İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT İSLAM ÖNCESİ MEKKE... ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi |
KUREYŞ'İN
KABE'Yİ YIKMASI ve YENİDEN YAPILMASI
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) otuz beş yaşında iken Kureyş, Kabe'yi yıktı.
Onların Kabe'yi yıkmalarının sebebi şuydu: Kabe, bir adam boyundan biraz daha
yüksekte, iri taşlarla dizilmişti. Onlarsa, yükseltmek ve bir çatı eklemek
istemişlerdi. Çünkü Kureyş'ten olan ve olmayan bazı kimseler, Kabe içerisindeki
değerli eşyaları çalmıştı. Çalınan bu eşyalar arasında altın geyikler de vardı.
Bu geyikler ise, Kabe'nin içerisinde yer alan bir kuyuda bulunuyorlardı.
Kabe'deki
bu iki geyik heykelinin durumu şu idi: Yüce Allah, İbrahim ve İsmail
(Aleyhisselam)'a Kabe'yi inşa etmek emrini verdiğinde, onlar bu emri yerine
getirmişlerdi. Bundan daha önce söz edilmişti. Hz. İsmail, Mekke'de ikamet edip
Kabe'nin işlerini hayatı boyunca görmeye devam etti. Ondan sonra oğlu Nebt bu
görevi yüklendi. Nebt ölünce ve Hz. İsmail'in soyu çoğalmayınca, bu sefer Cürhüm
Kabilesi Kabe'nin işlerini görme görevini eline aldı. Cürhümlüler arasında
Kabe'nin işlerini üzerine alan ilk kişi Mudad idi. O'ndan sonra da oğulları bu
göreve devam ettiler. Sonunda Cürhümlüler, işi azıttılar ve Beytullah'ın
itibarını hiçe sayarak, Mekke'ye girenlere zulme koyuldular. O kadar ki, İsaf
ve Naile'nin Kabe'de zina ettikleri ve ceza olmak üzere taş yapıldıkları da
söylenmiştir.
Amr
bin Amiroğulları Yemen'den dağıldıktan sonra Huza'a'lılar Tihame'de
yerleşmişlerdi. Allah, Cürhümlüler üzerine burun kanaması hastalığını musallat
ederek, onları yok etti. Onların geri kalanlarına karşı da Huza'a'lılar hücum
edip oradan sürmeye koyuldular. O sıralarda Huza'a'lıların başkanı Amr bin
-Rabia bin -Harise idi. Cürhümlülerin geri kalanlarıyla Huza'a'lılar arasında
böylece çarpışmalar oldu. Cürhümlü .Amir bin -el-Haris, yenileceklerini
anlayınca, Kabe'de bulunan iki geyik heykelini ve Haceru'l-Esved'i alarak,
tövbe etmenin yollarını aramaya koyuldu ve şöyle diyordu: ''Allah'ım, Cürhüm
halkı senin kullarındır, Diğer insanlar yabancın, onlarsa evinde yetişti
Eskiden beri ülken onlarla şendir.''
Fakat
tövbesi kabul edilmedi. Bunun üzerine geyik heykellerini, Kabe'de Zemzem
kuyusuna gömerek üzerlerini kapattı. Geri kalan Cürhümlüleri de yanına alarak
Cüheyne Diyarı'na gitti. Bir sel gelip onların hepsini götürdü. Amr bin
el-Haris dedi ki:
''Hacan'dan
Safd 'ya kadar bir dost yok gibi, Mekke'de kimse gece sohbet etmemiş sanki.
Evet, bizler ora halkıydık da bizi yok etti. Geçip giden gecelerle, işlediğimiz
günahlar.''
Cürhüm'den
sonra, Amr bin Rabia, Beyt'in işlerini üzerine aldı. Denildiğine göre, önce Amr
bin el-Haris el-Gassani, bu işleri üzerine aldı, ondan sonra da Huza'a. Ancak
Mudar'a mensup kabileIerin uhdesinde üç ayrı görev vardı: Biri; hacıları
Arafat'tan geçirmekti. Bu görev Gavs bin Murd bin Üdd'ün elinde idi. Sufe diye
bilinen de bu kişidir. İkincisi; Mina'ya götürmekti. Bu görev, Zeyd bin
Advanoğunarı elinde idi. Onlardan olup son olarak bu görevi ifa eden kişi, Ebu
Seyyare Umeyle bin el-A'zel bin Halid'dir. Üçüncüsü; haram aylara Nesi'
uygulaması yapmaktı.(1) Bu görev, Kalammes'in
uhdesinde idi. Asıl adı: Huzeyfe bin Fukaym bin Kinane'dir. Ondan sonra bu
görev çocuklarına geçmiştir. Sonra bu vazife Ebu Semame'ye geçti. Adı ise:
Cünade bin Avf bin Kala' bin Huzeyfe'dir. İslam, hakim duruma gelince haram
aylar da asli hallerine dönmüş oldu ve Allah (C.C.) Nesi'i iptal etti.
(1)
Nesi': Ay senesi ile güneş senesi arasındaki farkları kapatmak ve Hacc'ın hep
ayın mevsime gelmesini sağlamak amacıyla her otuz küsur yılda bir seneye bir ay
eklenirdi, iste bu işleme Nesi denir. (Çev.)
Huza'a'dan
sonra Beyt'in işlerini Kureyş Kabilesi üstlendi. Bunu Kusayy bin Kilab'dan söz
ederken anlatmış idik. Ondan sonra da Abdülmuttalib (daha önceden belirtildiği
şekilde) Zemzem Kuyusu'nu kazıp temizledi ve oradaki iki geyik heykelini
çıkarttı.
Çalınan
bu geyik heykelleri, Düveyk diye bilinen Muleyn bin Huza'a oğulları'nın mevlası
olan birisinin yanında bulunmuş; Kureyş de onun elini kesmiş idi. Bu hırsızlığı
yapanlar olarak itham edilenler arasında: Amir bin el-Haris bin Nevfel, Ebu
Harib bin Aziz ve Ebu Leheb bin Abdülmuttalib de bulunmaktaydı.
Rum
bir tacire ait bir gemiyi, deniz Cudde taraflarında karaya vurdurmuş ve gemi
parçalanmıştı. Bu geminin kerestelerini alıp Kabe'nin tavanı için hazırladılar.
Böylelikle, tamirat için ellerine nispeten malzeme geçmiş bulunuyordu. Kabe'de
bulunan ve Kabe'ye yapılan hediyelerin atıldığı kuyudan hergün çıkan bir yılan
vardı. Bu yılan gelip Kabe'nin duvarı üzerinde durur, yanına kim yaklaşırsa,
tıslar ve ağzını açardı. Onlar da bu yılandan çekinirlerdi. Yine bu yılan
birgün Kabe'nin duvarı üzerinde bulunmakta iken, bir kuş gelip yılanı kaldırıp
gitti. Bunu gören Kureyşliler: "Allah (C.C.)'nun yapmak istediğimizden
razı olduğunu umarız." diye düşündüler.
Bunlar
olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), otuz beş yaşında idi ve Ficar
Savaşı üzerinden de on beş yıl geçmiş idi.
Kureyşliler
Kabe'yi yıkmak istediklerinde Ebu Vehb bin -Amr bin -Aiz bin -
İmran
bin -Mahzum Kabe'den bir taş alarak kaldırdı, fakat taş elinden kayıp yerine
düştü. Bunu görünce şöyle dedi: "Kureyş topluluğu, bunun yapımına yalnız
helal şeyler katın. Bir zinakarın parasını, faiz parasını ve bir başkasından
haksızca alınmış bir malı bunun yapısına sokmayın."
Bunu
söyleyenin, Velid bin Muğire olduğu da söylenilmiştir.
Sonra,
Kabe'yi yıkmaktan dolayı herkesi bir korku aldı. Velid bin -Mugire onlara:
"Hepinizden önce ben girişeceğim." diyerek kazmayı aldı ve bir miktar
yıktı. Herkes onun geceyi geçirmesini bekledi ve: "Bakalım, başına birşey
gelirse, hiçbir tarafını yıkmayız." diye düşündüler. Velid, sağlıklı bir
şekilde sabahı etti ve normalolarak işine gitti. Diğerleriyle birlikte Kabe'yi
yıkmaya başladılar. Böylelikle temeline varıncaya kadar yıkmaya devam ettiler.
Temelde birbirine geçmiş yeşil taşlar buldular. Onlardan birisi, iki taşın
arasına bir çubuğu soktu ve taşların birisini yerinden oynatmak istedi. Taş
yerinden sarsılınca, tüm Mekke de yerinden oynadı. Daha sonra Kabe inşaatına girişmek
için taşları topladılar. Sonra da, Rükn diye bilinen Haceru'l-Esved'in
konulacağı yere gelinceye kadar, bina işini sürdürdüler. Her bir kabile, taşı
kaldırıp kendisi yerine koymak istedi. Nihayet, bir birlerine savaş açmak üzere
kendi aralarında sözleştiler. Abduddaroğulları kan dolu bir çanak getirip
Adiyyoğulları ile ölünceye kadar savaşmak üzere antlaştılar ve ellerini kana
batırdılar. Bunun üzerine onlara ''Kan İçiciler'' adı verildi. Bu şekilde dört
gün geçti. Daha sonra durumu danıştılar. Kureyş'in en yaşlısı olan Ebu Umeyye
bin -Muğire şöyle dedi: "Mescid kapısından yanınıza ilk girecek kimseyi
aranızda hüküm vermek üzere hakem kabul edin." Denilen kapıdan ilk giren
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oldu. Onun girdiğini görünce hep birlikte:
"Bu el-Emin' dir. Onun hakemliğini kabul ediyoruz." dediler ve onu
durumdan haberdar ettiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onlara:
"Bana bir örtü verin" dedi. Ona istediği örtüyü getirdiler.
Haceru'l-Esved'i alıp örtünün üzerine yerleştirdi ve: "Her bir kabile
örtünün bir tarafını tutuversin, sonra da hep birlikte kaldırın." dedi.
Onlar da denileni yaptı. Taşı, konulacağı yere getirdiklerinde, eliyle taşı
alıp yerine yerleştirdi. Sonra da bu taşın üzerinde binaya devam ettiler.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
RESULULLAH
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İN RESÜL OLARAK GÖNDERİLDİĞİ ZAMAN