İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
TULAYHA
el-ESEDİ'NİN HABERİ
Esed
bin Huzeymeoğullarından Esed'li Tulayha bin Huveylid Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hayatta iken peygamberlik iddiası ile ortaya çıkmıştı. Bu
bakımdan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem); O'nun üzerine Dırar bin el-Ezver'i
Esedoğulları'na vali olarak tayin etmiş ve irtidat edenlere karşı durmalarını
emretmiş idi. Bunun sonucunda Tulayha zayıf düşmüş, hatta neticede geriye
sadece O'nu yakalamak kalmıştı. Dırar bir kılıç darbesi vurduysa da O'na hiçbir
şey yapamadı. Bu sefer insanlar arasında silahın Tulayha'ya işlemediği haberi
yayılınca etrafındakilerin kalabalığı arttı. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) vefat ettiğinde durum bundan ibaretti. Tulayha: "Cebrail bana
geliyor" diyerek kafiyeli bir takım yalanlar uyduruyordu. Onlara namaz
kılarken secdeyi terk etmelerini emrederek: "Yüzlerinizi toprağa sürüp arkalarınızı
da havaya kaldırmanız Allah'ın işine yaramaz. O bakımdan Allah'ı ayakta ve
iffetli bir şekilde zikrediniz." gibi şeyler söylüyordu. Araplardan pek
çok kişi kabile taassubu etkisiyle O'na uymuştu. Bu bakımdan tabilerinin büyük
çoğunluğu Esed, Gatafan ve Tayy kabilelerinden idi.
Fezare
ve Gatfan kabileleri Tayba'nın güneyine yürürken Tayy'lılar ise, arazilerinin
sınırlarında, Esed de Sümeyra denilen yerde konakladı. Abs, Sa'lebe bin Sa'ad
ve Mürre kabileleri ise Rebeze'nin ''el-Ebrak'' denilen yerinde toplandılar.
Onların etrafında Kinaneoğullarından bir grup kimse daha katıldı. Bölge onlara
dar gelmeye başlayınca iki gruba ayrıldılar. Bunların birisi el-Ebrak'da
kalınca, diğeri de Zu'l-Kassa denilen yere gitti. Tulayha onlara kardeşi
Habal'i de gönderdi. Habal onların ve onlarla birlikte bulunan Düelli, Leysli
ve Müdlicli kimselerin başına geçmiş idi. Medine'ye elçiler göndererek namaz
kılmayı kabul ettiklerini fakat zekat vermek istemediklerini bildirince Hz. Ebü
Bekir (r.a.): "Allah'a yemin ederim, benden bir deve yularını bile
esirgeyecek olsalar onu almak için onlarla cihad edeceğim" dedi. Zekat
olarak verilen hayvanların yularları zekat verenlere ait idi. Bu şekilde cevap
vererek onları geri çevirdi. Bunun üzerine heyetleri geri dönüp onlara
Medine'de bulunanların az olduklarını bildirdiler ve Medine üzerine yürümek
konusunda iştahlandırdılar.
Heyetlerin
ayrılmasından sonra Hz. Ebü Bekir (r.a.) Medine'nin dağ yollarının başına Ali,
Talha, Zübeyr ve İbn Mes'üd Hazretlerini yerleştirdi. Ayrıca düşmanların kendilerine
yakınlığından dolayı baskın yapmaları korkusuyla Medine halkını Mescidde
bulunmakla emretti. Üç gün geçmemişken geceleyin Medine üzerine yürüdüler. Zü
Husa'da kendilerine destek olmak amacıyla da bazılarım bırakmış idiler.
Geceleyin dağlardaki yollara ulaştılar. Fakat orada bulunan İslam savaşçıları
onları püskürttü. Ve Hz. Ebü Bekir (r.a.)'e haberini gönderdiler. Mescitte
bulunanlar hücum edenlere karşılık vermek üzere su taşıyan bineklerine binerek
çıktılar. Düşmanı Zü Husa'ya varıncaya kadar kovalayıp durdular. Orada bulunan
yardımcı kuvvetler şişirip iplere bağladıkları tulumları onların bulundukları
yerin üzerine yuvarladılar. Müslümanların develeri ürktü ve Medine'ye geri
döndüler. Hiçbir Müslüman kayıp verilmedi.
