İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
MUHAMMED
BİN EBİ HUZEYFE'NİN ÖLDÜRÜLMESİ
Bu
yıl içinde Ebu Huzeyfe'nin oğlu Muhammed öldürülmüştü. O, Yemame Savaşı'nda öldürülen
Ebu Huzeyfe bin Utbe bin Rebia bin Abdişems'in oğluydu. Babasından sonra halef
olarak kalmıştı. Ebu Huzeyfe O'nu Hz. Osman bin Affan'a teslim etmiş, O da Hz.
Osman'ın yanında yetişmişti. Bir rivayette şarap içtiği ve Hz. Osman'ın O'na
had uyguladığı kaydedilir. Bunun üzerine Muhammed son derece ibadetlere
bağlanmış ve takva sahibi bir insan olmuştu. Hz. Osman'ın hilafeti devrinde
vali tayin edilmesini isteyince Hz. Osman ona şöyle demişti: "Eğer bu işin
ehli bir kimse olsaydın gerçekten seni vali yapardım." Hz. Osman'ın bu
arzusunu reddetmesi üzerine Muhammed Hz. Osman'a şöyle demişti: "Ben
denizde gaza yapmayı arzu ediyorum. Bana müsaade et de Mısır'a gideyim."
Bunun üzerine Hz. Osman kendisine müsaade etmiş, hazırlıklarını tamamlayarak
O'nu yola çıkarmıştı. Muhammed Mısır'a vardığında Müslümanlar takvasını ve
ibadete bağlılığını görünce kendisine bağlanmış ve etrafında toplanmışlardı. O
da Abdullah bin Sa'ad bin Ebi Şerh ile birlikte Savari Gazası'na katılmıştı.
Ne
var ki Ebu Huzeyfe'nin oğlu Muhammed bu kumandanı sürekli olarak ayıplıyor ve
O'nu tayin eden Hz. Osman'ı tenkit ederek şöyle diyordu:
"Resulullah
(s.a.v.)'in kanının akıtılmasını mubah kıldığı bir adamı vali olarak tayin
etti." Bunun üzerine Abdullah bin Sa'ad Hz. Osman'a bir mektup yazarak:
"Muhammed bin Ebi Huzeyfe ve Muhammed bin Ebi Bekr, ikisi birlikte
bölgemizde fesatlar çıkartıp halkı bana karşı kışkırtıyorlar." demiş, Hz.
Osman da: "Muhammed bin Ebi Bekr o babasına ve ablasına havale edilir, iş
biter, ancak Ebu Huzeyfe'nin oğluna gelince o benim oğlumdur ve kardeşimin
oğludur. Benim terbiyemde büyümüş Kureyş'in bir yavrusudur." diye karşılık
vermişti. Abdullah bin Sa'ad Hz. Osman'a ikinci bir mektup yazarak şöyle der:
"Yavru
büyüdü, tüylendi ve artık uçmak istiyor." Bunun üzerine Hz. Osman Ebu
Huzeyfe'nin oğlu Muhammed'e otuz bin dirhem ile gayet iyi süslenmiş ve
donatılmış bir deve gönderir. Muhammed bu deveyi ve dirhemleri alıp Mısır'da
bir camiye götürür ve Müslümanlara hitaben şöyle der: "Ey Müslümanlar!
Görüyor musunuz, Osman bana rüşvet verip dinimde ve anlayışımda hileye uğratmak
istiyor." Bu sözleri üzerine Mısır halkı O'na daha çok bağlanıp Hz.
Osman'a kin beslemeye başlamışlar ve kendilerine reis olması konusunda O'na
bey'at etmişlerdi. Hz. Osman Muhammed'e bir mektup yazarak yapmış olduğu
iyilikleri, kendisinin büyümesine ve yetişmesine harcadığı emekleri
hatırlatarak şöyle demişti: "Bana teşekkür etmeni beklediğim bir sırada
sana karşı yaptığım iyilikleri inkar ettin." Ancak Muhammed Hz. Osman'a
cevap bile vermediği gibi ahaliyi kışkırtmada daha da aşırı gitmiş,
Mısırlıların kalkıp Hz. Osman'ı muhasara etmelerinde onları teşvik etmiş,
onlara her türlü yardımda bulunmuştu.
Mısırlılar
Hz. Osman'ı muhasara etmek üzere Medine'ye gittiklerinde Ebu Huzeyfe'nin oğlu
Muhammed Mısır'da kalmıştı. Bu arada Abdullah bin Sa'ad bin Ebi Şerh de oradan
çıkıp gitmişti. Muhammed bundan sonra Mısır'a hakim olmuş, Hz. Osman'ın
öldürülüp de Hz. Ali'ye bey'at edildiği güne kadar burada vali olarak kalmıştı.
