İBNÜ’L-ESİR

4. CİLT

HİCRİ 119.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

MUĞİRE BİN SAİD'İN ÖLDÜRÜLMESİ

 

Mugıre bin Said Vebyan altı kişilik bir grupla çıktı. Bunlara ‘‘vusa-fa (yeni yetmeler)'' deniyordu. Mugıre sihirbazdı. "Ad ve Semud kavimlerini ve bunlar arasındaki nesilleri diriltmek istesem, bunu yapabilirim." diyordu. Halid bin Abdullah Kasrl bunların Mekke yolundan geldiklerini öğrendiği sırada hutbe okuyordu, "Bana su verin." dedi.

Yahya bin Nevfel bu hususta şöyle der:

 

‘‘Ey Halid! Allah seni hayzrla mükafatlandzrmasın ...

Sen Mugfre 'nin yanında kükreyişten korkup altına işeyen kötü bir köleydin.

Başına bir iş gelince: "Bana su verin. " dedin, sonra tahta işedin.’‘

Halid adamlarını göndererek bunları yakalatıp huzura getirtti. Sonra odun ve gaz yağı getirterek hepsini yaktırdı. Malik bin A'yün el-Cürml'ye elçi göndererek durumunu öğrendikten sonra onu bıraktı.

 

Mugıre', ‘‘tescim (Allah'ı cisimlere benzetme’‘) görüşüne sahipti, "Allah başında taç olan bir insan şeklindedir. Uzuvları hece harflerinin sayısı kadardır." diyordu. (Mugıre ağza alınmayacak şeyler söylüyordu. Allah bunlardan münezzehtir. )

 

O, şöyle diyordu: "Allah yaratmayı murat ettiği zaman ‘‘ism-i a'zam’‘ söyleyerek uçup tacına geldi. Sonra parmağıyla avucuna kullarının işleyeceği günah ve sevapları yazdı. Günahları görünce kendinden bir ter boşandı. Bu terden biri tuzlu ve karanlık, öbürü tatlı ve aydınlık iki deniz toplandı. Denize muttali olunca gölgesini gördü ve onu almak için uçup denize geldi. Bu gölgenin gözlerini çıkardı ve gölgeyi yok etti. Gözlerinden güneşi ve başka bir semayı, tuzlu denizden kafirleri, tatlı denizden ise müminleri yarattı."

Ali (R.A.)'nin tanrı olduğunu söylüyor, Hz. Ebu Bekir'i, Hz. Ömer'i ve Hz, Ali'nin yanında bulunan sahabller hariç diğer bütün Sahabeyi tekfir ediyordu.

O'na göre nebiler hiç bir şer'ı konuda ihtilaf etmemişlerdir.

Fırat Nehri'nin ve içine necaset düşmüş diğer bütün nehirlerin, pınarların, kuyuların suyunun haram olduğunu söylüyordu. Mezarlığa gidip konuşuyor ve kabirlerde çekirge gibi şeyler görüyordu.

 

Bir gün Muhammed Bakır'a gelmiş ve: "Gaybı bildiğini ikrar et de Irak'ı senin için toplayayım." demişti. Muhammed Bakır Mugıre'yi azarlayarak yanından kovmuştu. Sonra Muhammed Bakır'ın oğlu Ca'fer bin Muhammed Sadık'a gelerek aynı şeyleri söylemiş, Ca'fer: "Allah'a sığınırım." demişti.

 

Şa'bı Mugıre'ye: "İmam ne yaptı?" diye sorduğunda Mugire: "Yoksa imamla alay mı ediyorsun?" demiş, Şa'bı de: "Hayır, ben seninle alay ediyorum." diye karşılık vermişti.

Mugire bir çeşit tenasüh inancıyla Hz. Ali'nin uluhiyetini, Hasan ve Hüseyin'in de iki ilah olduğunu ve bunlardan sonra da Muhammed bin el-Hanefiyye'nin ilah olduğunu, bundan sonra da oğlu Ebu Haşim bin Muhammed'İn ilah olduğunu iddia ediyordu.

Yine, ‘‘Sadece celal ve ikram sahibi Rabbinin vechi baki kalacaktır.’‘ (Rahman, 27) ayetiyle ihticac ederek Allah'ın yüzü hariç diğer taraflarının yok olacağını iddia etmiştir.

Allah zalimlerin ve inkarcıların söylediklerinden münezzehtir.

 

Mugire daha sonra, ‘‘Bu, insanlar için bir beyan, bir açıklamadır.’‘ (Al-i İmran, 138) ayetinden kendisinin kastedildiğini zannederek nübüvvet iddiasında bulunmuştur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HARİCİLER h.119