Kafirler
ise, Müslümanların güçsüz bulunduklarını sanarak, durumu Zu'l-Kassa'da
bulunanlara ilettiler. Onlar da yanlarına gelip katıldılar. Hz. Ebü Bekir
(R.A.) ise, insanları savaşa hazırlamakla geceyi geçirdi. Hazırlığını bitirip
yola koyuldu. Sağ kanadın başında Nu'man bin Mukarrin, sol kanadın başında
Abdullah bin Mukarrin, piyadelerin başında ise, Süveyd bin Mukarrin
bulunuyordu. Tan yeri ağardığında Müslümanlarla düşmanlar aynı düzlüğe
varmışlardı. Düşmanlar Müslümanların geldiğini kılıç darbelerini yiyinceye kadar
fark etmedi. Güneş görülmeye başladığında geri dönüp kaçmaya başlamışlardı bile
... Bineklerinin çokluğuna rağmen onlerı yenik düşürdüler ve pek çok kimse de
öldürüldü. Hz. Ebu Bekir de Zu'l-Kassa'da konaklayıncaya kadar onların peşini
takip etti. Bu fetih için bir başlangıç idi. Zu'l-Kassa'da Numan bin Mukarrin'i
bir grup asker ile bırakarak Medine'ye geri döndü. Böylelikle müşrikler O'na
boyun eğmiş oldu. Fakat diğer taraftan Absoğulları ile Zübyanlılar aralarında
bulunan Müslümanlara hücum edip onları öldürdüler. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir
(r.a.) öldürdükleri müslümanlar sayısınca hatta daha da fazla müşrik
öldüreceğine dair yemin etti. Bu ise Müslümanların güçlerini ve sebatlarını
arttırdı.
Bu
sırada Medine'ye Müslümanlardan zekat toplayan bazı kimselerin topladıkları
zekatlar ulaşmış bulunuyordu. Bunlar arasında Safvan, ez-Zibrikan bin Bedr,
Adiyy bin Hatim de vardı. Bu Üsame'nin Medine'den çıkışının altmışıncı gününde
olmuştu. Üsame de bundan bir kaç gün sonra Medine'ye geri döndü. Üsame'nin gidiş
ve gelişinin kırk gün olduğu da söylenmiştir.
Üsame
Medine'ye vardığında Hz. Ebu Bekir (R.A.), O'nu Medine'de yerine vekil bıraktı
ve askerini de hem kendileri, hem de binekleri dinlenmek üzere orada
bıraktıktan sonra beraberinde bulunanlarla birlikte savaşmak üzere yola
koyuldu. Müslümanlar O'nun gitmemesi için ısrar ettilerse de kabul etmeyip:
"Ben, sizleri bizzat kendim koruyacağım" diyerek, ZU Husa ile
Zu'lKassa'ya doğru yürüdü. Sonunda ''el-Ebrak'' denilen yerde konakladı. Orada
bulunanlarla savaştı. Yüce Allah müşrikleri hezimete uğrattı ve müşriklerden
pek çok esir alındı. Abs ile Bekroğulları darmadağın oldu. Ebu Bekir, Ebrak'da
bir kaç gün kaldı. Zübyanoğulları'nı yenip onların yurtlarını eline geçirdi ve
oralarını Müslümanların atları ve zekat hayvanları için bir otlak olarak
çevirip tahsis etti.
Abs
ve Zübyanlılar bozguna uğrayıp Buzaha'da bulunan Tulayha'nın yanına
vardıklarında - Tulayha Sümeyra' dan oraya gelmiş ve ikamet etmeye başlamıştı-
Ebu Bekir (r.a.) de Medine'ye dönmüş oldu. Bu sırada Üsame ve askerleri de
dinlenmiş bulunuyor ayrıca, kendilerine ihtiyaçlarını karşılayıp artacak
şekilde pek çok sadaka (zekat) da gelmiş bulunuyordu. Hz. Ebu Bekir (r.a.)
çeşitli yörelere göndereceği kıt' aları belirleyip onlara sancaklar verdi. Bu amaçla
on bir ayrı sancak teşkil etti. Halid bin Velid'e bir sancak verip Tulayha bin
Huveylid üzerine gitmesini, işini bitirdikten sonra imkan bulacak olursa
el-Butah'da Malik bin Nüveyre üzerine yürümesini emretti.
Ebu
Cehil'in oğlu İkrime'ye de bir sancak verip, Müseylime'nin üzerine gönderdi.
Muhacir
bin Ebi Umeyye'ye de bir sancak verdi ve onu Esvedu'lAnsi'nin askerleri üzerine
gönderdi ve ayrıca, Kays bin Mekşuh'a karşı Ebna'ya yardımcı olmasını daha
sonra da Hadramut'a Kinde'ye gitmesini emretti.
Halid
bin Said'i de bir sancakla Şam taraflarına gönderdi.
Amr
bin el-As'a da bir sancak verip Kuza'alılar üzerine gönderdi.
Huzeyfe
bin Mihsan el-Gilfani'ye bir sancak verip Deba halkı üzerine gönderdi.
Arfece
bin Herseme'ye de bir sancak verip Mehre üzerine gönderdi. Ayrıca Huzeyfe ile
Arfece'ye bir araya gelip her birisinin diğerine işlerinde yardımcı olmasını
emretti.
Şurahbil
bin Hasene'yi Ebu Cehil'in oğlu İkrime'nin peşinden gönderip: "İkrime
Yemame'de işleri bitirdikten sonra sen Riddet Ehliyle atlıların ile birlikte
savaşarak Kuza'a'ya git" diye emir verdi.
Ma'an
bin Haciz'e de bir sancak verip, Süleymoğulları ile ve onlarla birlikte olan
Hevazinliler üzerine gönderdi.
Süveyd
bin Mukarrin'e de bir sancak verip Yemen'de Tihame üzerine gönderdi.
el-Ala
bin el-Hadrami'ye de bir sancak verip Bahreyn'e gönderdi. Komutanlar
Zü'l-kassa'dan ayrılıp her bir komutana da askerleri katıldı.
Her
bir komutanın yanına yazılı bir ahidname ile birlikte bütün mürtetlere aynı
anlamda birer yazı göndererek onları tekrar İslam'a dönmeyi emrediyor ve
korkutuyordu. Bu mektupları da mürtetlere elçileri ile birlikte yola çıkardı.
Abs
ve Zübyan bozguna uğrayıp Buzaha'da Tulayha'nın yanına dönünce Cedile'ye ve
Tayylılardan Gavslılara haber gönderip kendilerine katılmalarını emretti.
Onlardan bir kısmı Tulayha'ya katılıp kendi kavimlerine de kendileriyle
birlikte gelmelerini emrettiler. Bunların hepsi Tulayha'nın yanına gittiler.
Ebu
Bekir (r.a.) Adiyy bin Hatim'i, Halid'den önce Tayy'lılara göndermiş daha sonra
arkasından Halid'i gönderip Tayy'lılardan başlamak üzere oradan Buzaha üzerine
yürümeyi daha sonra el-Butah'a varmayı ve bir tarafın işini bitirdiği takdirde
kendisine başka yere gitmek üzere izin verene kadar, vakit kaybetmeyip dediği
şekilde yoluna devam etmesini emretmişti. Hz. Ebu Bekir'in kendisi de Hayber'e
doğru çıkıp Halid ile buluşmak gibi bir durum izhar etti. Bununla düşmanı
korkutmak amacında idi.
Adiyy,
Tayylılara varıp onları İslam'a çağırıp korkuttu. Onlar da bu çağrıyı kabul
ederek Adiyy'e: "Sen de bu orduyu karşıla ve bizim kabilemizden olup da
Tulayha yanında bulunanları öldürmemeleri için Tulayha'nın yanından
kurtarıncaya kadar onu geciktir" teklifini yaptılar. Bunun üzerine Adiyy
de Halid'i karşıladı ve durumu haber verince, Halid kendisini bir süre
geciktirdi. Tayylılar da Tulayha ile birlikte bulunan kardeşlerine haber
gönderdiler. Onlar da gelip Tayylılara tekrar katıldılar. Böylelikle Tayylılar
İslam'a dönmüş olarak Halid'i karşıladılar. Bu sefer Halid, Cedile üzerine
yürümek gayesiyle yola çıktı. Fakat Adiyy pek acele etmemesini isteyip bizzat
kendisi onların yanına giderek İslam'a davet etti. Onlar da O'nun bu davetini
kabul ettiler. Böylece Adiyy, Halid'e onların İslam'a döndüklerini haberini
getirmiş olarak geri döndü. Ayrıca onlardan bin süvari Müslümanlara katıldı. Bu
şekilde Adiyy, Tayy'lılar arasında en hayırlı bir kişi ve onlara en çok
bereketli olan bir şahıs olmuş oldu.
Halid
bin Velid, Ukkaşe bin Mihsan ile Ensar'dan Sabit bin Akram'ı öncü olarak
gönderdi. Tulayha'nın kardeşi HabaI onlarla karşılaşınca, O'nu öldürdüler.
Tulayha bu haberi alınca, kendisi ve diğer kardeşi Seleme ile birlikte yola
çıktı. Tulayha Ukkaşe'yi, kardeşi de Sabit'i şehit edip geri döndüler.
Halid
beraberindeki askerlerle geldiğinde Ukaşe ve Sabit'in şehit edilmiş olduklarını
görünce, Müslümanlar sabırsızlık göstermeye başladılar. Halid askerlerini alıp
Tayylılara doğru gitti. Tayylılar kendisine: "Biz, senin yerine
Kayslıların işini hallederiz. Çünkü Esedoğulları bizim
antlaşmalılarımızdır" dediler. Halid de onlara: "Bu iki gruptan
hangisiyle arzu ederseniz çarpışabilirsiniz" deyince, Adiyy bin Hatim:
"Eğer bu durum benim en yakın ailem üzerine bile olmuş olsaydı buna
karşılık onlarla cihad ederim. Allah'a yemin ederim, Esedoğullarıyla bizimle
olan antlaşmaları dolayısıyla cihad etmekten geri kalmayacağım" deyince,
Halid: "Her iki grup ile yapılan cihad da aynı şekilde cihaddır. O
bakımdan sen arkadaşlarının görüşlerine muhalefet etmeyip daha çok savaşmayı
arzu ettikleri kimseler üzerine onlarla beraber git" dedikten sonra onlara
karşı savaşmak için gerekli takviyesini yaptı. Daha sonra her ikisi de
Buzaha'da bir araya gelinceye kadar yollarına devam ettiler. Bu sırada
Amiroğulları yakında bulunuyor ve savaşın kimin aleyhine neticeleneceğini
bekliyorlardı. Sonunda her iki taraf Buzaha'da çarpışmaya başladılar.
Uyeyne
bin Hısn, Fezareoğulları'ndan yedi yüz kişi ile birlikte Tulayha'nın yanında
idi. Şiddetli bir şekilde çarpıştılar. Tulayha ise, elbisesine sarılıp örtünmüş
onlara peygamberlik taslıyordu. Savaşın kızıştığı bir sırada Uyeyne,
Tulayha'nın yanına hızlıca gidip: "Sana hala Cebrail gelmedi mi?"
diye sorunca, Tulayha: "Hayır," dedi. Uyeyne geri dönüp savaşmaya
başladı. Daha sonra tekrar Tulayha'nın yanına gelerek: "Hay babası
geberesice, Cebrail gelmedi mi?" diye sorunca, Tulayha: "Hayır"
cevabını verince, bu sefer Uyeyne: "Peki ne zamana kadar gelmeyecek?
Allah'a yemin ederim, biz çok zor duruma düştük" dedi. Sonra geri dönüp
yine çetin bir savaşa tutuştu. Arkasından tekrar Tulayha üzerine yürüyüp:
"Cebrail hala gelmedi mi?" diye sorunca, bu sefer Tulayha: "Evet
geldi." diye cevap verince, Uyeyne, "Peki ne dedi?" diye sordu.
Tulayha: "Bana senin de O'nun değirmeni gibi bir değirmenin var ve
unutmayacağın bir sözün var, diye söyledi." şeklinde cevap verince,
Uyeyne: "Evet, Allah da biliyor ki senin hiç unutamayacağın bir şey
olacak! Ey Fezareoğulları, çekip gidiniz! Çünkü bu bir yalancıdır."
deyince, Fezare'liler çekildiler ve diğerleri de bozguna uğradı.
Tulayha
atını ve bineğini hanımı Nevvar için hazırlamış idi. Etrafı sarılınca atına
binip karısını da yanına alarak birlikte kurtuldular. Daha sonra: "Ey
Fezare'liler, kim bu şekilde yapıp karısı ile birlikte kurtulabilecekse
yapsın" diyerek kaçıp gitti ve Şam'a sığındı. Daha sonra Kelb kabilesinin
yanında misafir oldu ve Esed ile Gatfan'lıların İslam'a girmiş oldukları
haberini alınca o da Müslüman oldu. Hz. Ebu Bekir'in vefatına kadar Kelb'liler
arasında kalmaya devam etti.
Tulayha,
Ebu Bekir'in halifeliği döneminde umre yapmak üzere yola çıkmış, Medine
yakınlarından geçtiği sırada Hz. Ebu Bekir'e: "İşte Tulayha"
dedilerse de Hz. Ebu Bekir: "Ne yapayım O'nu? Artık İslam'a girmiş
bulunuyor" diye cevap verdi. Daha sonra Hz. Ömer'in yanına gelip Halife
seçildiğinde bey'at etti. Hz. Ömer O'na: "Sen Ukkaşe ve Sabit'in
katilisin. Allah'a yemin olsun seni ebediyen sevmeyeceğim" deyince,
Tulayha: "Ey mü'minlerin emiri, Allah'ın ellerimle ikramda bulunduğu ve
onların elleriyle de beni rüsvay etmediği iki adamı ne diye bu kadar
düşünürsün?" dedi. Hz. Ömer, "Peki kehanetinden geriye ne
kaldı?" diye sorunca, Tulayha: "Bir ya da iki üfürükten başka bir şey
kalmadı" diye cevap verdi. Tulayha daha sonra kavminin yanına gitti ve
Irak'a gitmek üzere ayrılıncaya kadar orada kaldı.
Tulayha'nın
etrafında bulunanlar bozguna uğrayınca Uyeyne bin Hısn esir alınıp Hz. Ebu
Bekir'in yanına getirildi. Medine çocukları eli-kolu bağlanmış olan Uyeyne'ye:
"Ey Allah'ın düşmanı, sen iman ettikten sonra kafir mi oldun?"
diyorlar O da: "Allah'a yemin ederim bir an olsun Allah'a inanmamazlık
etmedim" diye cevap verdi. Bu sebeple Hz. Ebu Bekir onu affedip hayatını
bağışladı.
Tulayha'nın
arkadaşlarından durumunu iyi bilen birisi ele geçirilmişti.
Halid
O'na Tulayha'nın ne söyledikleri konusunda sorunca, adam şunları söyledi:
"O'nun bize bildirdiklerinden birisi şudur: Kuşlar ve güvercinler,
halisane oruç tutanlar ve bizler sizlerden yıllarca önce oruç tuttuk. Bizim
mülkümüz Irak'ı da Şam'ı da içine alacaktır."
Ravi
der ki: Onlardan, kadın ve çocukları arasından kimse esir alınamadı. Çünkü
ailelerini korunacak bir yerde bırakmışlardı, yenilgiye uğrayınca da
korktukları için İslam'a girdiklerini belirttiler. Bunun üzerine Halid de
onlara ilişmedi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
AMİROĞULLARI,
HEVAZİN ve SÜLEYM'İN İRTİDAT ETMESİ