İBNÜ’L-ESİR

3. CİLT

HİCRİ 59. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

YEZİD BİN MÜFERRİĞ EL-HİMYERİ'NİN ZİYAD BİN EBİHOĞULLARI'NI HİCVETMESİ

 

Yezid bin Müferriğ el-Hımyeri Abbad bin Ziyad ile birlikte Sicistan'a gitmişti. İbn Müferriğ, İbn Ziyad ile birlikte Türklerle bir savaşa girişmiş, ancak Abbad bin Ziyad Yezid bin Müferriğ'e kızarak sefere geç katıldığını söylemişti, çünkü Abbad bin Ziyad'ın yanındaki askerler atlarına verecekleri yemleri tamamen tüketmişlerdi. Abbad bin Ziyad'ın kendisini kınamasından dolayı İbn Müferriğ O'na şöyle demişti:

 

''Keşke şu sakallar ot olsaydı Onları Müslümanların atlarına yedirseydik.''

Abbad bin Ziyad'ın bir hayli uzun bir sakalı vardı. Bunun için orada bulunanlar Abbad bin Ziyad'a İbn Müferriğ'in, söylediği bu şiirle kendisini kastettiğini söylemişlerdi. Abbad bin Ziyad O'nu yakalamak isteyince kaçmış ve O'nu bir kaside ile hicvetmişti. Bu şiirin bir kısmı şöyle idi:

 

Harbin oğlu Muaviye estiğinde Sen kendi yandaşlarına haber ver, dağılsınlar. Annenin Ebu Süfyan ile yatmadığını ispatlamak için şahitler tut; O annen ki örtüsünü başından sıyırıp atmıştı. Ancak bu iş son derece karışıktı Ve bunun sonucunda korku ve endişeler vardı.

Muaviye bin Harb'a şunu bildirin: Yemen 'den gönderilmiş bir mektup vardır. "Senin baban yoktur" diye söylense mi kızarsın, Yoksa baban zina eden bir adamdır dense mi razı olursun? Haberin olsun ki senin Ziyad'a olan akrabalığın Filin dişi merkebin oğluyla olan akrabalığı gibidir.

 

Yezid bin Müferriğ Basra'ya, Ubeydullah bin Ziyad ise Şam'a Muaviye'ye gitmişti. Kardeşi Abbad bin Ziyad Ubeydullah'a bir mektup yazarak durumu bildirmiş ve İbn Müferriğ'in yazdığı şiirleri Muaviye'ye gönderip O'nu öldürmek için izin istemişti. Ancak Muaviye böyle bir izne razı olmamış ve O'nu sadece tehdit etmelerini emretmişti.

 

Yezid bin Müferriğ Basra'ya varıp el-Ahnef'e ve Basra'nın ileri gelen kimselerine sığınmak istemiş, ancak hiç kimse O'nu komşuluğa kabul etmemiş ve himayesine almamıştı. Münzir bin Carud'a sığınmak isteyince Münzir O'nu himaye etmeyi kabul edip evine almıştı. Münzir bin Carud'un kızı Ubeydullah bin Ziyad'ın hanımı idi. Ubeydullah bin Ziyad Basra'ya geri geldiğinde Yezid bin Müferriğ'in şehirde olduğunu haber vermişlerdi. Bu arada Münzir bin Carüd Ubeydullah'a "Hoş geldin" demeğe gitmiş, Ubeydullah da emniyet kuvvetlerini Münzir'in evine gönderip İbn Müferriğ'i yakalatmıştı. Yanına getirdikleri sırada Münzir hala orada bulunuyordu. İbn Müferriğ'in getirilmesi üzerine Münzir, Ubeydullah'a: "Ey Emir! Ben O'nu himayeme aldım." demiş, ancak Ubeydullah: "Ey Münzir! O seni ve babanı methediyor, beni ve babamı ise hicvediyor. Böyle olduğu halde sen yine O'nu tutup bana karşı himaye etmeye çalışıyorsun." diye çıkışmıştı. Sonra İbn Müferriğ'e ishal yapıcı bir ilacın içirilmesini emredip O'nu bir merkebe bindirerek şehirde dolaştırmıştı. İbn Müferriğ sürekli olarak altına yapıyor ve Münzir bin Carud'u şu şekilde kınıyordu:

 

Ben Kureyş'i terkedip onları komşu ve koruyucu edinmedim de Şu güvenilmez Abdi Kays'ı komşu edindim. Bazıları bizi himayelerine aldılar, fakat onların bu himayeleri Irak'ın durmadan saçılan osuruklarıymış.

 

Benim komşum ve koruyucum cezime'den uyuşuk bir adammış;

Şu komşuyu koruyabilecek tek kişi varsa o da altını kirleteni

temizleyecek adamdır.

 

Vbeydullah için de şöyle demişti:

 

Senin bana yaptığını su yıkar, temizler; fakat Benim yaptığım kemiklere işler ve oradan hiç bir zaman silinemez.

