İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 30. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

SAİD bin el-AS'IN TABERİSTAN'A SEFERİ

 

Bu yıl içinde Said bin el-As daha evvel kimsenin sefer düzenlemediği Taberistan'a gazaya çıkmıştı. Hz. Ömer zamanında bu konuda ihtilaflı rivayetler zikredilmişti. Bu rivayete göre ise Said bin el-As, H. 30. (M. 650-651) yılda yanında Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, İbn Abbas, İbn Ömer, Abdullah bin Amr el-As, Huzeyfe bin el-Yeman, İbn Zübeyr ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazı kimselerle Taberistan'a sefer düzenlemişti. İbn Amir Basra'dan çıkıp Horasan'a doğru yönelmiş ve Said'den evvel Nisabur'a varmıştı. Said de Kumis'e gelmiş ve orada konaklamıştı. Huzeyfe bin el-Yeman Nihavend'den sonra Cürcan'a varıp oranın halkı ile iki yüz bin dirhem ödemeleri şartıyla sulh akdetmişti. Arkasından Taberistan'a bağlı olup deniz cihetinden Cürcan ile sınırdaş olan Tamise'ye ulaşan Said, buranın halkıyla çarpışmalara giriştiği bir sırada korku namazı kılınmış ve savaşın durumunu Huzeyfe Said'e bildirmişti. Said bu çarpışmalar sırasında adamın birine indirdiği bir kılıç darbesiyle, omuzunu yere düşürmüştü. Düşmanı iyice kuşattıktan sonra eman istemişler, Said de bir tek adam öldürmemek şartıyla onlara eman vermişti. Başka bir rivayette kaleyi fethetmiş ve bütün halkını kılıçtan geçirmişti. Böylelikle kalede bulunanlar ganimet olarak ele geçirilmişti. Benü Nehd'ten birisi ganimetler arasında üzerinde büyük bir kilidin bulunduğu bir sandık bulmuş, içinde mücevherat olduğunu sanmıştı. Bu durum Said'e ulaşınca, Said bu Nehdli adama sandığı getirmesini emretmiş, sandık getirilip kilidi kırılınca içinde ikinci bir sandığın olduğu görülmüştü. O sandık da açıldığında içinde kırmızı bir bez bulunmuştu. Bu bezi açtıklarında içinde bir sarı bezin olduğu görülmüş, sarı bezi açtıklarında içinde koyu kırmızı renge boyanmış iki erkeklik uzvu bulmuşlardı.

 

Said, ayrıca Namiye bölgesini fethetmişti. Burası bir şehir değil de tamamen sahra idi.

Bu arada Said'in yanında bulunan Yusuf bin Amr'ın dedesi Muhammed bin el-Hakem bin Ebi'l-Akil vefat etmişti. Bu fetihlerden sonra Said geriye dönmüştü.

 

Cürcan halkı Said ile yaptığı anlaşma üzerine her sene yüz bin bazen de iki yüz bin ve bazı yıllar üç yüz bin dirhem haraç ödüyorlardı. Bunu öderken de: "Bu üzerinde yaptığımız anlaşma gereğidir." diyorlardı. Aradan bir müddet geçtikten sonra bu haracı ödememiş ve isyan etmişlerdi. Böylelikle Kumaş cihetinden Horasan yolu Cürcanlılardan gelecek tehlikeye karşı kesilmişti. Horasan'a giden yol Fars illerinden ve Kirman'dan geçmekteydi. Horasan'a giden yolu Kumas'tan ilk defa geçiren Kuteybe bin Müslim olmuştu. O, bu uygulamayı Horasan' a tayin edildiği bir sırada gerçekleştirmişti. Yezid bin Mühelleb Horasan'a gönderilmiş, onlarla sulh anlaşması akdettikten sonra Buhayra ve Dihistan'ı fethedip Cürcan halkıyla daha evvel Said'in yapmış olduğu anlaşmaya benzer bir sulh akdetmişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HUZEYFE'NİN el-BAB'A YAPTlĞI GAZA ve MUSHAFLAR MESELESİ