İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
NECDE
BİN AMİR EL-HANEFİ
Necde'nin
nesebi şöyledir: Babasının adı Amir'dir, O'nun babası Abdullah, O'nun babası
Sa'ad, O'nun babası Müferric'dir. Hanifeoğulları'na mensuptur.
Necde
daha önce İbnu'l-Ezrak ile birlikte idi. İbnu'l-Ezrak mezhebinde daha önce sözü
edilen hususları ortaya koyunca ondan ayrılıp Yemame'ye gitti. Ebu Talut'u
kendisinin itaatine girmek üzere davet etti. Daha sonra oradan el-Hadarim
denilen yere gitti ve burayı talan etti. Burası Hanifeoğulları'na ait bir
yerdi. Muaviye bin Ebı Süfyan burayı onlardan almış ve kendilerinin,
çocuklarının ve hanımlarının sayısı dört bini bulan köle yerleştirmişti. Necde
bunları ganimet olarak almış ve arkadaşları arasında paylaştırmıştı. Böylece ve
zamanla Necde'nin etrafındaki topluluk sayıca arttı. Bu olay Hicret'in 65.
yılında cereyan etmişti.
Daha
sonra Bahreyn'den, bir başka görüşe göre de Basra'dan yola çıkmış olan ve İbn
ez-Zübeyr'e götürülmek istenen bazı mallar ve başka bir takım şeyler taşıyan
bir kervanın yolunu kesmiş, onu ele geçirmiş ve Hadarim'de bulunan Ebu Talut'un
yanına götürerek kendi arkadaşları arasında paylaştırmıştı. Necde şöyle
demişti: "Bu kervandaki malları paylaştırın, bu köleler de tarlalarınızda
sizin için çalışsın, şüphe yok ki bu sizin için daha faydalıdır."
Onların
çevresinde bulunanlar bu malı paylaştırdılar ve: "Necde bizim için Ebu
Talut'tan daha iyidir." deyip arkasından Ebu Talut'a olan bey'atlerini
bozarak Necde'ye bey'at ettiler. Ebu Talut da aynı şekilde Necde'ye bey'at
etti. Bu olay 66. yılda olmuştu ve Necde o sırada otuz yaşında bulunuyordu.
Bundan
sonra Necde kalabalık bir asker grubu ile birlikte Ka'ab bin Rabia bin Amir bin
Sa'sa'aoğulları üzerine yürümüş onlarla Zu'l-Mecaz denilen yerde karşılaşmış,
bozguna uğratarak, eline geçirdiği herkesi öldürmüştü. Fakat Kuşeyroğulları'na
mensup Kurra bin Hubeyre'nin iki oğlu Kilab ve Atıf kaçmayarak sabrettiler ve
öldürülünceye kadar çarpışmalarına devam ettiler. Ca'dlı Kays bin er-Rukad geri
dönüp kaçmış, baba bir kardeşi Muaviye O'na yetişerek kendisini bineğinin
terkisinde taşımasını istemiş se de kabul etmemişti.
Necde
oradan tekrar Yemame'ye geri dönmüş, etrafındakilerin sayısı çoğalarak üç bini
bulmuştu. Arkasından Necde altmış yedi yılında Bahreyn'e gitti. Ezdliler şöyle
dedi: "Bizler Necde'yi kendi yöneticilerimizden daha çok seviyoruz; çünkü
o zulmü reddediyor, bizim yöneticilerimiz ise bunu caiz görüyorlar." Bu
bakımdan O'nunla barış yapmaya karar verdiler. Fakat Abdu'l-Kayslılar ile
Ezdlilerin dışındakiler O'nunla savaşmayı kararlaştırdılar. Bir kısım Ezdliler
onlara şöyle dediler: "Necde sizlere bizden daha yakındır; çünkü sizin
tümünüz Rabia'dansınız, o bakımdan O'nunla savaşmayınız." Diğer bir kısmı
ise şöyle diyorlardı: "Bizler Haruri ve dinden çıkmış birisi olan
Necde'nin hükümlerinin üzerimizde uygulanmasını kabul edemeyiz."
Necde
ile O'na karşı olan Bahreynliler ''Katif'' denilen yerde karşılaştılar.
Abdu'l-Kayslılar bozguna uğradı, onlardan pek çok kişi öldürüldü ve Necde Katif
halkından eline geçirebildiği herkesi esir aldı. Bununla ilgili olarak şair
şöyle demiştir: ''Ben Abdu'l-Kays'a Katif günü öğüt verdim, Fakat "kabul
etmiyoruz" dediler, artık öğüdümün faydası ne!''
Necde
Katif'de ikamet edip oğlu el-Mutarrah'ı bir grup asker ile birlikte
Abdu'l-Kayslılardan kaçanların üzerine yolladı. Bu kaçan Abdu'l-Kayslılar
O'nunla ''es-Suveyr'' denilen yerde çarpıştılar. Necde'nin oğlu el-Mutarrah ile
beraberinde bulunanların bazısı bu çarpışmada öldürüldü.
