İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
USAME
BİN ZEYD'İN ORDUSUNUN SEFERE ÇIKARILMASI
Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Üsame bin Zeyd'i bir ordunun başına geçirerek Şam'a
doğru gitmeyi emretmiş olduğundan daha önce söz etmiş idik. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Medine ve civarı halkına O'nunla gitmeyi emretmişti ve bunlar
arasında Ömer bin el-Hattab da bulunuyor idi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Üsame Ordusu yola çıkmadan vefat etmiş, diğer taraftan Araplar ya
genel olarak, ya da her bir kabileden kısmen olmak üzere irtidad etmişler,
nifak başgöstermiş, Yahudiler ile Hıristiyanlar kafalarını kaldırrınş idi.
Müslümanlar peygamberlerini yitirdikleri, az oldukları ve buna karşılık
düşmanlarının fazlalığı dolayısıyla geceleyin sağanak bir yağmura tutulmuş
koyunlar durumuna düşmüşlerdi. Bunun üzerine Müslümanlar Hz. Ebu Bekir'e -Üsame
ordusunu kastederek-: "Bunlar Müslümanların askerleridir. Araplar ise
görmüş olduğun gibi teker teker elinden çıkmış bulunuyor. O halde senin,
etrafından Müslümanların cemaatini dağıtmaman gerekmektedir." deyince, Hz.
Ebu Bekir: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki, eğer vahşi hayvanların
beni kapıp götüreceklerini bilsem, yine de Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in emrettiği şekilde Üsame Ordusu'nu kesinlikle yola çıkartırın."
dedi. Daha sonra Müslümanlara bir hutbe okuyup savaşa hazırlıklı olmayı
emretti. Üsame Ordusu arasında yer alan herkesin de el-Curf'daki kamp yerine
gitmelerini emretti. Onlar da Hz. Ebu Bekir'in onlara emrettiği şekilde yola
çıktılar. Diğer taraftan Hz. Ebu Bekir, bulundukları yerde hicret etmiş
oldukları kabul edilen kabilelerden askerler hazırladı. Böylelikle bunlar kendi
kabileleri etrafında silahlı kıtalar haline gelmiş oldular. Ancak bunlar sayıca
çok azdı.
Askerler
''el-Curf'' denilen yerdeki kamplarına varıp tamam olunca, Üsame askerleri
arasında bulunan Ömer bin el-Hattab'ı Hz. Ebu Bekir'e göndererek,
beraberindekilerle birlikte dönmek üzere ondan izin istedi ve şunları söyledi:
"İnsanların ileri gelenleri ve söz sahibi kimseleri benimle beraber
bulunuyor. Ben, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in halifesi,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in haremi ve Müslümanlar için endişeleniyor
ve müşriklerin hücumuna uğramalarından korkuyorum." Üsame ile beraber
bulunan Ensar ise, Ömer bin el-Hattab'a şunları söyledi: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in halifesi Ebu Bekir'e eğer bizim geri dönmemizi
kabul etmeyecek olursa, O'na bizden şunu bildir ve iste ki, bizim üzerimize
Üsame'den daha yaşlı bir adamı komutan tayin etsin."
Hz.
Ömer (R.A.) Üsame'nin emrini alıp Ebu Bekir'e götürdü. Üsame'nin dediklerini
bildirince: "Eğer köpekler ve kurtlar beni parçalayacak olsalar da yine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in emrini yerine getiririm ve
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kestirip attığı bir konudaki
hükmünü yeryüzünde benden başka hiçbir kimse kalmayacak olsa bile mutlaka
uygularım." dedi. Bu sefer Hz. Ömer: "Ensar, Üsame'den daha yaşlı bir
adam istiyor" deyince, Ebu Bekir oturmakta olduğu yerden kalkıp Ömer'i
sakalından yakalayarak: "Heyannesi acı haberini alasıca! Ey Hattab'ın
oğlu, O'nu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutan tayin etmiş bulunuyor.
Şimdi sen kalkıp O'nu görevden almamı istersin ha?"
Daha
sonra Ebu Bekir çıkıp toplanma yerine vardı, onları yola çıkardı.
Üsame
bineğinin üstünde olduğu halde (Halife) O'nunla yanya-na yaya olarak yürüdü.
Üsame: "Ey Allah'ın Resulü'nün halifesi, ya sen de binersin yahut ben de
inerim" deyince Hz. Ebu Bekir: "Allah'a yemin ederim ne sen inersin,
ne de ben binerim. Hem Allah yolunda kısa bir süre iki ayağımı ne diye
tozlandırmayayım ki? Çünkü gaziye attığı her bir adım karşılığında yedi yüz
sevap yazılır, yedi yüz derece yükseltilir ve yedi yüz günahı silinir."
Geri
dönmeyi arzu edince de Üsame'ye: "Eğer Ömer'i geri vermekle bana yardımcı
olmayı uygun görüyorsan O'nu bana ver" dedi. Üsame de Hz. Ömer'in geri
dönmesine izin verdi. Hz. Ebu Bekir daha sonra onlara tavsiyede bulundu ve
şunları söyledi: "Hainlik etmeyiniz. Sözünüzde durmamazlık etmeyiniz.
Ganimetten çalmayınız, öldürülmüş olanların ağız burun kulak gibi organlarını
kesmeyiniz. Çocukları öldürmeyiniz. Yaşlıları ve kadınları da öldürmeyiniz.
Hurma ağaçlarını kesip yakmayınız; meyve veren hiçbir ağacı kesmeyiniz. Yemek
için müstesna ne bir koyun ne bir sığır, ne de bir deve kesiniz. Manastırlara
çekilmiş ve kendilerine dünyadan el-etek çektirmiş bir takım kimselere
rastlayacaksınız. Onları ve kendilerini kendisine adadıkları şeylerle baş-başa
bırakınız. Yine kafalarının ortasını tıraş ettirmiş ve etrafım bırakıp sarık
gibi bağlamış kimseler de göreceksiniz. Onların kafalarını kılıçla uçurunuz.
Haydi Allah'ın adıyla ileri atılınız."
Daha
sonra Üsame'ye Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine verdiği
emirleri yerine getirmesini vasiyet etti. Üsame irtidad etmiş bulunan
Kuzaa'lılardan bir grup kabileyi vurarak onlardan ganimetler alıp geri döndü.
Onun gidiş gelişi kırk gün sürmüştü. Yetmiş gün olduğu da söylenmiştir.
Üsame
Ordusu'nun gönderilmesi Müslümanlara en çok faydası dokunan işlerden biri
olmuştur. Çünkü Araplar: "Eğer onların güçleri yerinde olmasaydı bu orduyu
göndermezdi." diyerek yapmak istedikleri pek çok şeyden geri kalmışlardı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ESVEDU'L-ANSİ'NİN
YEMEN'DEKİ DURUMLARININ HABERİ