İBNÜ’L-ESİR |
1. CİLT |
FİL
HADİSESİNDEN SONRA KUREYŞ'İN YAPTIKLARI
Yukarıda
anlattığımız üzere, Fil ashabının başına gelen felaketlerden sonra Araplar arasında
Kureyş'in itibarı bir hayli arttı. Araplar Kureyş için: "Onlar Allah'ın
yakınlarıdır, Mekke'deki sakinleridir ve Allah onları koruyor." demeğe
başlamışlardı. Bunun üzerine Kureyşliler kendi aralarında toplanıp: "Biz,
Hz. İbrahim'in oğulları, Harem'in ahalisi, Kabe'nin sahipleri ve Mekke'nin
sakinleriyiz. Hiç bir Arap bizim sahip olduğumuz mevkie ve haklara malik
değildir. Ayrıca Araplar bize tanıdıkları hakları başka hiç bir kimseye
tanımazlar. Öyle ise geliniz, Harem'de gösterilen hürmeti Harem dışındaki
şeylere göstermemek noktasında birleşelim. Eğer biz, Harem dışındaki şeylere
Harem'deki gibi hürmet gösterirsek, Araplar: ''Kureyş Harem dışındakilere tıpkı
Harem'deki gibi hürmet gösteriyor.'' diyerek bizi ve Harem'imizi hafife
alırlar." dediler. Bunun üzerine Kureyşliler, Arafat'ta vakfe yapmayı ve
buradan Mina'ya gitmeyi terk ettiler. Halbuki onlar, Arafat'taki vakfe'nin ve
buradan Mina'ya gitmenin haccın icaplarından ve Hz. İbrahim (A.S.)'in dininin
esaslarından olduğunu biliyorlardı ve itiraf edip kabul ediyorlardı. Ayrıca
Kureyşliler: "Biz Harem ahalisiyiz, Harem'den başkasına hürmette
bulunmayız. Aynı zamanda biz humusuz" diyerek Arafat'ta vakfe yapıp oradan
Mina'ya inmenin diğer Araplara mahsus olduğuna inanıyorlardı. Hums ile aynı
kökten olan hamaset kelimesinin manası ''şiddet ve dinde salabet göstermek''
demektir. Dolayısıyla onlar dinlerinde salabet gösterdikleri için kendilerine
''Hums'' ismini vermişlerdir. Sonra Kureyşliler kendi kadınları tarafından
doğrulmuş olan, fakat Harem dışındaki (hill) bölgelerde sakin olan Arapları da
bu doğum münasebetinden dolayı Harem sakinleri olarak kabul ettiler. İşte bu
doğum münasebetiyle Kinane, Huza'a ve .Amir kabilelerini Harem sakinleri
arasına aldılar. Daha sonra Kureyşliler bir takım bid'atler ihdas ederek, Hums
(Harem) ahalisinin ihramlı iken peynir yapıp yağ çıkaramayacaklarını, ihramIı
oldukları müddetçe kıldan yapılmış çadırlara giremeyeceklerini, ancak deriden
yapılmış çadırların altında gölgelenebileceklerini, söylediler. Ayrıca Harem
dışından hac veya umre yapmak maksadıyla gelen kimselerin yanlarında getirmiş
oldukları yiyecekleri Harem dahilinde yiyemeyeceklerini, kudüm tavafını ancak
Hums elbiseleri ile yapabileceklerini, bu tür elbise bulamadıkları takdirde
çıplak olarak tavaf edeceklerini, şayet onların ileri gelen büyüklerinden
birisi çıplak olarak tavaf etmek istemez ve hums elbisesi de bulamazsa, kendi
elbisesi ile tavaf yaptıktan sonra bu elbiseyi üzerinden atması gerektiğini ve
''atık'' dedikleri bu elbiseye artık sahibinin ve başkasının el süremeyeceğini
söyleyerek bir takım kaideler koydular.
İşte
diğer Araplar Kureyşlilerin ihdas ettikleri bu bid'atlere din gibi sarıldılar
ve onların koydukları esaslara göre tavaf etmeğe başladılar. Harem dışından
yanlarında getirdikleri yiyecekleri bırakıp Harem' den satın aldıkları
yemekleri yediler.
Buraya
kadar anlatılanlar erkekler için söz konusu idi. Kadınlar ise tavaf esnasında
bütün elbiselerini çıkarırlar, ancak üzerlerinde dirsekten koltuk altına kadar
açık olan bir gömIekle tavaf ederler ve bu esnada: "Bu gün bir kısmı veya
hepsi görüldü; açılam da helal görmüyorum." derlerdi.
Allah
(C.C.) tarafından Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamber olarak gönderilinceye kadar
bu şekilde hareket ettiler. Hz. Peygamber, Kureyş'in ihdas ettiği bu bid'atleri
kaldırdı ve Harem'dekilerin de Arafat'a çıkıp vakfe yaptıktan sonra oradan
Mina'ya inmeleri esasını getirdi. Bundan sonra hacılar Harem dışından
getirdikleri elbiseler ile tavaf etmeğe başladılar ve hac mevsiminde Harem
dahilinde dışardan getirmiş oldukları yiyecekleri yediler. Bu hususta Allah
(C.C.), diğer Arapların yaptıkları gibi Kureyşlilerin de Arafat'tan Mina'ya
inmelerini emrederek: ''Sonra insanların (Arapların) elbirlik döndüğü yerden
siz de dönün. Allah'tan (günahlarınızı) bağışlamasını isteyin. Şüphesiz ki
Allah çok yarlıgayıcı, hakkıyla esirgeyicidir.'' (Bakara suresi, ayet 199)
buyurur. Ayrıca Allah (C.C.), Harem dışındaki hill bölgelerden getirilen elbise
ve yiyeceklerin Harem bölgesinde terk edilip bu elbiselerle tavaf edilmemesi ve
yiyeceklerin yenilmemesi konusunda: ''Ey Ademoğulları! Her mescid (gidişiniz)
de süs (lü, güzel elbiseler) inizi (üzerinize) alın; yiyin, için, fakat israf
etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. De ki:
"Allah'ın,
kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızIkları kim haram etti?" De ki:
"O (nlar), dünya hayatında inananlar içindir. Kıyamet günü ise (bunlar)
yalnız onların olacaktır." İşte biz bilen bir topluluk için ayetleri böyle
açıklıyoruz.'' (A'raf suresi, ayet 31, 32) buyurur.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
MUTAYYİBUN VE
AHLAF'IN KENDİ ARALARINDA YAPTIKLARI DAYANIŞMA