İBNÜ’L-ESİR |
3. CİLT |
KARİN'İN
İSYANI
Karin
et-Tabaseyn, BMgis, Harat ve Kuhistan illerinden topladığı kırk bin kişilik
orduyla Müslümanlara karşı bir cephe oluşturmuştu. Bunun üzerine Kays, İbn
Hazım'a: "Bu konuda görüşün nedir?" diye sormuş, O da: "Bana
kalırsa bu durumda artık senin buraları bırakıp gitmen gerekir, çünkü
Horasan'da bir savaş meydana geldiği sırada bütün bu illerin emirinin benim
olacağıma dair İbn Amir'den elimde bir ahidname vardır." diyerek cevap
vermiş sonra da uydurduğu sahte bir ahidnameyi çıkarıp göstermişti. Kays
O'nunla münakaşa etmeyi lüzumsuz ve tehlikeli görerek oradan ayrılmış ve İbn
Amir'in yanına gitmişti. İbn Amir durumu öğrenince Kays'a kızarak: "İlleri
tamamen böyle harap halde bırakıp buraya geldin demek!" demiş, O da
"İbn Hazım bana senden gelen bir ahidname gösterdi." diye karşılık
vermişti. Sonra İbn Hazım Karin'e doğru dört bin kişilik bir orduyla çıkmış ve
yanında bulunan askerlere yanlarında bir miktar yağ taşımalarını söylemişti.
Karin'in ordusuna yakın bir yere gelince, askerlere mızraklarının ucuna bir
parça bez yahut pamuk bağlayarak onu iyice yağlamalarını emretmişti. Sonra
akşama kadar yoluna devam edip akşam olunca askerlerinden altı yüz kişiyi öncü
olarak öne almış, diğerlerini de arkalarına sıralamıştı. Akşam olduğunda
mızraklarının ucundaki yağlı bezleri ateşe vermiş ve gece yarısına doğru
Müslüman öncüler Karin'in ordusuna ve karargahı na kadar varıp onlara hücum
etmişlerdi. Arkasından ordunun geri kalan kısmı da kendilerinden gayet emin bir
şekilde düşmanın üzerine dehşetle atılmışlardı. İbn Hazım düşmana
yaklaştığında, etrafında, sağında ve solunda ateşlerin yanıp durduğunu, bir
yere doğru bir yukarı doğru kalkıp indiğini görmüşler ve bu halonları korkuya ve
dehşete düşürmüştü. O sırada Müslümanların öncü kuvvetleri çarpışıp dururken
arkasından İbn Hazım öteki kuvvetlerle birlikte Karin'in üzerine hücum etmiş ve
onu öldürmüşlerdi.
Nihayet
müşrikler hezimete uğramışlardı. Müslümanlar onları izleyerek istedikleri gibi
öldürüp duruyorlardı. Düşman ordusu büyük bir kayıp verdiği gibi Müslümanlar
birçok kimseyi de esir almışlardı. İbn Hazım bu büyük zaferin müjdesini İbn
Amir'e ulaştırdığında İbn Amir ondan razı olmuş ve O'nu Horasan'da vali olarak
bırakmıştı. İbn Hazım Cemel Vakası'na kadar bu görevini sürdürmüş, sonra İbn
Hadremi olayı sırasında Basra'ya geldiğinde bu olaya Senbil'in evinde bulunduğu
sırada şahit olmuştu.
Başka
bir rivayette de olay şöyle anlatılır: Karin büyük bir ordu toplayıp da
harekete geçtiğinde Kays bin Heysem, Abdullah bin Hazım ile istişarede bulunup
ne yapmaları gerektiğini sormuş, İbn Hazım da O'na şöyle demişti:
"Bence
sen bu orduya karşı koyamazsın; onun için kendin İbn Amir'e git, ona düşmanın
kalabalığını ve çokluğunu anlat, biz de burada kalelere sığınıp düşmanları
oyalayalım ve sizden gelecek yardımı bekleyelim." Bunun üzerine Kays çıkıp
gitmiş, o gittikten sonra İbn Hazım yanında bulundurduğu sahte bir ahidnameyi
çıkarıp Müslümanlara göstermiş ve: "İşte İbn Amir beni Horasan valiliğine
tayin etmiştir." diyerek Karin' in üzerine yürümüş ve onu mağlup ederek
İbn Amir'e durumu ve zaferi mektupla bildirmişti. İbn Amir de İbn Hazım'ı bu
başarısından dolayı Horasan valiliğinde bırakmıştı. Basralılar Horasan ehlinden
sulh akdettikleri kimselerin dışında kalanlarla sürekli gazalarına devam
etmişlerdi. Geri döndüklerinde arkalarında mutlaka kurtarıcı bir kuvvet olarak
dört bin kişilik bir asker bırakıyorlardı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA