İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
YEZİD
BİN MÜFERRİĞ EL-HİMYERİ'NİN ZİYAD BİN EBİHOĞULLARI'NI HİCVETMESİ
Yezid
bin Müferriğ el-Hımyeri Abbad bin Ziyad ile birlikte Sicistan'a gitmişti. İbn Müferriğ,
İbn Ziyad ile birlikte Türklerle bir savaşa girişmiş, ancak Abbad bin Ziyad
Yezid bin Müferriğ'e kızarak sefere geç katıldığını söylemişti, çünkü Abbad bin
Ziyad'ın yanındaki askerler atlarına verecekleri yemleri tamamen tüketmişlerdi.
Abbad bin Ziyad'ın kendisini kınamasından dolayı İbn Müferriğ O'na şöyle
demişti:
''Keşke
şu sakallar ot olsaydı Onları Müslümanların atlarına yedirseydik.''
Abbad
bin Ziyad'ın bir hayli uzun bir sakalı vardı. Bunun için orada bulunanlar Abbad
bin Ziyad'a İbn Müferriğ'in, söylediği bu şiirle kendisini kastettiğini
söylemişlerdi. Abbad bin Ziyad O'nu yakalamak isteyince kaçmış ve O'nu bir
kaside ile hicvetmişti. Bu şiirin bir kısmı şöyle idi:
Harbin
oğlu Muaviye estiğinde Sen kendi yandaşlarına haber ver, dağılsınlar. Annenin
Ebu Süfyan ile yatmadığını ispatlamak için şahitler tut; O annen ki örtüsünü
başından sıyırıp atmıştı. Ancak bu iş son derece karışıktı Ve bunun sonucunda
korku ve endişeler vardı.
Muaviye
bin Harb'a şunu bildirin: Yemen 'den gönderilmiş bir mektup vardır. "Senin
baban yoktur" diye söylense mi kızarsın, Yoksa baban zina eden bir adamdır
dense mi razı olursun? Haberin olsun ki senin Ziyad'a olan akrabalığın Filin
dişi merkebin oğluyla olan akrabalığı gibidir.
Yezid
bin Müferriğ Basra'ya, Ubeydullah bin Ziyad ise Şam'a Muaviye'ye gitmişti.
Kardeşi Abbad bin Ziyad Ubeydullah'a bir mektup yazarak durumu bildirmiş ve İbn
Müferriğ'in yazdığı şiirleri Muaviye'ye gönderip O'nu öldürmek için izin
istemişti. Ancak Muaviye böyle bir izne razı olmamış ve O'nu sadece tehdit
etmelerini emretmişti.
Yezid
bin Müferriğ Basra'ya varıp el-Ahnef'e ve Basra'nın ileri gelen kimselerine
sığınmak istemiş, ancak hiç kimse O'nu komşuluğa kabul etmemiş ve himayesine
almamıştı. Münzir bin Carud'a sığınmak isteyince Münzir O'nu himaye etmeyi
kabul edip evine almıştı. Münzir bin Carud'un kızı Ubeydullah bin Ziyad'ın
hanımı idi. Ubeydullah bin Ziyad Basra'ya geri geldiğinde Yezid bin Müferriğ'in
şehirde olduğunu haber vermişlerdi. Bu arada Münzir bin Carüd Ubeydullah'a
"Hoş geldin" demeğe gitmiş, Ubeydullah da emniyet kuvvetlerini
Münzir'in evine gönderip İbn Müferriğ'i yakalatmıştı. Yanına getirdikleri
sırada Münzir hala orada bulunuyordu. İbn Müferriğ'in getirilmesi üzerine
Münzir, Ubeydullah'a: "Ey Emir! Ben O'nu himayeme aldım." demiş,
ancak Ubeydullah: "Ey Münzir! O seni ve babanı methediyor, beni ve babamı
ise hicvediyor. Böyle olduğu halde sen yine O'nu tutup bana karşı himaye etmeye
çalışıyorsun." diye çıkışmıştı. Sonra İbn Müferriğ'e ishal yapıcı bir
ilacın içirilmesini emredip O'nu bir merkebe bindirerek şehirde dolaştırmıştı.
İbn Müferriğ sürekli olarak altına yapıyor ve Münzir bin Carud'u şu şekilde
kınıyordu:
Ben
Kureyş'i terkedip onları komşu ve koruyucu edinmedim de Şu güvenilmez Abdi
Kays'ı komşu edindim. Bazıları bizi himayelerine aldılar, fakat onların bu
himayeleri Irak'ın durmadan saçılan osuruklarıymış.
Benim
komşum ve koruyucum cezime'den uyuşuk bir adammış;
Şu
komşuyu koruyabilecek tek kişi varsa o da altını kirleteni
temizleyecek
adamdır.
Vbeydullah
için de şöyle demişti:
Senin
bana yaptığını su yıkar, temizler; fakat Benim yaptığım kemiklere işler ve
oradan hiç bir zaman silinemez.
