İBNÜ’L-ESİR

3. CİLT

HİCRİ 40. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ABDULLAH BİN ABBAS'IN BASRA'YI TERK ETMESİ

 

Siyercilerin çoğunun ifadelerine göre bu yıl içinde Abdullah bin Abbas Basra'dan ayrılıp Mekke'ye gitmişti. Diğer bazılarına göre ise Hz. Ali şehit edilene kadar Basra'daki valilik görevini sürdürmüş ve Hz. Hasan ile Muaviye arasındaki barış anlaşmasında da bulunmuştu. Ancak birinci görüş daha sahihtir. Hz. Hasan'ın Muaviye ile yaptığı anlaşmada bulunan Ubeydullah bin Abbas idi.

 

Abdullah bin Abbas'ın Basra'dan ayrılmasının sebebi şu idi: Bir gün Ebu'l-Esved'e uğrayıp O'na şöyle demişti: "Eğer sen hayvanlar sınıfından olsaydın bir deve olurdun ve eğer bir çoban olsaydın otlağa da zor çıkardın. " Bunun üzerine Ebu'l-Esved Hz. Ali'ye durumu bir mektupla bildirip şöyle yazar: "Yüce Allah seni bize emin bir yönetici ve gayet iyi bir çoban yaptı. Seni bu görevinde gerçekten denedik ve emanete son derece riayet ettiğini, halkın için her zaman iyi düşündüğünü, onların haklarını bolca ödediğini, dünyalarına kesinlikle el uzatmadığını, mallarını hiç de yemediğini, haklarında hüküm verirken asla rüşvete tevessül etmediğini müşahede ettik ve öyle bildik. Amcanın oğluna gelince, haberin olmadan o insanların mallarını el altından yedi. Ben bu durumu gizli tutmayı pek uygun görmedim. Allah sana merhamet eylesin. Şu tarafa doğru bir bak ve durumu incele. Bana da görüşünü tercih ettiğin ve dilediğin şekilde yaz, vesselam."

 

Hz. Ali de O'na cevaben şöyle yazmıştı:

 

"Senin gibi imamına, ümmetine nasihat eden ve hakkı gözetici olan bir kimseye ne mutlu! Bana yazdığın konularda adamına mektup yazdım. Senden gelen mektuptan da asla ona söz etmedim. Bunun ümmetin salahı için daha hayırlı olduğuna inanıyorum. Bunun gizli kalması ümmet için daha hayırlıdır. Sen bu işe son derece ehil ve layık bir insansın: Böyle bir görevi senin yerine getirmek de boynunun borcudur vesselam."

 

Hz. Ali bu durum üzerine Abdullah bin Abbas'a bir mektup yazarak durumu sormuş, İbn Abbas da Hz. Ali'ye şöyle cevap vermişti: "Sana bu konuda ulaşan haberler asılsız ve uydurmadır. Ben elimin altında bulunan malları son derece koruyor ve gözetiyorum. Zan ile hüküm verenleri sakın doğrulamayasın, vesselam." Hz. Ali de O'na: "Bana el-Cezire'de almış olduklarınla ilgili bazı bilgiler ulaştı. Bu malları nereden aldın ve nereye harcadın?" diye sormuş, bunun üzerine Abdullah bin Abbas şöyle cevap yazmıştı: "Senin bu işi neden bu kadar büyüttüğünü anladım. Ben bu felaketi ve musibeti bu şehrin halkından almış oldum. Adamlarından istediğin birisini buraya gönder, ben bu görevden ayrılıyorum, vesselam."

 

Sonra Abdullah bin Abbas dayıları olan Ben-i Hilal bin Amir'i davet ederek onları etrafında toplamış ve ayrıca Kays Kabilesi de tümüyle onlara katılmıştı. Basra'dan ayrılırken yanına bir sürü mal alan Abdullah bin Abbas:

 

"Bu bizim yol azığımız ve rızkımızdır." diyerek ayrılmıştı. Basra halkı arkasından koşup et-Taff denilen yerde O'na yetişmiş ve malları almak istemişler, bunun üzerine Kays Kabilesi: "O bizim aramızda bulunduğu müddetçe hiç kimse elini süremez ve kimse kılına dokunamaz." demişlerdi. Sabra bin Şeyman el-Huddani şöyle seslenmişti: "Ey Ezdoğulları! Kays Kabilesi bizim kardeşlerimizdir , komşularımızdır ve düşmanlarımıza karşı bize yardım eden kimselerdir . Sizler bu maldan çok az bir menfaat elde edersiniz, fakat Kays Kabilesi bu maldan sizin için çok daha hayırlıdır." Bunun üzerine Basralılar O'nun sözünü dinleyip geri dönmüşlerdi. Onların ayrılmasıyla Bekr Kabilesİ'yle Abdi Kays Kabilesi de ayrılıp geri dönmüş, fakat Temimoğulları onlarla çatışmaya girmişlerdi. el-Ahnef onları alıkoymak istemişse de dinlememişler, O da onlardan ayrılmıştı. Nihayet Müslümanlar aralarına girerek bunları birbirlerinden uzaklaştırmış ve Abdullah bin Abbas da Mekke'ye gitmişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

EMİRÜ'L-MÜ'MİNİN ALİ BİN EBİ TALİB'İN ŞEHİD EDİLMESİ