İBNÜ’L-ESİR

1. CİLT

 İSLAM ÖNCESİ      ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

NİSAR VAK'ASI

 

Nisar, yanyana bulunan dağların adıdır. Bu vak'a bu dağların yanında meydana gelmiştir ve Araplarca bilinen bir yerdir.

 

Bu savaşın sebebi şudur: Temim bin Mürr bin Üddoğulları, amcaları Dabbe bin Üdd ile Abd Menat bin Üddoğulları'nı yiyip bitiriyorlardı. Bir gün Dabbeoğulları Temim Kabilesi'nden bir gruba saldırmış ve bu grup isabet almıştı. Bunun üzerine Temimoğulları onların peşine takılıp aramağa başladılar. Bu sırada Teym, Adiyy Sevr-Athal, Ukl -yani Abd Menat bin Üddoğulları- ve Dabbe bin Üdd kabilelerinden meydana gelen Ribab topluluğu ayrılıp Esedoğulları'na iltihak etmişti. Bu topluluğa Ribab adı, ittifak anlaşması için yemin ettikleri sırada elleri rub (hurma veya üzüm usaresi) içerisine daldırmalarından dolayı verilmiştir. O günlerde Esedoğulları Zübyan bin Bağıdoğulları'nın müttefiki idiler. Nihayet Dabbeoğulları için yardım çağrısına gelen kişinin: "Ey Hındıfoğulları!" diye seslenip onları yardıma çağırması üzerine Esedoğulları onların imdadına koştular. Bu, Dabbeoğulları'nın ilk defa darda kalıp Hındifoğulları 'ndan yardım istediği ve müttefikleri olan Gatafan ve Zabi kabilerinden imdat talebinde bulunduğu gündür. Nisar savaşında Esedoğulları'nın reisi, Avf bin Abdullah bin Amir bin Cezime bin Nasr bin Ka'in idi. Bir rivayete göre, Nisar Vak'asında Esedoğulları'nın başındaki reisin Halid bin Nadle, Ribab Topluluğu'nun başındaki reisin Nu'man'ın kardeşi Esved bin Münzir olduğu söylenir; fakat bu doğru değildir. Bütün bu toplulukların başında Hısn bin Huzeyfe bin Bedr bulunuyordu. Züheyr bin Ebü Sülma'nın şu mealdeki mısraları bunun doğru olduğunu gösteriyor:

 

"Zu-Neceb denilen yerde karışık seslerden meydana gelen gürültü ve atlarla çevresini müttefik kabileler sardığı zaman, zulmü parçalayıp yok etmek ve yahut başladığı hususunda ve savaşlar konusunda Hıns gibisi var mıdır?"

 

Temimoğulları bu durumdan haberder olunca, Amir bin Sa'sa'aoğulları'ndan yardım istediler. Bunun üzerine Amir bin Sa'sa'aoğulları onların yardımına koştular. Bu sırada Temimoğulları'mn başında Hacib bin Zürare bulunuyordu. Amir bin Sa'sa'a cevvab (gezgin) bir kişi idi (yani eski yerleşim yerlerini gezip dolaşan bir kimse idi). Aslında Cevvab, Ebü Bekr bin Kilaboğulları'ndan Malik bin Ka'ab'ın lakabı idi. ''Cevvab'' lakabıyla bilinen Malik bin Ka'ab, Ca'feroğulları'nı alıp Haris bin Ka'ab oğulları'na götürmüş, bu sebeple onlar Haris bin Ka'ab oğullarıyla ittifak anlaşması yapmışlardı. Bir rivayete göre, Amiroğulları'nın başında reis olarak Şurayh bin Malik el-Kuşeyri bulunuyordu. Nihayet harekete geçen taraflar ''Nisar'' denilen yerde karşılaştılar ve savaşa tutuştular. Savaş ise Amiroğulları tarafından kızıştı ve onlar savaşa karşı direnip sabır gösterdiler. Bu arada Temimoğulları dağılıp kurtuldular ve bu yüzden pek çok zayiat vermediler. Bu savaşta Amiroğulları'mn reisi Şurayh bin Malik ile Ubeyd bin Muaviye bin Abdullah bin Kilab ve diğerleri öldürüldüler. Ayrıca Amiroğulları'nın ileri gelen kadınlarından bir kısmı yakalanıp ele geçirildi. Bu yakalanan kadınların arasında Muhallef'in kızı Selma ile Hemmam'ın kızı Anka ve diğerleri de vardı. Hatta Selma, Cevvab ve Tufeyl'i yererek şu mealdeki mısraları söylemiştir:

 

"Tanrı Kunbü'l-Ayr Cevvab (yani Malik bin Ka'ab) ile Ebu Leyla'yı Nisar günü kaçtıkları için lanet edip yerdi. Nisar Günü savaş alanında Zübyanoğulları efendi ve hakim durumda iken nasıl övünülebilir? Onlar, otlayan hayvanlarınızı, develerinizi ve kadınlarınızı alıp götürdüler ve siz buna engelolmadınız. "

 

Cevvab ile iki karısını bırakıp kaçan Tufeyl'i ayıplayan birisi de şu mealdeki mısraları söylemiştir:

 

"Tufeyl kötü bir halde iki karısını bırakıp kaçtı. Bu arada ''Kunbül'Ayr'' ve ''Cevvab'' lakabıyla bilinen Malik bin Ka'ab da kaçtı. "

 

''Kunb'', ''at ve eşek gibi hayvanların zekerlerini örten kılıf'' demektir. ''Cevvab'' ise Malik bin Ka'ab'ın lakabıdır ve eski yerleşim yerlerini gezip dolaştığı için kendisine bu lakap verilmiştir.

 

Bişr bin Hazim de Hacib bin Zürare'nin hezimeti hakkında şu mealdeki

mısraları söylemiştir:

 

"Hadb bin Zürare serap içerisinde parlayan kızıl bir at üzerinde olduğu halde Hicaz bölgesinden çekip gitti ve kurtuldu. Eğer karşı taraf Temim oğulları'nın reisi olan Hadb'e yetişseydi, mutlaka yakalandığında yüzü gözü toprağa belenmiş olacaktı. "

Nisar vak'ası, Cebele vak'asından ve Lakit bin Zürare'nin öldürülmesinden sonra meydana gelmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

CİFAR VAK'ASI