İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT İSLAM’IN DOĞUŞU MEKKE... ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi |
NEBİ
(S.A.V.)'E VAHYİN GELMEYE BAŞLAMASI
Hz.
Aişe (r.anha)'nın söylediğine göre, ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ilk
olarak vahiy, sadık rüyalarla gelmeye başlamıştı. Bu rüyalar, sabah aydınlığı
gibi çıkardı. Daha sonra kendisine yalnız kalmak sevdirildi. Hira Mağarası'nda
geceler boyu ibadet eder, sonra da ailesinin yanına gelerek, yine aynı
amaçlarla yanına azık alır giderdi. Bu durum, ansızın Cebrail (A.S.) kendisine
görünerek gelip: "Ya Muhammed, sen Allah'ın resulüsün." dediği zamana
kadar sürdü. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), şöyle
dedi: "Dizlerimin üstüne çöktüm. Sonra da iliklerime kadar titrer halde
Hatice'nin yanına girdim ve şöyle dedim: ''Beni örtüp sarınız, beni örtüp
sarınız.'' Bilahare korkum gitti. (Cebrail) bana bir daha gelerek: ''Ya
Muhammed, sen Allah'ın resulüsün'' dedi. "
Nebi
devamla dedi ki: "Kendimi yüksek bir yamaçtan atmak istedim.
Fakat
bunu yapmak isteyince bir daha bana göründü ve: ''Ya Muhammed, Ben Cebrail'im,
sen de Allah'ın resulüsün'' dedi. Arkasından bana: ''Oku'' dedi. Ben kendisine:
''Okumam yok'' dedim. Beni üç kere takatim kesilinceye kadar, alıp sıktı. Sonra
da şöyle dedi: ''Yaratan Rabbinin adıyla oku.'' (Alak suresi, 96/1). Ben de
okumaya başladım. Arkasından Hatice'ye varıp: ''Andolsun, elden gidiyorum,
kendim için korkuya kapıldım.'' dedikten sonra, durumumdan haberdar ettim. Bana
şöyle dedi: ''Müjdeler olsun sana. Allah'a yemin ederim, Allah seni asla
yardımsız bırakmaz, seni kimseye karşı mahcup etmez. Allah'a yemin ederim, sen
akrabalık hakkına riayet edersin, doğru sözlüsün, emaneti yerine verirsin,
zayıflara yardımcı olur, misafire ikramda bulunursun. Hak yolunda ortaya çıkan
musibetlerde (başkalarına) yardım edersin.'' Sonra beni alarak, Varaka bin
Nevfel'e götürdü. Varaka, O'nun amcasının oğlu idi. (Cahiliyyette)
Hıristiyanlığa girmiş, (İlahi) kitapları okumuş, Tevrat ve İncil sahiplerini dinlemişti.
Hatice, O'na: ''Kardeşinin oğlunun dediklerine bir kulak ver.'' dedi. Bana
sordu. Ben de kendisine durumumu haber verdim. Bana şöyle dedi: ''Bu, Musa bin
İmran'a indirilen Namus'un kendisidir. Keşke, kavmin seni çıkaracağı zaman
hayatta olsaydım.'' Bunun üzerine ben: ''Onlar beni (şehrimden) çıkaracaklar
mıymış?'' diye sordum. ''Evet, senin getirdiğin gibi bir şey getiren herkese
mutlaka düşmanlık edilegelmiştir. Şayet senin (davet) günlerine yetişecek
olursam, sana son derece yardım ederdim'' dedi."
Kur'an-ı
Kerim'den "Oku" emrinden sonra Hz. Nebi' e indirilen: ''Nun, kaleme
ve yazdıkları satırlara yemin olsun.'' (Kalem suresi, 68/1): ''Ey müddessir
(örtülerine sarınıp bürünmüş olan''> (Müddessir suresi, 74/1) ile: ''Kuşluk
vaktine andolsun.'' (Duhan suresi, 1), buyrukları olmuştur.
Hz.
Hatice Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e, Allah'ın kendisine ihsan
ettiği Nebilik konusundaki kanaatini pekiştirmek amacıyla şunları da
söylemişti: "Amcam oğlu, sana gelen bu arkadaşın (melek) geldiği zaman
beni haberdar edebilir misin?" Hz. Nebi: "Evet" dedi. Derken
Cebrail geldi, Hz. Nebi de O'na geldiğini bildirdi. Bunun üzerine Hz. Hatice:
"Kalk, sol baldırımın üzerine otur." dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kalkıp söylediği şekilde oturdu. Hz. Hatice sordu: "O'nu
görüyor musun?" Hz. Nebi: "Evet." dedi. Bu sefer: "Kalk,
sağ baldırımın üzerine otur." dedi. O da oturdu. Hz. Hatice yine sordu:
"O'nu görüyor musun?" Hz. Nebi: "Evet" diye cevap verince,
bu sefer örtüsünü atarak, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i kucakladı
ve sordu: "Yine görüyor musun?" Bu sefer Hz. Nebi: "Hayır"
dedi. Bunun üzerine Hz. Hatice şöyle dedi: "Amcam oğlu, sebat et. Müjdeler
olsun, Allah'a yemin ederim ki, bu bir melektir, asla şeytan değildir."
Yahya
bin -Ebi Kesir der ki: "Ebu Seleme'ye Kur'an-ı Kerim'den ilk olarak neyin
nazil olduğunu sordum. Bana, ilkin: ''Ey müddessir'' indi, dedi. Ben ona:
Başkaları ilk olarak inen ayetlerin: ''Yaratan Rabbinin adıyla oku'' olduğunu
söylüyorlar, dedim. O dedi ki: ''Ben Cabir bin -Abdullah'a sordum. Bana şöyle
dedi: 'Ben sana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bize anlattığından
başka birşey söylemiyorum.'' ResuluIlah şöyle dedi: ''Hira'da kaldım. Kaldığım
bu süreyi bitirdikten sonra, indim, bir ses- işittim. Sağıma baktım, bir şey
göremedim. Soluma baktım bir şey göremedim. Önüme baktım bir şey göremedim.
Başımı yukarıya kaldırdığımda, (meleği kast ederek) O'nu göklerle yer arasında
bir taht üzerinde kurulmuş gördüm. O'ndan korkuya kapıldım. Hatice'ye giderek: 'Beni
sıkı sıkı örtünüz, beni sıkı sıkı örtünüz' dedim. 'Üzerime de su dökünüz.'
Onlar dediğimi yaptılar. Bunun üzerine: 'Ey müddessir (örtülere bürünüp
sarınmış olan)' ayeti indi.'' Bu, sahih bir hadistir."
Hişam
bin -el-Kelbi der ki: "Cebrail, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
ilk olarak cumartesi ve pazar geceleri geldi. Daha sonra pazartesi günü
Allah'ın risaleti ile göründü ve O'na abdest almasını, namaz kılmasını ve
''Yaratan Rabbinin adıyla oku'' buyruğunu öğretti. ResUlullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), o sıra kırk yaşında idi."
Zühri
der ki: "Bir süre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e vahiy
gelmedi. Bunun üzerine büyük bir üzüntüye kapıldı. Kendisini aşağıya atmak için
dağbaşlarına gider oldu. Ne zaman bir dağın tepesine çıktıysa, Cebrail O'na
görünerek şöyle diyordu: ''Sen gerçekten de Allah'ın resulüsün.'' Bunun üzerine
Resulullah'ın üzüntüsü geçer ve kendisine gelirdi. Ne zaman ki Allah,
Peygamberine, Kendilerini yaratıp onları rızıklandıran Allah'ı bırakarak
putlara taptıkları için kavmini Allah'ın azabıyla korkutmasını ve Rabbinin
kendisi üzerindeki nimetini anlatıp durmasını emretti (ki İbn İshak'a göre
nübüvvet peygamberliktir); o zaman Nebi de yakınlarından güvendiği kimselere
gizlice bunları anlatmaya başladı. Yüce Allah'ın yarattığı kullar arasında O'na
ilk iman eden ve tasdik eden eşi, Hatice bint Huveylid olmuştur."
Vakıdi
der ki: "Bizim bütün arkadaşlarımız, ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in çağrısını ilk olarak kabul eden Kıble ehlinden ilk kişinin Hz.
Hatice olduğunu söz birliği ile ifade etmişlerdir. "
Daha
sonra Allah'ın, - Tevhid'i ikrar edip putlardan uzak kalmaktan sonraki- ilk
emrettiği farz, namaz olmuştur. Namaz, Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e farz
kılındığında, Cebrail (A.S.) yanına geldi. Mekke'nin en üst yerinde idi, Vadi
tarafındaki bir tümseğe vurdu, oradan bir pınar fışkırdı. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), kendisine bakıp dururken O, abdest aldı. Bununla Resulullah'a,
namaz için nasıl abdest alınacağını göstermek istemişti. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) O'nun gibi abdest aldı. Arkasından Cebrail kalkıp
Peygamber Efendimiz'in önüne geçerek namaz kıldı. Nebi de O'na uyarak namaz
kıldı. Sonra da ayrılıp gitti. ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz.
Hatice'nin yanına gelerek abdest almayı öğretti. Sonra önüne geçip O'na namaz
kıldırdı. Hz. Hatice de O'na uydu.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
RESULULLAH
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İN MİRACI