Necde
''el-Had'' denilen yere bir askeri birlik göndermiş ve bunlar buranın halkına
karşı zafer kazanmışlardı. Böylelikle Necde Bahreyn'de yerleşmiş oldu.
Hicret'in altmış dokuzuncu yılında Mus'ab bin ez-Zübeyr Basra'ya gelince
Necde'nin üzerine Leysli Abdullah bin Umeyr'in başkanlığında on dört bin
kişilik bir ordu gönderdi. Şöyle demeğe başlamıştı: "Ey Necde, yerinden
ayrılma! Biz ise kesinlikle kaçmayız." İbn Umeyr Katif denilen yerde
Necde'nin yanına ulaştı ve gafil olduğu bir sırada üzerine vardı. Uzun süre çarpıştıktan
sonra birbirlerinden ayrıldılar. Sabah olduğu zaman İbn Umeyr askerleri
arasından görmüş olduğu ölü ve yaralılardan dehşete kapıldı. Necde onların
üzerine bir hamle daha yapınca fazla dayanamadan bozguna uğradılar. Necde ise
onlara hiç acımadı ve karargahlarında bulunan ne varsa ganimet olarak aldı. Bu
arada aralarında İbn Umeyr'e ait bir Um Veled'in de bulunduğu bir takım
cariyeleri esir aldı. Necde İbn Umeyr'in bu cariyesine, efendisine geri
çevirmek için teklifte bulunduysa da o şöyle dedi: "Beni bırakan bir
kimseye ihtiyacım yoktur. "
İbn
Umeyr'in bozguna uğramasından sonra Necde bu sefer de Uman üzerine bir ordu
gönderdi, başına da Hanifeoğulları'ndan Atiyye bin Esved'i komutan tayin etti.
O zaman Uman'ı oldukça yaşlı birisi olan Abbad bin Abdullah eline geçirmiş
bulunuyordu. Abbad'ın iki oğlu olan Said ve Süleyman ise denizden gidip gelen
gemilerden öşür alıyor ve bölgeden haraç topluyorlardı. Atiyye onların üzerine
gelince O'nunla çarpıştılar. Abbad öldürüldü, Atiyye de bölgeyi eline geçirdi.
Bir kaç ay burada kaldıktan sonra oradan ayrıldı ve Künyesi Ebu'I-Kasım olan
bir adamı kendisinin yerine vekil olarak bıraktı. Ancak Abbad'ın iki oğlu Said
ve Süleyman ile Uman halkı O'nu öldürdü.
Daha
sonra Atiyye ileride -Allah'ın izniyle- sözünü edeceğimiz şekilde Necde'ye
muhalefet ederek Uman'a geri dönmüş, ancak orayı eline geçiremediğinden deniz
yoluyla Kerman'a gitmiş, orada dirhem bastırmış,. bunlara ''Et-Ateviye'' adını
vermiş ve Kerman'da ikamet etmişti. Daha sonra Mühelleb üzerine bir ordu
gönderince Sicistan'a oradan da Sind'e kaçmak zorunda kalmıştı. Nihayet
Mühelleb'in atlıları Kandabil'de rastlayıp O'nu öldürmüşlerdi. O'nu Haricilerin
öldürdüğü de söylenmiştir.
Yine
İbn Umeyr bozgunundan sonra Necde zekatlarını toplamak için çölde bulunan
göçebelere görevliler göndermişti. Necde'nin taraftarları ''Kazima'' denilen
yerde Temimoğullarıyla çarpışmış, Tuvayl halkı da Temimoğulları'na yardımcı
olmuş ve Haricilerden bir kişiyi öldürmüşlerdi. Bu sebeple Necde Tuvayllıların
üzerine baskın yapmak üzere bazı atlıları göndermiş, bunlar yaklaşık otuz kişi
öldürmüş ve bir takım esirler de alıp dönmüşlerdi. Arkasından Necde itaate
davet etmiş onlar da bu daveti kabul etmişler ve Necde de zekat almağa
başlamış. Daha sonra Necde yanına hafif kuvvetler alarak San'a üzerine yürümüş,
San'a halkı da arkasından büyük bir ordunun gelmekte olduğu düşüncesiyle O'na
bey'at etmişlerdi. Ancak San'alılar yardımın gelmediğini görünce bey'at
ettiklerine pişman olmuşlardı. Necde bunu haber alınca onlara şöyle dedi: "Arzu
ediyorsanız, bey'atinizi bozabilirsiniz. Böylece sizler bu bey'atten kurtulmuş
olursunuz. O zaman da biz sizinle savaşırız." Fakat San'alılar O'na:
"Hayır, biz bey'atimizden vazgeçmiyoruz." diye karşılık verdiler.
Ayrıca Necde San'alı muhalifleri üzerine de görevliler göndererek onlardan
zekat toplatmıştı. Aynı şekilde Ha-ramut'a Ebu Fudeyk'i göndermiş, Ebu Fudeyk
de buranın halkından zekat toplamıştı.
