İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 15. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

BEYTULMAKDİS'İN DİĞER ADIYLA İYLYA'NIN FETHİ

 

Bu yıl içerisinde Beytulmakdis de fethedildi. On altıncı yılın Rebiulevvel (2 Nisan - 1 Mayıs 637) ayında olduğu da söylenmiştir.

 

Bunun da sebebine gelince: Artaban Iylya'ya girince Amr da Gazze'yi fethetti. Gazze'nin Hz. Ebu Bekir'in halifeliği döneminde fethedildiği, ondan sonra da Sebestiyye'nin fethedildiği de söylenmiştir. Zekerriya oğlu Yahya'nın kabri bu şehirdedir. Nablus şehri de cizye ödemeleri şartıyla eman ile fehedildiği gibi, Lüdd şehri de fethedildi. Bundan sonra sırasıyla Yubna, Amevas, Beyt Cebrin ve Yafa fethedilmiştir. Denildiğine göre Yafa'yı Muaviye fethetmiştir. Amr da Mercü'l-Uyun'u fethetmişti. Amr bu fethin gerçekle şmesinden sonra Artaban'a Rumca konuşan bir adam göndererek: "Söylediklerine iyi dikkat et" diye talimat vermiş ve onunla birlikte bir mektup göndermişti. Elçi Artaban'un yanına vararak, yardımcıları da yanında iken mektubu verdi. Artaban: "Allah'a yemin ederim, Amr Filistin'de Ecnadeyn'den sonra başka bir yer fethedemeyecektir" dedi. Yardımcıları: "Bunu nereden biliyorsun?" diye sorunca, Artaban: "Bu fetihleri yapacak olan kimsenin nitelikleri, -Hz. Ömer'in niteliklerini sayarak- şöyle şöyledir," diye cevap verdi.

 

Elçi Amr'ın yanına gidip durumu haber verdi. Bunun üzerine Amr Hz. Ömer'e şöyle bir mektup yazdı: "Ben son derece çetin bir düşmanla uğraşıyorum. Fethetmeye çalıştığım ülke sana karşı peşinen küçülmüş bulunuyor. Ne dersin?" Hz. Ömer Amr'ın böyle bir şeyi işitmediği bir habere dayanmadan söylemeyeceğini bildiğinden Medine'den ayrılarak yola koyuldu.

 

Denildiğine göre, Hz. Ömer'in Şam'a gelişinin nedeni şuydu: Ebü Ubeyde, Beytulmakdis'i muhasara altına alınca, Beytulmakdis halkı kendisinden Şam Bölgesi şehirleriyle yapılan barış şartlarının aynısıyla barış yapmayı ve bu barış antlaşmasında Müslümanların tarafını Hz. Ömer'in temsil etmesini istemişler. Bunu Ebü Ubeyde'nin Hz. Ömer'e yazması üzerine Hz. Ömer Medine'den yola koyuldu ve Medine'de Hz. Ali'yi kendisinin yerine vekil bıraktı. Hz. Ali kendisine: "Ne diye kendin gidiyorsun ki? Sen köpek tabiatlı bir düşmana karşı gidiyorsun." deyince, Hz. Ömer şu cevabı verdi: "Abbas'ın vefatından önce cihada çıkmaya çalışıyorum, çünkü sizler Abbas'ı yitirecek olursanız kötülükler çorap söküğü gibi ard arda birbirini kovalayacaktır."

 

Hz. Abbas, Hz. Osman'ın halifeliğinin altıncı yılında vefat etmiş ve gerçekten de insanların etrafını şer kuşatmıştı.

 

Hz. Ömer yola koyuldu ve Cabiye'ye kadar bir at sırtında geldi.

 

Hz. Ömer, Şam Bölgesi'ne dört defa gelmiştir. Bunların ilkinde at sırtında, ikincisinde deve sırtında, Taun salgınının baş göstermesi üzerine geri döndüğü üçüncü gelişinde, katır sırtında, dördüncüsünde ise eşek sırtında yolculuğunu yapmıştı.

 

Ordu komutanlarına mektuplar yazarak tayin ettiği bir günde Cabiye'de ileri kuvvetleriyle birlikte kendisine yetişmelerini ve görevlerine başkalarını vekil bırakmalarını emretti. Cabiye'nin görünmeye başlamasıyla birlikte O'nunla karşılaşmaya başladılar. O'nunla ilk karşılaşanlar Yezıd ile Ebü Ubeyde oldu. Daha sonra Halid, üzerlerinde ipekli elbiselerle atların sırtında gelip O'na katıldı. Bunları gören Hz. Ömer atından inerek onlara taş atmaya ve: "Sizler ne de çabuk görüşünüzden döndünüz? Karnınız doyalı henüz iki yıl olduğu halde beni bu kılıkla mı karşılıyorsunuz? Allah'a yemin ederim, sizler böyle bir şeyi iki yüz yıl sonra bile yapmış olsanız sizi değiştirir, yerinize başkalarını getiririm." diye söylendi. Kendisine: "Ey müminlerin emiri! Bunlar içleri doldurulmuş elbiselerdir ve üzerimizde silah da var!" denince: "İyi o zaman" diye cevap vermişti. Daha sonra hareket edip Cabiye'ye girdiler. Amr ile Şurahbil'de ise bir hareket yok gibiydi. Hz. Ömer, Cabiye'ye vardığında, Yahudi bir kişi kendisine: "Ey Müminlerin emiri! Allah sana Iylya'nın fethini nasip etmedikçe ülkene geri dönmeyeceksin" demişti.

 

IyIyalılar, Amr'ı, Amr da onları çok uğraştırmış; fakat Amr ne orayı, ne de Remle'yi ele geçirmeye muvaffak olabilmişti.

 

Hz. Ömer, Cabiye'de askerlerle birlikte konaklamış bulunduğu bir sırada, herkesin silahına davrandığını gördü. Onlara: "Ne oluyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Şu gelen atlılarla kılıçları görmüyor musunuz?" deyince, karşı taraftan atları üzerinde kılıçları parlayan bir asker bölüğü gördü. Hz. Ömer onlara: "Bunlar eman istemek üzere geliyorlar, onlardan korkmayın, onlara da eman veriniz" dedi. Yaklaştıklarında onların Iylyalılarla çevresinde bulunanlar oldukları anlaşıldı. Onlarla cizye vermeleri şartıyla barış antlaşması yapınca, onlar da Ömer'e şehrin kapılarını açtılar. Hz. Ömer ile barış yapan avamdan kimseler idi. Çünkü Artaban ile Tuzarik, O'nun Şam Bölgesi'ne vardığını haber alınca Mısır'a gitmişler ve O'nun Iylya halkı ve çevresi ile Remle çevresi hakkındaki eman mektubunu da almışlardı, Iylyalılarla yapılan bu barış antlaşmasına yukarıda sözü geçen Yahudi de şahitlik yapmıştı. Hz. Ömer kendisine, Deccal hakkında soru sordu. Hz. Ömer, Deccal hakkında çokça soru sorardı. Yahudi kendisine: "Ey Müminlerin emiri! Sen ne diye onun hakkında soru soruyorsun ki? Sizler onu Ludd Kapısı'na varmadan on şu kadar kulaç önce öldüreceksiniz." diye cevap verdi.

 

Hz. Ömer bölge halkına eman içerisinde olduklarına dair haberler gönderdi ve Alkame bin Hakim'i Filistin'in bir yarısına vali tayin edip Remle'de kalmasını söyledi. Öbür yarısına da Alkame bin Mucezziz'i tayin ederek O'nun da Iylya'da kalmasını emretti.

 

Amr ile Şurahbil kendisine Cabiye'de katıldılar. O'nu atının sırtında gördüklerinden dizlerinden öptüler. Hz. Ömer onları kucakladı.

 

Daha sonra Hz. Ömer, Cabiye'den Beytulmakdis'e yürüdü. Atına binmek istediğinde topallamakta olduğunu gördü. Atından inmek zorunda kalınca bir kadana getirildi ve ona bindi. Fakat kadana gürültüler ve sesler çıkarmaya başlayınca Hz. Ömer onun da sırtından inerek yüzüne vurdu ve: "Sana bu şekilde kibirlenmeyi kimin öğrettiğini bilmiyorum" dedi. Hz. Ömer bundan önce kadanaya binmemişti, bir daha da binmedi.

 

Böylelikle Iylya ve ıyıyalıların fethi Hz. Ömer tarafından gerçekle ştirilmiş oldu. Artaban ve barış antlaşmasını kabul etmeyen Bizanslılar Mısır'a gittiler. Mısır Müslümanlar tarafından ele geçirilince Artaban öldürüldü. O'nun öldürülmeyip Bizanslılara iltihak ettiği de söylenmiştir. Artaban, onların yaptıkları savaşlara komutanlık ederdi. Artaban ile Müslümanların ileri kuvvetleri karşılaştığında, Müslümanlarla birlikte Kays'tan Durays adında birisi vardı. Artaban bu Kayslı'nın elini kesmiş, o da Artaban'u öldürmüştü. Bu bakımdan Durays O'nun hakkında şunları söylemişti:

 

''Rum Artaban'u bu eli perişan ettiyse de Allah'a hamdolsun ki ondan çok yararlandım. Rum Artaban'u onu kopardıysa da

Ben de onun kemiklerini bu elle parça parça etmişimdir.''

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ATA (MAAŞ) LARIN BELİRLENMESİ ve DİVANLARlN TANZİMİ