İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
YAHUDİ
KA'B BİN EL-EŞREF'İN ÖLDÜRÜLMESİ
Ka'ab
bin el-Eşref bu yılda öldürüldü. Ka'ab, Tayy Kabilesi'nin Nebhanoğulları
kolundandır. Annesi Nadiroğulları'ndandı. Bedir Savaşı'nda öldürülen müşriklerin
ölümü O'na çok ağır geldiğinden Mekke'ye gitmiş ve ResUlullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e karşı Mekke'lileri kışkırtmış, Bedir'de ağlayanlar için
gözyaşı dökmüştü. Müslüman hanımlardan, Müslümanları rahatsız edecek şekilde
sözler de söylemişti. Medine'ye döndüğünde ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) "İbnu'l-Eşref'in hakkından benim için kim gelir?" diye
sorunca Muhammed bin Mesleme el-Ensari: "Ben, ya Resulallah, ben
öldürürüm" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yapabilirsen
yap" dedi. Bu sefer Muhammed: "Ey Allah'ın Resulü yalan söylememiz
kaçınılmaz olabilir?" deyince, Nebi: "Uygun göreceğiniz şeyleri
söyleyebilirsiniz, bu konuda (yalan söylemek) sizin için helaldir."
cevabını verdi.
Muhammed
bin Mesleme, Silkan bin Selame bin Vakş -ki Ebu Naile diye bilinir-, el-Haris
bin Evs bin Muaz -bu son iki kişi Ka'ab'in süt kardeşi idilerayrıca Abbas bin
Bişr ile Ebu Abs bin Cebr bir araya gelerek, İbnu'l-Eşrefle konuşmak üzere Ebu
Naile'yi önceden gönderdiler. İbn Eşrefle bir süre konuştuktan sonra Ebu Naile
şöyle dedi: "Ya İbne'l Eşref, ben sana bir ihtiyacım dolayısıyla geldim
onu benim için gizli tut." İbnu'l-Eşref: "Söyle" deyince;
"Bu adamın, (Nebii kastediyor) buraya gelmesi Araplara uğursuzluk getirdi,
bizim yollarımızı kesti, sonunda çoluk çocuğumuz yok olup gidecek,
hayvanlarımız telef olacak" dedi. Ka'ab'ın: "Sana önceden haber
vermiştim," demesi üzerine Ebu Naile: "Bize yiyecek maddesi satmanı
istiyorum, bunun karşılığında sana bazı şeyleri rehin bırakacak ve bu konuda
teminat vereceğiz, sen de iyi davranacaksın," dedi. Bu sefer Ka'ab:
"O zaman çocuklarınızı yanımda rehin olarak bırakacaksınız" der. Ebu
Naile: "Sen bizim durumumuzu herkesin öğrenmesini istiyorsun. Arkadaşlarım
da bu konuda aynı görüşteler. Onlara da yiyecek satarsın, iyilikte bulunursun,
buna karşılık sana satacağımız şeylerin değerinde silahlarımızı
bırakacağız" der. Ebu Naile'nin silahlardan söz etmekten kastı,
arkadaşıyla birlikte Ka'ab'ın yanına silahlı olarak geldikleri takdirde, bundan
şüphelenilmemesi idi.
Ebu
Naile arkadaşlarının yanına varır ve onlara durumu haber verince bu sefer hep
birlikte silahlarını alıp yanına giderler.
Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları Baki' el-Garkad diye bilinen yere kadar
uğurladı ve onlara duada bulundu. Müslümanlar, Ka'ab'ın kalesinin yanına
yaklaştıklarında Ebu Naile O'na seslendi. O sırada Ka'ab evlenmek üzere
bulunuyordu. Ebu Naile'nin yanına indi ve bir süre hep birlikte konuştular.
Ka'ab, Şi'b el-Acuz'a kadar onlarla yürüdü. Arkasından Ebu Naile, Ka'ab'ın
kafasını yakalayıp elini kokladı ve: "Şimdiye kadar bundan daha güzel bir
koku koklamamıştım." deyip yine bir süre daha yollarına devam ettiler. Ebu
Naile aynı hareketi bir daha tekrarladı ve böylece Ka'ab'a güvenlik verdi. Bir
süre daha yollarına devam ettikten sonra, Ebu Naile, O'nu şakaklarından
yakalayarak: "Allah'ın düşmanını vurunuz" diye bağırdı. Böylece
beraberindeki Müslümanların kılıçları onun üzerine inip kalkmaya başladıysa da
fayda vermedi. Muhammed bin Mesleme der ki: "Kılıcımın yanında bir hançer
bulunduğunu hatırladım. Ve onu aldım. Bu sefer Allah'ın düşmanı öyle bir
bağırdı ki çevredeki burçların hepsine birer ateş yakıldı." Muhammed devam
ediyor: "Aldığım bu hançeri göğsüne sapladım, ondan sonra yanyana
hamlelerime devam ettim. Sonunda apış aralarına kadar ulaştım, böylece Allah'ın
düşmanı yere serildi. "
"el-Haris
bin Evs bin Muaz bazı yaralar almıştı. Çünkü O'na kılıçlarımız değmişti."
