taun hastalığı zuhur etti. Bu hastalık onların yakasını ancak muayyen zamanlarda bıraktı. Araplar ve Berberilerden bir grup kişi Abdurrahman üzerine baskın yaptı, bundan bir süre sonra da öldürüldü.

 

Abdurrahman'a saldıranlardan birisi de Urve bin Velid es-Sadefi idi. Bu şahıs Tunus'u işgal etti. Ebu Attaf İmran bin Attaf el-Ezdi de ayaklandı ve Tayfas'a indi. Berberiler dağlarda isyan ettiler. Sabit es-Sanhaci Bace'de bunlar üzerine yürüdü ve hepsini ele geçirdi.

Abdurrahman kardeşi İlyaS'ı altı yüz süvari ile hazırlayarak O'na: "Ebü Attaf el-Ezdi'nin askerlerini geçinceye kadar git. Eğer askerleri seni görecek olursa o vakit uzaklaş ve sanki Tunus'a Urve bin Velid ile savaşa gidiyormuşsun gibi hareket et." dedi; ayrıca: "Falanca yere vardığında benim kendisiyle mektup göndereceğim adam gelinceye kadar bekle; mektup geldikten sonra yazılanları oku ve istenilenleri yerine getir." diye ekledi.

 

İlyas yola çıktı, Abdurrahman peşinden mektup göndereceği adamı çağırttı ve mektubunu vererek: "Ebü AttM'ın askerlerinin olduğu yere git. İlyas Ebü AttM'ın askerlerinin yanına vardığında onlar silaha davramrlar ve at binerler. Onlardan uzaklaşınca da silahlarını bırakırlar ve emniyete kavuşmuş olurlar. İşte sen tam bu anda İlyas'ın yanına var ve mektubu ver." dedi. Mektubu alan adam yola çıktı ve Ebü AttM'ın askerlerinin bulunduğu yere vardı. İlyas Ebü Attaf'ın askerlerinin yanına varınca askerler atlarına binmek için harekete geçtiler; ancak İlyas onlardan uzaklaşıp Tunus'a doğru yönelince Ebü Attaf ve askerleri rahatladılar ve: "İlyas şimdi aslanın ağzına girdi, çünkü bu tarafta biz, öbür tarafta da Tunus var." dediler. Ebü Attaf ve askerleri emniyete kavuşunca İlyas'ın peşinden gitmeye karar verdiler. Kendilerini güven içerisinde görürlerken, Abdurrahman'ın kendisi ile mektup gönderdiği adam İlyas'a gelerek mektubu verdi. Mektupta: "Ebu AttM'ın adamı senden emin olunca onlar gafletteyken üzerine git." yazılıydı. İlyas geri döndü ve Ebü Attaf ile adamları henüz silahlarını kuşanmadan üzerlerine saldırdı ve komutanları olan Ebü AttM'ı 130 yılında öldürdü. İlyas, kardeşi Abdurrahman'a bir haber göndererek kazandığı zaferi müjdeledi. Abdurrahman da İlyas'a bir mektup yazarak Tunuslular üzerine yürümesini emretti. Mektupta: "Tunuslular gördüklerinde Ebu Attaf zannederler ve senden emin olurlar, sen de onların üzerine bu haldeyken hücum edip zafer elde edersin." diye yazmıştı.

 

İlyas Tunusluların üzerine gitti ve aynen Abdurrahman'ın dediği gibi oldu. Oraya vardığında liderleri olan Urve bin Velid hamamda idi. Daha elbisesini giymeden İlyas üzerine baskın düzenledi. Urve bir havluya sarınıp vücudunu sildi ve çıplak olarak ata bindi. İlyas O'na: "Eyata binmiş olarak gelen Arap!" dedi. Urve geri döndüğünde İlyas bir darbe indirdi. İkisi kucak kucağa geldiler ve birlikte yere düştüler. Urve neredeyse İlyas'a üstünlük sağlayacaktı. Bu ara İlyas'ın azatlısı yardıma geldi. Böylece İlyas Urve'yi öldürdü ve başını keserek Abdurrahman'a gönderdi.

 

İlyas Tunus'ta kaldı. Abdücebbar ve Haris isminde iki kişi Trablus'da ayaklandı. Bunlar ora halkının birçoğunu öldürdüler. Abdurrahman, 131 yılında bunlar üzerine yürüdü, iki grup arasında savaş oldu. Abdurrahman bu iki kişiyi öldürdü. Bu iki şahıs Haricilerin İbadiye koluna mensuptular.

