İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
TÜRK
İLLERİNE YAPILAN GAZALAR
Hz.
Ömer'in Abdurrahman bin Rabia'ya Türk illerine gaza yapmasını emretmesi üzerine
Abdurrahman, Babu'l-Ebvab'dan çıkıp Türk illerine doğru yola koyulmuştu. O'nun
sefere çıktığını gören Şehriyar, Abdurrahman'a: "Ne yapmak
istiyorsun?" diye sorunca, Abdurrahman: "Belencer ve Türk illerinin
fethini diliyorum" diye cevap vermişti. Şehriyar: "Onların
Babu'l-Ebvab'ın dışında bizi karşılamalarına ve şehrin dışında bir yerde
çarpışmamıza gönlümüz pek razı olmaz" deyince, Abdurrahman şöyle karşılık
vermişti: "Bizim ise onlarla kendi illerinde, bulundukları yerlerde gaza
etmeden ve onlarla orada çarpışmadan gönlümüz razı olmaz. Vallahi
Emirü'l-mü'minin bize izin verdiği takdirde aramızda öyle insanlar vardır ki ta
Rum illerine varabilirler." Şehriyar: "Kimdir onlar?" diye
sorunca Abdurrahman: "Onlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in,
kendisiyle sohbet etmiş yakın arkadaşlarıdır. İşte o insanlar cihad işine büyük
bir niyet ve samimiyetle girmişlerdir. Onların bu halleri başarı elde ettikleri
sürece devam edecek ve bu inançları devam ettikçe onları kimse yenemeyecek,
onların bu hallerini değiştiremeyecektir" demişti. Müslümanlar Hz. Ömer
zamanında Belencer üzerine bir gaza yapmış ve bu arada şöyle demişlerdi:
"Biz, böyle bir fethe cesaret ederken önümüzde meleklerle birlikte
Abdurrahman'ın düşman üzerine yürüyüp onları ölümle korkuttuklarını gördüğümüzden
dolayı bu işe cesaret ettik. Gerçekten düşman sürekli olarak kaçıp kalesine
sığınmıştı. Arkasından Abdurrahman'ın ganimetlerle ve zaferle geri döndüğünü ve
O'nun beyaz atının ta Belencer'den yüz fersah öteye kadar vardığını, geri
döndüklerinde onlardan bir tek kişinin bile şehit edilmediğini görmüştük.
Aynı
şekilde Abdurrahman, Hz. Osman zamanında da daha önce olduğu gibi birçok zafer
elde etmiş ve gazalar yapmıştı. O'nun bu başarıları, Hz. Osman'ın gerçekten
ıslah üzere olan Küfe ehlinin, valilerinin değiştirilmesiyle bir sürü fitne ve
fesada uğramalarına kadar sürmüştü. Abdurrahman bin Rabia, Türk illerine doğru
akınlar yapmış bulunuyordu. Bu arada Türkler de büyük bir ordu hazırlayıp öfke
ve gazapla intikam almak üzere Müslümanlar üzerine gelmiş ve onlardan bir atlı
Müslümanlara doğru bir ok atıp bir askeri şehit etmişti. Onun emrinde bulunan
arkadaşları da birden kaçmaya başlamış, bu arada son derece şiddetli
çarpışmalar olmuştu. Müslümanlara gaipten bir ses:
"Ey
Abdurrahman, sabret, senin ve arkadaşların için Cennet vardır" diye
seslenmesi üzerine Abdurrahman şehit oluncaya kadar çarpışmış, şahadetinden
sonra Selman bin Rabia sancağı alıp çarpışmaya devam etmişti. Ses: "Ey
Selman, sabret" şeklinde nida edince Selman: "Beni sabırsız mı görüyorsun?"
diye karşılık vermiş ve ondan sonra yanına aldığı Ebü Hüreyre ed-Devsi ile ve
diğer Müslümanlarla Cilan'a doğru gitmiş ve Cürcan'a kadar ulaşmıştı. Onların
ilerleyip düşmana karşı gaza yapmalarım, Abdurrahman'ın cesedinin kokuşması
asla engellememiştir. O bölgede bulunanlar bugüne kadar Abdurrahman'ın
mezarında yağmur duası sırasında dua ederler.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
FETHEDİLEN
YERLERİN KUFE ve BASRA ARASINDA TAKSİMİNDE UYGULANAN ADALETLİ ÇÖZÜM