İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
SAİD bin
el-AS'IN TABERİSTAN'A SEFERİ
Bu
yıl içinde Said bin el-As daha evvel kimsenin sefer düzenlemediği Taberistan'a gazaya
çıkmıştı. Hz. Ömer zamanında bu konuda ihtilaflı rivayetler zikredilmişti. Bu
rivayete göre ise Said bin el-As, H. 30. (M. 650-651) yılda yanında Hz. Hasan,
Hz. Hüseyin, İbn Abbas, İbn Ömer, Abdullah bin Amr el-As, Huzeyfe bin el-Yeman,
İbn Zübeyr ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazı
kimselerle Taberistan'a sefer düzenlemişti. İbn Amir Basra'dan çıkıp Horasan'a
doğru yönelmiş ve Said'den evvel Nisabur'a varmıştı. Said de Kumis'e gelmiş ve
orada konaklamıştı. Huzeyfe bin el-Yeman Nihavend'den sonra Cürcan'a varıp
oranın halkı ile iki yüz bin dirhem ödemeleri şartıyla sulh akdetmişti.
Arkasından Taberistan'a bağlı olup deniz cihetinden Cürcan ile sınırdaş olan
Tamise'ye ulaşan Said, buranın halkıyla çarpışmalara giriştiği bir sırada korku
namazı kılınmış ve savaşın durumunu Huzeyfe Said'e bildirmişti. Said bu
çarpışmalar sırasında adamın birine indirdiği bir kılıç darbesiyle, omuzunu
yere düşürmüştü. Düşmanı iyice kuşattıktan sonra eman istemişler, Said de bir
tek adam öldürmemek şartıyla onlara eman vermişti. Başka bir rivayette kaleyi
fethetmiş ve bütün halkını kılıçtan geçirmişti. Böylelikle kalede bulunanlar
ganimet olarak ele geçirilmişti. Benü Nehd'ten birisi ganimetler arasında
üzerinde büyük bir kilidin bulunduğu bir sandık bulmuş, içinde mücevherat
olduğunu sanmıştı. Bu durum Said'e ulaşınca, Said bu Nehdli adama sandığı
getirmesini emretmiş, sandık getirilip kilidi kırılınca içinde ikinci bir
sandığın olduğu görülmüştü. O sandık da açıldığında içinde kırmızı bir bez bulunmuştu.
Bu bezi açtıklarında içinde bir sarı bezin olduğu görülmüş, sarı bezi
açtıklarında içinde koyu kırmızı renge boyanmış iki erkeklik uzvu bulmuşlardı.
Said,
ayrıca Namiye bölgesini fethetmişti. Burası bir şehir değil de tamamen sahra
idi.
Bu
arada Said'in yanında bulunan Yusuf bin Amr'ın dedesi Muhammed bin el-Hakem bin
Ebi'l-Akil vefat etmişti. Bu fetihlerden sonra Said geriye dönmüştü.
Cürcan
halkı Said ile yaptığı anlaşma üzerine her sene yüz bin bazen de iki yüz bin ve
bazı yıllar üç yüz bin dirhem haraç ödüyorlardı. Bunu öderken de: "Bu
üzerinde yaptığımız anlaşma gereğidir." diyorlardı. Aradan bir müddet
geçtikten sonra bu haracı ödememiş ve isyan etmişlerdi. Böylelikle Kumaş
cihetinden Horasan yolu Cürcanlılardan gelecek tehlikeye karşı kesilmişti.
Horasan'a giden yol Fars illerinden ve Kirman'dan geçmekteydi. Horasan'a giden
yolu Kumas'tan ilk defa geçiren Kuteybe bin Müslim olmuştu. O, bu uygulamayı
Horasan' a tayin edildiği bir sırada gerçekleştirmişti. Yezid bin Mühelleb
Horasan'a gönderilmiş, onlarla sulh anlaşması akdettikten sonra Buhayra ve
Dihistan'ı fethedip Cürcan halkıyla daha evvel Said'in yapmış olduğu anlaşmaya
benzer bir sulh akdetmişti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HUZEYFE'NİN
el-BAB'A YAPTlĞI GAZA ve MUSHAFLAR MESELESİ