İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
İRTİDAT
HABERLERİ
Abdullah
bin Mes'ud der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den sonra
öyle bir durumda olduk ki, şayet yüce Allah bize Ebu Bekir'i ihsan etmemiş
olsaydı, helak olup gidebilirdik. O, bizi çocuklu-çocuksuz her bir devenin
sırtında çarpışmaya, her bir Arap bölgesine gitmeye ve ölümümüz gelinceye kadar
yalnız Allah'a ibadet etmek üzere topladı ve birleştirdi. Allah, Ebu Bekir'e
onlarla savaşmak azmini vermişti. Allah'a yemin ederim. O, irtidat edenlerden
ya onları küçük düşÜren programım, ya da sürgünleriyle sonuçlanacak savaştan
başkasını kabul etmiyordu. Onları küçük düşüren programı şuydu: Kendilerinden
öldürülenlerin Cehennem'de, bizden öldürülenlerin Cennet'te olduğunu kabul
edecekler, bizden öldürülenlerin diyetini ödeyecekler. Buna karşılık bizler
onlardan aldığımızı ganimet olarak almış olacağız. Ayrıca, onların bizden almış
olduklarını bize geri vereceklerdi. Sürgün savaşı ise, onların ülkelerinden
çıkarılmaları demekti."
İrtidat
ile ilgili haberlere gelince: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat
edip Hz. Ebu Bekir de Üsame Ordusu'nu yola gönderdikten sonra, Araplar irtidat
etti ve her tarafı ateş sardı. Bütün kabileler ya genel olarak, ya da kısmen
irtidat etti. Yalnızca Kureyş ve Sakif'liler irtidat etmemişti. Müseylime ve
Tulayha'nın durumları gittikçe güçleniyordu. Tulayha'nın etrafında Tayy ve Esed
kabilelerinin büyük çoğunluğu toplanmıştı. Uyeyne bin Hısn'a uyarak Gatfanlılar
da irtidat etmişti. Uyeyne: "(Esed ve Gatafanlıları kastederek) iki
antlaşmalı kabileden bir peygamber, bizim için Kureyş'ten bir başka
peygamberden daha iyidir. Üstelik Muhammed ölmüş, Tulayha ise hayatta
bulunuyor." demişti. Bunun üzerine Tulayha'ya tabi olmuş, Gatafanlılar da
O'nu izlemişti. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elçileri Yemame'den
Esed'den, ve başkalarından geldiğinde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat
etmiş bulunuyordu. Bu nedenle mektuplarını Hz. Ebu Bekir'e sunmuş ve O'na
Müseylime ile Tulayha'nın durumunu bildirmişlerdi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir
onlara: "Diğer emirlerinizin elçileri ve başkaları sizin nitelendirdiğiniz
durumdan daha da beterini bildirmek üzere, bekleyiniz." dedi. Gerçekten de
durum böyle oldu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in emirlerinin
mektupları dört bir taraftan geliyor ve Arapların tamamen ya da kısmen isyan
ettiklerini ve Müslümanlara musallat olduklarını bildiriyordu. Ebu Bekir (r.a.)
ise, Resıllullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gönderdiği elçiler
aracılığıyla nasıl savaş emrini veriyor idiyse, öylece emir veri-yordu.
Elçilerini emirleriyle donatıp geri gönderiyor, onların elçilerinin peşine
başka elçiler gönderiyordu. Onlarla yaptığı bu görüşmelerle Usame'nin gelişi
için vakit kazanıyordu. O sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
Kuza'a ile Kelb üzerindeki emirleri İmru'u'l-Kays bin el-Asbağ el-Kelbi, Kayn
üzerinde Amr bin el-Hakem, Sa'ad-Hüzeym üzerinde Muaviye elValibi bulunuyor
idi. Vediatu'l-Kelbi kendisine uyanlarla birlikte irtidat etmiş, Imru'u'l-Kays
ise dini üzerinde kalmıştı. Kayn'lı Zümeyl bin Kutba irtidat etmiş, Amr ise
dini üzere kalmıştı. Sa'ad-Hüzeym'den Muaviye de kendisine uyanlarla birlikte
irtidat etmişti. Hz. Ebu Bekir (R.A.) Imru'u'l-Kays'a (ki Hazreti Hüseyn'in
kızı Sükeyne'nin dedesidir) mektup yazdı. O da Vedia ile Amr üzerine yürüdü.
Zümeyl ile Muaviye el-Uzri'yi beklemeye başladı. Bu sırada Usame'nin süvarileri
Kuza'a'lıların yurdunun tam ortasına geldi. Onların üzerine bir hücum
tertipleyip ganimetI er alarak salimen geri döndüler.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA