İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

İSLAM’IN DOĞUŞU MEKKE...       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

NEBİ (S.A.V.) İLE ALAY EDENLER ve ONA EN ÇOK EZİYET VERENLER

 

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le alayedip ona eziyet verenler Kureyş Kabilesi'nden bir grup kimse idi.

 

Bunlar arasında amcası, AbdÜımuttalib'in oğlu Ebu Leheb Abduluzza başta gelirdi. Hazreti Peygamber'e ve Müslümanlara karşı çok katı ve sertti. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Efendimizi şiddetli bir şekilde yalanlar, ona daima eziyet verirdi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kapısının önüne pislikleri ve kokmuş şeyleri atardı. Çünkü Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Efendimizin komşusuydu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de buna karşılık: "Ey Abdülmuttaliboğulları, bu ne biçim komşuluktur?" diye üzüntüsünü belirtirdi.

 

Birgün Hamza bunu görür, pislikleri alır, Ebu Leheb'in başının üstüne bırakır. O da bu pislikleri başından atarak: "Benim bu adamım ahmaktır, daha önce böyle şeyler yapmazdı, fakat şimdi gördüğünüz şeyleri yapıyor" diye söylenmeye başladı.

Ebu Leheb Mekke'de müşriklerin Bedir'de yenilgiye uğradıkları haberi ulaşınca ''Adese'' diye bilinen bir hastalıktan öldü.

 

Esved bin Abd Yeğus da bunlardandır. Esved'in dedesi Vehb, onun babası Abdu Menaf, onun da babası Zühre'dir. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in dayısının oğludur. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Efendimizle ve Müslümanlarla alay edenlerdendi. Müslümanlardan fakir kimseleri gördüğü zaman arkadaşlarına: "Bunlar, yeryüzünün krallarıymışlar: Kisra'nın mülküne konacaklarmış" deyip alay ederdi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e de: "Ya Muhammed, bugün gökten kimse seninle konuşmadı mı?" benzeri sözler söylerdi.

 

Bir gün evinden çıkıp gitmiş, sam yeli üzerine esmiş ve yüzü kararmıştı.

Ailesinin yanına döndüğü zaman, O'nu tanımadılar ve kapılarım yüzüne kapadılar. Şaşkın bir şekilde geri dönmüş ve susuzluktan ölmüştür. Kimisine güre Cebrail göğe bir işaret yaparak derisi soyulmaya başlamış, irin toplamış ve sonunda ölmüştür.

Haris bin Kays da bunlardandır. Haris'in dedesi Adiyy O'nun babası Sa'ad, O'nun babası Sehm'dir. Selim Kabilesi'ne mensuptur. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e eziyet eden ve alayedenlerden birisi idi. İbnü'l-Gaylata diye bilinir. Gaylata O'nun annesinin adıdır. Bir taş alır ona ibadet eder, ondan daha güzel bir taş bulduğu zaman bu sefer birincisini atar, ikincisine ibadet ederdi. Şöyle derdi: "Muhammed arkadaşlarını aldatıyor, öldükten sonra dirileceklerini onlara vaat ediyor, Allah'a yemin ederim ki bizi öldüren ancak geçip giden şu zamandır." İşte ''Sen kendi nefsinin hevasını ilah edinen kimseyi gördün mü?'' (Casiye suresi, 45/23) mealindeki buyruk onun hakkında nazil olmuştur. Oldukça tuzlu bir balık yemiş ve ölünceye kadar su içip durmuştu. Kimisine göre kesilen bir hayvanın kanı onu tutmuş ve bundan dolayı ölmüş, kimisine göre de kafası irinle dolarak ölmüştür.

 

Velid bin Muğire bin Abdullah bin Mahzum da bunlardandır. Velid'in künyesi Ebu Abd Şems'dir. el-İdi diye bilinen de olur. Çünkü o, tek başına bütün Kureyş'in yaptığına denk bir iş yapardı. Bütün Kureyş bir araya gelir, Kabe'yi örtüyle kapatırdı. Buna karşılık Velid tek başına aynı işi yapardı. Kureyş'i toplayıp şu sözleri söyleyen odur: "İnsanlar Hac günlerinde sizin yanınıza gelir ve Muhammed hakkında size soru sorarlar. Siz de O'nun hakkında farklı şeyler söylersiniz, kimisi O bir sihirbazdır, kimisi O bir kahindir, bir başkası O bir şairdir, berikisi bir delidir der. Fakat O'nun durumu bu söylediklerinizin hiçbirisine benzemez. Bununla birlikte onun hakkında söylenen en uygun söz sihirbaz olduğudur. Çünkü O, kişi ile kardeşini ve karısının arasını ayırmaktadır. "

 

Ebu Cehil bunun üzerine şöyle der: "Eğer Muhammed bizim ilahlarımıza küfrediyorsa biz de O'nun ilahına küfrederiz."

 

Bunun üzerine Yüce Allah şu mealdeki buyruğunu indirir: ''Allah'ı bırakıp başkalarına tapanlara küfretmeyin. Onlar da bilgisizce bir şekilde Allah'a küfrederler.'' (En'am suresi, 108).

 

Velid bin Muğire hicretten üç ay sonra 95 yaşında ölmüştür. el-Cahun diye bilinen yerde gömülmüştür. Okunun tüylerini yerleştirmekle uğraşan bir Huza'a'lı'nın yanından geçerken bu oklardan birisine basmış ve ok ayağına batmıştı. Daha sonra Cebrail bu yere eliyle işaret etmiş, ok oradan çıkmış ve bundan dolayı ölmüştür. Çocuklarına diyetini Huza'a Kabilesi'nden almalarını vasiyet ederek ölür. Huza'a Kabilesi de diyetini öder.

 

İki oğlu Umeyye ve Ubeyy de bu alayedenler arasındadır. Bu ikisi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e en çok kötülük yapan ve onu en şiddetli şekilde yalanlayanlar arasındadır. Birgün Ubey, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e elinde çürümüş bir kemik alarak gelir ve eliyle onu ufaladıktan sonra "Sen, Rabbinin bu çürümüş kemiği dirilteceğini mi ileri sürüyorsun?" diye sorar. Bunun üzerine ''Ve o bu çürümüş kemikleri diriltecek kimdir diye sorar'' (Yasin suresi, 78) mealindeki ayet-i kerime iner.

 

Ukbe bin Ebi Muayt bir ziyafet hazırlayarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i de çağırır. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen La ilahe illallah diye şahadet getirinceye kadar bu ziyafetine gelmeyeceğim" diye söyleyince bu sefer Ukbe şahadet getirir. Böylece Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ziyafetine gider. Umeyye bin Selef, Ukbe'ye: "Sen şöyle şöyle mi söyledin?" diye sorunca Ukbe: "Biz bunu sadece ziyafetimizin hatırı için söyledik" diye cevap verir. İşte ''o gün zalim pişmanlığından ellerini ısıracaktır.'' (Furkan suresi, 27), mealindeki ayet bunu anlatmaktadır.

Umeyye, Bedir savaşında kafir olarak öldürüldü. O'nu Hubeyb ve Bilal öldürdüler. Rifa'a bin Rafi' el-Ensari tarafından öldürüldüğü de söylenir. Kardeşi Ubeyy'e gelince, O'nu bizzat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud savaşında attığı bir harbe ile öldürmüştür.

 

Ebu Kays bin Fakiha bin Muğire de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e eziyet verirdi. Ebu Cehil'e verdiği eziyetlerde yardımcı olan birisi idi. O'nu Hz. Hamza Bedir Savaşı'nda öldürmüştür.

 

Amr bin As'ın babası olan Selim'li As bin Vflil de Peygamber Efendimizle ve Müslümanlarla alayedenlerdendi. Peygamber Efendimizin oğlu Kasım vefat ettiği zaman: "Muhammed soyu kesik birisidir onun erkek evladı asla yaşamıyor" diyen odur. İşte ''Muhakkak seni ebter (soyu kesik) diye yerenin kendisi ebterdir.'' (Kevser suresi, 3) ayeti bunun üzerine nazil olmuştur.

 

As bin Vail bir eşeğin sırtında Mekke sokaklarının birisinden geçerken eşeği olduğu yerde durur. Bu sırada zehirli bir hayvan tarafından ısırılır, ayağı bir deve boynu kadar oluncaya kadar şişer. Ve bundan dolayı Peygamber Efendimizin hicretinden sonra, Medine'ye vardığımn ikinci ayında ve seksen beş yaşında iken ölür.

 

Peygamber Efendimizle (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alayedenlerden bir başkası da Nadr bin el-Haris'tir. Dedesinin adı Alkame, O'nun babasının adı Kelede, O'nun babası Abdu Menaf, O'nun babası Abdu'd-Dar'dır. Nadr'ın künyesi Ebu Kflid'tir. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i Kureyş arasında en şiddetli bir şekilde yalanlayan, O'na ve ashabına en çok eziyet veren kişidir. İranlıların kitaplarını okur, Yahudi ve Hıristiyanlarla birlikte oturur, kalkardı. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)' den söz edildiğini ve peygamber olarak gönderilmesinin yaklaştığını onlardan işitmişti. Bunun üzerine şöyle diyordu: "Şayet bizi Allah'ın azabıyla korkutan birisi gelecek olursa mutlaka Yahudi veya Hıristiyan ümmetlerden daha çok hidayet üzere oluruz." diyordu. İşte buna işaret etmek üzere: ''Onlar olanca yeminleriyle yemin ettiler.'' (En'am suresi, 109) ayeti kerimesi nazil olur.