Necde
68 yılında, bir başka görüşe göre 69 yılında sekiz yüz altmış kişi ile birlikte
haccetti. İki bin altı yüz kişi ile birlikte haccettiği de söylenir. İbn
ez-Zübeyr ile ''her birisi kendi taraftarlarına namaz kıldırmak, onlarla
birlikte ayrı ayrı vakfede bulunmak ve birbirlerine hücum etmemek üzere'' barış
yapmıştı.
Necde
Arafat vakfesinden indikten sonra Medine üzerine yürüdü.
Medine
halkı onunla savaşmak üzere hazırlıklara başladı; hatta Abdullah bin Ömer de
kılıç kuşandı. Necde Nahl'e varınca İbn Ömer'in de silah kuşandığını haber
alması üzerine Taif'e döndü. Orada Hz. Osman'ın torunu olan Abdullah bin Amr'a
ait ve sütannesinin yanına gelmiş bulunan bir kızı ele geçirip kendi yanına
aldı. Taraftarlarından biri: "Necde bu cariyeye karşı çok hassastır, O'nu
bu konuda sınayınız." dedi. Onlardan biri bunun üzerine bu cariyeyi
satmasını isteyince Necde şöyle cevap verdi: "Ben bu cariyeden bana ait
olan payımı azat etmiş bulunuyorum, o bakımdan o hürdür." Adam: "O
halde beni onunla evlendir." deyince de Necde: "Bu kız ergenlik
yaşına gelmiş bulunuyor. Bu bakımdan o bu konuda karar vermekte benden daha
yetkilidir. Onun görüşünü soracağım." diyerek yerinden kalkıp gitti. Daha
sonra döndüğünde şöyle dedi: "Kendisine sordum, evlenmek istemediğini
söyledi."
Denildiğine
göre Abdülmelik yahut da Abdullah bin ez-Zübeyr O'na mektup yazmış ve şöyle
demiş: "Allah'a yemin ederim, ona bir zarar verecek olursan ülkeni
atlılarıma çiğneteceğim ve orada Bekr-oğulları'na mensup tek bir kimseyi
bırakmayacağım."
Necde
İbn Ömer'e bir mektup yazarak bazı konularda sorular sormuş, İbn Ömer de O'na:
"İbn Abbas'a sorun." deyince, İbn Abbas'a gidip sormuşlardı. İbn
Abbas'a sorulan bu sorular meşhurdur.
Necde
Taif'ten ayrılınca Asım bin Urve bin Mes'ud es-Sakafi gelip kavmi adına
bey'atte bulundu. Bu bakımdan Necde Taif'e girmedi. Haccac İbn ezZübeyr ile
savaşmak üzere Taif'e geldiğinde Asım'a: "Behey iki yüzlü, sen Necde'ye
bey'at mi ettin?" diye çıkışMış, Asım O'na şu cevabı vermişti:
"Evet,
Allah'a yemin ederim, bey'at ettim. Ve ben ikiyüzlü değil, hatta on yüzıüyüm.
Ben Necde'ye bey'at ettim ve böylece hem kavmime, hem de ülkeme zarar vermesini
önledim."
Necde,
Haruk diye bilinen ve asıl adı Harrak olan birisini Taif, Tebale ve Serat
üzerine zekat tahsildarı olarak görevlendirmiş, ayrıca Sa'ad et-Talai'i de
Necran dolaylarındaki bölge üzerine tayin etmişti. Necde Bahreyn'e döndüğünde,
Bahreyn ile Yemame'den Haremeyn'e (Mekke ve Medine'ye) gönderilmekte olan erzak
maddelerinin gitmesini, yasakladı. Bunun üzerine İbn Abbas O'na şu mektubu
yazdı: "Sümame bin Üsal İslam'a girince Mekke halkına yiyecek göndermeyi
kesti. O zaman Mekke halkı müşrik idi. Fakat Resulullah (S.A.V.) O'na mektup
yazdı ve şunları söyledi: "Mekke halkı Allah'ın halkıdır, o bakımdan sen
onlara yiyecek göndermeyi kesme." Bunun üzerine Sümame onlara tekrar
yiyecek gönderdi. Şimdi sen bizler Müslüman olduğumuz halde, erzakımızı kesmiş
bulunuyorsun." Bu mektup üzerine Necde, yeniden Haremeyn'e yiyecek
göndermeğe başladı.
Necde'nin
zekat toplayıcıları bölgelerde ihtilaf çıkıp da artık herkes onlara karşı
ümitlenmeğe başlayıncaya kadar zekat toplamağa devam ettiler.
Haruk'a
gelince, O'nu Taif'te ele geçirmek istedilerse de kaçtı. Akabe'den geçmekte
iken kendisini arayan bir grup karşısına çıkageldi ve bunlar taşlayarak O'nu
öldürdüler.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
NECDE'YE KARŞI
MUHALEFET, ÖLDÜRÜLMESİ VE EBU FUDEYK'İN BAŞA GEÇMESİ