|
İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
VELİD BİN
YEZİD BİN ABDÜLMELİK'İN ÖLDÜRÜLMESİ
Bu
yılın Cemaziyülahir ayında Velld bin Yezid bin Abdülmelik -buna ‘‘en-Nakıs’‘
denilir- öldürüldü.
Öldürülme
sebebi şudur: Velld halife olduktan sonra da oyun oynamayı, zevk ve sefa
peşinde koşmayı, içki içmeyi, ava gitmeyi, fasıklarla arkadaşlığı giderek
artırdı. Bu durumu halkın ve askerlerin ağırına gitti, halk yaptıklarını
yadırgadı. Bunlardan daha büyüğü ise amcasının oğulları Hişam ve Velid'e
takındığı tavır olmuştur. Velid, Süleyman bin Hişam'ı yakalatıp yüz sopa
vurduttu, saç ve sakalını da kestirdi. Daha sonra da Şam diyarındaki Amman'a
sürdü ve Velid öldürülünceye kadar hapiste kaldı. Hişam'ın oğlu Velid
ailesinden bir cariyeyi yakalatıp getirtti. Osman bin Velid bu cariyeyi geri
vermesini istedi, fakat bunu reddetti. "Cariyeyi vermediğin takdirde
askerlerinin etrafında süvariler çoğalır," diye O'nu tehdit etti. Bu arada
Efkam, Yezid bin Hişam'ı hapsetti, Ravh bin Velid ile de karısını ayırttı.
Ayrıca Velid'in çocuklarından birçoğunu da hapsetti. Hişam ve Velid'in
çocukları O'nu küfürle ve babasının çocuklarının annelerini aldatmakla
suçladılar. Yine bunlar: "O Emeviler için yüz çeşit grup edindi."
dediler.
Bunlar
içinde en şiddetlisi de Yezid bin Velid idi. Yezid ibadetlerini açıktan yaptığı
ve mütevazı olduğu için halk sözlerine itimat ediyordu. Said bin Beyhes bin
Suhayb, yaşları küçük olduğu için Yezid'in çocuklarından Hakem ile Osman'a
bey'at hususunda Yezid'e engelolmağa çalışmıştı. Bunun üzerine Yezid O'nu
hapsettirdi ve ölünceye kadar hapiste kaldı.
Daha
sonra da Halid bin Abdullah el-Kasri'den çocukları için bey'at istedi. Halid
buna çok kızdı. Kendisine: "Emirü'l-Müminin'e muhalefet etme." denilince;
"Arkasında namaz kılamayacağım ve şahadetini kabul edemeyeceğim kişilere
nasıl bey'at edeyim." dedi. Oradakiler: "Pekiyi, fasık olan Velid'in
şahadetini nasıl kabul ediyorsun?" diye sordular. "Halife yanımda
yok, bu söylenilenler bazı kişilerin uydurma haberleri." şeklinde karşılık
verdi. Yemenliler ve Kudaa Kabilesi Halid'e kızdılar. Kudaalılar ve Yemenliler
Şam ordusunun çoğunluğunu teşkil ediyorlardı. Hureys, Şebib bin Ebi Malik
elGassani, Mansur bin Cumhur el-Kelbi, amcasının oğlu Hibal bin Amr, Ya'kub bin
Abdurrahman, Humeyd bin Mansur el-Lahmi, Asbag bin Züale, Tufeyl bin Harise
es-Sirrı ve Ziyad, Halid bin Abdullah el-Kasri'ye gelip bey'ate davet ettiler,
fakat Halid onların bu isteğini kabul etmedi.
Velid
hacca gitmek istedi. Halid O'nun yolda öldürülmesinden korktu ve bu yüzden
gitmesine engeloldu. Velid sebebini sorunca da Halid bildiklerini kendisine
anlattı. Bunun üzerine Velid, Halid'i hapsetti ve Irak'a ait malları
kendisinden istedi. Daha sonra da Yusuf bin Ömer'in Irak'tan gelmesini ve
beraberinde de mallarını getirmesi isteğinde bulundu. Ayrıca Yusuf'un
azledilerek yerine Abdülmelik bin Muhammed bin Haccac bin Yusuf'un vali
olmasını diledi. Yusuf Irak'tan o güne kadar benzeri görülmemiş mal getirdi.
Hassan en-Nebti ile karşılaştığında, Hassan O'na Velid'in Abdülmelik bin
Muhammedi Irak'a vali tayin etmek istediğini söyledi ve Velid'in vezirlerine
rüşvet vermesini işaret etti. Yusuf rüşvet için beş yüz bin ayırdı, ayrıca
Hassan: "Abdülmelik'in ağzından bir köşkün dışında başka bir şey istemediğini
ihtiva eden bir mektup yaz. Velid'in huzuruna bu mektup mühürlü olarak gir ve
Halid'i satın al." dedi. Yusufbunların aynısını yaptı. Velid kendisine
tekrar Irak'a dönmesini emretti ve Yusuf Velid'den Halid'i elli milyona satın
aldı. Halid'i Velid'den alan Yusuf O'nu şiltesiz tahtırevan üzerinde Irak'a
götürdü.
Yemenli
bir şair Velid' in ağzından Yemenlileri kınayan bir şiir yazdı.
Bir
rivayete göre de bu şiir Velid'e ait olup Halid'e yardımı terk ettikleri için
bu şiirde Yemenlileri kınamıştı.
‘‘Sen
birleşmeyi düşünerek isyan etmedin mi? İrtibatı sağlayan ip kopmadı mı?
Evet,
artık gözyaşların yağmur gibi insicamlı akacak.
Sen
Su 'di ehlini başından at; biz mal ve sayı bakımından onlardan daha üstünüz.
Biz
halka zorla hakim oluruz; onlar için zillet ve azabı reva görürüz. Biz Eş
'arileri Kays 'ın gücüyle ezdik; senin bu affedilmeyecek adımına da ne oluyor?
Halid
içimizde esirdir; eğer erkekseler ona mani olsalardı.
Bu
önceleri onların seyyid ve ileri gelenleri idi; biz küçük düşürücü şeyleri
onlara reva gördük.
Eğer
onlar izzet sahibi kabilelerden olsalardı, yaptıkları işler boşuna gitmezdi.
Ayrıca
onu, soyulmuş ve bizim ağır kelepçelerimizden kurtulmaya çalışan bir esir
olarak bırakmazlardı.
Kindeliler
ve Sekunlular af dilemediler; onların süvarileri sürekli hareket halinde olup
savaştan geri kalmayacaklardır.
Biz
onlara zilleti reva gördük, dağları ve ovaları da mahvettik. Fakat bazı olaylar
onları sarstı ve hareketsiz hale getirdi.
Onlar
ebediyyen bizim kölelerimiz olarak kalacaklar ve biz onlara zillet ve aşağılığı
reva göreceğiz.
İnsanlara
hükmetme bir taç gibi benim başıma kondu, ben böyle sabahladım. ‘‘
Bu
durum onların zoruna gitti, Velid'i öldürmeğe çalıştılar ve kinleri de arttı.
Hamza bin Bid, Velid hakkında manzum olarak şunları söyledi:
‘‘Sen
kötülük bulutlarının üzerimizden sökülüp atılacağını zannederek zarara zararla
karşılık verdin.
Keşke
Hişam hayatta olsÇlYdı da istediğini yapsaydın, biz de umduğumuz ve arzu
ettiğimiz gibi olsaydık.
Yine
aynı şair şunları söyledi: ‘‘Ey kötü kadının çocuğu! Sen apaçık yolu bırakıp
dar ve derin yola girdin.
Bu
yolda devam edip düşmanlık yaptın, kötülüğü teşvik edip dirilttin. Yap yap, sen
devam et bunlara; bir gün yere düşeceksin.
Sen
hiç ayılmayacak bir sarhoşsun; durumu düzelttin, fakat sonradan tekrar
bozdun.’‘
Yemenliler
Yezid bin Velid bin AbdÜımelik'e gelerek O'na bey'at etmek istediler. Yezid,
Amr bin Yezid el-Hakemi ile istişare etti. Amr O'na: "Halk sana bu şekilde
bey'at etmez. Kardeşin Abbas ile müşavere et, eğer sana bey'at ederse, hiç bir
kimse muhalefet etmez; fakat sana bey'atı kabul etmezse, halk O'na itaat eder.
