İBNÜ’L-ESİR |
1. CİLT |
KİSRA
ENÜŞİRVAN BİN FİRUZ BİN YEZDECİRD BİN BEHRAM-GUR BİN YEZDECİRD EL-ESİM'İN
HÜKÜMDARLIĞI
Kisra
Emlşirvan taç giyip hükümdar olunca halka bir konuşma yaparak Allah'a hamd edip
O'nu sena etti ve işlerinde, dinlerinde ve nesillerinde meydana gelen
bozulmaları dile getirip anlattıktan sonra bunları düzelteceğini bildirdi. Daha
sonra Mazdek mezhebine mensup olanların ileri gelen reisIerini emir verip
öldürttü ve bunların mallarını İhtiyaç sahipleri arasında dağıttı.
Enuşirvan'ın
onları öldürmesinin sebebi, daha önce de zikrettiğimiz gibi, Kubad'ın Mazdek'e
uyarak onun davet ettiği hususlara ve mezhebine tabi olması, ayrıca zındıklık
ve Kubad döneminde zikrettiğimiz diğer hususlarda olduğu gibi onun emrettiği
her şeye itaat etmiş olmasıydı. Kubad'ın döneminde ise Münzir bin Maüssema Rire
ve civar bölgelerin valiliğinde bulunuyordu ve Kubad onu Mazdek mezhebine
girmeye davet etmişti; fakat o bunu reddetti. Bu defa Kubad Haris bin Amr
el-Kindi'yi davet etti ve o Kubad'ın çağrısını kabul edip Münzir bin
Maüssema'yı Kubad'ın ülkesinden uzaklaştırarak tahtını kuvvetlendirdi. Bir gün
Enuşirvan'ın annesi kocası Kubad'ın yanında bulunduğu bir sırada Mazdek onun
yanına gelmişti. Mazdek Enuşirvan'ın annesini görünce Kubad'a: "Bu
hanımını bana ver, nefsimi tatmin edeyim." dedi, Kubad da: "Buyur,
al." diye karşılık verdi; fakat Enuşirvan yerinden fırlayıp Mazdek'in ayaklarına
kapandı ve annesini kendisine bağışlaması için yalvarıp yakardı. Bunun üzerine
Mazdek Enuşirvan'ın annesine dokunmadı, fakat bu Enuşirvan'ın gururuna dokunup
nefsinde yer etmişti.
Kubad
bu hal üzere öldü ve oğlu Enuşirvan hükümdar olup tahta oturdu.
Münzir
bin Maüssema, Kubad'ın öldüğünü haber alınca Enuşirvan'in yanına geldi.
Enuşirvan'ın Mazdek'e ve mezhebine tabi olma konusunda babasına muhalif
olduğunu biliyordu. Gerçekten de Enuşirvan Mazdek'in mezhebini sevmiyor ve
reddediyordu. Sonra Enuşirvan umumi bir izin çıkararak herkesin huzuruna
girmelerine müsaade etti. Bunun üzerine önce Mazdek, sonra Münzir bin Maüssema
huzuruna girdiler. Bu sırada Enuşirvan: "İki şeyi arzu ettim, umarım ki
Allah bunları bana nasip etmiştir." deyince, Mazdek: "Ey hükümdar! Bu
iki şey nedir?" diye sordu. Enuşirvan: "Hükümdar olup -Münzir bin
Maüssema'yı kasdederek- şu şerefli adamı idari hizmetimde kullanmak ve şu
zındıkları öldürmek." diye cevap verdi. Bunun üzerine Mazdek: "Acaba
bütün insanları öldürebilecek misin?" deyince, Enuşirvan: "İşte sen
buradasın ya, ey kahbe çocuğu! Allah'a yemin ederim ki, ayağını öptüğümden beri
hala çorabının pis kokusu burnumdan gitmedi." dedi ve Mazdek'in
öldürülmesini emretti. Nihayet Mazdek emriyle öldürüldü ve cesedi asıldı. Bu arada
bir kuşluk vakti içerisinde Cazer ile Nehrevan ve Medain arasında yüz bin
zındıkı öldürüp cesetlerini astırdı. İşte o gün Enuşirvan adını aldı.
Bundan
sonra Enuşirvan Haris bin Amr'ı aramağa başladı. Enhar'da bulunan Haris bin Amr
kendisinin Enuşirvan tarafından arandığını öğrenince adamlarını, mallarını ve
çocuklarını alarak, Enhar'dan kaçtı ve giderken Seviyye'ye uğradı. Münzir bin
Maüssema ise Tağlib, İyad ve Behra kabilelerinden meydana gelen bir süvari
birliğiyle onun peşine düştü. Kelb Kabilesi'nin topraklarına giren Haris bin
Amr kurtuldu, ancak malları ve he cin develeri (veya cariyeden doğma çocukları)
Münzir tarafından yağma edildi. Bu arada Tağliboğulları,
Akikü'l-Muraroğulları'ndan kırk sekiz kişiyi yakalayıp Münzir'İn yanına
getirdiler. Münzir, Küfe ile Benu-Hind (Hintoğulları) manastırı arasında
bulunan Benu Merina (Merinaoğulları) diyarındaki Haferu'l-emyal mevkiinde
onların boyunlarını vurdurdu.
Şair
Amr bin Külsum: "Onlar ganimet ve esirler alarak döndüler, biz ise zincire
vurulmuş hükümdarlar alarak döndük. " mealindeki rmsralarıyla bu hadiseyi
dile getirmiştir.
Şair
İmruü'l-Kays da onlar hakkında şu mealdeki mısraları söylemiştir: "Hucr
bin Amr oğullarından nice hükümdarlar akşama doğru getirilip öldürüldüler. Eğer
onlar bir savaş meydanında öldürülmüş olsalardı, belki hoş görülebilirdi; fakat
onlar Benu Merina diyarında öldürülmüşlerdir. Onların başları hıtmi (hamm
çiçeği) ile yıkanmamış, aksine kanlara bulanmış olarak kalrmştır. Kuşlar
başlarına üşüşmüş, kaşlarını ve gözlerini oyup çıkarrmşlardır."
Enuşirvan,
Mazdek ve adamlarını öldürdükten sonra, halkın mallarına el uzatan bir grup
kişinin öldürülmesini ve bu malların sahiplerine geri verilmesini, ayrıca
nesepleri şüpheli olup babaları bilinmeyen çocukların mensup oldukları ailelerde
bırakılmalarını, çocuğu kabullenen kimsenin ise, ona kendi malından bir pay
ayırmasını emretti. Diğer taraftan nikahsız bir şekilde zorla kendisiyle
yaşamağa mecbur edilen her hangi bir kadının zorlayan kişiden mehri alındıktan
sonra o kimse ile yaşayıp yaşamamak veya başkasıyla evlenmek hususunun kendi
ihtiyarına bırakılmasını, ancak daha önce evlendiği bir kocası varsa tekrar
kocasına iade edilmesini istedi.
Yine
Enuşirvan, asil aileden olan, fakat aile reisIeri ölenlerin kızlarının
denkleriyle evlendirilmelerini emretti ve bunların evlenme masrafları hazineden
karşılandı. Ayrıca asil aileye mensup olup da dul kalan kadınları eşraftan
ileri gelen asilzade kimselerle evlendirdi ve bunlardan doğan oğlan çocuklarını
devlet hizmetlerinde kullandı. Sonra tahribata uğrayan büyük küçük, taş ve
ağaçtan yapılmış olan köprüleri tamir edip düzeltti; harabe haline gelmiş olan
kasabaları tekrar imar edip eski hallerine getirdi ve tımarlı sipahileri
araştırıp darlık içerisinde bulunanları maddi yardımlarla destekleyip
durumlarını takviye etti. Diğer taraftan yollar üzerinde saraylar (hanlar) ve
kaleler inşa ettirdi; valiler, hakimler ve amiller seçip görevlendirdi.
Enuşirvan, kendisine Erdeşir'i örnek seçip onun yolundan yürüdü, ayrıca babası
Kubad'ın döneminde ellerinden çıkmış olan Sind, Sindost, Ruhhac, Zabulistan ve
Toharistan'ı tekrar Fars ülkesine kattı. Bu arada Bariz (?) milletinden pek çok
kimseyi öldürdü, geri kalanları ise memleketlerinden sürüp çıkardı.
Ebhaz
(Abaza), Bencer, Belencer ve Lan adlı kavimler, Enuşirvan'ın ülkesine yürümek
için birleştiler ve yolları düzgün olduğu için önce baskın yapmak maksadıyla
Ermeniyye (Armenia)'ye geldiler. Enuşirvan ise, ülkesinin iç kısımlarına
gelinceye kadar onlara zaman tanıdı, ancak bundan sonra onların üzerine
askerler gönderdi. Onlarla savaşan bu askerler esir aldıkları on bin kişi hariç
hepsini öldürüp yok ettiler. Esir edilen bu on bin kişi ise Azerbaycan'a
yerleştirildiler.
Kisra
Enuşirvan'ın Enuşzad adında bir oğlu vardı ve bu oğlu çocuklarının yaşça en
büyüğü idi. Enuşirvan zındık olduğu haberini alınca, onu Cündeysabur'a
gönderdi, ayrıca dinini ve terbiyesini düzeltsinler diye, dindarlıklarına
güvendiği bir grup kimseyi de yanına kattı. Nihayet Enuşzad'ın bu kişilerle
beraber bulunduğu bir sırada Bizans ülkesine giren babası Enuşirvan'ın
hastalandığı haberi geldi. Bunun üzerine Enuşzad yanında bulunan bu kişilerin
üzerine saldırıp onları öldürdü, hapishaneleri boşaltıp mahkümlardan faydalandı
ve çevresine şirret kişilerden büyük bir kalabalık topladı. Bu sırada Medain'de
bulunan babası Enuşirvan'ın naibi onların üzerine bir askeri kuvvet gönderdi.
Bu askeri birlik onu Cündeysabur'da muhasara altına aldı. Bu naip sonra Kisra
Enuşirvan'a da bir haber gönderdi. Enuşirvan ise naibine bir mektup yazarak
oğlu Enuşzad hususunda işi sıkı tutmasını ve onu esir almasını emretti. Bunun
üzerine muhasaranın şiddeti artırıldı, askerler zorla şehre girip halktan pek
çok kimseyi öldürdü ve Enuşzad'ı da esir aldı. Enuşzad'ın annesinden dedesi
olan Daver er-Razi bunu duyunca Sicistan amili (valisi) ne saldırdı ve savaşa
tutuştu; fakat aril tarafından hezimete uğratılınca Ruhhac şehrine sığınıp
kendisini buradan savunmağa başladı. Sonra Kisra Enuşirvan'a bir mektup yazarak
özür diledi ve kendisine şehri teslim edeceği birini göndermesini istedi. Bunun
üzerine Enuşirvan şehri teslim alması için birisini gönderdi ve ona eman verdi.
Hükümdar
Firüz, ülkesini tahkim edip korumak için Sul ve Lan tarafında büyük taşlarla
bir bina (sur) inşa ettirmiş, sonra yerine hükümdar olan oğlu Kubad ise bu
binaların sayısını artırmıştı. Kisra Enuşirvan hükümdar olunca Sul ve Cürcan
taraflarında pek çok bina ve kale inşa ettirdi. Böylelikle bütün ülkesini
koruma altına almış oldu.
Diğer
taraftan Sicyur (Sencebu ?) Hakan da Enuşirvan'ın ülkesine saldırmak istedi. O
Türklerin en büyüğü idi ve Ebhaz, Hazar ve Belencer'leri kendi tarafına çekmeyi
başarmış, onlar da itaati altına girmişlerdi. Nihayet Sicyur Hakan büyük bir ordu
(yüz on bin asker) ile harekete geçti ve Kisra Enuşirvan'a bir mektup yazarak
kendisine vergi ödemesini istedi, göndermediği takdirde ülkesini çiğnemekle
tehdit etti; fakat Kisra Enuşirvan onun bu tehdidine aldırış etmedi, çünkü
ülkesini ve Ermeniyye hudut boyunu tahkim edip koruma altına almıştı ve bu
yüzden az sayıda asker kendisine yetiyordu. Sicyur Hakan onun ülkesine geldiyse
de hiç bir şey yapamadan me'yus bir şekilde memleketine geri döndü. Akhunların
(Heyatıla) hükümdarı Verd (Vezr?)'i öldüren ve ülkelerinden birçok yeri ele
geçirip alan kişi bu Sicyur Hakan idi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
KİSRA
ENÜŞİRVAN'IN RUM ÜLKESİNİ ELE GEÇİRMESİ