Muaviye ve Amr bin el-As Hz. Ali'ye karşı birleşince Amr Mısır'a doğru yürümüş
ve Kays bin es-Sa'ad'ın vali olarak gelmesinden önce oraya varmıştı. Mısır'a
girmek isteyen Amr bunu beceremeyince Muhammed bin Ebi Huzeyfe'yi aldatarak
O'nun bin adamla birlikte çıkıp elAriş'e gitmesini sağlamış ve el-Ariş'te onu
muhasara ederek mancınıklarla çıkartmağa çalışmış, nihayet adamlarından otuz
kişi ile birlikte el-Ariş hisarından inmeğe mecbur kalınca öldürülmüştü.
Ancak
bu anlatılanlar pek de doğru şeyler değildir, çünkü Hz. Ali kendisine bey'at
edildikten sonra ilk iş olarak Kays bin Sa'ad'ı oraya vali tayin etmişti. Kays
bin Sa'ad'ın Mısır'a varmasından önce şayet Muaviye ve Amr. bin el-As Mısır'a
girmiş olsalardı orayı tamamen ellerine geçirebilirlerdi, çünkü onları Mısır'a
girmekten alıkoyacak resmi bir vali mevcut değildi. Bilinen bir husus vardır ki
o da Muaviye ile Amr bin el-As'ın Mısır'a Sıffin Savaşı'ndan sonra hakim
olmalarıdır. Ancak doğrusunu Allah bilir.
Başka
bir rivayette ise şöyle anlatılır: Mısırlıları Hz. Osman'ın üzerine gönderen
Muhammed bin Ebi Huzeyfe'dir. Mısırlılar Hz. Os-man'ı muhasara altına alınca
Muhammed bin Ebi Huzeyfe Hz. Osman'ın valisi bulunan Abdullah bin Sa'ad'ı
Mısır'dan çıkararak burayı ele geçirmiş, Abdullah bin Sa'ad da Mısır'ın dışına
bir yere çıkarak Hz. Osman'ın durumunu gözetlemeye başlamıştı. Abdullah bin
Sa'ad yolda bir atlı ile karşılaşıp da bu atlı ona Hz. Osman'ın şahadetini
bildirince: "İnna lillah ve inna ileyhi raciün." der. Arkasından
Müslümanların ne yaptıklarını sorunca adam, Hz. Ali'ye bey'at edildiğini
söyler. Abdullah bin Sa'ad yine: "İnna lillahi ve inna ileyhi
raciün." der. Atlı adam: "Hz. Ali'nin emir oluşunu Osman'ın
öldürülmesi gibi bir musibet olarak mı telakki ediyorsun?" diye sorar. O
da: "Evet" diye cevap verir. Atlı adam: "Galiba sen Abdullah bin
Sa'ad'sın" deyince de: "Evet, ben oyum." diye karşılık verir.
Bunun üzerine adam O'na: "Eğer sen kendini kurtarmak istiyorsan bunun için
gayret et, çünkü müminlerin emiri Hz. Ali seni ve adamlarını yakalayacak olursa
ya öldürecek, ya da sürgün edecektir. İşte benim arkamda Hz. Ali'nin tayin
ettiği Mısır Valisi geliyor." der. Abdullah bin Sa'ad kimin geldiğini
sorunca adam: "Mısır'a Kays bin Sa'ad bin Ubada geliyor." diye cevap
verir. Bunun üzerine Abdullah bin Sa'ad: "Yüce Allah Muhammed bin Ebi
Huzeyfe'yi oradan uzaklaştırdı demek. O amcası oğluna karşı geldi, insanları
ona karşı kışkırttı; halbuki Osman O'nu terbiyesine almış, yetiştirmiş ve her
türlü iyilikte bulunmuştu. Böyle olduğu halde o Osman'a karşı her türlü
kötülüğü işlemiş, Mısırlılar, muhasara etmeğe giderlerken onları teçhiz etmiş
ve O'nun öldürülmesine sebep olmuştu. Arkasından Mısır'a, kendisine de Osman'a
da uzak olan birisi vali olarak tayin edilmiş bulunuyor. O hakim olduğu
şehirlere bir ay bile olsun sahip olup da onların nimetlerinden yararlanamadan
uzaklaştırılmış oldu." şeklinde sözler söyler. Sonra Abdullah bin Sa'ad
süratle kaçarak Muaviye'nin yanına varır.
İşte
bu rivayet Kays bin Sa'ad'ın Muhammed bin Huzeyfe hayatta iken Mısır'a vali
olduğunu gösteriyor. Doğru olan rivayet de budur.
