İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 3. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

EBU RAFİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ

 

Bu yılın Cumadelahire (19 Kasım - 17 Aralık) ayında Yahudi Ebu Rafi'i Sellam bin Ebı'l-Hukayk öldürüldü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e karşı Ka'ab bin elEşrefi destekliyordu. Ka'ab bin el-Eşref öldürülünce, -ki onu öldürenler Evs'tendi- Hazrecliler şöyle dedi: "Allah'a yemin ederiz, Resülullah'ın katında onlar bizden ileri geçmemelidir." Evs ve Hazrec iki erkek devenin hamle yapması gibi karşılıklı olarak yarışıyorlardı. Hazrecliler ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)' e karşı İbn Eşref gibi düşmanlık besleyenlerin isimlerini hatırladılar. İbn Ebi'lHukayk'ın sözünü ettiler. İbn Ebl'l-Hukayk, Hayber'deydi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'dan O'nu öldürmek için izin istediler. Resulullah izin verdi. Hazrec Kabilesi'nden Abdullah bin Atik, Mes'ud bin Sinan, Abdullah bin Uneys, Ebu Katade, onların antlaşmalısı olan Huzai bin el-Esved, bu işe adayoldular. Onların başına Abdullah bin Atik'i başkan tayin etti. Bu şahıslar Hayber Kalesi'ne varıncaya kadar yola koyuldular. Gece Ebu Rafi'in evine vardılar. Bu evde içindekiler üzerinde kilitlemedik kapı bırakmadılar. Ebu Rafi' yerden yükseltilmiş bir odada kalıyordu. O'na seslenince, hanımı çıkıp, "Kimsiniz?" diye sordu. Onlar: "Biz, Araplardan birkaç kişiyiz, azığımız tükendi, biraz azık istiyoruz" deyince kadın onlara: "Arkadaşınız orada yatıyor, yanına gidin" deyince onlar da gittiler. Bulunduğu yerin kapısından girince kapıyı kapattılar ve yatağında bulunca üzerine atıldılar. Kadın, bağırdı. Onlardan birisi üstüne atılarak öldürmek istediyse de Peygamberin kadınların öldürülmesini ve çocukların öldürülmesini yasaklamasını hatırlayıp vazgeçti. Ebu Rafi'e kılıçlarıyla vurmaya başladılar. Üzerine bir hamle yapan Abdullah bin Uneys, kılıcını karmna sapladı ve sırtından çıkardı. Abdullah bin Atık'in gözleri zayıftı. Bu bakımdan merdivenden inerken düştü ve ayağı ekleminden çıktı. Onu taşımaya başladılar ve birlikte gizlendiler. Yahudiler onları her tarafta aradılarsa da hiçbirisini göremediler. Arkadaşlarının yani Ebu Rafi'in yanına geri döndüler. Müslümanlar şöyle dedi: "Allah'ın düşmanının öldürülmüş olduğunu nasıl anlayacağız?" Bunun üzerine onlardan birisi ayrılıp bulundukları yere gitti. Herkes Ebu Rafi'in etrafında toplanmış ve: "İbn Atik'i sesinden tanıdım" diyordu. Ben: "İbn Atik nerede?" diye sorunca, karısı: "Allah'a yemin ederim öldü" diye feryadı bastı. Sahabi anlatıyor: "Ruhuma bundan daha tatlı bir söz gelmedi." Bu şekilde Ebu Rafi'in öldürüldüğünü kesin öğrenen sahabi arkadaşlarının yanına dönerek, durumu onlara anlattı. Ağıtçının şöyle bağırdığını işittiler: "Hicaz halkının tüccarı Ebu Rafi'in vefat ettiğini bildiriyorum." Müslümanlar Nebi'in yanına varıncaya kadar yollarına devam ettiler, öldürücü darbeyi kimin vurduğunda aralarında anlaşmazlık oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara: "Kılıçlarınızı veriniz!" dedi. Onlar da kılıçlarını verdiler. Nebi, Abdullah bin Üneys'in kılıcına dikkatle baktıktan sonra: "Onu öldüren budur, çünkü bu kılıç üzerinde kemiğin etkilerini görüyorum" dedi.

 

Ebu Rafi'in öldürülmesinde şu da söylenmiştir: Resulullah Hicaz bölgesinde bulunan Yahudi Ebu Rafi'a Ensar'dan bazı adamlar gönderir ve onların başına Abdullah bin Atik'i tayin eder. Ebu Rafi' Resulullah'ı çokça rahatsız ediyordu. O'na yaklaştıklarında güneş batmış ve herkes kandillerini yakmış bulunuyordu. Abdullah bin Atik arkadaşlarına: "Olduğunuz yerde durun, ben ileri gideceğim ve kapıcıya görünmeden varayım. Belki içeri girebilirim" diyerek yanlarından ayrıldı ve kapıya yaklaşıncaya kadar ilerledi. Defi hacette bulunuyormuş gibi elbisesiyle örtünmeye çalıştı. Kapıcı ona: "İçeri girmek istiyorsan haydi gir, çünkü ben kapıyı kapatacağım" diye bağırınca İbn Atik içeri girdi ve kapıcı da kapıyı kapattı. Anahtarları bir direğin üzerine bıraktı. Abdullah der ki: Olduğum yerden kalktım anahtarları aldım, kapıyı açtım. Ebu Rafi'in odasında misafirleri gece sohbetine gelmişti. Uyumak isteyince, arkadaşları yanından gitti. Ben de bulunduğu odaya doğru çıktım. Her girdiğim kapıyı da kapatıyordum ve kendi kendime şöyle düşünmüştüm: "Bunlar benim burada olduğumu bilecek olsalar O'nu öldürmedikçe yanıma gelemezler." Abdullah anlatmasına devam ediyor: "Nihayet yanına vardım, fakat karanlıkta nerede olduğunu seçemiyordum. ''Ebu Rafi''' diye seslendim. O: ''Kim o?'' diye seslendi. Bulunduğu tarafa doğru yürüdüm. Şaşkın bir şekilde bir kılıç indirdim. Bana karşı hiçbir şey yapamadı ve feryadı bastı. Evden dışarıya çıktım. Fazla uzağa gitmeden geri dönüp bir daha yanına girdim: ''Ne bağırıyorsun'' dedim. ''Odamda birileri var, beni kılıçla vurdu'' deyince, bir daha kılıçla vurdum, fakat yine öldüremedim. Sonunda kılıcı karmna sapladım. Ve sırtından çıkıncaya kadar içeri doğru bastırdım. Kesin olarak öldürmüş olduğumu anlayınca kapıları açıp dışarıya çıktım. Bir basamağa varınca, ayağımı attığımda yere varmış olduğumu zannediyordum, ancak çok aydınlık bir gecede yere düştüm, bacağım kırıldı. Sarığımı çıkarıp bacağımı sardım. Kapının yanında oturarak: ''Onu öldürüp öldürmediğimi bilmedikçe, Allah'a yemin ederim ayrılmayacağım'' diye karar verdim. Sabah olup horozlar ötmeye başlayınca şöyle bağırıldı: ''Hicaz halkının tüccarı Ebu Rafi'in öldürüldüğünü bildiriyorum.'' Arkadaşlarıma: ''Kimseye görünmeyin, Ebu Rafi' Allah tarafından öldürülmüş bulunuyor.'' dedim. Peygamberin yanına varıp durumu anlatınca, bana: ''Ayağını uzat,'' dedi. Eliyle onu sıvazladı ve ondan hiç rahatsızlanmamış gibi oldum. "

 

Ebu Rafi' hicretin 4. yılında Zilhicce (625 Mayıs) ayında öldürüldü, diyen de vardır. Doğrusunu Allah bilir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yılın Şaban (625-17 Ocak - 14 Şubat) ayında Ömer bin Hattab'ın kızı Hz. Hafsa ile evlendi. Hz. Hafsa daha önce Huneys ile evli idi. Huneys bin Huzafe Selim'li olup aynı yılda vefat etmişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

UHUD GAZVESİ