Eğer sen görüşünde ısrar ediyorsan, kardeşin Abbas'ın sana bey'at ettiğini
halka duyur." dedi. Bu sırada Şam'da veba hastalığı vardı. Bu yüzden halk
çöllere (badiyelere) dağılmışlardı. Abbas Kastal'da, Yezid ise çölde idi.
Bunların ikisinin arasında pek az bir mesafe vardı. Yezid kardeşi Abbas'a gidip
istişare etti. Abbas Yezid'in istediği bey'atı reddetti. Yezid geri döndü ve
halktan gizli olarak bey' at istedi. Bu hususu temin için de çevreye adamlarını
gönderdi. Bunlar halkı bey' at etmeye çağırdılar. Yezid sonra tekrar kardeşi
Abbas'la istişare için gitti ve bey'at istedi, fakat Abbas Yezid'i kovdu ve:
"Eğer sen böyle düşmanlık yapmağa devam edersen seni bağlar,
Emirü'lMümİnin'e gönderirim." dedi. Bunun üzerine Yezid Abbas'ın yanından
çıkıp gitti. Abbas ise: "Ben Yezid'in Mervanoğulları içerisinde en
uğursuzu olduğunu zannediyorum." dedi.
Bu
haber Mervan bin Muhammed'e Armenia'da ulaştı. Mervan, Said bin Abdülmelik bin
Mervan'a halkı Yezid'e bey'atten men etmesini ve fitneden sakındırıp korumasını
emretti. Said bu işi ele alıp Abbas bin Velid'e mektup yazdı. Abbas Yezid'i
istedi ve O'nu tehdit etti, fakat Yezid yaptıklarını gizledi, Abbas da bunu
kabul etti. Abbas, Bişr bin Velid'e: "Ey Mervanoğulları! Allah sizin
helakinize izin verdi." dedi ve manzum olarak şunları söyledi:
‘‘Dağlar
gibi yükselip sonra patlayan sizin fitnenizden Allah'a sığınırım. Bir grup
insan sizin politikanızı ateşe verdi. Sizler dinin emirlerini yapıp
nehyettiklerinden sakınınız.
Kurt
insanlara kendinizi parçalatmayınız, çünkü kurtlar yemeğe başladıklarında
doymak bilmezler.
Ellerinizle
karınlarınızı yarmayınız; eğer çare aramazsanız üzülmek ve ah etmek fayda
vermez.’‘
Yezid'in
işleri yoluna girdiğinde hala çölde yaşıyordu. Şam'a doğru yola çıktı. Burası
ile Şam arasında dört gecelik bir mesafe vardı. Yezid yedi kişinin arasında
kılık değiştirerek yoluna devam etti, Şam'a bir konak uzaklıktaki ‘‘Cenld’‘
denilen yerde konakladı. Biraz burada kaldıktan sonra Şam'a hareket etti. Şam'a
vardıktan sonra da halkın çoğu kendisine bey'at etti. Mizzeliler de O'na bey'at
ettiler. Şam'da Abdülmelik bin Muhammed bin Haccac vardı. Yezid vebadan korktu,
bu yüzden hemen Şam'dan ayrıldı ve ‘‘Katana’‘ denilen yerde konakladı. Şam'da
kendi yerine oğlunu bıraktı. Güvenlik teşkilatının başına da Ebu'I-Ac Kesir bin
Abdullah es-Sülemi'yi bıraktı, Yezid dışarı çıkmağa niyetlendi. Amile:
"Yezid vergi vermeden dışarı çıktı." denildi.
Yezid
bir cuma gecesi akşamdan sonra adamlarını gönderdi. Bunlar bahçe kapılarının
yanına gizlendiler, yatsı ezanı okununca camiye girdiler ve namaz kıldılar.
Camide bekçiler vardı, bunlar halkı dışarı çıkarmakla görevlendirilmişlerdi.
Namazdan sonra bekçiler halkı dışarı çıkardılar, fakat Yezid' in adamları
ağırdan aldılar, içeride sadece Yezid' in adamları ile bekçileri kalmışlardı.
