İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 11. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

AMİROĞULLARI, HEVAZİN ve SÜLEYM'İN İRTİDAT ETMESİ

 

.Amiroğulları irtidat etmek konusunda oldukça mütereddit davranıyor ve Esed ile Gatfan'lıların ne yapacaklarına bakıyordu. Etrafları irtidat etmiş olanlarla çevrilmiş olduğu bir sırada .Amiroğulları lider ve ileri gelenlerinin itaati altında idiler. Kurra bin Hübeyre, Ka'aboğulları ile onlara karışanlar arasında bulunuyordu. Alkame bin Ulase de Kilaboğulları ile onları sarmış olanlar arasında idi. Alkame daha önce İslam'a girmiş ve Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in döneminde irtidat etmiş, Taif'in fethinden sonra da Şam'a gitmiş idi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince, alelacele gelerek, Ka'aboğulları arasında etrafına bir grup asker topladı. Hz. Ebu Bekir (R.A.) O'nun bu durumunu haber alınca, başında el-Ka'ka' bin Amr'ın, bir başka görüşe göre de Ka'ka' bin Sur'un bulunduğu bir askeri birlik göndererek, Alkame üzerine -onu öldürür ya da esir alır ihtimaliyle- hücum etmesi talimatını verdi. Ka'ka' Alkame'nin konaklamış olduğu su kenarına hücum tertipleyinceye kadar yola devam etti. Alkame ise, devamlı bir hazırlık içerisinde idi. Daha erken davranarak atına binip onlardan önce kaçtı. Diğer taraftan hanımı ve çocukları İslam'a girdiler.

 

Ka'ka onları alıp Hz. Ebu Bekir'in yanına getirdi. Ailesi ve çocukları Alkame'nin durumu üzere kafir-mürted olmayı kabul etmediler. Ayrıca Hz. Ebu Bekir'e de onların asli yuvalarından yurtlarından ayrıldıkları haberi de ulaşmamış bulunuyordu. Hz. Ebu Bekir'e: "Alkame'nin yaptığından bizim günahımız ne olabilir ki?" deyince, Hz. Ebu Bekir onları serbest bıraktı, Alkame daha sonra İslam'a girdi ve tekrar İslam'a dönınesi kabul edildi.

Buzahalıların yenilgiye uğramasından sonra Amiroğulları gelerek: "Daha önce kendisinden çıktığımız şeye yeniden giriyoruz ve Allah'a ve Resulüne iman ediyoruz" deyip Halid'in yanına vardılar. Halid de onlarla Buzahalılara yaptığı bey'atin aynısı üzere bey'atleşti ve İslam'a destek olmayı kararlaştırıp kabul ettiler. Onun bey'ati, yani onlara verdiği sözler şu şekilde idi: "Allah'ın ahdi ve misakı üzere söz veriyorsunuz ki Allah'a ve Resulü'ne iman edecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. Bu esaslar üzerine kadınlarınız ve çocuklarınızIa da bey'atleşeceksiniz." diyor, onlar da: "Evet" diye cevap veriyorlardı. Esed, Gatfan, Tayy, Süleym ve Amiroğulları'ndan irtidat ettikleri sırada etrafı yakanlar, başkalarının organlarını keserek müsle yapanlar ve İslam'a saldırıda bulunanların getirilmesinden başka hiçbir tekliflerini kabul etmiyordu. Bunun üzerine bu gibi davranışlarda bulunan kimseleri Halid'in yanına getirdiler. O da ceza olmak üzere onların organlarını kesti, yaktı, onlara taş attırdı, onları dağların tepelerinden bıraktı ve kuyulara attı. Hz. Ebu Bekir'e yaptıklarını bildirmek üzere elçi de gönderdi. Ayrıca Hz. Ebu Bekir'e, Kurra bin Hübeyre'yi ve O'nunla birlikte zincirlere vurulmuş bir grup kimseyi gönderdiği gibi Züheyr'i de birlikte aynı şekilde göndermiş idi.

 

Um Zimi'e gelince: Gatfan, Tayy, Süleym, Hevazin ve diğer kabilelerden kaçan kimseler Malik bin Huzeyfe bin Bedr'in kızı olan Um Zimi Selma'nın etrafında toplandılar. O'nun annesi Rabia bin Bedr'in kızı olan Um Kirfa idi. Um Zimi, annesi Um Kirfa hayatta iken, esir alınmış idi. O'nun esir alındığı gazveden daha önce söz etmiştik. Hz. Aişe'nin payına düşünce Hz. Aişe azat etti, O da kavminin yanına gidip orada irtidat etti. Bilahare kaçan askerler etrafında toplanınca onlarla savaşmaya devam etmek emrini verdi. Etrafındakilerin sayısı arttı ve oldukça güçlendi. Halid, O'nun durumunu haber alınca, üzerine yürüdü. İlk günde oldukça çetin bir çarpışma oldu. Um Zimi'in kendisi ise son derece metekebbirane bir tavır ile annesine ait bir devenin üzerinde duruyor idi. Bir grup atlı devesinin etrafında toplanıp devesini kestiler ve O'nu da öldürdüler. Devesinin etrafında yüz kişi kadar öldürüldü.

Halid zafer müjdesini Ebu Bekir'e bildirdi.

 

el-Fücae es-Sülemi'nin haberine gelince: O'nun asıl adı İyas bin Abdullah yalil'dir. Kendisi Hz. Ebu Bekir'in yanına gelerek: "Bana silah yardımında bulunursan o silahlarla irtidat edenlere karşı savaşırım" demesi üzerine Hz. Ebu Bekir silah verdi ve bir grup kişinin başına geçirdi. Fakat Müslümanlara aykırı hareket edip ''el-Ceva''' denilen yerde konakladı. Ayrıca, eş-Şeridoğulları'ndan Nuhbe bin Ebi Meysa'yı gönderip Müslümanlara hücum etmesini emretti. O da Süleym, Amir-oğulları ve Hevazinliler arasında bulunan bütün Müslümanlar üzerine bir baskın yaptı. Bunun haberi Hz. Ebu Bekir'e ulaşınca, Turayfa bin Haciz'i göndererek O'na karşı asker toplayıp üzerine yürümesini emretti. O'na yardımcı olmak üzere de Abdullah bin Kays el-Haşi'yi gönderdi. Her ikisi de yola koyulup İyas'ın peşine takıldılar. Fakat saklandığı için göremediler. Daha sonra O'nunla el-Ceva' denilen yerde karşılaştılar. Bir grup kişi öldürülmekle birlikte İyas, el-Fücae'ye kaçmayı başardı. Turayfe yetişti ve esir alarak Hz. Ebu Bekir'e gönderdi. Medine'ye geldiğinde Hz. Ebü Bekir (r.a.), Medine namazgahında bir ateşin yakılmasını, daha sonra da elleri ve ayakları bağlı olarak O'nun bu ateşe atılmasını emretti.

 

Süleymoğulları'ndan Abduluzza'nın oğlu Ebu Şecre'nin haberine gelince: el-Hansa'nın oğlu olup Süleymoğulları'ndan irtidat edenlerle birlikte irtidat etmiş idi. Fakat Süleymoğulları'ndan bazısı ise Hz. Ebu Bekir'in emir olarak tayin ettiği Ma'n bin Haciz ile birlikte İslam dini üzere sebat etmişlerdi. Halid, Tulayha üzerine giderken Ma'n'a bir mektup yazarak Süleymoğulları'ndan Müslüman olarak beraberinde bulunanları alıp kendisine katılmasını emretmiş idi. Ma'n da yola çıktı ve görevine vekil olarak kardeşi Turayfa bin Haciz'i bıraktı.

 

Ebü Şecre irtidat ettiğinde şu beyitleri söylemişti:

 

''Kalbim artık ayıkmış bulunuyor,

Sevdiklerini ve kınayanlarını görüyor artık

Ey kavminin, çokluğundan söz eden

Senin onlardan payın yenilmek ve kötülük görmektir.

Sen bizleri her zorlu günde başkalarından sor

Düşmanlarla karşılaştığımızda nasılız diye!

Bizler serkeşlere yular takanlar,

Ölüm aramızda gezinirken vuranlar değil miyiz?

Ben Halid 'in askerlerine mızrağımı çektim,

Bundan sonra da çok yaşayacağımı umarım.''

 

Daha sonra Ebü Şecre İslam'a girdi. Hz. Ömer (R.A.) zamanında Medine'ye geldiğinde O'nun fakirlere bazı malları paylaştırdığını görüp, "Bana da ver, ben İhtiyaç sahibi bir kimseyim" deyince, Hz. Ömer: "Sen kimsin?" diye sordu, O da: "Ben Abdulüzza es-Sülemi'nin oğlu Ebü Şecre'yim" diye cevap verdi. Bu sefer Hz. Ömer: "Ey Allah'ın düşmanı! Allah'a yemin olsun sana bir şey vermeyeceğim. Çünkü: ''Ben Halid'in askerlerine mızrağımı çektim Bundan sonra da çok yaşayacağımı umarım'' diyen sen değil misin?" diyerek, elindeki kamçısıyla başına vurmaya başladı. Sonunda Ebu Secre erken davranıp devesinin bulunduğu yere koştu, devesine binip kavminin yanına gitti. Bu arada:

 

''Ebu Hafs (Ömer) elindekinden bize cimrilik etti Her bir hareketin ise bir pazarlığı olur''

 

şeklindeki beyitin yer aldığı bir şiir ile olayı dile getirdi.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

AMR BİN AS'IN UMAN'DAN GELİŞİ