|
İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
MUĞİRE BİN
SAİD'İN ÖLDÜRÜLMESİ
Mugıre
bin Said Vebyan altı kişilik bir grupla çıktı. Bunlara ‘‘vusa-fa (yeni
yetmeler)'' deniyordu. Mugıre sihirbazdı. "Ad ve Semud kavimlerini ve
bunlar arasındaki nesilleri diriltmek istesem, bunu yapabilirim." diyordu.
Halid bin Abdullah Kasrl bunların Mekke yolundan geldiklerini öğrendiği sırada
hutbe okuyordu, "Bana su verin." dedi.
Yahya
bin Nevfel bu hususta şöyle der:
‘‘Ey
Halid! Allah seni hayzrla mükafatlandzrmasın ...
Sen
Mugfre 'nin yanında kükreyişten korkup altına işeyen kötü bir köleydin.
Başına
bir iş gelince: "Bana su verin. " dedin, sonra tahta işedin.’‘
Halid
adamlarını göndererek bunları yakalatıp huzura getirtti. Sonra odun ve gaz yağı
getirterek hepsini yaktırdı. Malik bin A'yün el-Cürml'ye elçi göndererek
durumunu öğrendikten sonra onu bıraktı.
Mugıre',
‘‘tescim (Allah'ı cisimlere benzetme’‘) görüşüne sahipti, "Allah başında
taç olan bir insan şeklindedir. Uzuvları hece harflerinin sayısı
kadardır." diyordu. (Mugıre ağza alınmayacak şeyler söylüyordu. Allah
bunlardan münezzehtir. )
O,
şöyle diyordu: "Allah yaratmayı murat ettiği zaman ‘‘ism-i a'zam’‘
söyleyerek uçup tacına geldi. Sonra parmağıyla avucuna kullarının işleyeceği
günah ve sevapları yazdı. Günahları görünce kendinden bir ter boşandı. Bu
terden biri tuzlu ve karanlık, öbürü tatlı ve aydınlık iki deniz toplandı.
Denize muttali olunca gölgesini gördü ve onu almak için uçup denize geldi. Bu
gölgenin gözlerini çıkardı ve gölgeyi yok etti. Gözlerinden güneşi ve başka bir
semayı, tuzlu denizden kafirleri, tatlı denizden ise müminleri yarattı."
Ali
(R.A.)'nin tanrı olduğunu söylüyor, Hz. Ebu Bekir'i, Hz. Ömer'i ve Hz, Ali'nin
yanında bulunan sahabller hariç diğer bütün Sahabeyi tekfir ediyordu.
O'na
göre nebiler hiç bir şer'ı konuda ihtilaf etmemişlerdir.
Fırat
Nehri'nin ve içine necaset düşmüş diğer bütün nehirlerin, pınarların, kuyuların
suyunun haram olduğunu söylüyordu. Mezarlığa gidip konuşuyor ve kabirlerde
çekirge gibi şeyler görüyordu.
Bir
gün Muhammed Bakır'a gelmiş ve: "Gaybı bildiğini ikrar et de Irak'ı senin
için toplayayım." demişti. Muhammed Bakır Mugıre'yi azarlayarak yanından
kovmuştu. Sonra Muhammed Bakır'ın oğlu Ca'fer bin Muhammed Sadık'a gelerek aynı
şeyleri söylemiş, Ca'fer: "Allah'a sığınırım." demişti.
Şa'bı
Mugıre'ye: "İmam ne yaptı?" diye sorduğunda Mugire: "Yoksa
imamla alay mı ediyorsun?" demiş, Şa'bı de: "Hayır, ben seninle alay
ediyorum." diye karşılık vermişti.
Mugire
bir çeşit tenasüh inancıyla Hz. Ali'nin uluhiyetini, Hasan ve Hüseyin'in de iki
ilah olduğunu ve bunlardan sonra da Muhammed bin el-Hanefiyye'nin ilah
olduğunu, bundan sonra da oğlu Ebu Haşim bin Muhammed'İn ilah olduğunu iddia
ediyordu.
Yine,
‘‘Sadece celal ve ikram sahibi Rabbinin vechi baki kalacaktır.’‘ (Rahman, 27)
ayetiyle ihticac ederek Allah'ın yüzü hariç diğer taraflarının yok olacağını
iddia etmiştir.
Allah
zalimlerin ve inkarcıların söylediklerinden münezzehtir.
Mugire
daha sonra, ‘‘Bu, insanlar için bir beyan, bir açıklamadır.’‘ (Al-i İmran, 138)
ayetinden kendisinin kastedildiğini zannederek nübüvvet iddiasında bulunmuştur.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA