İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
HİŞAM'IN
BAZI DAVRANIŞ VE NİTELİKLERİ
Akkal
bin Şebbe anlatıyor:
Bir
defasında Hişam'ın huzuruna girdim, üzerinde yeşil kürklü bir kaftan vardı. Horasan'a
göndereceği için bana bazı şeyleri tavsiye ediyordu, ben ise o sırada kaftamın
süzüyordum. Hişam bu durumu anlayıp sebebini sordu. Ben de: "Halife
seçilmeden önce de sende böyle bir kaftan görmüştüm, şu anda sırtındaki
kaftanın o olup olmadığını düşünüyorum." dedim. Hişam: "Vallahi bu
kaftan odur, bende gördüğünüz malların hepsi ve onların korunması size
aittir." dedi.
Akkal
bin Şebbe Hişam'ın çok akıllı bir adam olduğunu söyler. Denildiğine göre, bir
defasında Hıristiyan bir kişi Muhammed bin Hişam'ın bir çocuğunu döver ve
başını yarar. Husayy da Muhammed adına giderek Hıristiyanı döver. Bu olayı
Hişam duyunca Husayy'ı ister, Husayy ise Muhammed'e sığımr. Muhammed, Husayy'a:
"Sana böyle yapmaman için emretmedim mi?" der, O da: "Evet,
vallahi sen emrettin." diyerek karşılık verir. Bunun üzerine Hişam
Husayy'ı döver, oğlunu da azarlar. Abdullah bin Ali bin Abdullah bin Abbas der
ki:
"Emevllere
ait birçok sicil defteri (devavın) topladım, bunlardan hiç birisi Hişam'ın
defterleri kadar sağlam ve doğru değildi."
Rivayet
edildiğine göre bir defasında Hişam beraberinde cariye, şarap ve barbat (gitara
benzeyen bir çalgı) bulunan bir adamı yanına çağırtır ve:
"Tanburu
bu adamın başında kırınız." der. Orada bulunan bir ihtiyar adamın bu
halini görünce ağlar: "Sabret." der. Dayak yiyen adam ise: "Sen
dayaktan dolayı ağladığımı zannediyorsun, halbuki ben Hişam'ın barbata
‘‘tanbur’‘ demesinden dolayı ağlıyorum." diye karşılık verir. Dövülen adam
Hişam'a ağır hakarette bulununca da ihtiyar adam: "İmamına böyle kötü
sözler söylemen yakışık almaz." diyerek adamı ikaz eder.
Anlatıldığına
göre, Hişam'ın çocuklarından birisi bir defasında cumaya gelmez. Hişam sebebini
sorunca: "Bindiğim hayvan öldü." diye cevap verir. Hişam:
"Yürümekten de mi acizsin?" der ve O'nu bir yıl binek hayvamndan
mahrum eder.
Yine
anlatıldığına göre, valilerden birisi Hişam'a: "emirül-Müminin'e bir sepet
şeftali gönderdim. " diye yazar. Hişam da cevaben: "Gönderdiğin
şeftalileri aldım. Onlar çok hoşuma gitti, yine gönder, size dua edeceğimden
emin ol." diye yazar.
Hişam
kendisine mantar gönderen bir valisine de: "Kırk mantar geldi, fakat
bazılarının içi bozulmuş. Bundan böyle bir şey gönderdiğinde ambalajını iyi yap
ki zarar görmesinler ve birbirlerine temas ederek bozulmasınlar." diye
yazar.
Bir
defasında da: "Sen korkak ve cimri birisisin, hilafetten hoşlanıyor
musun?" denildiğinde: "Niye hoşlanmayayım? Ben yumuşak ve hoşgörülü
birisiyim." diye cevap vermiştir.
Anlatıldığına
göre, Hişam RusMe (burası Kınnesrln'in bakımlı yerlerinden birisidir)'de
konaklamıştır. Daha önceki halifeler ve çocukları ise, taun hastalığından
kaçarak ‘‘Berriyye’‘ denilen yere giderlerdi.