Bunlar bekçileri kıskıvrak yakaladılar. Yezid bin Anbese, Yezid bin Velid'e
gelerek durumu bildirdi ve elinden tutarak: "Ey Emirü'l-Müminin ayağa
kalk! Allah'ın yardımı ve inayeti ile tebşir et." dedi. Yezid ayağa kalktı
ve on iki kişinin arasında yola çıktı. Bunlar yolda kendi taraftarlarından kırk
kişi ile karşılaştılar. Bunlara yollarına devam ederken takriben iki yüz kişi
daha iltihak etti. Bunlar mescide girdiler. Caminin dış kapısına vurdular ve
kendilerinin Velid'in elçileri olduklarını söylediler. Bunlara bir hizmetçi
kapıyı açtı, onu yakaladılar ve içeri girdiler. İlkin Ebu'ı-Ac'ı sarhoş olarak
ele geçirdiler, daha sonra Beytülmalin muhafızlarını yakaladılar. Bu arada
kendisinden korkulan herkesin üzerine adam gönderilip yakalatıldı. Muhammed bin
Ubeyde Baalbek'te ele geçirildi. Beni Uzre Muhammed bin Abdülmelik bin Muhammed
Haccac'ın üzerine gönderildi. Bunlar O'nu da ele geçirdiler.
Camide
çok silah vardı, bunları da ele geçirdiler. Sabah olunca Mizzeliler geldiler ve
topluluğa katıldılar. Daha sonra Sekasik geldi. Arkasından Dariyyeliler ile Ya'kılb
bin Muhammed bin Hani el-Absi geldi. Dume ve Haresta'dan İsa bin Şebib
et-Tağlebi geldi. Mürran, Erze ve Satra'dan Humeyd bin Habib en-Nahai geldi.
Curşlular, Hadiseliler ve Deyr-i Zekkalılar da geldiler. Beni Uzre ve
Selaman'dan bir cemaatla Rib'i bin Haşim el-Harsi geldi. Cuhey ne de
taraftarlarıyla birlikte gelenler arasındaydı. Bundan sonra Yezid bin Velid bin
Abdülmelik, Abdurrahman bin Masad'ı iki yüz atlıyla Abdülmelik bin Muhammed bin
Haccac bin Yusuf'u sarayından yakalayıp getirmesi için gönderdi. Bunlar
AbdÜımelik'e eman vererek yakaladılar. Abdurrahman'a her biri otuz bin dinar
olan iki çeşit haraç geliri teklif edildi. Kendisine: "Bunlardan birisini
aL." denildi. Abdurrahman: "Araplar benden ‘‘Hilafet işine ilk ihanet
edendir.’‘ şeklinde bahsetmesinler." dedi ve bu teklifi reddetti. Yezid
daha sonra Velid bin Yezid bin AbdÜımelik'in üzerine Abdülaziz bin Haccac bin
Abdülmelik komutasında bir ordu hazırlayıp gönderdi.
Yezid
Şam'da ortaya çıkınca Velid'in azatlısı kendisine giderek Amman'a bağlı
Ağdef'te durumu haber verdi. Velid bunu iyice döverek hapsetti, Ebu Muhammed
Abdullah bin Yezid bin Muaviye'yi Şam'a gönderdi. Ebu Muhammed bir süre
gittikten sonra durdu. Yezid bin Velid O'na Abdurrahman bin Musad'ı gönderdi.
Ebu Muhammed, Abdurrahman'dan gerekli bilgiyi aldıktan sonra Yezid'e bey'at
etti.
Ebu
Muhammed'in Yezid'e bey'at ettiği haberi Velid'e ulaşınca Yezid bin Halid bin
Yezid bin Muaviye, Velid'e: "Hıms'a kadar git ve orada kal; çünkü orası
sarp ve muhkem yerdir. Yezid'in üzerine de süvariler gönder. Bunlar ya ölürler
veya esir edilirler. Abdullah bin Anbese bin Said bin As ise: "Bir
halifeye savaşmadan askerlerini ve kadınlarını terk etmek yakışmaz. Allah
Müminlerin emirini güçlendirir ve O'na yardım eder." dedi. Yezid bin
Halid: "Biz hanımlarından endişe etmeyiz, çünkü gelen Abdülaziz hanımların
amcasıdır." dedi.
Velid
Anbese'nin görüşünü benimsedi ve Bahd'deki Nu'man bin Beşir'in sarayına kadar
geldi. Velid ile birlikte Dahhak bin Kays'ın çocuklarından kırk kişi de buraya
geldi. Bunlar Velid'e: "Bizim silahımız yok; eğer sen silah kullanınamızı
emredersen, bize silah ver." dediler. Ancak Velid onlara hiç bir şey
vermedi.
Abdülaziz
Velid ile karşı karşıya geldi. Bu arada Abbas bin Velid bin Abdülmelik Velid'e
mektup yazarak: "Sana yardıma geliyorum." dedi. Velid, yanındakilere:
"Bir koltuk çıkarınız." dedi. Çıkardılar, üzerinde oturarak Abbas'ı
bekledi. Abdülaziz ile Mansur bin Cumhur Velid ile savaştılar. Abdülaziz, Ziyad
bin Husayn el-Kelbi'yi Velid'e göndererek O'nu Allah'ın Kitabı'na ve
Resulullah'ın Sünneti'ne davet etti. Velid'in adamları bu haberi getiren elçiyi
öldürdüler. Aralarında çok şiddetli savaş oldu. Velid Cabiye'de ele geçirdiği
Mervan bin Hakem'in sancağını çıkardı.
Abbas'ın
Velid'e yardıma geldiği haberi Abdülaziz'e ulaşınca Mansur bin Cumhur'u O'nun
geldiği güzergaha gönderdi. Mansur Abbas'ı zorla yakalayarak Abdülaziz'e
getirdi. Abdülaziz Abbas'a: "Kardeşin Yezid'e bey'at et." dedi. Abbas
bey'at etti ve orada kaldı. Bayrak dikerek: "Bu, Abbas'ın, bayrağıdır, Yezid'e
bey'at etti." dediler. Abbas ise: "Biz Allah'a döneceğiz. Olanlar
şeytanın hilelerinden bir hiledir, Mervanoğulları mahvoldu." dedi. Halk
Velid tarafını bırakarak Abdülaziz ve Abbas tarafına geçtiler. Velid
Abdülaziz'e bir haber göndererek, harpten vazgeçmesi şartıyla kendisine elli
bin dinarla Hıms'ı vereceğini ve ayrıca kendisine yönelecek her türlü şeylere
karşı göğüs gereceğini söyledi. Abdülaziz bunu kabul etmedi. Velld iki zırh
giydi, kendisine iki atını (es-Sindi ve er-Raye) getirdiler. Çok şiddetli savaş
oldu. Bu arada biri "Allah'ın düşmanını (Velld'i) Lut Kavmi'nin öldürülüşü
gibi katI ediniz; onu taşla öldürünüz." diye bağırdı. Velld bu sözleri
duyunca saraya girip kapısını kapattı ve şunları söyledi: ‘‘Bana Selma 'yı,
şarabı, cariyeyi ve bir de bardağı bırakınız; bunlar bana malolarak yeter.
Hayatım
kumların arasından seçilip çıkınca Selma 'nın boynuna sarıldım, bunun yerine de
başka bir şey istemiyorum.
Mülkünüzü
alınız, eğer benim bağlı yaşamama sebep alacaksa Allah mülkünüzü daim etmesin.
Benim
dizginlerimi kafile gitmeden serbest bırakınız. Benim zayıf düşerek ölmemi
istemeyiniz.’‘
Abdülaziz
sarayı kuşattı. Velld kapıya yaklaşarak: "İçinizde haya ve şeref sahibi
birisi yok mu onunla konuşacağım." dedi. Yezid bin Anbese esSekseki:
"Benimle konuş." dedi. Velld: "Ey Sekseklerin kardeşi! Ben sizin
hediyelerinizi vermedim mi, sizden sıkıntılarınızı gidermedim mi, sizin
fakirlerinize infakta bulunmadım mı, kötürümlerinize hizmet etmedim mi?"
dedi. Yezid bin Anbese: "Biz seninle kendimiz için savaşmıyoruz. Seninle
Allah'ın haramlarını çiğnediğin, şarap içtiğin, üvey kardeşlerinin anneleri ile
evlenerek Allah'ın emirlerini hafife aldığın için savaşıyoruz." dedi.