Muhammed anlatmaya devam ediyor: "Ondan sonra Buas diye bilinen yere kadar
gittik. Kanama olduğu için arkadaşımız bizden geç kalmış ve beklemiştik. Ondan
sonra yanımıza kadar gelebildi, biz de onu taşıyarak Peygambere götürdük,
Allah'ın düşmanının ölümünden O'nu haberdar ettik. Nebi, yaralı arkadaşımızın
yarasına tükürdü. Herkes evine geri döndü. Sabah olduğunda bütün Yahudiler
korkuya kapılmıştı. Öyle ki, öldürülmekten korkmayan tek Yahudi
kalmamıştı."
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yahudilerin ileri
gelenlerinden elinize kimi geçirirseniz öldürün." Muhayyisa bin Mes'ud,
Yahudi İbn Süneyne üzerine hücum etti ve öldürdü. Bu Yahudilerin ileri gelen
tüccarlarındandı. Onlarla alışveriş yapardı. Henüz müşrik olan Muhayyisa'nın
kardeşi Huvayyisa O'na şöyle dedi: "Ey Allah'ın düşmanı, sen O'nu
öldürdün, Allah'a yemin ederim ki karnındaki bazı yağlar bile O'nun malından
oluşmuştur." diyerek kardeşine vurdu. Muhayyisa kardeşine: "Bana,
O'nu öldürmemi emreden, seni öldürmemi emrederse yemin ederim seni de
öldürürüm." diye cevap verdi. "Allah'a yemin ederim bu sözlerim
Muhayyisa'nın Müslümanlığının başlangıcı olmuştu. Bana: "Seni bu noktaya
getiren bir din şaşılacak bir şeyolmalı." dedi ve ondan sonra Müslüman
oldu.
Hicri
3. yılının Rebiyülevvel (22 Ağustos - 20 Eylül) ayında Hz. Osman bin Affan
Peygamber'in kızı Um Külsum ile evlendi ve CumMelahire'de (19 Kasım - 18
Aralık) gerdeğe girdi. Numeyr'in kız kardeşinin oğulu olan es-Saib bin Zeyd bu
yıl dünyaya geldi. Vakidi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
yıl Enmar Gazvesi'ne çıktı. Bu gazaya Devam Gazvesi de denir. Bundan daha önce
İbn İshak'ın bu konudaki görüşünü aktarmıştık.
el-Ferde
Gazvesi de bu yılolmuştu. Bu gazvenin komutanı Zeyd bin Harise idi. Zeyd'in
komutan olarak ilk çıktığı Seriyye budur.
Bu
gazvenin sonuçları arasında şu görülmüştür: Kureyş, Bedir'den sonra Şam'a
gitmek için izlemiş olduğu yolunu değiştirmiş ve Irak yolunu izlemek zorunda
kalmıştı. Aralarında Safvan bin Umeyye ile Ebu Süfyan'ın bulunduğu topluluk bir
kervanla birlikte çıkmıştı. Onların ticaretIerinin büyük bir kısmını gümüş
teşkil ediyordu. Bekr bin Vail Kabilesi'nden Furat bin Hayyan onlara kılavuzluk
ediyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zeyd'i onların üzerine
gönderdi. Zeyd, onları ''el-Ferde'' diye bilinen bir su kenarında yakaladı.
Kervanı ve kervanda bulunan malları eline geçirdi, buna karşılık Kureyşliler
O'na karşı gelemedi. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına bu
kervanın mallarıyla vardı. Öyle ki bu ganimetlerden devletin payı olan beşte biri
yirmi beş bin idi. GanimetIerin geriye kalan 5/4'ü de eşit olarak paylaştırdı.
Furat bin Hayyan esir alındı ve Müslüman olunca Peygamber O'nu serbest bıraktı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA