İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 16. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

CELULA' VAKASI İLE HULVAN'IN FETHİ

 

Celula Vakası da bu yılda olmuştur.

 

Bu vakanın sebebine gelince: Farslılar Medain'den kaçarken ''Celula'' denilen yere vardılar. Azerbaycanlı Bab halkı ile dağlık bölgenin halkı ve Farslar arasında farklı yollara sapmak konusunda ayrı görüşler ortaya çıktı. Daha sonra şöyle dediler: "Şimdi ayrılacak olursanız ebediyyen bir araya gelemeyeceksiniz. Burası bizi birbirimizden ayıracak bir yerdir. O halde geliniz burada bir araya gelelim ve Araplarla çarpışalım. Zafer elde edersek istediğimize kavuşmuş oluruz, edemezsek üzerimizdeki görevi yerine getirmiş olur ve bu konuda herkes de bizi mazur görmüş olur." Daha sonra çevrelerine bir hendek kazdılar ve başlarına komutan olarak da Raz'lı Mehran'ı getirdiler. Yezdecird ise Hulvan' a doğru ilerledi. Hendeğin etrafını çıkış yolları dışında dikenli demirlerle çevirdiler. Sa'ad bu durumu haber alınca Hz. Ömer'e haber gönderdi. Buna karşılık Hz. Ömer O'na şöyle yazdı: "Haşim bin Utbe'yi Celula'ya gönder. Onun öncü kuvvetlerinin başına Ka'ka' bin Amr'ı tayin et. Şayet Allah Farsları bozguna uğratacak olursa Ka'ka'ı Sevad bölgesi ile dağlık bölge arasında görevlendir. Ordu on iki bin kişilik olsun. "

 

Sa'ad emri yerine getirdi. Haşim, ganimetlerin paylaşılmasından sonra Medain'den on iki bin askerle yola çıktı. Muhacirlerin, Ensarın ileri gelenleri irtidat edenlerle etmeyen Arapların belli başlı kişileri de bu ordunun askerleri arasındaydı. Medain'e giderken yolda Babil Mehruz'dan geçtiler. Buranın Dihkan'ı, Haşim ile bir cerib arazide dirhem döşeyip onları vermek karşılığında barış teklifinde bulundu. Haşim de onun bu isteğini kabul ederek barış yaptı. Daha sonra Celula'ya varıncaya kadar yoluna devam etti. Celula'da Farsları hendekleri içinde olmak üzere kuşatma altına aldı. Farslar karşılarında uzun süre direndiler. Ancak istedikleri zaman hendeğin dışına çıkıyorlardı. Müslümanlar seksen gün süreyle onların üzerine vardılar. Her gün zafer kazanıyorlardı. Yezdecird'den Mihran'a yardımcı kuvvetler de gelmeye başladı. Diğer taraftan Sa'ad da Müslümanlara yardımcı kuvvet gönderdi. Hep birlikte toplanıp dışarı çıktılar ve birbirleriyle çarpıştılar. Yüce Allah onların üzerine rüzgar gönderdi ve etrafta göz gözü görmez oldu. Önlerinde adeta perdeler teşekkül etti. Bu bakımdan Farsların süvarileri hendeğe düştüler. Hendeğin içerisinde kendilerine bitişik tarafta atlarının da çıkabileceği şekilde bir yol yaptılar ve kendilerini koruyan çevrelerini bozmuş oldular. Müslümanlar bunu haber alınca onların üzerine yürüdüler ve ''Herir Gecesi'' dahil olmak üzere hiç bir gecede benzeri görülmemiş şiddetli bir çarpışmaya giriştiler. Şu kadar ki, Herir Gecesi'nde iş daha çabuk bitmişti. Ka'ka' bin Amr, ilerlediği yönde hendeklerin kapısına doğru gitti ve bir münadiye şöyle bağırmasını söyledi: "Ey Müslümanlar! Şu anda emiriniz hendeğin içerisine girmiş ve orayı ele geçirmiş bulunuyor. Siz de onun yanına geliniz. Sizinle Farslar arasında bulunan engeller sizi hendeğe girmekten alıkoymasın." Ka'ka'ın bu emri vermekten amacı Müslümanların maneviyatını güçlendirmekti. Müslümanlar da Haşim'in hendeğin içerisinde bulunduğundan şüpheleri olmayarak ilerlediler. Müşrikler onları görünce sağa sola dağılıp bozguna uğradılar. Böylece daha önceden kendilerinin hazırlamış olduğu dikenli demirlerde can verdiler. Binekleri yaralandı. Bu bakımdan piyade olarak geri dönüp kaçışırken Müslümanlar onların peşlerini bırakmadılar. Onlardan söz edilmeye değmez kişilerin dışında kurtulan olmadı. O gün Farslardan yüz bin kişi öldürüldü. Öldürülenler ilerisiyle gerisiyle alanın her tarafını örtüp kapattıkları için buraya ''Celüla'' adı verilmiştir. Buna göre bu vaka Farsların tümünü de kapsayan bir vaka olmuştur. Ka'ka' bin Amr ''Hanikin'' denilen yere kadar kaçanları takip etmeye devam etmiştir.

 

Yezdecird hezimet haberini alınca Hulvan'dan Rey taraflarına gitti.

 

Ka'ka' HÜıvan'a gelerek ordusuyla burada konakladı. Celula zaferi 16. yılın Zilkade (24 Kasım - 23 Aralık 637) ayında gerçekleşmişti. Yezdecird, Hulvan'dan ayrılınca orada Hüsrev Şünlim'u vekil bırakmıştı. Ka'ka', Şirin'e vardığında Hüsrev Şünum O'na karşı çıkmış ve Hülvan Dihkanı Zeynebi de yanına gelmişti. Ka'ka', Zeynebi ile karşılaşmış, O'nu öldürmüş; Hüsrev Şünum kaçmış ve Müslümanlar da Hulvan'ı ele geçirmişlerdi. Sa'ad Kufe'ye geçinceye kadar Hulvan'da kalmış, Kufe'ye geçtikten sonra da Ka'ka', Sa'ad'ın yanına giderek Hulvan üzerine Kubaz'ı vekil bırakmıştı. Kubaz aslen Horasanlı idi.

 

Hz. Ömer'e kazanılan bu zaferi de Ka'ka'ın Hulvan'da kalışını da yazarak kaçan Farsları takip etmek konusunda izin istedilerse de Hz. Ömer kabul etmeyerek şunları söyledi: "Ben Sevad ile dağlık bölge arasında büyük bir seddin olmasını arzu ederdim. Böylelikle ne onlar bize gelsin, ne de biz onların bölgesine gidebilelim. Bizlere ziraat alanı olarak Sevad bölgesi yeter. Ben Müslümanların esenliğini ganimetIere üstün tuttum." Ka'ka' Farsları takip ettiği sırada ''Hanikin'' denilen yerde Mihran'a yetişmiş, O'nu öldürmüştü. Flruzan'a yetiştiyse de Firuzan atıyla dağlık bölgeye girdi ve böylece kendini korudu. Ka'ka' pek çok cariye esir aldı ve onları Haşim'e gönderdi. Haşim de bunları gaziler arasında paylaştırdı. Bu cariyeler evlere alındı ve bunlardan çocuklar oldu. Bu alınan cariyelere nispet edilenler arasında Şa'bi'nin annesi de vardır.

 

Ganimetler paylaştırılınca her süvariye dokuz bin dirhem ve dokuz at isabet etti. Denildiğine göre, alınan ganimet otuz milyon dirhem idi. Bunları Selman bin Rabia paylaştırmıştı. Ayrıca Sa'ad ganimetlerin beşte birini Hz. Ömer'in yanına göndermişti. Sa'ad ganimetlerin hesabını Ziyad bin Ebih ile gönderdi. Hz. Ömer ile getirdiği ganimetler hakkında konuştu ve ona bunların niteliklerini anlattı. Hz. Ömer O'na: "İnsanların huzurunda ayağa kalkıp, benimle konuştuğun gibi onlarla konuşabilir misin?" diye sorunca Ziyad:

 

"Allah'a yemin ederim, yeryüzünde senden başka kimseden çekindiğim yoktur. Buna göre senden başkalarının önünde nasılolur da konuşamam" diye cevap vermiş, daha sonra Müslümanlara elde ettikleri ganimetleri, yaptıkları işleri, Fars ülkesinin dört bir tarafına nasıl dağılmakta olduklarını anlattı. Bunun üzerine Hz. Ömer: "İşte yüksek sesli ve açık sözlü hatip böyle olur" diye onu övmüş, buna karşılık Ziyad: "Bizim askerlerimiz dillerini çözmüş serbest bırakmışlardır" diye cevap vermişti.

 

Ganimetlerin beşte biri Hz. Ömer'in yanına getirilince, O'nun: "Allah'a yemin ederim, bunu paylaştırıncaya kadar bu mal hiç bir çatının altına girmeyecektir" diye yemin etmesi üzerine Abdurrahman bin Avf ile Abdullah bin Erkam, mescitte bu beşte biri sabaha kadar beklediler. Sabah olup da herkes toplanınca üzerindeki örtü kaldırıldı. Hz. Ömer aralarındaki yakutları, zümrütleri, mücevherleri görünce ağlamaya başladı. Abdurrahman bin Avf kendisine: "Ne sebepten ağlıyorsun ey mü'minlerin emiri? Allah'a yemin ederim, burada ağlamak değil şükretmek gerekir" deyince Hz. Ömer şöyle cevap verdi: "Allah'a yemin ederim ki ben bundan dolayı ağlamıyorum. Allah'a yemin ederim, Allah bunları kime verdiyse bunlar birbirlerini kıskanmış, birbirlerine kin beslemişlerdir. Birbirlerini kıskananları da mutlaka Allah birbirine düşürür."

 

Hz. Ömer, Sevad arazisinin paylaştırılmasını kabul etmedi, çünkü mevcut ağaçlıklar, suların bir çekilmesi bir kabarması buna imkan vermediği gibi pek çok ateş mabedi ile posta yolları da vardı. Diğer taraftan Kisranın ve onunla beraber olanların, onunla birlikte öldürülenlerin ve Erca diye bilinen görevlilerin de birtakım mülkeleri vardı. Ayrıca Hz. Ömer Müslümanlar arasında fitne zuhur etmesinden de korkmuştu. O bakımdan Sevad'ı paylaştırmadığı gibi satılmasını da yasaklamıştı. Burayı karşılıklı olarak anlaştıkları kimselere ekip biçmek üzere vermek ve Müslümanlara bir çeşit vakıf arazisi olarak bırakmak statüsüne bağladılar. Onlar bu arazileri ekip biçmek üzere ancak ümeradan olan kimselerle anlaşırlar ve onlara verirlerdi. Bu bakımdan Hülvan ile Kadisiyye arasında bulunan Sevad arazisinden herhangi bir tarafın satılması helal değildir. Nitekim Cerir, Fırat kıyısında bir arazi satın almış, ancak Ömer bu satışı iade ettirmiş ve bundan memnun olmamıştı.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

TEKRİT İLE MUSUL'UN FETHİ