 

Abdurrahman Berberiler ile savaşmak için asker hazırladı, 132 yılında Trablus surunu inşa etti ve daha sonra Kayrevan'a döndü. Sonra 135'de Tilimsan'da Berberiler ile savaşarak onları mağlup etti. Sakaliyye'ye bir ordu gönderdi. Bu ordu galibiyet elde etti ve birçok ganimet ele geçirdi. Bir başka orduyu da Serdaniye'ye gönderdi. Bu ordu da birçok Rum'u öldürüp ganimet elde etti. Abdurrahman Mağrib'in her yanını dağıttı, hiç bir kuvvet O'na üstünlük sağlayamadı.

 

Abdurrahman Afrika'da iken Mervan bin Muhammed öldürüldü ve böylece Emevi Devleti sona ermiş oldu. Abdurrahman bunun üzerine Abbasi halifeleri adına hutbe okudu ve Seffab'a itaat etti. Daha sonra Emevilerden bir grup insan Abdurrahman'a geldi. Kendisi ve kız kardeşi gelen Emeviler ile evlendiler. yanına gelenler arasında Velid bin Yezid bin AbdÜımelik'in oğulları As ile Abdülmümin de vardı. Bu ikisinin amcalarının kızı da Abdurrahman'ın kardeşi İlyas ile evliydi. Abdurrahman'a bu iki kişinin fesat çıkarmak için çalıştıkları haberi gelince bunları öldürdü. As ile Abdülmümin'in amcalarının kızı, kocası İlyas'a: "Kardeşin Abdurrahman senin hanım tarafından akrabalarını öldürdü, sana onları kontrol ettirmedi, seni hafife aldı; sen ise O'nun vurduğu kılıcısın, her hangi bir yeri fethetsen, Abdurrahman halifeye: "Oğlum Habib fethetti." diye bildiriyor, o kendi yerine veliaht olarak oğlunu bırakıp seni azledecek." dedi, İlyas'ı devamlı bu şekilde sözler söyleyerek tahrik etti. Karısının sözlerinden etkilenen İlyas kardeşi Abdurrahman'a bir hile düşündü.

 

Daha sonra Seffab vefat etti ve yerine Mansur halife oldu. Mansur Abdurrahman'ı Afrika'da bıraktı ve hilafetin ilk zamanlarında giymesi için siyah bir elbise gönderdi. Bu Afrika'ya giren ilk siyah elbise idi. Abdurrahman da ona hediye gönderdi ve bir mektup yazarak: "Bugün Afrika tamamen Müslüman olmuştur, artık burada esir ve ganimet yoktur, bu yüzden benden mal isteme." dedi. Mansur buna çok kızdı ve bir elçi göndererek Abdurrahman'ı tehdit etti. Abdurrahman Mansur'un gönderdiği elbiseyi üzerinden çıkararak parçaladı. Mansur da Abdurrahman'ın kardeşi İlyas'a yardım etti. Kayrevan tarafından bir grup insan Abdurrahman'ı öldürüp kendisini yerine geçirme ve böylece tekrar Mansur'a itaati sağlama hususunda İlyas'la ittifak etti. Abdurrahman bunu duyunca İlyas'a Tunus'a gitmesi için emir verdi. İlyas kuşandı ve güya kardeşi ile vedalaşmak için yanında biri ile Abdurrahman'ın yanına girdi, bu kişi ile birlikte kardeşi Abdurrahman'ı öldürdü. Abdurrahman 137 senesinin Zilhicce ayında öldürülmüştür. Afrika'da on yıl yedi ay valilik yapmıştır.

 

Abdurrahman öldürüldüğünde İlyas oğlu Habib'in yakalanması için kapıyı tuttu, ancak ele geçiremedi. Habib Tunus'a kaçtı, amcası İmran bin Habib'e vararak babasının İlyas tarafından öldürüldüğünü haber verdi. İlyas bunların üzerine yürüdü, aralarında savaş oldu, nihayet 133 yılındaanlaşma yaptılar. Buna göre, Kafsa, Kastayla ve Nefzave Habib'e; Tunus, Satfüre ve Cezire İmran'a; Afrika'nın geri kalan kısmı ise İlyas'a bırakıldı. Anlaşma olunca Habib eski görevine döndü, İlyas da kardeşi İmran ile birlikte Tunus'a gitti. Daha sonra İlyas anlaşmayı bozarak kardeşi İmran'ı öldürttü ve böylece Tunus'u ele geçirdi. Burada da Arapların ileri gelenlerinden birçoğunu öldürdü ve sonra Kayrevan'a döndü. İlyas burada durumunu iyice sağlamlaştırınca içlerinde Afrika kadısı Abdurrahman bin Ziyad bin En'am'ın da bulunduğu bir grup elçiyi Mansur'a göndererek kendisine bağlı olduğunu bildirdi.

Habib bundan sonra Tunus'a gitti ve oraya sahip oldu. İlyas da peşinden Tunus'a geldi ve aralarında önemsiz bir savaş oldu. Gece karanlığı basınca Habib çadırını terk etti ve bir grup süvariyi Kayrevan'a gönderdi. Bu süvari grubu Kayrevan'a girdi ve hapishanede olanları çıkardı. Böylece Habib'in taraftarları çoğalmış oldu,

 

İlyas Habib'i istemek için Tunus'a geri geldi. Taraftarlarının bir çoğu O'nu terk ederek Habib'in yanına geçtiler, böylece de Habib'in ordusu büyümüş oldu. Sonra Habib İlyas'a doğru yürüdü. İki ordu karşılaştılar. İlyas'ın taraftarları ihanet ettiler, Habib iki tarafın arasına girerek İlyas'a hitaben: "Biz niçin iyi insanları ve dostlarımızı öldüruyoruz? Sen de ortaya çık, ikimiz çarpışalım, hangimiz diğerini öldürür se ondan kurtulmuş olur." dedi. İlyas biraz tereddüt ettikten sonra ortaya çıktı, ikisi şiddetli bir şekilde dövüştüler. İkisinin önce mızrakları, daha sonra da kılıçları kırıldı. Habib ılyas'ı yendi ve öldürdü, bilahare de Kayrevan'a girdi. Bu olay 138 yılında vuku buldu.

 

İlyas' ın kardeşleri Berberilerin yanına kaçtılar. Bunlara "Verfücume" deniliyordu. Bunlar Berberilere iyice bağlandılar. Habib Verfücume üzerine yürüdü ve onlarla savaşarak yendi. Daha sonra Kabis'e gitti. O'nun buraya gitmesinden dolayı Verfücume'nin durumu kuvvetlendi. Berberiler ile Hariciler de onlar tarafına geçtiler. Verfücume'nin başkanı Asım bin Cemil idi. Bu kişi peygamberlik ve kahinlik iddiasında bulundu. Dinin prensiplerini değiştirerek namazı artırdı, ezandan Peygamberimizin adını çıkardı. Asım yanındaki Arapları teçhiz ederek Kayrevan üzerine göndermeğe hazırlandı.

 

Bunun üzerine Kayrevan'dan bir grup elçi gelerek O'nu kendi taraflarına ahde vefaya, korunma ve Mansur'a bağlılığa davet ettiler. Bunun üzerine Asım, bir kısım Arap ve Berberiler ile birlikte onların üzerine yürüdü. Bunlar Kayrevan'a yaklaşınca, burada olanların hepsi savaş için çıktılar. Aralarında çok şiddetli savaş oldu. Kayrevanlılar mağlup oldular. Asım yanındakiler ile birlikte Kayrevan'a girdi. Verfücume burada haramları helal kıldı; kadınlarla çocukları esir aldılar, hayvanları da camiye bağlayarak çok fena şeyler icra ettiler.

 

Asım daha sonra Habib'i istemek için Kabis'e gitti. Burada savaş oldu ve Habib yenildi. Habib buradan Evras dağına kaçtı ve oraya sığındı. Taraftarları O'na yardıma kalkıştılar. Asım O'na yetişti ve aralarında tekrar çatışma çıktı. Asım burada mağlup oldu, kendisi ve taraftarlarının çoğu öldürüldü. Habib sonra Kayrevan'a gitti. Bu sırada Abdülmelik bin Ebi'l-Ca'd ortaya çıkarak Asım'dan sonra VermcUme'nin başına geçerek isyan etti. Habib'le bunlar arasında savaş oldu. Habib yenildi ve taraftarlarından bir çoğu 140 yılının Muharrem ayında öldürüldüler.

 

Abdurrahman bin Habib on yıl yedi ay, kardeşi İlyas bir yıl altı ay, Abdurrahman'ın oğlu Habib ise üç yıl Afrika valiliği yapmıştır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

VERFUCÜME'NİN KAYREVAN'DAN ÇIKARILMASI