 

Sonra Vbeydullah O'nu kardeşi Abbad'ın yanına, Sicistan'a göndermişti. Şam'daki Yemenliler Muaviye ile bu konuda konuşmuş, O da Abbad'a haber gönderip O'nu kendisine göndermesini istemişti. Yezid bin Müferriğ Şam'a geldiğinde Muaviye'nin yanına varmış, ağlayarak özür dilemiş ve:

 

"Benim başıma bir sürü felaket geldi ki bu felaketlerin hiç biri başka bir Müslümanın başına gelmemiştir." demişti. Muaviye O'na: "Sen Muaviye bin Harb'e şunu bildir, diye başlayan kasideyi söyleyen kimse değil miydin?" diye sormuş, O da: "Hayır, Müminlerin emirini yücelten Allah'a yemin ederim ki asla ben bu lafı söylemedim. Bu kasideyi Mervan'ın kardeşi Abdurrahman bin el-Hakem söylemiştir. Onlar beni Ziyad'ın hicvi konusunda kullandılar." diye karşılık vermişti. Muaviye bunun üzerine: "Annenin Ebu Süfyan'la yatmadığını ispatlamak için şahitler tut diyen ve şiirlerle İbn Ziyad'ı hicveden sen değil miydin? Hadi kalk, seni affettim, istediğin yerde yerleş." demiş, İbn Müferriğ de kalkıp Musul'a gitmiş ve orada evlenmişti. Zifafa girdiği gecenin sabahı kalkıp ava çıkmış, yolda giderken merkebe binmiş birisi ile karşılaşmıştı. Ona:

 

"Nereden geldin?" diye sormuş, adam da Ahvaz'dan geldiğini söyleyince bu defa: "Mesrukan Suyu ne oldu?" diye sormuş, adam da: "Olduğu gibi duruyor." şeklinde cevap vermişti. Yezid bin Müferriğ daha sonra Basra'ya gitmiş, Vbeydullah bin Ziyad'ın huzuruna çıkmış, Vbeydullah da eman verip O'nu affetmişti.

 

Diğer taraftan Muaviye bin Ebi Süfyan Abdurrahman bin el-Hakem'e bir hayli kızmıştı. O'nu affetmesini isteyenler olmuşsa da Muaviye şöyle demişti:

 

"Hayır! Vbeydullah bin Ziyad kendisinden razı olmadıkça vallahi asla razı olup O'nu affetmem." Bunun üzerine Abdurrahman bin el-Hakem kalkıp Basra'ya Ubeydullah'ın yanına gitmiş ve O'na şöyle demişti:

 

Sen Harb'in oğullarına katılmış birisisin. Bana iki kızımdan bile çok daha sevimlisin. Ben seni yalnızca kardeş, amca ve amcaoğlu olarak görüyorum, Ancak sen beni nasıl görüyorsun?

 

Ubeydullah da O'na: "Seni son derece kötü bir şair olarak görüyorum." demiş ve affetmişti.

 

 

BU YILIN DİĞER OLAYLARI

 

Bu yıl hac emirliği görevini Osman bin Muhammed bin Ebi Süfyan yerine getirmişti. Bu yıl Küfe Valisi Nu'man bin Beşir, Basra Valisi Ubeydullah bin Ziyad, Medine Valisi Velid bin Utbe, Horasan Valisi Abdurrahman bin Ziyad, Sicistan Valisi Abbad bin Ziyad ve Kirman Valisi de Kerim bin el-A'var idiler.

 

Bu yıl içinde Hz. Ali ile birlikte Sıffin Savaşları'na katılmış olan ve başka bir rivayette H. 56. yılda vefat ettiği de kaydedilen Kays bin Sa'ad bin Ubade el-Ensari Medine'de vefat etmişti. Yine bu yılda vefat edenlerden biri Said bin el-As idi. Said bin el-As, H. 1. yılda dünyaya gelmişti. Babası Bedir Günün'de Mekkeli müşrikler arasında öldürülenlerden birisiydi. Yine bu yıl içinde ashabdan Mürre bin Ka'ab el-Beheri ile Resulullah (s.a.v.)'ın müezzini olan Ebu Mahzure el-Cümehi Mekke'de vefat etmişti. Bugüne kadar O'nun soyundan gelenler Mekke'de müezzinlik yapmaktadırlar. Diğer bir rivayette O'nun H. 69. yılda vefat ettiği de kaydedilir. Yine bu yılda Mekke'de Abdullah bin Amir bin Küreyz vefat etmiş ve Arafat'a defnedilmişti. Ayrıca bu yıl içinde Ebu Hüreyre vefat etmişti. O'nun Hz. Osman'a karşı olan muhabbetinden dolayı Hz. Osman bin Affan'ın evlatları cenazesini taşımışlardı.

 

Bu yıl içinde Müslümanlar Umeyr bin Hubab es-Sülemi'nin komutanlığında Kemah Kalesi'ne gaza düzenlemişlerdi. Umeyr şehir surlarının üzerine tırmanmış, orada bulunan Rumları tamamen bertaraf edinceye kadar çarpışıp durmuş, nihayet Müslümanlar da surlara tırmanmışlar ve Umeyr de şehri fethetmişti. Umeyr'in bu fetihten dolayı son derece övündüğü ve bu fetih sırasında yaptıklarından dolayı da Müslümanlar tarafından övülmekte olduğu bilinmektedir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HİCRETİN ALTMIŞINCI YILI OLAYLARI (M. 679-680) 

MUAVİYE BİN EBİ SÜFYAN'IN VEFATI