İBNÜ’L-ESİR

3. CİLT

HİCRİ 36. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

MUHAMMED BİN EBİ HUZEYFE'NİN ÖLDÜRÜLMESİ

 

Bu yıl içinde Ebu Huzeyfe'nin oğlu Muhammed öldürülmüştü. O, Yemame Savaşı'nda öldürülen Ebu Huzeyfe bin Utbe bin Rebia bin Abdişems'in oğluydu. Babasından sonra halef olarak kalmıştı. Ebu Huzeyfe O'nu Hz. Osman bin Affan'a teslim etmiş, O da Hz. Osman'ın yanında yetişmişti. Bir rivayette şarap içtiği ve Hz. Osman'ın O'na had uyguladığı kaydedilir. Bunun üzerine Muhammed son derece ibadetlere bağlanmış ve takva sahibi bir insan olmuştu. Hz. Osman'ın hilafeti devrinde vali tayin edilmesini isteyince Hz. Osman ona şöyle demişti: "Eğer bu işin ehli bir kimse olsaydın gerçekten seni vali yapardım." Hz. Osman'ın bu arzusunu reddetmesi üzerine Muhammed Hz. Osman'a şöyle demişti: "Ben denizde gaza yapmayı arzu ediyorum. Bana müsaade et de Mısır'a gideyim." Bunun üzerine Hz. Osman kendisine müsaade etmiş, hazırlıklarını tamamlayarak O'nu yola çıkarmıştı. Muhammed Mısır'a vardığında Müslümanlar takvasını ve ibadete bağlılığını görünce kendisine bağlanmış ve etrafında toplanmışlardı. O da Abdullah bin Sa'ad bin Ebi Şerh ile birlikte Savari Gazası'na katılmıştı.

 

Ne var ki Ebu Huzeyfe'nin oğlu Muhammed bu kumandanı sürekli olarak ayıplıyor ve O'nu tayin eden Hz. Osman'ı tenkit ederek şöyle diyordu:

 

"Resulullah (s.a.v.)'in kanının akıtılmasını mubah kıldığı bir adamı vali olarak tayin etti." Bunun üzerine Abdullah bin Sa'ad Hz. Osman'a bir mektup yazarak: "Muhammed bin Ebi Huzeyfe ve Muhammed bin Ebi Bekr, ikisi birlikte bölgemizde fesatlar çıkartıp halkı bana karşı kışkırtıyorlar." demiş, Hz. Osman da: "Muhammed bin Ebi Bekr o babasına ve ablasına havale edilir, iş biter, ancak Ebu Huzeyfe'nin oğluna gelince o benim oğlumdur ve kardeşimin oğludur. Benim terbiyemde büyümüş Kureyş'in bir yavrusudur." diye karşılık vermişti. Abdullah bin Sa'ad Hz. Osman'a ikinci bir mektup yazarak şöyle der:

 

"Yavru büyüdü, tüylendi ve artık uçmak istiyor." Bunun üzerine Hz. Osman Ebu Huzeyfe'nin oğlu Muhammed'e otuz bin dirhem ile gayet iyi süslenmiş ve donatılmış bir deve gönderir. Muhammed bu deveyi ve dirhemleri alıp Mısır'da bir camiye götürür ve Müslümanlara hitaben şöyle der: "Ey Müslümanlar! Görüyor musunuz, Osman bana rüşvet verip dinimde ve anlayışımda hileye uğratmak istiyor." Bu sözleri üzerine Mısır halkı O'na daha çok bağlanıp Hz. Osman'a kin beslemeye başlamışlar ve kendilerine reis olması konusunda O'na bey'at etmişlerdi. Hz. Osman Muhammed'e bir mektup yazarak yapmış olduğu iyilikleri, kendisinin büyümesine ve yetişmesine harcadığı emekleri hatırlatarak şöyle demişti: "Bana teşekkür etmeni beklediğim bir sırada sana karşı yaptığım iyilikleri inkar ettin." Ancak Muhammed Hz. Osman'a cevap bile vermediği gibi ahaliyi kışkırtmada daha da aşırı gitmiş, Mısırlıların kalkıp Hz. Osman'ı muhasara etmelerinde onları teşvik etmiş, onlara her türlü yardımda bulunmuştu.