Hişam
Rusafe'ye konaklamak isteyince çevresinde bulunanlar: "Buradan çıkma,
halifeler taun hastalığına yakalanmazlar, çünkü hiç bir halifenin bu hastalığa
yakalandığı görülmemiştir." dediler. Bunun üzerine halife: "Siz bunu
benim üzerimde mi tecrübe etmek istiyorsunuz?" dedi ve Rusafe'de
konakladı. Burası Romalılara ait bir şehir idi.
Anlatıldığına
göre, Ca'd bin Dirhem'in Hişam döneminde ‘‘halku'l-Kur'an’‘ hakkındaki
görüşlerini açıklaması üzerine Hişam O'nu yakalayarak Irak valisi Halid
Kasri'ye gönderip öldürülmesini istedi. Halid ise O'nu hapsetti, fakat öldürmedi.
Bu haber Hişam'a ulaşınca, Halid'e kızdı ve tekrar Ca'd'ı öldürmesini istedi.
Halid bu kez de O'nu hapisten çıkardı, Kurban bayramında namaz kıldırdıktan
sonra, hutbesinin sonunda: "Evinize dönünüz ve kurbanlarınızı kesiniz.
Allah keseceğiniz kurbanlarınızı kabul etsin! Ben ise bugün Ca'd bin Dirhem'i
kurban etmek istiyorum, çünkü O: ‘‘Allah Musa ile konuşmadı ve İbrahim'i dost
edinmedi.’‘ diyor. Halbuki Allah O'nun dediğinden beridir." dedi ve
hutbeden indi, daha sonra da Ca'd'ı kesti.
Yine
rivayet edildiğine göre, Gaylan bin Yunus, (bu şahsın İbn Müslim olduğu
rivayeti de vardır) kader hakkındaki görüşlerini Ömer bin Abdülaziz zamanında
açıkladı. Ömer bin Abdülaziz O'nu getirterek tövbe etmesini istedi. Gaylan da
tövbe etti. Fakat bu şahıs Hişam zamanında yine bu konudaki eski görüşüne
döndü. Bu defa Hişam O'nu Nasr vasıtasıyla çağırttı. Emir verdi, bu kişinin
elleri ve ayaklan kesildikten sonra idam edildi.
Rivayet
edildiğine göre, Muhammed bin Zeyd bin Abdullah bin Ömer bin
Hattab
Hişam'a geldi. Hişam O'na: "Benim seninle bir akrabalığım ve yakınlığım
yoktur." dedikten sonra: "Birisi ‘‘Emirü'l-Müminin seni tammıyor.''
diyerek seni aldatmaktadır; halbuki ben seni tanıyorum, sen Muhammed bin
Zeyd'sin. Burada kalma ve yanında olanları infak et. Benim seninle yakınlığım
yok, ailenin yanına dön." diye ilave etti.
Mücemma'
bin Ya'kub el-Ensari anlatıyor:
Bir
defasında Hişam eşraftan birisine sövdü. Adam da O'nu ikaz ederek:
"Sen
yeryüzünde Allah'ın halifesisin, bana küfretmeye utanmıyor musun?'' dedi.
Halife çok utandı ve: "Sen de bana küfrederek kısas yap." dedi. Adam
ise cevaben: "O vakit ben de senin gibi alçalmış olurum." dedi.
Halife: "Öyleyse onun karşılığında benden mal aL." deyince adam:
"Ben öyle de yapamam." dedi. Halife: "Öyle ise alacağın malları
Allah rızası için bağışla." deyince de: "Allah rızası için sana
bağışladım." dedi. Hişam bunun üzerine utancından başım yere eğdi ve
"Allah'a yemin olsun ki, bundan sonra bu türlü bir şeyi tekrar
etmeyeceğim." dedi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
VELİD BİN YEZİD
BİN ABDÜLMELİK'E BEY'AT