 

Nadr: "Muhammed bize geçmişlerin masallarını anlatıyor." dediği için onun hakkında pek çok ayet-i kerime nazil olmuştur. Bedir Günü el-Mikdad adındaki sahabi tarafından esir alındı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'nun boynunun uçurulmasını emretmişti. Hazreti Ali el-Esil diye bilinen yerde O'nu öldürmüştür.

 

Mahzumlulardan Ebu Cehil bin Hişam da insanlar arasında Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e en çok düşmanlık eden, O'na ve ashabına en çok eziyet veren birisi idi. Adı Amr, künyesi Ebu'l-Hakem'dir. Ebu Cehil ismine, gelince, bu ismi O'na Müslümanlar vermiştir. Hz. Ammar bin Yasir'in annesi Sümeyye'yi şehit eden O'dur. Yaptığı kötülükler meşhurdur. Bedir Savaşı'nda Afra'nın iki oğlu tarafından öldürülmüş, ölmek üzere iken Abdullah bin Mes'ud işini bitirmiştir.

 

Sehm'li Haccac'ın iki oğlu Nübeyh ve Münebbih de daha önce adı geçen kimselerin gittikleri yolda giderek Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e eziyetler eder ve O'nun hakkında olmadık şeyler söylerdi. O'nunla karşılaştıklarında: "Allah peygamber olarak göndermek için senden başkasını bulamadı mı? Burada senden daha yaşlı ve senden daha zengin kimseler var" diye alayederdi. Münebbih'i Hz. Ali bin Ebu Talib Bedir Savaşı'nda öldürmüştür. As bin Münebbih bin Haccac'ı da aynı şekilde Hz. Ali Bedir'de öldürmüştür. İşte Zülfikar isimli kılıcın sahibi de budur. Bu kılıcın asıl sahibi Münebbih bin Haccac'tır denildiği gibi Nübeyhtir de denilmiştir.

 

Umm Seleme'nin baba bir kardeşi Züheyr bin Ebi Ümeyye de bunlardandır. Annesi Abdülmuttalib'in kızı Atike'ydi. Züheyr ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i açık açık yalanlayan, getirdiklerini reddeden ve yaptıklarını yeren bir kimse idi. Ancak, Mekke'lilerin Müslümanları boykot ettiklerini belirten, antlaşmanın yazıldığı sahifenin hükümlerinin bozulmasına yardımcı olanlardan birisidir. O'nun ölümü konusunda farklı şeyler söylenmiştir. Bedir Savaşı'na giderken ölmüştür, diyenler olduğu gibi Bedir'de esir alındıktan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) serbest bırakmış, Mekke'ye vardığında ölmüştür de denilmiştir. Ayrıca Uhud Savaşı'na katılmış, kendisine isabet eden bir okla ölmüştür de denilmekle birlikte, Mekke fethedildikten sonra Yemen'e gitmiş ve orada kafir olarak ölmüştür diyenler de vardır.

 

Ebu Muayt'ın oğlu Ukbe de bunlardan birisidir. Babası Ebu Muayt'ın adı Eban'dır. O'nun babası Ebu Amr, O'nun babası Umeyye, O'nun babası da Abdu'ş-Şems'tir. Ukbe'nin künyesi Ebu'I-Velid idi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e en çok eziyet veren, O'na ve Müslümanlara en fazla düşmanlık eden birisidir. Bir gün bir zembil alır, içine türlü pislikler doldurur ve onu Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kapısının önüne bırakır. O'nun bu yaptığını Tulayb bin Umeyr bin Vehb bin Abd Menat D. Kusayy görür. Tulayb'ın annesi Abdülmuttalib'in kızı Erva'dır. Tulayb, bu zembili alır ve onu kafasına vurur, kulaklarını çeker. Ukbe O'nun bu yaptığını gidip annesine anlatır. Ve "Senin oğlun da artık Muhammed'e yardım etmeye başladı" diye söyleyince Erva: "Bizden daha öncelikle O'na yardım etmesi gereken kimdir? Bizim mallarımız da canlarımız da Muhammed'e feda olsun" diye cevap verir.

 

Ukbe Bedir'de esir alınır ve kafası kesilerek öldürülür. O'nu Ensar'dan Asım bin Sabit öldürmüştür. Öldürmek isteyince "Ya Muhammed, çolukçocuğum ne olacak?" diye sorar. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar için ateş vardır" diye cevap verir. es-Safra diye bilinen yerde öldürülür. Irk ez-Zabye diye bilinen yerde öldürüldüğü de söylemniştir. Ayrıca asılmıştır, İslam tarihinde ilk olarak asılan kişi odur.

 

Bir başkası Esved bin Muttalib'tir. Esved'in dedesi Esed, O'nun babası Abduluzza, O'nun da babası Kusayy'dır. Müslümanlarla alayedenlerdendi. Künyesi Ebu Zemea'dır. O ve arkadaşları Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabına birbirleriyle işaretleşir ve şöyle derlerdi: "Yeryüzünün kralları yanımızdan geçiyor, bunlar Kisra'nın ve Kayser'in hazinelerini ele geçireceklermiş." Bunu söylemekle birlikte ıslık çalar ve alkış tutarlardı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'nun gözlerinin kör olması, çocuklarını yitirmesi için beddua etmiştir.

 

Esved, bir ağacın gölgesinde oturmuşken Hz. Cebrail O'nun yüzüne ve gözlerine, gölgesinde oturduğu bu ağacın yaprağı ve dikeniyle vurmaya başladı ve kör oluncaya kadar aynı şeye devam etti. Ayrıca Hz. Cebrail O'nun gözlerine bir işarette bulumnuş ve böylece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le uğraşamaz hale gelmiştir de denilmiştir. O'nun oğlu Bedir'de onunla birlikte kafir olarak öldürülmüştür. Onu Ebu Dücane öldürmüştür. Oğlunun oğlu Uteyb Hz. Hamza ve Hazreti Ali tarafından öldürülmüştür. Yine oğlunun oğlu olan Haris bin Zemea bin Esved de Hz. Ali tarafından öldürülmüştür. "Haris bin Esved odur" diyenler de vardır, fakat birinci görüş daha doğrudur. Şu beyit O'nundur:

 

''Bir devesi kayboldu diye ağlar mı

Ve uykusuzluk onun gözlerini uykudan alıkoyar mı ?''

 

Mekkeliler Uhud Savaşı için hazırlanmaktayken ölmüştür. Kafirleri hasta olmasına rağmen savaşa katılmaya teşvik etmiştir.

 

Tuayma bin Adiyy de bunlardandır. Tuayma'nın dedesi Nevfel, onun da babası Abd Menaftır. Künyesi Ebu'r-Reyyan'dır. ResuIullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a çeşitli eziyetler yapar, hakaretlerde bulunur, ağır laflar işittirir ve yalanlardı. Bedir'de esir alımnış, Hz. Hamza tarafından kafası kesilerek öldürülmüştür.

 

Malik bin Talatile de bunlardandır. Malik'in dedesinin adı Amr, O'nun babası Gubşan'dır. Bu da Peygamber Efendimizle alayedenlerdendi. Malik çok ahlaksız biriydi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'na beddua etmiş, bunun üzerine Cebrail (A.S.) kafasına bir işarette bulunmuş, kafası da irinle dolmuş ve bundan ölmüştür.

 

Rükane bin -Abdullah Yezid de bunlardandır. Rükane'nin dedesi Haşim, babası da Muttalib'tir. Nebi'e ve Müslümanlara karşı büyük düşmanlık beslerdi. Bir gün Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile karşılaşmış ve ona şöyle demişti: "Kardeşimin oğlu, senin hakkında bana bir söz ulaştı, ben onu yalanlamıyorum, benim sırtımı yere yıkacak olursan senin söylediğinin doğru olduğunu bileceğim". O zamana kadar Rükane'yi hiç kimse yenememişti. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa üst üste O'nun sırtını yere getirmiş ve daha sonra da İslam'a girmeye davet etmişti. Buna karşılık Rükane "Şu ağacı yanımıza gelmesi için çağırmadıkça inanmayacağım." diye diretmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ağaca: "Gel," demesi üzerine ağaç yeri yara yara geldi, fakat, Rükane: "Ben bundan daha büyük bir büyü görmedim. Hadi emret, yerine geri dönsün" diye söyler. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ağaca emreder ve ağaç geri gider. Rükane: "Bu çok büyük bir sihirdir" diye söyler.

 

İşte bunlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e en fazla düşmanlık besleyenlerdir.

Bunların dışında kalan Kureyş'in ileri gelenleri ise daha az düşmanlık beslerlerdi. Utbe, Şeybe ve benzerleri bunlardandır. Yine Kureyş arasında düşmanlıkta çok ileri derecede olan bir topluluk vardır ki bunlar daha sonra İslam dinine girmişlerdi. İşte bundan dolayı onların sözünü etmedik. Bunlar arasında Ebu Süfyan bin -Haris bin -Abdülmuttalib ile Abdullah bin -Ebi Umeyye elMahzumi de vardır. Bu Abdullah Umm Seleme'nin baba bir kardeşidir. O'nun annesi Abdülmuttalib'in kızı Atike Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in halası idi. Yine düşmanlık besleyip fetih günü Müslüman olanlar arasında Ebu Süfyan bin -Harb ile Mervan'ın babası Hakem bin -Ebi'l-As da vardır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HABEŞİSTAN'A HİCRET