İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 11. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

USAME BİN ZEYD'İN ORDUSUNUN SEFERE ÇIKARILMASI

 

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Üsame bin Zeyd'i bir ordunun başına geçirerek Şam'a doğru gitmeyi emretmiş olduğundan daha önce söz etmiş idik. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine ve civarı halkına O'nunla gitmeyi emretmişti ve bunlar arasında Ömer bin el-Hattab da bulunuyor idi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Üsame Ordusu yola çıkmadan vefat etmiş, diğer taraftan Araplar ya genel olarak, ya da her bir kabileden kısmen olmak üzere irtidad etmişler, nifak başgöstermiş, Yahudiler ile Hıristiyanlar kafalarını kaldırrınş idi. Müslümanlar peygamberlerini yitirdikleri, az oldukları ve buna karşılık düşmanlarının fazlalığı dolayısıyla geceleyin sağanak bir yağmura tutulmuş koyunlar durumuna düşmüşlerdi. Bunun üzerine Müslümanlar Hz. Ebu Bekir'e -Üsame ordusunu kastederek-: "Bunlar Müslümanların askerleridir. Araplar ise görmüş olduğun gibi teker teker elinden çıkmış bulunuyor. O halde senin, etrafından Müslümanların cemaatini dağıtmaman gerekmektedir." deyince, Hz. Ebu Bekir: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki, eğer vahşi hayvanların beni kapıp götüreceklerini bilsem, yine de Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in emrettiği şekilde Üsame Ordusu'nu kesinlikle yola çıkartırın." dedi. Daha sonra Müslümanlara bir hutbe okuyup savaşa hazırlıklı olmayı emretti. Üsame Ordusu arasında yer alan herkesin de el-Curf'daki kamp yerine gitmelerini emretti. Onlar da Hz. Ebu Bekir'in onlara emrettiği şekilde yola çıktılar. Diğer taraftan Hz. Ebu Bekir, bulundukları yerde hicret etmiş oldukları kabul edilen kabilelerden askerler hazırladı. Böylelikle bunlar kendi kabileleri etrafında silahlı kıtalar haline gelmiş oldular. Ancak bunlar sayıca çok azdı.

 

Askerler ''el-Curf'' denilen yerdeki kamplarına varıp tamam olunca, Üsame askerleri arasında bulunan Ömer bin el-Hattab'ı Hz. Ebu Bekir'e göndererek, beraberindekilerle birlikte dönmek üzere ondan izin istedi ve şunları söyledi: "İnsanların ileri gelenleri ve söz sahibi kimseleri benimle beraber bulunuyor. Ben, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in halifesi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in haremi ve Müslümanlar için endişeleniyor ve müşriklerin hücumuna uğramalarından korkuyorum." Üsame ile beraber bulunan Ensar ise, Ömer bin el-Hattab'a şunları söyledi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in halifesi Ebu Bekir'e eğer bizim geri dönmemizi kabul etmeyecek olursa, O'na bizden şunu bildir ve iste ki, bizim üzerimize Üsame'den daha yaşlı bir adamı komutan tayin etsin."

 

Hz. Ömer (R.A.) Üsame'nin emrini alıp Ebu Bekir'e götürdü. Üsame'nin dediklerini bildirince: "Eğer köpekler ve kurtlar beni parçalayacak olsalar da yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in emrini yerine getiririm ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kestirip attığı bir konudaki hükmünü yeryüzünde benden başka hiçbir kimse kalmayacak olsa bile mutlaka uygularım." dedi. Bu sefer Hz. Ömer: "Ensar, Üsame'den daha yaşlı bir adam istiyor" deyince, Ebu Bekir oturmakta olduğu yerden kalkıp Ömer'i sakalından yakalayarak: "Heyannesi acı haberini alasıca! Ey Hattab'ın oğlu, O'nu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutan tayin etmiş bulunuyor. Şimdi sen kalkıp O'nu görevden almamı istersin ha?"

 

Daha sonra Ebu Bekir çıkıp toplanma yerine vardı, onları yola çıkardı.

 

Üsame bineğinin üstünde olduğu halde (Halife) O'nunla yanya-na yaya olarak yürüdü. Üsame: "Ey Allah'ın Resulü'nün halifesi, ya sen de binersin yahut ben de inerim" deyince Hz. Ebu Bekir: "Allah'a yemin ederim ne sen inersin, ne de ben binerim. Hem Allah yolunda kısa bir süre iki ayağımı ne diye tozlandırmayayım ki? Çünkü gaziye attığı her bir adım karşılığında yedi yüz sevap yazılır, yedi yüz derece yükseltilir ve yedi yüz günahı silinir."

Geri dönmeyi arzu edince de Üsame'ye: "Eğer Ömer'i geri vermekle bana yardımcı olmayı uygun görüyorsan O'nu bana ver" dedi. Üsame de Hz. Ömer'in geri dönmesine izin verdi. Hz. Ebu Bekir daha sonra onlara tavsiyede bulundu ve şunları söyledi: "Hainlik etmeyiniz. Sözünüzde durmamazlık etmeyiniz. Ganimetten çalmayınız, öldürülmüş olanların ağız burun kulak gibi organlarını kesmeyiniz. Çocukları öldürmeyiniz. Yaşlıları ve kadınları da öldürmeyiniz. Hurma ağaçlarını kesip yakmayınız; meyve veren hiçbir ağacı kesmeyiniz. Yemek için müstesna ne bir koyun ne bir sığır, ne de bir deve kesiniz. Manastırlara çekilmiş ve kendilerine dünyadan el-etek çektirmiş bir takım kimselere rastlayacaksınız. Onları ve kendilerini kendisine adadıkları şeylerle baş-başa bırakınız. Yine kafalarının ortasını tıraş ettirmiş ve etrafım bırakıp sarık gibi bağlamış kimseler de göreceksiniz. Onların kafalarını kılıçla uçurunuz. Haydi Allah'ın adıyla ileri atılınız."

 

Daha sonra Üsame'ye Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine verdiği emirleri yerine getirmesini vasiyet etti. Üsame irtidad etmiş bulunan Kuzaa'lılardan bir grup kabileyi vurarak onlardan ganimetler alıp geri döndü. Onun gidiş gelişi kırk gün sürmüştü. Yetmiş gün olduğu da söylenmiştir.

 

Üsame Ordusu'nun gönderilmesi Müslümanlara en çok faydası dokunan işlerden biri olmuştur. Çünkü Araplar: "Eğer onların güçleri yerinde olmasaydı bu orduyu göndermezdi." diyerek yapmak istedikleri pek çok şeyden geri kalmışlardı.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ESVEDU'L-ANSİ'NİN YEMEN'DEKİ DURUMLARININ HABERİ