 

Mısırlılar Hz. Osman'ı muhasara etmek üzere Medine'ye gittiklerinde Ebu Huzeyfe'nin oğlu Muhammed Mısır'da kalmıştı. Bu arada Abdullah bin Sa'ad bin Ebi Şerh de oradan çıkıp gitmişti. Muhammed bundan sonra Mısır'a hakim olmuş, Hz. Osman'ın öldürülüp de Hz. Ali'ye bey'at edildiği güne kadar burada vali olarak kalmıştı. Muaviye ve Amr bin el-As Hz. Ali'ye karşı birleşince Amr Mısır'a doğru yürümüş ve Kays bin es-Sa'ad'ın vali olarak gelmesinden önce oraya varmıştı. Mısır'a girmek isteyen Amr bunu beceremeyince Muhammed bin Ebi Huzeyfe'yi aldatarak O'nun bin adamla birlikte çıkıp elAriş'e gitmesini sağlamış ve el-Ariş'te onu muhasara ederek mancınıklarla çıkartmağa çalışmış, nihayet adamlarından otuz kişi ile birlikte el-Ariş hisarından inmeğe mecbur kalınca öldürülmüştü.

 

Ancak bu anlatılanlar pek de doğru şeyler değildir, çünkü Hz. Ali kendisine bey'at edildikten sonra ilk iş olarak Kays bin Sa'ad'ı oraya vali tayin etmişti. Kays bin Sa'ad'ın Mısır'a varmasından önce şayet Muaviye ve Amr. bin el-As Mısır'a girmiş olsalardı orayı tamamen ellerine geçirebilirlerdi, çünkü onları Mısır'a girmekten alıkoyacak resmi bir vali mevcut değildi. Bilinen bir husus vardır ki o da Muaviye ile Amr bin el-As'ın Mısır'a Sıffin Savaşı'ndan sonra hakim olmalarıdır. Ancak doğrusunu Allah bilir.

 

Başka bir rivayette ise şöyle anlatılır: Mısırlıları Hz. Osman'ın üzerine gönderen Muhammed bin Ebi Huzeyfe'dir. Mısırlılar Hz. Os-man'ı muhasara altına alınca Muhammed bin Ebi Huzeyfe Hz. Osman'ın valisi bulunan Abdullah bin Sa'ad'ı Mısır'dan çıkararak burayı ele geçirmiş, Abdullah bin Sa'ad da Mısır'ın dışına bir yere çıkarak Hz. Osman'ın durumunu gözetlemeye başlamıştı. Abdullah bin Sa'ad yolda bir atlı ile karşılaşıp da bu atlı ona Hz. Osman'ın şahadetini bildirince: "İnna lillah ve inna ileyhi raciün." der. Arkasından Müslümanların ne yaptıklarını sorunca adam, Hz. Ali'ye bey'at edildiğini söyler. Abdullah bin Sa'ad yine: "İnna lillahi ve inna ileyhi raciün." der. Atlı adam: "Hz. Ali'nin emir oluşunu Osman'ın öldürülmesi gibi bir musibet olarak mı telakki ediyorsun?" diye sorar. O da: "Evet" diye cevap verir. Atlı adam: "Galiba sen Abdullah bin Sa'ad'sın" deyince de: "Evet, ben oyum." diye karşılık verir. Bunun üzerine adam O'na: "Eğer sen kendini kurtarmak istiyorsan bunun için gayret et, çünkü müminlerin emiri Hz. Ali seni ve adamlarını yakalayacak olursa ya öldürecek, ya da sürgün edecektir. İşte benim arkamda Hz. Ali'nin tayin ettiği Mısır Valisi geliyor." der. Abdullah bin Sa'ad kimin geldiğini sorunca adam: "Mısır'a Kays bin Sa'ad bin Ubada geliyor." diye cevap verir. Bunun üzerine Abdullah bin Sa'ad: "Yüce Allah Muhammed bin Ebi Huzeyfe'yi oradan uzaklaştırdı demek. O amcası oğluna karşı geldi, insanları ona karşı kışkırttı; halbuki Osman O'nu terbiyesine almış, yetiştirmiş ve her türlü iyilikte bulunmuştu. Böyle olduğu halde o Osman'a karşı her türlü kötülüğü işlemiş, Mısırlılar, muhasara etmeğe giderlerken onları teçhiz etmiş ve O'nun öldürülmesine sebep olmuştu. Arkasından Mısır'a, kendisine de Osman'a da uzak olan birisi vali olarak tayin edilmiş bulunuyor. O hakim olduğu şehirlere bir ay bile olsun sahip olup da onların nimetlerinden yararlanamadan uzaklaştırılmış oldu." şeklinde sözler söyler. Sonra Abdullah bin Sa'ad süratle kaçarak Muaviye'nin yanına varır.

 

İşte bu rivayet Kays bin Sa'ad'ın Muhammed bin Huzeyfe hayatta iken Mısır'a vali olduğunu gösteriyor. Doğru olan rivayet de budur.

 

Başka bir rivayette ise şunlar anlatılır: Amr bin el-As, Sıffin Savaşı'ndan sonra Mısır'a gitmişti. Muhammed bin Ebi Huzeyfe, Amr'ı askerleriyle karşılamış, Amr bin el-As Muhammed'in yanındaki askerlerin çokluğunu görünce O'nunla bir araya gelmeyi sağlamağa çalışmıştı. Amr O'na şöyle demişti: "İşte meydana gelen olayları görüyorsun. Ben iki çizgi arasında -Muaviye'yi kastederek- bu adama bey'at etmiş bulunuyorum. Halbuki O'nun yaptığı birçok icraattan da hoşnut değilim. Yine çok iyi biliyorum ki senin adamın (Ali bin Ebi Talib) O'ndan daha üstün, İslam'da O'ndan çok daha evveliyatı olan ve bu işe çok daha layık bir kimsedir. Askersiz ve ordusuz olarak buluşmak üzere bana bir yer söyle ki orada bir araya gelelim. Sen yanına yüz adam al, ben de aynı şekilde yüz adam alayım ve birlikte oraya gidelim. Yanlarımızda da kınlarına sokulmuş kılıçlardan başka hiçbir şeyolmayacak." Her ikisi bu konuda anlaşmaya varıp birbirlerine söz verir ve el-Ariş'de buluşmak üzere ayrılırlar. Sonra Amr Muaviye'ye durumu bildirir.

 

Buluşma zamanı gelince yanlarına yüzer kişi alarak el-Ariş'e gelmişlerdi. Ancak Amr arka taraflarda durumu gözleyecek bir ordu bırakmıştı. Her ikisi el-AriŞ'e varıp görüşmeye başladıklarında birden Amr'ın ordusu çıkagelmiş ve Muhammed bin Ebi Huzeyfe aldatıldığını anlayıp hemen el-Ariş'te bulunan bir köşke girerek kendisini savunmağa çalışmıştı. Onu bu köşkte muhasara altına alan Amr mancınıklarla taşlamış ve oradan çıkartarak esir alıp Muaviye'ye gönderip hapse atılmasını sağlamıştı. Bu arada Muaviye'nin hanımı olan Karaza'nın kızı, Muhammed bin Ebi Huzeyfe'nin halasının kızı olup Utbe'nin kızı Fatıma'nın kızı idi. O'na yemek hazırlayıp hapishaneye gönderirdi. Bir gün yemek içinde bir törpü göndermiş, O da bağlı olduğu pranga ve kelepçeleri bu törpü ile törpüleyip kırarak hapishaneden kaçmış ve bir mağarada gizlenmişti; ancak orada yakalanmış ve öldürülmüştü. Yine sözün doğrusunu Allah bilir.

 

Bir başka rivayete göre ise Hucr bin Adiyy öldürülünceye kadar hapiste kalmış, sonra oradan kaçmış, Malik bin Hübeyre es-Sekuni onu kovalamış ve Hucr'a karşılık olarak Malik'i öldürmüştü. Malik bin Hubeyre Hucr ıçın Muaviye'nin katında şefaatte bulunduğu halde Muaviye onun bu teklifini kabul etmemiştir.

 

Başka bir rivayette ise şöyle anlatılır: Muhammed bin Ebi Bekr öldürülünce Muhammed bin Ebi Huzeyfe yanındaki bir miktar adamla Amr bin elAs'ın yanına gitmişti. Amr O'na eman vermiş, arkasından bu emanına hıyanet edip O'nu Muaviye'nin yanına göndermiş ve Filistin'de hapsedilmesine sebep olmuştu. Ancak Muhammed bin Ebi Huzeyfe buradan kaçtıktan sonra Muaviye O'nun bu davranışını hoş karşılamadığım Müslümanlara anlatmıştı. Bunun üzerine Has'am Kabilesi'ne mensup ZalIam'ın oğlu Amr'ın oğlu Ubeydullah Muhammed bin Ebi Huzeyfe'yi takip edip Havran'da bir mağarada yakalamıştı. Bazı merkepler gelip mağaraya girmek istemiş, fakat birden ürküp geri kaçmışlardı. Oralarda mağaranın çevresinde ekip biçmekte olan kimseler "Bu merkeplerin kaçmasına bir sebep olmalı?" diye düşünmüşler, gidip mağaraya baktıklarında Muhammed bin Ebi Huzeyfe'yi görmüşler, sonra çıkıp gittiklerinde yolda UbeydulIah ile karşılaşmışlar, o da böyle böyle bir adamı görüp görmediklerini sorunca onun mağarada olduğunu söylemişlerdi. UbeydulIah O'nu mağaradan çıkartmış, fakat Muaviye'nin yanına götürmesi halinde serbest bırakılabileceğini düşünerek boynunu vurdurmuştu; çünkü Muhammed Muaviye'nin dayısının oğluydu.

 

(Çevirmen notu:) Muhammed'in babası Hüzeyfe Muaviye'nin dayısının oğluydu. Muhammed ise Muaviye'nin dayısının oğlunun oğludur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

KAYS BİN SA'AD'IN MISIR VALİLİĞİ