İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 17. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

CEZİRE ve ERMENİSTAN'IN FETHEDİLMESİ

 

Bu yıl içerisinde Cezire fethedildi.

 

Bundan önce Sa'ad'ın Cezıre bölgesine asker göndermesinden söz etmiş bulunuyoruz. İyad bin Ganm ve beraberindekiler yola koyulunca Sa'ad Süheyl bin Adiy'i de Rakka'ya göndermiş idi. Cezıre halkı Kufelilerin durumunu haber alınca Hıms üzerine gitmekten vazgeçerek kendi bölgelerine geri çekildiler. İyad, onların bulundukları bölgeye inince kendisiyle barış yapıncaya kadar muhasaraya devam etti. Cezıre Bölgesi'nin ortalarında bir yerde iken kendisine barış teklifınde bulundular, O da tekliflerini kabul edip antlaşma yaptı. Böylelikle bunlar Zımmi oldular. Diğer taraftan Abdullah bin İtban, Musul üzerinden Nasibın'e kadar çıktı. Nasibinliler de kendisiyle karşılaştıklarında barış teklifini yaparak Rakkalıların yaptığını yaptılar. İyad'a bu konuda mektup yazınca o da tekliflerini kabul etmiş ve antlaşma yapmıştı. Diğer taraftan Velid bin Ukbe de Kufe'den çıkıp Cezire halkı üzerine gelmişti. Cezire Araplarının Müslümanları da kafirleri de, İyad bin Nizarlılar hariç, O'nunla birlikte oldular. İyadlılar Bizans topraklarına girip orada kaldılar. Velid de bunu yazdığı bir mektupla Hz. Ömer'e bildirdi.

 

Müslümanlar, Rakka ile Nasibin'i aldıktan sonra, İyad yanına Süheyl ile Abdullah'ı da alarak hep birlikte Harran üzerine gittiler. Oraya vardıklarında Harran halkı cizye vermek teklifinde bulundu. O da bu teklifi kabul etti. İyad Süheyl ile Abdullah'ı Ruha üzerine göndermiş, Ruhalılar onların cizye ödeme teklifini kabul etmişlerdi. Daha sonra Cezire Bölgesi'nde zorla aldıkları bütün yerleri de zımmilik statüsünde değerlendirdiler. Cezire bölgesi her taraftan daha çok kolay fethedilen bir yer oldu. Süheyl ile Abdullah da Küfe'ye döndüler. Ebü Ubeyde, Cabiye'den ayrıldıktan sonra Hz. Ömer'e mektup yazarak Halid'i Medine'ye alması halinde İyad bin Ganm'ı kendisine katmasını istedi. Hz. Ömer İyad bin Ganm'ı Ebü Ubeyde'nin yanına gönderdi. Habib bin Mesleme'yi Cezire Bölgesi'nin Acemleri üzerine ve savaş işlerinin başına getirirken, Velid bin Ukbe'yi Cezire bölgesinin Arapları üzerine tayin etti.

 

Hz. Ömer Velid'in Araplardan Bizans topraklarına girenlere dair mektubunu alınca Bizans Kralı'na şöyle bir mektup yazdı:

 

"Araplardan bir kesimin bizim yurdumuzu bırakıp senin yurduna gelmiş olduğunu duymuş bulunuyorum. Allah'a yemin ederim, ya bu kesimi gelmek üzere yurdundan çıkarırsın yahut biz de yurdumuzda bulunan Hıristiyanları senin ülkene gitmek üzere çıkartırız." Bunun üzerine Bizans kralı bu Araplardan dört bin kişiyi yurdundan çıkartmış, geriye kalanlara ise Bizans ülkesinin Şam ile Cezire'ye yakın bölgesine dağılmışlardı. İşte Arap topraklarında bulunan her Iyadlı bu geri dönen dört bin kişinin soyundan gelir.

 

Velid bin Ukbe, Tağliblilerden İslam'a girmelerinin dışında hiç bir şey kabul etmemiş ve onlar hakkında Hz. Ömer'e mektup yazmıştı. Hz. Ömer de kendisine şu mektubu yazdı:

"Senin bu dediğin husus Arap yarımadasındadır, oradakilerden İslam'ın dışında hiç bir şey kabul edilmez. Sen onları çocuklarını Hıristiyanlaştırmamaları ve İslam'a girmek isteyen kimseleri alıkoymamak şartıyla serbest bırak."

 

Tağlibliler güçlü ve kendilerini savunabilir, onurlu kimselerdi. Velid onların üzerine bu şekilde giderken Hz. Ömer O'nun, üzerlerinde baskı kurmasından çekinmiş, görevinden almış ve onların başına Furat bin Hayyan ile Hind bin Amr el-Cumeli'yi tayin etmişti.

İbn İshak der ki: Cezire'nin fethi hicretin 19. (2 Ocak - 20 Aralık 640) yılında olmuştur. Yine O'nun dediğine göre Hz. Ömer Sa'ad bin Ebi Vakkas'a şöyle bir mektup göndermiştir: "Allah Şam ile Irak bölgelerinin fethedilmesini nasib ederse Cezire'ye bir ordu gönder ve ordunun başına Halid bin Urfuta ya da Haşim bin Utbe, yahut İyad bin Ganm'dan birisini komutan tayin et."

 

Sa'ad bunun üzerine: "Mü'minlerin emirinin İyad'ı son olarak zikretmesinin tek sebebi İyad'ı sevmesidir. Ben de O'nu komutan tayin ediyorum." dedikten sonra İyad'ı aralarında Ebu Musa el-Eş'ari, kendi oğlu Ömer bin Sa'ad olduğu halde bir ordunun başında göndermişti. Kendi oğlu Ömer'in komutan olarak hiç bir yetkisi yoktu. İyad yola koyulup ordusuyla birlikte Ruha'da konakladı. Ruha halkı onunla Harran halkının şartlarıyla barış antlaşması yaptı. Diğer taraftan İyad, Ebu Musa'yı Nasibin'e göndermiş, O da orayı fethetmişti. Kendisi de Dara üzerine giderek orayı fethetti. Ayrıca Osman bin Ebi'l-As'ı Erminiye er-Rabia'ya göndermiş, Osman da Erminiyelilerle çarpışmıştı. Bu çarpışmalarda Safvan bin el-Muattal şehit olmuş, sonunda Erminiye halkı Osman ile cizye vermek şartıyla barış yapmıştı. Bundan sonra ise Filistin topraklarındaki Kaysariyye fethedilmiş, Heraklieus da ülkesine kaçmıştı.

 

Bu görüşe göre Cezire'yi fethedenler Irak bölgelerini fethedenler olmuş oluyor, fakat çoğunluk onun Şamlılar tarafından fethedildiği görüşündedir. Bunlara göre, İyad bin Ganm'i Cezire'ye gönderen Ebu Ubeyde'dir.

 

Denildiğine göre, Ebu Ubeyde vefat edince yerine İyad'ı tayin etmiş ve O'nun Hıms, Kınnesrin ve Cezire bölgelerinin valiliğine tayin edildiğine dair Hz. Ömer'in mektubu gelince İyad Hicretin 18. yılının Şaban ayının (7 Ağustos - 4 Eylül 639) ortalarında beş bin asker ile birlikte Cezire üzerine yürümüştür. Ordusunun sağ kanadının başında Said bin Amir bin Hizyem el-Cumahi, sol kanadının başında Safvan bin el-Muattal, ileri kuvvetlerinin başında ise Hubeyre bin Mesruk bulunuyordu. İyad'ın keşif kuvvetleri Rakka'ya varıp orada çiftçilerin üzerine bir baskın yapmış ve Rakka şehrini muhasara etmişlerdi. Diğer taraftan İyad çeşitli seriyyeler göndermiş, gönderdiği bu seriyyeler de esir ve yiyecek şeyler getirmişlerdi. Rakka şehrinin muhasarası altı gün sürmüş, daha sonra Rakkalılar barış antlaşması yapmak istemişlerdi. Onlarla canları, malları, çoluk çocukları, şehirlerinin güvenlik altında olması şartıyla antlaşma yaptı ve şunları da ekledi: "Arazi bizimdir, çünkü biz buraya ordumuzla gelmiş ve onu mülk olarak elimize geçirmiş bulunuyoruz." Böylece araziyi onlara haraç ödemeleri şartıyla bırakmış ve cizye ödemek mükellefiyetini koymuştu. Daha sonra Harran üzerine yürümüş, orayı kuşatmak üzere bir bölük asker bırakmıştı. Bunların başında ise Safvan bin el-Muattal ile Habib bin Mesleme bulunuyordu. Kendisi ise diğer askerlerle birlikte Ruha üzerine yürümüştü. Ruhalılar kendisiyle çarpıştıktan sonra yenilgiye uğradılar ve Müslümanlar onları şehirleri içinde muhasara altına alınca barış teklifinde bulundular. İyad da onların bu teklifini kabul etti. Bundan sonra İyad Harran'a döndüğünde Safvan ile Hubeyb'in Harran'a bağlı birtakım kasabaları ellerine geçirmiş olduklarını gördü. Bu kasabaların halkları kendisiyle RuMlıların şartlarına benzer şartlarda antlaşma yaptılar.

 

İyad gazasını yapar ve ondan sonra RuM'ya dönerdi. Sumeysat'ı fethetmiş, oradan Serik, Ra's Keyfa ve el-Ard el-Beyda'yı fethederek bura halkıyla Ruhalılarla yapılan şartların aynısıyla barış yapmıştı. Daha sonra Sümeysat halkı antlaşma şartlarına uygun hareket etmeyince İyad tekrar bunların üzerine yürüyüp kalelerini fethedinceye kadar onları kuşatma altında tuttu. Daha sonra Fırat kenarında bulunan birtakım kasabaların üzerine gitti ki bu kasabalar, Cisr Menbic ve ona yakın yerler idi. Bütün buraları da fethettikten sonra üzerine yürüdü. Ra'su Ayn Aynu'l-varde denilen yerdir. Halk kendisini savunmaya alınca İyad burayı bırakıp Tel Mevzen üzerine yürümüş, burayı da 19. yılda Ruha halkının antlaşmaları şartıyla fethetmişti. Oradan Amid üzerine giderek burayı muhasara altına almıştır. Amid halkı kendisiyle savaştıktan sonra yine Ruhalıların barış şartları ile antlaşma yaptılar. Meyya Farikin'i de aynı şartlarla fethetmiş, orandan Kefer Tusa'ya geçmiş, oradan da Nasibin'e gitmişti. Nasibinliler önce kendisiyle savaştıkları halde daha sonra Ruhalıların barış şartlarıyla barış yaptılar. Ayrıca İyad, Tur Abdın ile Mardin Kalesi'ni de fethetmiştir. Oradan Musul üzerine geçerek Musul'un iki kalesinden birisini fethetmiştir. Diğer bir rivayette, İyad'ın Musul'a kadar varmadan Zevzan komutanın gelerek onunla barış antlaşması yaptığı ve daha sonra Erzen üzerine giderek orayı fethettiği, arkasından yola koyulup Bitlis'e kadar vardığı, Hilat (Ahlat)'a da varmış olduğu, buranın komutanının kendisiyle barış yaptıktan sonra Erminiye'nin Aynulhamida'sına kadar vardığı, arkasından Rakka'ya varıp, oradan da Hıms'a geçtiği ve hicretin 23. yılında vefat ettiği söylenmiştir.

Hz. Ömer, Said bin Amir İbn Hizyem'i komutan olarak tayin etmişse de aradan fazla süre geçmeden vefat etmiştir. Daha sonra ise Ensardan Umeyr bin Sa'ad'ı görevlendirmiş, O da büyük bir çarpışmadan sonra Ra'su Ayn'ı fethetmiştir.

 

Denildiğine göre, Umeyr bin Sa'ad'ı Ra'su Ayn üzerine göndermiş, O da orayı çok çetin bir çarpışmadan sonra fethetmiştir. Yine denildiğine göre Hz. Ömer İyad'ın vefatından sonra Ebü Musa el-Eş'ari'yi Ra'su Ayn üzerine göndermiştir.

 

Denildiğine göre, Halid bin Velid Cezire'nin fethinde İyad ile birlikte bulunmuş, Amid'de bir hamama girerek hamamda içinde şarap bulunan bir şeyle vücudunu oğması üzerine Hz. Ömer tarafından görevden alınmıştır.

 

Yine denildiğine göre Halid Ebü Ubeyde'nin dışında hiç kimsenin komutası altında bir yere gitmiş değildir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

İyad Sümeysat'ı fethedince Habib bin Mesleme'yi Malatya'ya göndermiş, o da burayı savaş sonucunda fethettikten sonra Malatyalılar barış anlaşmasının şartlarını bozmuşlardı. Muaviye, Şam ve Cezire bölgelerinin valiliğine getirilince bu sefer oraya Habib bin Mesleme'yi bir daha göndermiş, Habib yine savaş zoruyla burayı fethettikten sonra valisi ile birlikte ayrıca Müslüman bir ordu teşkil edip orada bırakmıştı.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HALİD BİN VELİD'İN GÖREVDEN ALINMASI