İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 6. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Zİ KARED GAZVESİ

 

Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye vardı. Fakat birkaç gün kaldıktan sonra Uyeyne bin Hısn el-Fezari, Gatfanlılar'dan bir grup atlı ile birlikte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ait deve ve atların üzerine hücum tertipledi. Onları ilk fark eden kişi Eslem'li Seleme bin el-Ekva oldu. Ebu Ca'fer, İbn İshak'tan naklederek bu gazveyi bu şekilde Lihyanoğulları Gazvesi'nden sonra zikretmiştir. Seleme'den gelen doğru rivayet ise: Bu gazvenin Nebi'in Hudeybiye'den geri dönüp Medine'ye vardıktan sonra olduğu şeklindedir. Bu iki olayarasında ise belirli bir zaman farkı vardır.

 

Seleme bin el-Ekva' anlatıyor: "Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Hudeybiye antlaşmasından sonra Medine'ye döndüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) develerini kölesi Rebah ile birlikte gönderdi. Talha bin Ubeydullah'a ait bir atın sırtında ben de onunla birlikte gittim. Sabah olduğunda ansızın Abdurrahman bin Uyeyne bin Hısn el-Fezari'nin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ait olan bineklere hücum tertiplediğini, onların hepsini önüne katıp götürdüğünü ve çobanlarını öldürdüğünü gördüm. Bunun üzerine: ''Ey Rebah, bu atı al, Talha'ya ulaştır. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e de müşriklerin kendisine ait bulunan bineklerine hücum ettiklerini bildir'' dedim. Ondan sonra tepeye doğru koşup üç defa, ''Hücuma uğradım'' diye bağırdım. Arkalarına takılıp onlara ok atmaya ve şu beyiti okumaya başladım:

 

''Al şu oku ben Ekva 'nın oğluyum, Bugün helal süt emmişlerin günüdür.''"

 

Seleme devamla: "Allah'a yemin ederim ok atıp onları bu şekilde öldürmeye devam ederken bir atlı çıkıp bana karşı gelmeye başladı. Bir ağacın dibine geri döndüm, ona da ok atmaya başladım ve sonunda öldürdüm. Arkasından onların dağ aralarındaki dar yollara saptıklarını gördüm. Bu sefer üstlerinden onlara taş atmaya başladım. Aynı şekilde çabalamaya devam ettim. Sonunda onlardan geri almadık, tek bir deve bile kalmadı. Bu şekilde onlardan develeri aldıktan sonra yüklerini hafifletmek amacıyla otuz tane kalkandan ve otuz tane elbiseden daha fazla miktardaki eşyayı bırakıp kaçtılar. Bıraktıkları her bir şey üzerine bir işaret koyuyordum ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı onu tanısınlar. Nihayet bir tepenin dar yolundan geçmekteyken Uyeyne bin Hısn bin Huzeyfe bin Bedr yardım için onlara geldi. Oturup kuşluk vakti kahvaltılarım yapmaya başladılar. Uyeyne beni görünce: ''Bu da ne oluyor?'' diye sordu. Onlar: ''Dün bundan çok sıkıntılar çektik, elimizde bulunan her şeyi bizden kurtardı.'' Yerimden ayrılmadan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in atlılarının ağaçlar arasından görülmekte olduğunu farkettim. Onlardan ilk gördüğüm kişi Esed'li el-Ahram'dır. Adı Muhriz bin Nadla'dır. Esed bint Huzeyfe Kabilesi'ne mensuptur. O'nun arkasından Ebu Katade bu ikisinin de arkasında el-Mikdad bin Amr el-Kindi vardı. Ben, el-Ahram'ın atının dizginlerini tutarak: ''Bunlardan kendini koru, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve arkadaşlarına varıncaya kadar senin yolunu kesmesinler'' dedim. O ise bana: ''Ya Seleme, eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsan benimle şehitlik arasına girme'' dedi." Seleme devam ediyor: "Bunun üzerine onu bıraktım; o ve Abdurrahman bin Uyeyne karşı karşıya geldiler. Ahram, Abdurrahman'ın atını vurdu. Abdurrahman ise bir darbe vurarak onu öldürdü. Bundan sonra Abdurrahman, el-Ahram'ın atına geçip bindi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in atlısı Ebu Katade Abdurrahman'a yetişti ve kılıcını ona sapladı. Ondan sonra da bütün talancılar kaçıp gittiler." Seleme der ki: "Muhammed'i şereflendirene yemin ederim, mutlaka onların peşinden yürüye yürüye gideceğim onları takip edeceğim. Ta ki Muhammed'in ashabının ne tozunu ne de kendilerini görmeyeyim.

 

Talancılar, içinde su bulunan bir mağaraya güneş batmadan önce vardılar. Bu mağaraya ''Zi Kared'' adı veriliyordu. Onlar, bu mağaradaki sudan içmek istediler. Çünkü çok susamışlardı. Benim arkalarından koşmakta olduğumu görünce, onları kovaladım ve bir damla suyun tadına bile bakamadılar. ''Zü Ebher'' diye bilinen bir eve girdiler. Bir okumu atıp onlardan birisinin koluna sapladım ve bu arada şunları söyledim: ''Al şu oku ben el-Ekva'ın oğluyum, bugün helal süt emmişlerin günüdür.'' Tepede iki tane at gördüm. Onları da alıp Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına getirdim.

 

Amcam Amir, birisinin içinde biraz süt ve bir başkasında da su bulunan birer kapla yanıma gelip bana yetişti. Su ile abdest alıp, namaz kıldım ondan sonra da sütü içtim. Daha sonra Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardım. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i Zi Kared suyunun kenarında buldum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in düşmanın elinden kurtardığım develeri bütün kalkanları ve elbiseleri almış olduğunu gördüm. Bilal onlara dişi bir deve kesmiş ve etini yemeleri için kızartıyordu. Ben: ''Ey Allah'ın Resulü bırak da ben kendim için yüz adam seçeyim ve onlardan göz kırpacak kimse bırakmayayım'' dedimse de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve şöyle buyurdu: ''Bunlar Gatfan bölgesine hücum edecekler'' dedi. Ondan sonra Gatfan'dan bir adam gelerek şunları söyledi: ''Filan kişi onlar için develer kesmiş bulunuyor.'' Onlar develerin derisini yüzmekteyken bir toz gördüler ve ''Peşinizden gelenler var'' diyerek kaçmaya tekrar koyuldular.

 

Sabahı ettiğimizde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Bizim en iyi atlımız Katade, en iyi piyademiz de Seleme bin el-Ekva'dır'' dedi ve bana hem süvari payı, hem de piyade payı verdikten sonra ''el-Adba'' diye bilinen bineğinin üzerine kendisiyle birlikte beni de bindirdi. Yolumuza devam etmekte iken, Ensar'dan hiç bir şekilde kimsenin geçemediği birisini gördüm. ''Benimle yarışacak kimse var mı?'' diye defalarca söyleyince ben de: ''Ya Resulullah, annem babam sana feda olsun, bu adamla yarışmak için bana müsaade buyur'' deyince o da: ''Arzu ediyorsan yarış'' cevabını verdi." Seleme devam ediyor: "Oldukça hırslandım. Bir veya iki aşamadan sonra ona yetişerek: ''Allah'a yemin ederim seni geçtim'' dedim ve Medine'ye ondan önce vardım. Üç gün durduktan sonra Hayber'e doğru çıktık.

 

ilk olarak bu gazvede "Ey Allah'ın atlıları bininiz" diye seslenildi.

 

Bundan önce böyle bir ifade kullanılmamıştı."

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HUZA'A'LILARDAN MUSTALİKOĞULLARI GAZVESİ