İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 23. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

iSTAHR ve GÜR ŞEHİRLERİNİN FETHİ

 

Osman bin Ebi'l-As es-Sakafi, İstahr'a doğru yönelmiş, buranın halkıyla Gur şehrinde karşılaşarak çarpışmalara girişmişti. Bu çarpışmaların sonunda İranlılar hezimete uğramışlar ve Müslümanlar Gur'u fethetmişlerdi. Gur şehrinin fethinden sonra Müslümanlar İstahr'ı ele geçirmişti. Burada bulunanları da kılıçtan geçirmişler, kaçabilenler kurtulmuştu. Nihayet Osman bin Ebi'lAss Istahr halkını cizye vermeye ve zimmet ehli olmaya davet etmişti. Bu davete icabet eden el-Hirbiz, halkıyla birlikte İstahr'a yerleşmiş bulunuyordu. Bu zaferden sonra komutan Osman bin Ebi'l-As, ganimetlerden elde edilenlerin beşte biriyle birlikte Hz. Ömer'e zafer müjdesini iletmiş ve ganimetIerin geri kalanlarını Müslümanlar arasında paylaştırmıştı.

 

Osman bin Ebi'l-As'ın, Kazerün ve Nubendcan şehirlerini fethederek buranın arazilerini ele geçirmiş bulunduğu sırada Ebu Musa el-Eş'ari de Şiraz ve Errecan şehirlerini fethetmişti. Bu arada Siniz şehrini de fethederek buranın halkını cizye almak şartıyla yerlerinde bırakmışlardı. Ayrıca, Osman Cenneban'ı fethetmiş ve büyük bir İran kuvveti ile Cehrem şehri yakınlarında karşılaşarak onları hezimete uğratmış, Cehrem'i de fethetmişti.

 

Bu sıralarda, yani Ömer'in hilafetinin son günleriyle Hz. Osman'ın hilafetinin ilk günlerinde Şehrek, görevinden azledilmiş ve yerine Osman bin Ebi'l-As ikinci kez tayin edilmişti. Osman bin Ebi'l-Ass'a katılmak üzere Basra'nın askeri kumandanı Ubeydullah bin Ma'mer ile Şebil bin Ma'bed'e emir verilmiş, onlar da bazı kuvvetlerle Basra'dan hareketle kendisine katılmışlar ve İran topraklarında bir araya gelmişlerdi. İki ordu karşı karşıya gelip de tam savaş başlayacağı sırada Şehrek oğluna şöyle demişti; "Ey oğlum! Biz öğle yemeğini burada mı, yoksa Ri-Şehir'de mi yiyeceğiz?" Ri-Şehir kendilerine ait olan ve üç fersah uzakta bulunan bir köy idi. Buna cevap olarak oğlu şöyle demişti: "Babacığım! Eğer bunlar bizi bırakırsa burada değil, Ri-Şehir'de de değil, evimizde öğle yemeğini yiyeceğiz. Fakat vallahi onların bizi bırakacaklarına pek ihtimal veremiyorum." Baba ile oğul arasında geçen bu bir iki söz bitmeden Müslümanlar büyük bir hamle ile savaşa girişmiş, şiddetli çarpışmalar meydana gelmiş, Şehrek ve oğlu yanlarında bulunan birçok adamlarıyla birlikte öldürülmüşlerdi. Şehrek'i kumandan Osman'ın kardeşi el-Hakem bin Ebi'l-As öldürmüştü. Fakat ayrıca, Sevvar bin Hemmam el-Abdi'nin O'nun üzerine atılarak öldürdüğüne dair bir rivayet de vardır. Bu arada Şehrek'in oğlu Sevvar'ın üzerine de atılarak onu öldürdüğü de kaydedilir.

 

İstahr'ın H. 28. (M. 648-649) yılda veya diğer bir rivayette H. 29. yılda fethedildiği kaydedilir.

 

Diğer bir rivayette şöyle anlatılır: "Osman bin Ebi'l-As kardeşi elHakem'i Bahreyn'den iki bin kişilik bir kuvvetle İran topraklarına göndermiş O da, Berkevan Adası'nı fethettikten sonra Tevvac'a doğru yol almıştı. Bu arada da Kisra, Şehrek'i göndermiş ve iki ordu karşı karşıya gelmişlerdi. Müslüman askerlerinin sağ ve sol kanatları başında Carud ve Ebu Süfra bulunuyordu. Ebu Sufra meşhur Mühelleb'in babası idi. çarpışmalar başladığı sırada İranlılar Müslümanlar üzerine büyük hamle yapıp onları bir anda dağıtıvermişlerdi. Fakat kumandanlardan olan Carud, el-Hakem'e şöyle seslenmişti: "Ey emir! Askerleriniz kaçıyor" Bunun üzerine o da: "Sonucu görürsün" diye karşılık vermişti. Çok kısa bir süre sonra üzerlerine başka kimselerin bindiği bir sürü atlarla, süvariler halinde gelen Müslümanlar İranlılar üzerine hücum ederek kovalamış, bir süre takip etmiş ve onlardan çok kimseyi öldürmüşlerdi. Hatta ortalıkta bir sürü insan başı yuvarlanmaya başlamış ve bu arada İran kumandanlarından birisi olan el-Muka' bir kocaman başın ortada yuvarlandığını görünce: "İşte, bak bak! Buradaki baş Şehrek'in başıdır" diye seslenmişti. İranlılar Sabur şehrinde muhasara, altına alındıktan sonra sulh yapmak zorunda kaldılar ve oranın hükümdarı Erzenban, Müslümanlarla sulh akdedip kumandanları el-Hakem'e İstahr halkına karşı yaptığı savaşta yardımcı oldu. Tam bu sıralarda Hz. Ömer (Medine'de) şehit edildi. Hz. Osman bin Affan, Abdullah bin Ma'mar'ı el-Hakem' in yerine tayin etti. Buraya gelen Abdullah Erzenban'ın kendisine suikast yapmak istediğini anlayınca, O'na şöyle demişti: "Bana ve adamlarıma bir ziyafet hazırlayıp, bu ziyafet için bir dana kesmeni ve dananın kemiklerini önümdeki sahana koymanı istiyorum, çünkü ben kemiklerin içindeki ilikleri emmeyi ve kemikleri yalamayı severim." Ziyafet hazırlanmış ve Abdullah önüne konan kemikleri -bir balta ile ancak kesilebilecekken- eliyle tutup kırıvermiş ve içindeki ilikleri yemeğe başlamıştı. Gerçekten gayet kuvvetli biriydi. Bunu gören Erzenban hemen ayağa kalkıp: "İşte sana sığınılacak bir makam budur" deyip sığınmak istemiş, bunun üzerine Abdullah da O'na ahd ve eman vermişti. Muhasara esnasında Ubeydullah' a mancınıktan bir darbe isabet etmiş ve askerlerine şu öğütte bulunmuştu: "Siz bu şehri Allah'ın izniyle fethedeceksiniz ve benim için bir saat ayrıca cihad ediniz." Gerçekten onun adına bir saat cihad ettiler ve düşmandan birçok kimse öldürüldü. Bu arada Ubeydullah da şehit oldu.

Başka bir rivayette onun H. 29. yılda vefat ettiği kaydedilir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

FESA ve DARABCİRD'İN FETHİ