İBNÜ’L-ESİR

3. CİLT

HİCRİ 65. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

NECDE BİN AMİR EL-HANEFİ

 

Necde'nin nesebi şöyledir: Babasının adı Amir'dir, O'nun babası Abdullah, O'nun babası Sa'ad, O'nun babası Müferric'dir. Hanifeoğulları'na mensuptur.

 

Necde daha önce İbnu'l-Ezrak ile birlikte idi. İbnu'l-Ezrak mezhebinde daha önce sözü edilen hususları ortaya koyunca ondan ayrılıp Yemame'ye gitti. Ebu Talut'u kendisinin itaatine girmek üzere davet etti. Daha sonra oradan el-Hadarim denilen yere gitti ve burayı talan etti. Burası Hanifeoğulları'na ait bir yerdi. Muaviye bin Ebı Süfyan burayı onlardan almış ve kendilerinin, çocuklarının ve hanımlarının sayısı dört bini bulan köle yerleştirmişti. Necde bunları ganimet olarak almış ve arkadaşları arasında paylaştırmıştı. Böylece ve zamanla Necde'nin etrafındaki topluluk sayıca arttı. Bu olay Hicret'in 65. yılında cereyan etmişti.

 

Daha sonra Bahreyn'den, bir başka görüşe göre de Basra'dan yola çıkmış olan ve İbn ez-Zübeyr'e götürülmek istenen bazı mallar ve başka bir takım şeyler taşıyan bir kervanın yolunu kesmiş, onu ele geçirmiş ve Hadarim'de bulunan Ebu Talut'un yanına götürerek kendi arkadaşları arasında paylaştırmıştı. Necde şöyle demişti: "Bu kervandaki malları paylaştırın, bu köleler de tarlalarınızda sizin için çalışsın, şüphe yok ki bu sizin için daha faydalıdır."

 

Onların çevresinde bulunanlar bu malı paylaştırdılar ve: "Necde bizim için Ebu Talut'tan daha iyidir." deyip arkasından Ebu Talut'a olan bey'atlerini bozarak Necde'ye bey'at ettiler. Ebu Talut da aynı şekilde Necde'ye bey'at etti. Bu olay 66. yılda olmuştu ve Necde o sırada otuz yaşında bulunuyordu.

 

Bundan sonra Necde kalabalık bir asker grubu ile birlikte Ka'ab bin Rabia bin Amir bin Sa'sa'aoğulları üzerine yürümüş onlarla Zu'l-Mecaz denilen yerde karşılaşmış, bozguna uğratarak, eline geçirdiği herkesi öldürmüştü. Fakat Kuşeyroğulları'na mensup Kurra bin Hubeyre'nin iki oğlu Kilab ve Atıf kaçmayarak sabrettiler ve öldürülünceye kadar çarpışmalarına devam ettiler. Ca'dlı Kays bin er-Rukad geri dönüp kaçmış, baba bir kardeşi Muaviye O'na yetişerek kendisini bineğinin terkisinde taşımasını istemiş se de kabul etmemişti.

 

Necde oradan tekrar Yemame'ye geri dönmüş, etrafındakilerin sayısı çoğalarak üç bini bulmuştu. Arkasından Necde altmış yedi yılında Bahreyn'e gitti. Ezdliler şöyle dedi: "Bizler Necde'yi kendi yöneticilerimizden daha çok seviyoruz; çünkü o zulmü reddediyor, bizim yöneticilerimiz ise bunu caiz görüyorlar." Bu bakımdan O'nunla barış yapmaya karar verdiler. Fakat Abdu'l-Kayslılar ile Ezdlilerin dışındakiler O'nunla savaşmayı kararlaştırdılar. Bir kısım Ezdliler onlara şöyle dediler: "Necde sizlere bizden daha yakındır; çünkü sizin tümünüz Rabia'dansınız, o bakımdan O'nunla savaşmayınız." Diğer bir kısmı ise şöyle diyorlardı: "Bizler Haruri ve dinden çıkmış birisi olan Necde'nin hükümlerinin üzerimizde uygulanmasını kabul edemeyiz."

 

Necde ile O'na karşı olan Bahreynliler ''Katif'' denilen yerde karşılaştılar. Abdu'l-Kayslılar bozguna uğradı, onlardan pek çok kişi öldürüldü ve Necde Katif halkından eline geçirebildiği herkesi esir aldı. Bununla ilgili olarak şair şöyle demiştir: ''Ben Abdu'l-Kays'a Katif günü öğüt verdim, Fakat "kabul etmiyoruz" dediler, artık öğüdümün faydası ne!''

 

Necde Katif'de ikamet edip oğlu el-Mutarrah'ı bir grup asker ile birlikte Abdu'l-Kayslılardan kaçanların üzerine yolladı. Bu kaçan Abdu'l-Kayslılar O'nunla ''es-Suveyr'' denilen yerde çarpıştılar. Necde'nin oğlu el-Mutarrah ile beraberinde bulunanların bazısı bu çarpışmada öldürüldü.

 

Necde ''el-Had'' denilen yere bir askeri birlik göndermiş ve bunlar buranın halkına karşı zafer kazanmışlardı. Böylelikle Necde Bahreyn'de yerleşmiş oldu. Hicret'in altmış dokuzuncu yılında Mus'ab bin ez-Zübeyr Basra'ya gelince Necde'nin üzerine Leysli Abdullah bin Umeyr'in başkanlığında on dört bin kişilik bir ordu gönderdi. Şöyle demeğe başlamıştı: "Ey Necde, yerinden ayrılma! Biz ise kesinlikle kaçmayız." İbn Umeyr Katif denilen yerde Necde'nin yanına ulaştı ve gafil olduğu bir sırada üzerine vardı. Uzun süre çarpıştıktan sonra birbirlerinden ayrıldılar. Sabah olduğu zaman İbn Umeyr askerleri arasından görmüş olduğu ölü ve yaralılardan dehşete kapıldı. Necde onların üzerine bir hamle daha yapınca fazla dayanamadan bozguna uğradılar. Necde ise onlara hiç acımadı ve karargahlarında bulunan ne varsa ganimet olarak aldı. Bu arada aralarında İbn Umeyr'e ait bir Um Veled'in de bulunduğu bir takım cariyeleri esir aldı. Necde İbn Umeyr'in bu cariyesine, efendisine geri çevirmek için teklifte bulunduysa da o şöyle dedi: "Beni bırakan bir kimseye ihtiyacım yoktur. "

 

İbn Umeyr'in bozguna uğramasından sonra Necde bu sefer de Uman üzerine bir ordu gönderdi, başına da Hanifeoğulları'ndan Atiyye bin Esved'i komutan tayin etti. O zaman Uman'ı oldukça yaşlı birisi olan Abbad bin Abdullah eline geçirmiş bulunuyordu. Abbad'ın iki oğlu olan Said ve Süleyman ise denizden gidip gelen gemilerden öşür alıyor ve bölgeden haraç topluyorlardı. Atiyye onların üzerine gelince O'nunla çarpıştılar. Abbad öldürüldü, Atiyye de bölgeyi eline geçirdi. Bir kaç ay burada kaldıktan sonra oradan ayrıldı ve Künyesi Ebu'I-Kasım olan bir adamı kendisinin yerine vekil olarak bıraktı. Ancak Abbad'ın iki oğlu Said ve Süleyman ile Uman halkı O'nu öldürdü.

 

Daha sonra Atiyye ileride -Allah'ın izniyle- sözünü edeceğimiz şekilde Necde'ye muhalefet ederek Uman'a geri dönmüş, ancak orayı eline geçiremediğinden deniz yoluyla Kerman'a gitmiş, orada dirhem bastırmış,. bunlara ''Et-Ateviye'' adını vermiş ve Kerman'da ikamet etmişti. Daha sonra Mühelleb üzerine bir ordu gönderince Sicistan'a oradan da Sind'e kaçmak zorunda kalmıştı. Nihayet Mühelleb'in atlıları Kandabil'de rastlayıp O'nu öldürmüşlerdi. O'nu Haricilerin öldürdüğü de söylenmiştir.

 

Yine İbn Umeyr bozgunundan sonra Necde zekatlarını toplamak için çölde bulunan göçebelere görevliler göndermişti. Necde'nin taraftarları ''Kazima'' denilen yerde Temimoğullarıyla çarpışmış, Tuvayl halkı da Temimoğulları'na yardımcı olmuş ve Haricilerden bir kişiyi öldürmüşlerdi. Bu sebeple Necde Tuvayllıların üzerine baskın yapmak üzere bazı atlıları göndermiş, bunlar yaklaşık otuz kişi öldürmüş ve bir takım esirler de alıp dönmüşlerdi. Arkasından Necde itaate davet etmiş onlar da bu daveti kabul etmişler ve Necde de zekat almağa başlamış. Daha sonra Necde yanına hafif kuvvetler alarak San'a üzerine yürümüş, San'a halkı da arkasından büyük bir ordunun gelmekte olduğu düşüncesiyle O'na bey'at etmişlerdi. Ancak San'alılar yardımın gelmediğini görünce bey'at ettiklerine pişman olmuşlardı. Necde bunu haber alınca onlara şöyle dedi: "Arzu ediyorsanız, bey'atinizi bozabilirsiniz. Böylece sizler bu bey'atten kurtulmuş olursunuz. O zaman da biz sizinle savaşırız." Fakat San'alılar O'na: "Hayır, biz bey'atimizden vazgeçmiyoruz." diye karşılık verdiler. Ayrıca Necde San'alı muhalifleri üzerine de görevliler göndererek onlardan zekat toplatmıştı. Aynı şekilde Ha-ramut'a Ebu Fudeyk'i göndermiş, Ebu Fudeyk de buranın halkından zekat toplamıştı.

 

Necde 68 yılında, bir başka görüşe göre 69 yılında sekiz yüz altmış kişi ile birlikte haccetti. İki bin altı yüz kişi ile birlikte haccettiği de söylenir. İbn ez-Zübeyr ile ''her birisi kendi taraftarlarına namaz kıldırmak, onlarla birlikte ayrı ayrı vakfede bulunmak ve birbirlerine hücum etmemek üzere'' barış yapmıştı.

 

Necde Arafat vakfesinden indikten sonra Medine üzerine yürüdü.

Medine halkı onunla savaşmak üzere hazırlıklara başladı; hatta Abdullah bin Ömer de kılıç kuşandı. Necde Nahl'e varınca İbn Ömer'in de silah kuşandığını haber alması üzerine Taif'e döndü. Orada Hz. Osman'ın torunu olan Abdullah bin Amr'a ait ve sütannesinin yanına gelmiş bulunan bir kızı ele geçirip kendi yanına aldı. Taraftarlarından biri: "Necde bu cariyeye karşı çok hassastır, O'nu bu konuda sınayınız." dedi. Onlardan biri bunun üzerine bu cariyeyi satmasını isteyince Necde şöyle cevap verdi: "Ben bu cariyeden bana ait olan payımı azat etmiş bulunuyorum, o bakımdan o hürdür." Adam: "O halde beni onunla evlendir." deyince de Necde: "Bu kız ergenlik yaşına gelmiş bulunuyor. Bu bakımdan o bu konuda karar vermekte benden daha yetkilidir. Onun görüşünü soracağım." diyerek yerinden kalkıp gitti. Daha sonra döndüğünde şöyle dedi: "Kendisine sordum, evlenmek istemediğini söyledi."

 

Denildiğine göre Abdülmelik yahut da Abdullah bin ez-Zübeyr O'na mektup yazmış ve şöyle demiş: "Allah'a yemin ederim, ona bir zarar verecek olursan ülkeni atlılarıma çiğneteceğim ve orada Bekr-oğulları'na mensup tek bir kimseyi bırakmayacağım."

 

Necde İbn Ömer'e bir mektup yazarak bazı konularda sorular sormuş, İbn Ömer de O'na: "İbn Abbas'a sorun." deyince, İbn Abbas'a gidip sormuşlardı. İbn Abbas'a sorulan bu sorular meşhurdur.

 

Necde Taif'ten ayrılınca Asım bin Urve bin Mes'ud es-Sakafi gelip kavmi adına bey'atte bulundu. Bu bakımdan Necde Taif'e girmedi. Haccac İbn ezZübeyr ile savaşmak üzere Taif'e geldiğinde Asım'a: "Behey iki yüzlü, sen Necde'ye bey'at mi ettin?" diye çıkışMış, Asım O'na şu cevabı vermişti:

 

"Evet, Allah'a yemin ederim, bey'at ettim. Ve ben ikiyüzlü değil, hatta on yüzıüyüm. Ben Necde'ye bey'at ettim ve böylece hem kavmime, hem de ülkeme zarar vermesini önledim."

 

Necde, Haruk diye bilinen ve asıl adı Harrak olan birisini Taif, Tebale ve Serat üzerine zekat tahsildarı olarak görevlendirmiş, ayrıca Sa'ad et-Talai'i de Necran dolaylarındaki bölge üzerine tayin etmişti. Necde Bahreyn'e döndüğünde, Bahreyn ile Yemame'den Haremeyn'e (Mekke ve Medine'ye) gönderilmekte olan erzak maddelerinin gitmesini, yasakladı. Bunun üzerine İbn Abbas O'na şu mektubu yazdı: "Sümame bin Üsal İslam'a girince Mekke halkına yiyecek göndermeyi kesti. O zaman Mekke halkı müşrik idi. Fakat Resulullah (S.A.V.) O'na mektup yazdı ve şunları söyledi: "Mekke halkı Allah'ın halkıdır, o bakımdan sen onlara yiyecek göndermeyi kesme." Bunun üzerine Sümame onlara tekrar yiyecek gönderdi. Şimdi sen bizler Müslüman olduğumuz halde, erzakımızı kesmiş bulunuyorsun." Bu mektup üzerine Necde, yeniden Haremeyn'e yiyecek göndermeğe başladı.

 

Necde'nin zekat toplayıcıları bölgelerde ihtilaf çıkıp da artık herkes onlara karşı ümitlenmeğe başlayıncaya kadar zekat toplamağa devam ettiler.

 

Haruk'a gelince, O'nu Taif'te ele geçirmek istedilerse de kaçtı. Akabe'den geçmekte iken kendisini arayan bir grup karşısına çıkageldi ve bunlar taşlayarak O'nu öldürdüler.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

NECDE'YE KARŞI MUHALEFET, ÖLDÜRÜLMESİ VE EBU FUDEYK'İN BAŞA GEÇMESİ