Velld: "Yeter Seksek'in kardeşi, ömrüme yemin olsun ki çok konuştun ve
aşırı gittin, Allah'ın helal kıldığı şeylerde senin zikrettiklerinin çoğu
vardır." dedi. Velld daha sonra da odaya döndü ve eline Kur'an-ı Kerim
alıp okudu. Arkasından da:
"Bugün
Hz. Osman'ın şehit edildiği gündür." dedi.
Orada
bulunanlar bunun üzerine duvara tırmandılar. Bunlar içerisinde duvarın üzerine
ilk çıkan Yezid bin Anbese idi. İbn Anbese atlayarak Velld'in yanına indi.
Niyeti Velld'i hapsedip hakkında ne yapılacağı hususunda arkadaşlarıyla
müşavere yapmaktı. Ancak İbn Anbese'nin arkasından on kişi daha duvardan
atlayarak Velld'in yanına geldiler. Bunlar içinde Mansur bin Cumhur ve
Abdüsselam el-Lahmi de vardı. Abdüsselam Velld'in başına, Sindi bin Ziyad bin
Ebi Kebşe de yüzüne vurdu. Bunlar Velld'in başını kesip Yezid'e getirdiler.
Velld'in
başı geldiğinde Yezid yemek yiyordu. Hemen secdeye kapandı.
Yezid
bin Anbese kendisine Velld'in söylediklerini anlattı. Velld'in son sözleri
şöyle idi: "Allah sizin bozuk işlerinizi düzeltmesin, dağınık işlerinizi
bir araya getirmesin, bir araya gelemeyesiniz."
"Yezid,
Velid'in başının dikilmesini emretti. Beni Mürre'nin azatlılarından Yezid bin
Ferre: "Haricilerin başı dikilir, Velid ise senin amcanın oğlu ve
halifedir. Eğer sen O'nun başını dikersen halkın Velid'e acıması ve ailesinin
de sana kızmasından endişe ederim." dedi. Yezid O'nu dinlemedi, Velid'in
başını bir mızrağa takarak Şam sokaklarında dolaştırdı, bilahare de kardeşi
Süleyman bin Yezid'e bu başın verilmesini emretti. Süleyman baş ın şekline
bakınca: "Onu uzaklaştırın. Şahadet ederim ki, Velid alkolik, deli ve
fasıktı; Yezid benim fasıktan yana olmamı istiyor." dedi. Süleyman daha
önceleri Velid için çalışanlardandı.
Malik
bin Ebu's-Semh el-Muganni ile Amr el-Vadi el-Muganni de Velid ile birlikte
hareket ediyordu. Velid taraftarları kendisini terk edip muhasara altına
alınınca Malik Amr'a: "Bizi götür." dedi. Amr: "Bu vefalılık
olmaz, biz savaşmadığımız için başımıza bir şey gelmez." dedi. Malik de
cevaben: "Allah'a and olsun ki, eğer onlar beni ve seni ellerine
geçirirlerse, bizden önce hiç bir kimseyi öldürmezler, ikimizi öldürdükten
sonra da Velid'in başını ikimizin başının arasına koyarak halka: <<Velid
ile birlikte olanların haline bakın.’‘ derler. Velid'i bundan daha ağır bir
şeyle kötüleyemezler." dedi. Daha sonra Malik ile Amr kaçtılar.
Velid'in
öldürülmesi, 126 yılının cemaziyülevvel ayının son ikinci gecesinde idi.
Velid'in halifelik süresi bir yıl üç ay olmuştur. Bir yıl iki ay yirmi gün
şeklinde de rivayet vardır. Velid öldürüldüğünde kırk iki yaşındaydı. Otuz
sekiz, kırk bir, kırk altı yaşında olduğu şeklinde de rivayetler vardır.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
VELİD'İN NESEBİ VE
BAZI HUSUSİYETLERİ