İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
EBU ZER
el-GIFARİ'NİN VEFATI
Bu
yıl içinde Ebu Zer el-Gıfari ölmüştü, ölmeden önce kızına: "Kızım, dışarı
çık ve bak, etrafta kimseler görüyor musun?" demiş, kızı: "Hayır
görmüyorum", diye cevap verince: "Demek ki benim ölüm saatim
yaklaşmış değildir" diye eklemişti. Bir müddet sonra tekrar kızına bir
koyun kesip pişirmesini emreder ve şöyle der: "Beni defnetmek üzere
gelenler son derece salih kimseler olacak. Onların hepsine şöyle dersin: ''Ebu
Zer vefat etmeden önce, defnettikten sonra yiyip içmeden ayrılmamanızı
dilemiştİ.''" Koyunun eti iyice kaynayıp pişince de kızına: "Bir daha
bak bakalım, etrafta kimse var mı?" demiş, kızı bakıp geri geldiğinde:
"Evet, ta oralarda bineklerine binmiş olan bir takım kimseler
vardır." diye karşılık verince de: "Beni kıbleye doğru yatır."
demişti. Kızı kıbleye doğru yatırınca: "Allah'ım! Senin adınla ve seninle
birlikte; Resulullah (S.A.V.)'in milleti ve dini üzerine" diye söylemiş ve
gözlerini hayata yummuştu. Kızı dışarı çıkıp bu gelenleri karşılamış ve onlara:
"Allah
sizden razı olsun, işte Ebu Zer burada vefat etmiştir" demiş, onlar da:
"Nerede
o?" diye sorunca yattığı yeri göstermişti. Gelenler: "Evet ne mutlu bir
insandı o, bize her zaman ikramda bulunurdu." demişlerdi. Bu gelenler
arasında Abdullah bin Mes'ud da olup onu bu şekilde gördüğünde ağlamış ve şöyle
demişti: "Resulullah (s.a.v.) ne kadar da doğru söylemiş. Gerçekten Ebu
Zer tek başına vefat edecek ve tek başına dirilecek." Arkasından Ebu Zer'i
yıkamış, kefenlemiş ve namazını kılıp defnetmişlerdi. Bu işleri bitirdikten
sonra Ebu Zer'in kızı onlara: "Ebu Zer'in sizlere selamı var, Allah aşkına
yemek yemeden ayrılmamanızı istemişti." Onlar da bu söze uyarak yemek
yemiş ve Mekke'ye giderken Ebu Zer'in çoluk çocuğunu yanlarında götürmüş ve Hz.
Osman'a teslim etmişlerdi. Hz. Osman Ebu Zer'in kızını kendi ailesine katıp
şöyle demişti: "Allah Ebu Zer'e rahmet eylesin ve günahlarını affetsin.
Özellikle er-Rebze'ye inişi inşaallah mağfiretle sonuçlanacaktır."
Ebu
Zer, vefat ettiği sırada O'nu defnetmek üzere oraya varan bu kafile, çadıra
vardıklarında bir misk kokusu duymuş ve bunun nereden geldiğini kızından
sormuşlardı. Kız şöyle demişti: "Ebu Zer vefat etmeden önce bana şöyle
demişti: ''Ölen insan etrafa biraz koku yayar. Beni defnetmek üzere gelecek
olanlar bu kokuyu duyarlarsa yemek yiyemezler. Ben öldüğümde suyun içine biraz
misk koy, üzerime ve çadıra sür.'' "
Ebu
Zer'i defnetmek üzere gelenler şunlardı: Abdullah bin Mes'ud, Temim
Kabilesi'nden Ebu Müfrez ve Bekr bin Abdullah, Esved bin Yezid, enNehai
Kabilesi'ne mensup Alkame bin Kays ve Malik el-Eşter; el-Halhal ed-Dabiyyi,
el-Hars İbn Sevid et-Temimi, Amr bin Ukbe es-Sülemi, İbn Rabi'a esSülemi, Ebu
Rafi' el-Müzeni, Süveyd bin Şu'be et-Temimi, Ziyad İbn Muaviye en-Nahai ve
el-Karsa'nın kardeşi ve Mi'dad'ın ve Şeybani'nin kardeşi. Başka bir rivayete
göre de Ebu Zer'in H. 31. yılda vefat ettiği kaydedilir. Diğer bir rivayette de
Abdullah bin Mes'ud'un Ebu Zer'in evIad-u iyalini yanında götürmeyip orada terk
ettiği ve Hz. Osman Mekke'den dönüp de ona Ebu Zer'in vefat ettiği
bildirilinceye kadar orada kalmış oldukları kaydedilir. Sonra Hz. Osman onlara
adam gönderip Medine'ye aldırmıştı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA