İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
TEKRİT
İLE MUSUL'UN FETHİ
Bu
yıl içerisinde Cumade ayında Tekrit fethedilmişti.
Bunun
sebebi ise şudur: Antak:, Musul'dan Tekrit'e yürümüş ve kendi toprağını korumak
amacıyla etrafında hendek kazmıştı. Ayrıca O'nunla birlikte Bizanslılar,
İyadlılar, Tağlibliler, Nemrliler ve Şeharicler de vardı. Sa'ad bu durumu haber
alınca Hz. Ömer'e bir mektup yazdı. Hz. Ömer de şöyle cevap verdi: "Oraya
Abdullah bin el-Mu'temm'i gönder ve öncü kuvvetlerinin başına Rib'i el-Efkel'i,
atlıların başına ise Arfece bin Herseme'yi tayin et."
Bunun
üzerine Abdullah Tekrit üzerine yürümüş, Antak'ın bulunduğu yerde karargah
kurarak beraberindekilerle birlikte kırk gün süreyle muhasara altına almıştı.
Karşılıklı olarak birbirlerinin üzerine yirmi dört defa yürüdüler. Bunlar
Celula'da toplananlardan silahça daha güçsüz idiler. Abdullah bin el-Mu'temm
Antak ile birlikte bulunan Araplara haber göndererek onları kendisine yardımcı
olmaya çağırdı. Araplar ondan hiçbir şey gizlemiyorlardı. Bizanslılar
Müslümanların kendilerine galip geleceğini göıünce komutanlarını bırakıp
kendilerine ait olan malları gemilere taşıdılar. Diğer taraftan Tağlib, İyad ve
Nemrliler Abdullah'ı durumdan haberdar ettiler ve kendisinden eman isteyerek
O'nunla birlikte olduklarını bildirdiler. Abdullah onlara: "Eğer
söyledikleriniz doğruysa İslam'a giriniz" diye haber gönderince onlar da
bu çağrıyı kabul ederek Müslüman oldular. Bunun üzerine kendilerine şu haberi gönderdi:
"Bizim tekbir getirdiğimizi işitecek olursanız bilesiniz ki hendeğin
kapısına gelip dayanmış bulunuyoruz. O zaman siz de Dicle tarafındaki kapıları
ele geçiriniz ve tekbir getirerek gücünüzün yettiği kimseleri öldürünüz."
Abdullah
ve Müslümanlar hücumlarını yaparak tekbir getirince Tağlib, İyad ve Nemrliler
de tekbir getirerek kapıları ellerine geçirdiler. Bizanslılar Müslümanların
Dicle tarafından ve arkalarından kendilerine baskın yaptıklarını sanarak
onların ellerinde bulunan kapılara doğru koşmağa başladılar. Bu esnada
Müslümanların kılıçları ile o gece İslam'a girmiş bulunan Rıb'ililerin
kılıçları onları biçmeye başladı. Hendek içinde Tağlib, İyad ve Nemrlilere
mensup ve Müslüman olan kimselerin dışında kurtulan olmadı. Diğer taraftan
Abdullah bin el-Mu'temm, Rib'i bin el-Efkel'i ''İki Kale'' anlamına gelen ve
''el-Hısneyn'' diye bilinen Ninova ile Musul'a gönderdi. Ninova, ''Doğu
Kalesi'', Musul ise ''Batı Kalesi'' diye bilinirdi. Abdullah, Rib'i'ye:
"Haydi onlar olandan haberdar olmadan üzerlerine git" diye talimat
vererek onunla birlikte Tağlib, İyad ve Nemrlileri gönderdi. Bunun üzerine İbn
el-Efkel ''el-Hısneyn'' diye bilinen Ninova ile Musul üzerine gitti. Gerçekten
de durumu haber almadan onların etrafına vardılar ve muzzaffer olup ganimetler
elde ettikleri hissini uyandırdılar, onlara zafer müjdesini bildirdiler,
kalelerin kapılarında durdular. İbn el-Efkel gelerek kalele-rine hücum etti,
fakat kapılarını kapattılar Daha sonra barışı kabul ettiklerini belirterek
zimmi statüsüne girdiler
Ganimetleri
paylaştırdıklarında her süvarinin payı üç bin dirhem, piyadenin payı ise bin
dirhem idi. GanimetIerin beşte birini Hz. Ömer'e gönderdiler. Musul ile
savaşmak görevi Rib'i bin el-Efkel'e, haraçları toplamak görevi ise Arfece bin
Herseme'ye verildi.
Denildiğine
göre, Ömer bin Hattab, Utbe bin Perkad'ı Musul üzerine gitmekle görevlendirmiş
ve orası hicretin 20. yılında fethedilmiştir. Utbe Musul'a gelmiş, Ninova halkı
kendisiyle savaşmış, sonunda ''doğu kalesi'' olarak bilinen ''Ninova Kalesi''ni
kılıç zoruyla fethetmiş, Dicle'yi geçtikten sonra ''Batı Kalesi'' diye bilinen
Musul'un halkı onunla cizye vermek üzere barış antlaşması yapmıştı. Daha sonra
el-Merc'i, Banhezra, Ba'ezra HibtCın Dasin ve Kürtlere ait bütün sığınakları da
fethetmiş, bu arada Karda, Bazebdi ve Musul'a bağlı bütün kasabaları da ele
geçirmişti. Böylelikle bütün bunlar da Müslümanların egemenliği altına girmiş
oldu.
Denildiğine
göre, İyad bin Ganm, ileride belirteceğimiz gibi, bir yeri fethettikten sonra
Musul'a gelmiş ve iki kaleden birini fethetmiş, diğerine Utbe bin Perkad'ı
göndermiş, O da burayı, halkın cizye ve haraç ödemeleri şartıyla eline
geçirmişti. Doğrusunu Allah en iyi bilendir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA