İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 11. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ESVEDU'L-ANSİ'NİN YEMEN'DEKİ DURUMLARININ HABERİ

 

Asıl adı Ayhele bin Ka'ab bin Avf el-Ansi'dir. Ans ise Mezhic Kabilesi'nin bir koludur. Onun lakabı ''Zu'l-Himar'' yani ''peçe sahibi''dir. Çünkü sürekli olarak sanklı ve yüzü örtülü idi.

 

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Bazan Müslüman olunca ve O'nunla birlikte Yemenliler de İslam'a girince, bütün Yemen'i O'na bağlamış ve kendisini tüm muhaliflerinin üzerine emir tayin etmiş idi. Bazan ölünceye kadar Yemen emiri olarak kaldı. Fakat Bazan öldükten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yemen'in çeşitli bölgelerine emirlerini görevli olarak göndermişti. Bu şekilde Amr bin Hazm'ı Necranlılar üzerine, Halid bin Said bin el-As'ı Necran ile Zebid arasındaki bölgeye, Amir bin Şehr'i Hemedan üzerine, Şehr bin Bazan'ı San'a üzerine, Tahir bin Ebi Hale'yi Akk ile Eş'ariler üzerine, Ebu Musa'yı Me'rib üzerine, Ya'la bin Ümeyye'yi el-Cened üzerine tayin etmişti. Muaz ise, Yemen ile Hadramut arasında bulunan bütün emirler arasında gidip gelen bir öğretici idi. Hadramut'un başına ise Ensar'dan Ziyad bin Lebid'i, es-Sekasik ve es-Sekun üzerine Ukkaşe bin Sevr'i, Muaviye bin Kindeoğulları üzerine Abdullah ya da elMuhacir'i tayin etmiş idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalandı ve O'nun bu rahatsızlığı geçmedi. Sonunda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti. Ve adı geçenler vefatı sırasında Yemen ve Hadramut bölgelerinde emir (vali) olarak görev yapmakta idiler.

 

Yalancı Esved'e karşı ilk çıkanlar Şehr, Feyruz ve Dazeveyh idi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Veda Haccı'ndan dönüp vefatından önceki hastalığının dışında bir hastalığa yakalanmış ve Esvedu'l-Ansi de bunu haber almıştı. Bunun üzerine Peygamberlik iddiasında bulundu. Esved, eli çabuk birisi olduğu için, çevresindekilere şaşırtıcı bazı oyunlar gösteriyordu. Mezhidiler O'na tabi oldu. Böylelikle Esved ile başlayan irtidad hareketi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hayatında ve İslam tarihinde görülen ilk irtidad olmuş oluyordu. Esved, Necran'lılar üzerine hücum etmiş oradan Amr bin Hazm ve Halid bin Said'i çıkartmıştı. Daha sonra Kays bin Abd Yeğus bin Mekşuh Murad emiri Ferve bin Müseyk'in üzerine hücum etti. O'nu oradan sürüp Ferve'nin yerine geçti. Esved de Necran'dan San'a'ya geçti. Şehr bin Bazan karşı çıkıp O'nunla çarpıştı. Şehr, Esved'in isyanının yirmi beşinci günü öldürüldü. Muaz, ise Me'rib'de bulunan Ebu Musa'nın yanına kaçıp gitti. Her ikisi de Hadramut'a vardılar. Ferve'ye ise Mezhic'liler arasından İslam'a girmiş ve irtidat etmeyen kimseler katıldılar.

 

Sonunda Yemen mülkü yalnızca Esved'in eline geçti. Yemen'deki bütün emirler Tahir bin Ebi Hale'ye katıldılar. Yalnız Amr ve Halici, Medine'ye geri döndüler. Tahir ise, Akk ve San'a Dağlarında idi. Esved, Hadramilt tümsekliğinden Taif'e, oradan Bahreyn'e kadar olan bölgeyi eline geçirdiği gibi, el-Ahsa'dan Aden'e kadar olan bölgeyi de eline geçirdi. O'nun bu durumu saman alevi gibi yayılıyordu. Şehr ile karşılaştığı günü yanındaki süvarilerin sayısı öbür binekliler dışında yedi yüz kişi idi. Gittikçe işleri daha bir tehlikeli durum arzediyordu. O'nun Mezhic üzerindeki vekili Amr bin Ma'dikerib, askerleri üzerindeki vekili ise, Kays bin Abd Yegus idi. el-Ebna'nın durumu ise Feyruz ve Dazeveyh'in elinde idi.

 

Esved, Şehr bin Bazan'ın öldürülmesinden sonra O'nun hanımı ile evlenmiş idi. Bu kadın Feyruz'un amcasının kızı idi. Hadramut'ta bulunan Müslümanlar üzerlerine bir ordu göndermesinden yahut da Esved gibi bir yalancı peygamberin türemesinden çekindikleri için Muaz, es-Sekun'lulardan bir kadın ile evlenmiş, es-Sekun'lular da O'na meyl etmiş idi.

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tayin ettiği emirlere ve Yemen'de bulunan Müslümanlara Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gelen yazılı emirleri "Esved ile savaşmayı" öngörüyordu. Bunun üzerine Muaz bu işi üstlendi ve Müslümanların manevi güçleri yükseldi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in mektubunu getiren Ezd'lilerden Vebar bin Yuhannas idi. Cişnes ed-Deylemi dedi ki: "Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yazılı emirleri bizlere O'nu ya çarpışmak suretiyle ya da suikast yoluyla öldürmek şeklinde geliyordu. (Cişnes burada kendisini, Feyruz'u ve Dazeveyh'i kastediyor.) Ayrıca, henüz dininde sebat edenlerle de yazışmamızı da emrediyordu. Biz de bu şekilde çalıştık. Başımızda kesif bir kalabalık gördük. Kays bin Abd Yegus'un durumunda bir değişiklik olmuştu. Kendi aramızda: "Kays ölümden korkar. Bu bakımdan O'na yapacağımız ilk çağrıyı bile kesinlikle kabul eder." dedik. Bunun üzerine çağırıp Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den gelen haberleri, emirleri ona bildirdik. Bizi üzerine sanki gökten inmiş iz gibi karşıladı. çağrımızı kabul etti. Biz de diğer Müslümanlarla yazışmaya devam ettik. Şeytan O'na bazı şeylerin haberini götürdü. Bunun üzerine Esved, Kays'ı çağırıp Şeytanının Kays'ı düşmana meyletmesinin cezası olarak öldürülmesini emrettiğini söylüyor, deyince Kays: "Sen benim içimden böyle bir şey geçirmekten kesinlikle çok uzaksın, çok büyüksün" dedikten sonra bizim, yanımıza gelerek: "Ey Cişnes, Feyruz ve Dazeveyh" deyip Esved'in söylediklerini bildirdi. O, bizimle bu şekilde konuşmakta iken Esved haber gönderip bizi tehdit etti. Biz de ona karşı bir özür beyan ettik, ondan kurtulduk. Fakat o da bizden kuşkulanmaya devam ettiği gibi biz de ondan korkup duruyor idik. Tam bu durumda iken bizlere Amir bin Şehr, Zü Züa, Zü Mürran, Zu'l-Kela' ve Zü Zuleym' den haberler geldi ve bizleri desteklediklerini bildirdiler. Biz de bunlara mektuplar yazarak, işimizi bir raya oturtana kadar hiçbir şey yapmamalarını emredip bildirdik. Bütün bu topluluklar. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara mektup yazdığı için ayağa kalkmış ve coşmuşlardı. Aynı şekilde Necranlılara mektup yazmış ve dediğini kabul etmişlerdi. Bu durumun haberleri Esved'e ulaştı ve sonunun yaklaştığını anladı."

 

Cişnes ed-Deylemi anlatmasına devam ediyor: Bazan'ın oğlu Şehr'in öldürülmesinden sonra Şehr'in hanımı olup Esved'in kendisiyle evlendiği Azad'ın yanına girdim. Ona durumumuz ve kararımızı bildirip kocası Şehr'in öldürülmesini, aşiretinin yok edilmesini, kadınların namusunun payimal edilmesini hatırlattım. Bana: "Allah'a yemin ederim, Allah'ın yarattıkları arasında bundan daha çok nefret ettiğim hiçbir kimse yoktur." diye cevap verdi ve şöyle devam etti: "Hiçbir zaman bu Allah'ın hakkıdır deyip hiçbir şey yapmaz ve hiçbir haramdan çekinmez. Siz bana durumunuzu bildirin ben de size bu işin yolunu göstereyim" diye bitirdi. Cişnes der ki: Bunun üzerine oradan çıktım ve Feyruz, Dazeveyh ve Kays'a durumu anlattım. Tam bu esnada bir adam gelerek Kays'ı Esved'in yanına çağırdı. Kays O'nun yanına girdiğinde Esved'in yanında Mezhic'lilerden ve Hemedan'lılardan on kişi bulunuyor idi. Bu bakımdan O'nu öldüremedi. Esved, Kays'a: "Ben sana doğruyu haber vermiyor muyum? Ve senin bana söylediklerin yalan değil midir?" (Şeytanını kastederek): "O, bana: Eğer sen Kays'ın elini kesmeyecek olursan, O, senin boynunu uçuracaktır" diye söylüyor, deyince Kays ona: "Sen Resulullah olduğun halde benim öldürülmem gerçek ve doğru bir şeyolamaz. Bana neyi arzu ediyorsan emret yahut beni öldür. Çünkü bir defa ölmek defalarca ölmekten daha kolaydır. "

 

Bunun üzerine Esved, Kays'a karşı yumuşadı ve ilişmedi. Kays, yanından çıkıp bizden tarafa geçince: "Yapacağınızı yapınız" dedi ve bizimle beraber oturmadı.

 

Esved bizim yanımıza büyük bir kalabalıkla çıkıp geldi. Biz, O'nun önünde kalktık. Kapıda yüz kadar sığır ile deve vardı. Bunları kestikten sonra bıraktı. Arkasından da: "Ey Feyruz, senin hakkında bana ulaşan haberler doğru mudur?" diyerek harbe'sini ona karşı çevirdi ve: "Seni kesmek geldi içimden" diye ekleyince, Feyruz: "Sen bize hısım olmayı seçtin ve bizi başkalarına üstün tuttun. Eğer sen bir peygamber olmasaydın senden payımızı başka bir şeye değişmez miydik? Nasıl öyle bir şey yaparız ki senin sayende biz dünyanın da amretin de iyiliğini kazanmış bulunuyoruz?" demesi üzerine, Esved: "O halde al bunu paylaştır" dedi, Feyruz da paylaştırıp arkasından yetişti. Bu sırada Esved'in kulağına bir adamın Feyruz'dan nakledip: "Yarın ben O'nu arkadaşlarıyla birlikte öldüreceğim" diye bir ses işitiyordu. Dönüp baktığında, Feyruz'u gördü. Feyruz da kendisine paylaştırma işini yapıp bitirdiğini bildirdi. Daha sonra Esved içeri girdi. Feyruz da geri dönüp bizi durumdan haberdar etti. Bu sefer Kays'a haber gönderip yanımıza gelmesini söyledik. O da gelince toplanıp benim bir daha Azad'ın yanına giderek kararımızı bildirmek ve görüşünü almak konusunda görüş birliği ettik. Bunun üzerine O'nun yanına gittim ve durumu bildirince, bana şunları söyledi: "O, çok sıkı bir koruma altındadır. Köşkün etrafında bekçi ve koruyucu bulunmayan tek yer burasıdır, buranın da arka tarafı şu şu yere bakıyor. Akşam olduğu zaman, burayı alttan kazınız. Orada gözetleyici ve koruyucu yoktur. Bu şekilde onu öldürmek çok kolay olacaktır. Ayrıca, orada bir kandil ve silah da bulacaksınız."

 

Bu sırada evlerinden birisinden çıkmakta olan Esved beni gördü ve: "Benim bulunduğum yere ne diye girdin?" diye sorup başıma vurarak yere düşürdü. Oldukça güçlü ve kuvvetli idi. Tam bu sırada hanımı kendisini şaşırtacak şekilde bağırdı ve: "Benim amcamın oğlu beni ziyarete geliyor ve sen O'na bunu yapıyorsun ha?" demesi üzerine beni bıraktı, ben de arkadaşlarımın yanına giderek onlara: "Kaçalım kurtulalım" deyip olanları anlattım.

 

Bizler bu şekilde şaşkınlık içerisinde iken, Azad'ın bir elçisi gelerek: "Senden ayrıldığımızda anlaştığımız, görüş birliğine vardığımız konuyu sakın bırakmayasınız." Bu konuda tatmin oluncaya kadar elçi ile birlikte oldum. Feyruz'a: "Git ve Azad'dan durumun kesinliğini öğren" dedik. Feyruz dediğimizi yaptı. Durumu haber edince, Feyruz: "Gizlice bizler tünelimizi kazarız." dedi. Bu sırada Esved içeri girdi. O da üzerindeki örtüyü kaldırıp bir ziyaretçi imiş gibi Azad'ın yanında oturdu. Esved, Azad'ın yanına girince, karısını kıskandı. Azad, aralarında süt emme ve kendisine göre haram sayılan bir akrabalık bulunduğunu bildirdi. Bunun üzerine Esved, Feyruz'u yanından çıkarttı. Akşam olduğu zaman işimize başladık ve taraftarlarımıza durumu bildirip alelacele Hemdaniler ile Himyerlilerle yazışıp ondan sonra kazma işimize başladık. Sonunda eve girdik. Orada bir kalkan altında kandil bulduk. Bizim en güçlümüz olan Feyruz'un arkasına geçip O'na: "Bak bakalım ne görüyorsun?" dedik. Feyruz yanımızdan ayrıldı. Bizler, O'nun ile koruyucular arasında bulunuyorduk. Feyruz, evin kapısına yanaştığında şiddetli bir horultu sesi işitti. Kadın ise, uyumuyordu. Kapının yanında dikildiğinde, Şeytan O'nu oturtup onun dili üzere şunları söyledi: "Ne oluyor benimle senin aranda ne var? Ey Feyruz?" Feyruz, geri dönecek olursa, kendisinin de kadının da ölümüyle sonuçlanacağı korkusuyla alelacele üzerine atıldı ve onunla sarmaş dolaş oldu. Deve gibi birisi idi. Feyruz, Esved'in kafasını yakalayıp O'nu öldürdü, boynunu kırdı. Ayrıca dizini sırtına koyup onu da kırdıktan sonra çıkmak üzere kalktığında kadın, onu henüz öldürmemiş olduğu düşüncesiyle elbisesinden yakaladı. Feyruz kendisine: "Onu öldürdüm ve seni de ondan kurtardım" dedi. Daha sonra yanımıza gelip bizi durumdan haberdar etti. Onunla birlikte Esved'in üzerine girdik. Öküz gibi böğürüyordu. Ben elimdeki bıçakla kafasını kestim. Bekçiler geldiğinde, "Ne oluyor?" diye sordular. Kadın: "Peygambere vahiy geliyor" diye cevap verince, hepsi rahatladılar. Biz de yani, Feyruz, Dazeveyh ve Kays ile birlikte taraftarlarımıza durumu nasıl haber vereceğimizi görüştük. Sonunda ilan etmek konusunda görüş birliğine vardık. Tan yeri ağardığında bizimle taraftarlarımız arasındaki parola ile seslendik. Müslümanlar ve kafirler hep birlikte korkuya kapıldılar. Daha sonra ezan okuduk. Ben de: "Şahitlik ederim ki Muhammed Allah'ın Resulü, Ayhele de yalancıdır" derken O'nun başını önlerine attık. Arkadaşları ve bekçileri çevremizi sardılar ve talana başladılar. Bunun üzerine: "Ey San'a'lılar, kimin yanında Esved taraftarlarından kimse var ise, onu yakalasın!" dedik. Onlar da dediğimizi yaptılar. Arkadaşları dışarıya çıktıklarında yetmiş kişi kaybetmiş idiler. Karşılıklı olarak yazıştık. Sonunda onların ellerindekilerini, bizim de ellerimizdekileri karşılıklı olarak bırakmayı kararlaştırdık. Biz de bunu yaptık. Fakat onlar bizden hiçbir şeyalmadılar, alamadılar. San'a ile Necran arasındaki bölgeye dağıldılar. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı da görevlerinin başına döndüler. Bize Muaz bin Cebel namaz kıldırdı. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e O henüz hayatta iken, Esved'in haberini bildirdik.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olayın olduğu gece haberini almıştı. Fakat bizim elçilerimiz Medine'ye vardığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etmiş bulunuyordu. Bu nedenle bize Ebü Bekir cevap verdi. İbn Ömer der ki: "Esved'in öldürüldüğü gece, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e semadan haber gelmişti. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "el-Ansı öldürüldü. O'nu mübarek bir aileden mübarek birisi öldürdü" deyince, "O'nu kim öldürdü?" diye soruldu, O da:

"Onu Feyruz öldürdü" diye buyurdu.

 

Denildiğine göre, Ansi'nin başından sonuna kadar durumu üç ay sürmüştür. Dört ay dolaylarında da söylenmiştir. O'nun öldürüldüğü müjdesini getiren, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in vefatından sonra Rabiülevvel ayının sonlarında gelmiştir. Böylece bu Medine'de Ebü Bekir'in aldığı ilk müjde oldu.

 

Feyruz der ki: "Esved'i öldürdükten sonra işimiz eski durumuna geldi.

 

Muaz bin Cebel'e haber gönderdik, O da gelip bize namaz kıldırmaya başladı. O sırada bizler Esved'in taraftarları olan O atlıların dışında hoşumuza gitmeyecek bir şey kalmadığını umuyorken, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in vefatı haberi geldi. Böylece işler daha çözüldü ve yer yerinden oynadı. "

 

* * *

 

Bu yıl içerisinde Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızı Hz. Fatıma (R.A.) Ramazan'ın üçüncü (22 Kasım 632) günü yirmi dokuz ya da o civar yaşlarda vefat etti. O'nun Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den üç ay sonra vefat ettiği söylendiği gibi, altı ay sonra vefat ettiği de söylenmiştir. O'nu Hz. Ali ile Esma binti Umeys yıkadı, Abbas bin Abdülmuttalib cenaze namazını kıldırdı. Cenazeyi kab re indirmek için Abbas, Ali ve Abbas'ın oğlu el-Fadl hazretleri indi.

 

Yine bu yıl içerisinde Hz. Ebu Bekir es-Sıddik (R.A.)'in oğlu Abdullah vefat etti. Abdullah Taif'te Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte iken Ebu Mihcen'in kendisine attığı bir okla isabet almış, daha sonra bu ok yarası nüksetmiş, Şevval (20 Aralık 632 - 17 Ocak 633) ayında vefat etmiş idi.

 

Hz. Ebu Bekir'e (r.a.) biat edilen bu yılda Yezdicürd Fars ülkesinin hükÜmdarı oldu.

Yine bu yıl yani Hicretin 11. yılında Ömer bin el-Hattab Eş'arİlerden bir grup kişiden kölesi Eslem'i Mekke'de satın almıştır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

İRTİDAT HABERLERİ