Başka
bir rivayette ise şunlar anlatılır: Amr bin el-As, Sıffin Savaşı'ndan sonra
Mısır'a gitmişti. Muhammed bin Ebi Huzeyfe, Amr'ı askerleriyle karşılamış, Amr
bin el-As Muhammed'in yanındaki askerlerin çokluğunu görünce O'nunla bir araya
gelmeyi sağlamağa çalışmıştı. Amr O'na şöyle demişti: "İşte meydana gelen
olayları görüyorsun. Ben iki çizgi arasında -Muaviye'yi kastederek- bu adama
bey'at etmiş bulunuyorum. Halbuki O'nun yaptığı birçok icraattan da hoşnut
değilim. Yine çok iyi biliyorum ki senin adamın (Ali bin Ebi Talib) O'ndan daha
üstün, İslam'da O'ndan çok daha evveliyatı olan ve bu işe çok daha layık bir
kimsedir. Askersiz ve ordusuz olarak buluşmak üzere bana bir yer söyle ki orada
bir araya gelelim. Sen yanına yüz adam al, ben de aynı şekilde yüz adam alayım
ve birlikte oraya gidelim. Yanlarımızda da kınlarına sokulmuş kılıçlardan başka
hiçbir şeyolmayacak." Her ikisi bu konuda anlaşmaya varıp birbirlerine söz
verir ve el-Ariş'de buluşmak üzere ayrılırlar. Sonra Amr Muaviye'ye durumu
bildirir.
Buluşma
zamanı gelince yanlarına yüzer kişi alarak el-Ariş'e gelmişlerdi. Ancak Amr
arka taraflarda durumu gözleyecek bir ordu bırakmıştı. Her ikisi el-AriŞ'e varıp
görüşmeye başladıklarında birden Amr'ın ordusu çıkagelmiş ve Muhammed bin Ebi
Huzeyfe aldatıldığını anlayıp hemen el-Ariş'te bulunan bir köşke girerek
kendisini savunmağa çalışmıştı. Onu bu köşkte muhasara altına alan Amr
mancınıklarla taşlamış ve oradan çıkartarak esir alıp Muaviye'ye gönderip hapse
atılmasını sağlamıştı. Bu arada Muaviye'nin hanımı olan Karaza'nın kızı,
Muhammed bin Ebi Huzeyfe'nin halasının kızı olup Utbe'nin kızı Fatıma'nın kızı
idi. O'na yemek hazırlayıp hapishaneye gönderirdi. Bir gün yemek içinde bir
törpü göndermiş, O da bağlı olduğu pranga ve kelepçeleri bu törpü ile
törpüleyip kırarak hapishaneden kaçmış ve bir mağarada gizlenmişti; ancak orada
yakalanmış ve öldürülmüştü. Yine sözün doğrusunu Allah bilir.
Bir
başka rivayete göre ise Hucr bin Adiyy öldürülünceye kadar hapiste kalmış,
sonra oradan kaçmış, Malik bin Hübeyre es-Sekuni onu kovalamış ve Hucr'a
karşılık olarak Malik'i öldürmüştü. Malik bin Hubeyre Hucr ıçın Muaviye'nin
katında şefaatte bulunduğu halde Muaviye onun bu teklifini kabul etmemiştir.
Başka
bir rivayette ise şöyle anlatılır: Muhammed bin Ebi Bekr öldürülünce Muhammed
bin Ebi Huzeyfe yanındaki bir miktar adamla Amr bin elAs'ın yanına gitmişti.
Amr O'na eman vermiş, arkasından bu emanına hıyanet edip O'nu Muaviye'nin
yanına göndermiş ve Filistin'de hapsedilmesine sebep olmuştu. Ancak Muhammed
bin Ebi Huzeyfe buradan kaçtıktan sonra Muaviye O'nun bu davranışını hoş
karşılamadığım Müslümanlara anlatmıştı. Bunun üzerine Has'am Kabilesi'ne mensup
ZalIam'ın oğlu Amr'ın oğlu Ubeydullah Muhammed bin Ebi Huzeyfe'yi takip edip
Havran'da bir mağarada yakalamıştı. Bazı merkepler gelip mağaraya girmek
istemiş, fakat birden ürküp geri kaçmışlardı. Oralarda mağaranın çevresinde
ekip biçmekte olan kimseler "Bu merkeplerin kaçmasına bir sebep
olmalı?" diye düşünmüşler, gidip mağaraya baktıklarında Muhammed bin Ebi
Huzeyfe'yi görmüşler, sonra çıkıp gittiklerinde yolda UbeydulIah ile
karşılaşmışlar, o da böyle böyle bir adamı görüp görmediklerini sorunca onun
mağarada olduğunu söylemişlerdi. UbeydulIah O'nu mağaradan çıkartmış, fakat
Muaviye'nin yanına götürmesi halinde serbest bırakılabileceğini düşünerek
boynunu vurdurmuştu; çünkü Muhammed Muaviye'nin dayısının oğluydu.
(Çevirmen
notu:) Muhammed'in babası Hüzeyfe Muaviye'nin dayısının oğluydu. Muhammed ise
Muaviye'nin dayısının oğlunun oğludur.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
KAYS BİN
SA'AD'IN MISIR VALİLİĞİ