Sonra
Vbeydullah O'nu kardeşi Abbad'ın yanına, Sicistan'a göndermişti. Şam'daki Yemenliler
Muaviye ile bu konuda konuşmuş, O da Abbad'a haber gönderip O'nu kendisine
göndermesini istemişti. Yezid bin Müferriğ Şam'a geldiğinde Muaviye'nin yanına
varmış, ağlayarak özür dilemiş ve:
"Benim
başıma bir sürü felaket geldi ki bu felaketlerin hiç biri başka bir Müslümanın
başına gelmemiştir." demişti. Muaviye O'na: "Sen Muaviye bin Harb'e
şunu bildir, diye başlayan kasideyi söyleyen kimse değil miydin?" diye
sormuş, O da: "Hayır, Müminlerin emirini yücelten Allah'a yemin ederim ki
asla ben bu lafı söylemedim. Bu kasideyi Mervan'ın kardeşi Abdurrahman bin
el-Hakem söylemiştir. Onlar beni Ziyad'ın hicvi konusunda kullandılar."
diye karşılık vermişti. Muaviye bunun üzerine: "Annenin Ebu Süfyan'la
yatmadığını ispatlamak için şahitler tut diyen ve şiirlerle İbn Ziyad'ı
hicveden sen değil miydin? Hadi kalk, seni affettim, istediğin yerde
yerleş." demiş, İbn Müferriğ de kalkıp Musul'a gitmiş ve orada evlenmişti.
Zifafa girdiği gecenin sabahı kalkıp ava çıkmış, yolda giderken merkebe binmiş
birisi ile karşılaşmıştı. Ona:
"Nereden
geldin?" diye sormuş, adam da Ahvaz'dan geldiğini söyleyince bu defa:
"Mesrukan Suyu ne oldu?" diye sormuş, adam da: "Olduğu gibi
duruyor." şeklinde cevap vermişti. Yezid bin Müferriğ daha sonra Basra'ya
gitmiş, Vbeydullah bin Ziyad'ın huzuruna çıkmış, Vbeydullah da eman verip O'nu
affetmişti.
Diğer
taraftan Muaviye bin Ebi Süfyan Abdurrahman bin el-Hakem'e bir hayli kızmıştı.
O'nu affetmesini isteyenler olmuşsa da Muaviye şöyle demişti:
"Hayır!
Vbeydullah bin Ziyad kendisinden razı olmadıkça vallahi asla razı olup O'nu
affetmem." Bunun üzerine Abdurrahman bin el-Hakem kalkıp Basra'ya
Ubeydullah'ın yanına gitmiş ve O'na şöyle demişti:
Sen
Harb'in oğullarına katılmış birisisin. Bana iki kızımdan bile çok daha
sevimlisin. Ben seni yalnızca kardeş, amca ve amcaoğlu olarak görüyorum, Ancak
sen beni nasıl görüyorsun?
Ubeydullah
da O'na: "Seni son derece kötü bir şair olarak görüyorum." demiş ve
affetmişti.
BU
YILIN DİĞER OLAYLARI
Bu
yıl hac emirliği görevini Osman bin Muhammed bin Ebi Süfyan yerine getirmişti.
Bu yıl Küfe Valisi Nu'man bin Beşir, Basra Valisi Ubeydullah bin Ziyad, Medine
Valisi Velid bin Utbe, Horasan Valisi Abdurrahman bin Ziyad, Sicistan Valisi
Abbad bin Ziyad ve Kirman Valisi de Kerim bin el-A'var idiler.
Bu
yıl içinde Hz. Ali ile birlikte Sıffin Savaşları'na katılmış olan ve başka bir
rivayette H. 56. yılda vefat ettiği de kaydedilen Kays bin Sa'ad bin Ubade
el-Ensari Medine'de vefat etmişti. Yine bu yılda vefat edenlerden biri Said bin
el-As idi. Said bin el-As, H. 1. yılda dünyaya gelmişti. Babası Bedir Günün'de
Mekkeli müşrikler arasında öldürülenlerden birisiydi. Yine bu yıl içinde
ashabdan Mürre bin Ka'ab el-Beheri ile Resulullah (s.a.v.)'ın müezzini olan Ebu
Mahzure el-Cümehi Mekke'de vefat etmişti. Bugüne kadar O'nun soyundan gelenler
Mekke'de müezzinlik yapmaktadırlar. Diğer bir rivayette O'nun H. 69. yılda
vefat ettiği de kaydedilir. Yine bu yılda Mekke'de Abdullah bin Amir bin Küreyz
vefat etmiş ve Arafat'a defnedilmişti. Ayrıca bu yıl içinde Ebu Hüreyre vefat
etmişti. O'nun Hz. Osman'a karşı olan muhabbetinden dolayı Hz. Osman bin
Affan'ın evlatları cenazesini taşımışlardı.
Bu
yıl içinde Müslümanlar Umeyr bin Hubab es-Sülemi'nin komutanlığında Kemah Kalesi'ne
gaza düzenlemişlerdi. Umeyr şehir surlarının üzerine tırmanmış, orada bulunan
Rumları tamamen bertaraf edinceye kadar çarpışıp durmuş, nihayet Müslümanlar da
surlara tırmanmışlar ve Umeyr de şehri fethetmişti. Umeyr'in bu fetihten dolayı
son derece övündüğü ve bu fetih sırasında yaptıklarından dolayı da Müslümanlar
tarafından övülmekte olduğu bilinmektedir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN
ALTMIŞINCI YILI OLAYLARI (M. 679-680)
MUAVİYE BİN EBİ SÜFYAN'IN VEFATI