İBNÜ’L-ESİR

1. CİLT

 İSLAM ÖNCESİ      ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HABEŞLİLERİN YEMEN'İ İSTİLA ETMELERİ

 

Rivayet edildiğine göre, Zu-Nuvas, Hıristiyanlık dininden döndürmek maksadıyla kazdırdığı çukurlarda ateşe atarak Yemen halkından pek çok kimseyi öldürdüğü zaman, Devs Zu-Sa'lebi'ın adında birisi kaçıp kurtulmuş, onu yakalayamamışlardı. Bu kişi Kaysar'a gidip Zu-Nuvas ve askerlerinin kendilerine yaptıklarını anlatarak onlara karşı kendisinden yardım talebinde bulundu. Bunun üzerine Kaysar ona: "Ülkeniz bize çok uzak; Habeşistan hükümdarı Necaşi'ye bir mektup yazayım, bu dinden olup memleketi ülkenize yakın olduğundan size o yardım eder." dedi ve Habeşistan hükümdarına bir mektup yazarak Devs'e yardım etmesini istedi. Nihayet Devs Zu-Sa'lebi'ın Kaysar'ın yazdığı mektubu getirip Habeşistan hükümdarına sundu, bunun üzerine Habeşistan hükümdarı onunla birlikte ve Eryat adında birisinin komutasında yetmiş bin kişilik bir ordu gönderdi. Bu ordunun içerisinde Ebrehe el-Eşrem de bulunuyordu. Bu ordu deniz yoluyla hareket ederek Yemen sahiline gelip konakladı. Bu sırada Zu-Nuvas da hazırlanıp askerlerini topladı; fakat bir kuvvet denemesi dışında her hangi bir savaş meydana gelmedi ve sonunda Zü-Nuvas askerleriyle birlikte hezimete uğrayıp geri çekildi. Bundan sonra Eryat ordusuyla Yemen'e girdi. Zu-Nuvas, kendisinin ve kavminin başına gelen bu faciayı görünce atını denize sürdü ve boğularak öldü. Eryat ise Yemen ülkesini çiğneyip erkeklerinin üçte birini öldürdü ve aldığı esirlerin üçte birini hükümdar Necaşi'ye gönderdi. Bundan sonra Eryat Yemen'de kaldı ve halkı zillet içerisinde yaşatıp kendisine boyun eğdirdi.

 

Rivayet edildiğine göre, Habeşliler Yemen topraklarında bulunan el-Mendeb sahiline çıkınca Zu-Nuvas Yemen'in ileri gelen asil beylerine birer mektup yazarak düşmanlarına karşı birleşmeye çağırdı, fakat onlar ZUNuvas'ın bu teklifini kabul etmediler ve her beyin Habeşlilere karşı kendi bölgesinde savaşmasını ileri sürdüler. Zu-Nuvas teklifinin kabul edilmediğini görünce birçok anahtar yaptırıp bir kaç deveye yükledikten sonra Habeşli askerleri karşıladı ve onlara: "İşte bunlar Yemen'de bulunan hazinelerin anahtarlarıdır, alın bunlar sizin olsun, fakat adamlarımızı ve çocuklarımızı öldürmeyin." dedi. Onlar, Zu-Nuvas'ın bu teklifini kabul ettiler ve onunla birlikte San'a'ya hareket ettiler. San'a'ya geldiklerinde Zu-Nuvas onların büyüğüne: "Hazineleri teslim almaları için adamlarını gönder." dedi. Habeşli askerlerin başında bulunan kumandan, güvendiği adamlarına hazinelerin anahtarlarını verip her birini bir tarafa gönderdi. Bu sırada Zu-Nuvas Yemen beylerine birer mektup göndererek: "Memleketinize gelen her siyah öküzü (Habeşlileri) öldürün." dedi. Bunun üzerine Yemen şehirlerine dağılan Habeşliler öldürüldü, ancak kaçabilenler kurtuldu.

 

Necaşi, Zu-Nuvas'ın bu yaptıklarını duyunca, Eryat ve Ebrehe el-Eşrem komutasında yetmiş bin kişilik bir ordu daha gönderdi ve Eryat ülkeyi ele geçirip yıllarca burada kaldı; fakat orduda bulunan Ebrehe el-Eşrem Eryat ile anlaşmazlığa düştü ve askerin bir grubu Ebrehe'nin yanında yer aldı, diğer grubu ise Eryat'ın yanında kaldı. Nihayet iki taraf birbirlerinin üzerlerine yürümeğe başladılar. Bu sırada Ebrehe birisini göndererek ona: "Sen Habeşli askerleri karşı karşıya getirmekle ancak helak olmalarına fırsat vermiş olursun. En iyisi meydana çık, mübareze (düello) edelim; hangimiz öldürüp galip gelirsek ölenin askerlerine sahip olsun." dedi.

 

Neticede Ebrehe ve Eryat düelloya tutuştular. Eryat elindeki mızrağı kaldırıp Ebrehe'ye vurdu ve mızrak başına isabet edip burnunu ve gözünü yardı. Bu yüzden ona ''burnu yarık'' manasına gelen ''el-Eşrem'' ismi verildi. Bu sırada Ebrehe'nin Eryat'ın arkasında pusuda bıraktığı ''Atvede'' adındaki kölesi Eryat'ın üzerine atıldı ve onu öldürdü. Bundan sonra Ebrehe el-Eşrem hem orduyu ve hem de ülkeyi ele geçirdi. Bu arada Atvede'ye: "Dilediğini söyle!" dedi. Bunun üzerine Atvede: "Yemen ülkesinde hiç bir gelin benim elimden geçmedikçe kocasıyla zifafa girmesin." dedi, Ebrehe de onun bu isteğini kabul etti. Atvede bir müddet bu çirkin hareketini sürdürdü, sonra Yemenli birisi üzerine saldırıp onu öldürdü. Ebrehe onun öldürülmesine çok sevindi ve: "Eğer onun böyle bir istekte bulunacağını bilseydim, ona dilek hakkı tanımazdım." dedi.

 

Eryat'ın öldürüldüğü haberini alınca Necaşi buna çok öfkelendi ve ülkesini çiğneyip perçemini kesmedikçe Ebrehe'nin peşini bırakmayacağına dair yemin etti. Ebrehe bunu duyunca bir miktar Yemen toprağı ile perçemini kesip gönderdi, ayrıca bir de mektup yazarak itaatinden çıkmadığını, bir miktar Yemen toprağı ile perçemini kesip gönderdiğini ve gönderdiği toprağı ayağının altına alıp çiğnediği takdirde yeminini yerine getirmiş olacağım, bildirdi. Necaşi onun bu davranışından memnun kaldı ve Yemen topraklarındaki görev ve hakimiyetini sürdürmesini istedi.

 

Ebrehe, Yemen ülkesinde istikrarını sağlayınca, Ebu Murra Zu-Yezen'e birini gönderip Zu-Ceden'in kızı olan hanımı Reyhane'yi zorla çekip elinden aldı ve kendisine nikahladı. Bu kadından Mesruk adında bir oğlu oldu. Daha önce Reyhane'nin Zu-Yezen'den Ma'di Kerib (Seyf) adında bir oğlu daha olmuştu. Bu durum karşısında Zu-Yezen Yemen'den ayrılıp Hire'ye geldi ve Amr bin Hind'den Kisra'ya kendisinin mevkiini, şerefini ve ihtiyacını bildiren bir mektup yazmasını istedi. Fakat Amr bin Hind: "Ben her yıl Kisra'nın yanına giderim, şu anda ona gitme zamanım yaklaşmıştır." dedi. Bunun üzerine ZUYezen birlikte Kisra'nın yanına gitmek için bir müddet onun yanında kaldı. Nihayet bir gün Zu-Yezen Amr bin Hind ile birlikte Kisra'nın yanına gittiler. Huzuruna girdiklerinde Kisra Enuşirvan, Zu-Yezen'e ikramda bulunup ona hürmet gösterdi. Bu sırada ZU-Yezen ihtiyacını dile getirip Habeşlilerden çektiklerini şikayet edip anlattı ve onlara karşı koymak için kendisinden yardım istedi, ayrıca Yemen'in zenginliklerinden ve mallarının çokluğundan bahsederek onu Yemen üzerine yürümeğe tahrik etti; fakat Kisra Enuşirvan ona:

"İstek ve ihtiyacını derhal karşılamak ve yerine getirmek isterdim, ama Yemen'e giden yollar çok sarptır, ileride bir şeyler düşünürüz." dedi ve yanında kalmasını teklif etti. Bunun üzerine Zu-Yezen ölünceye kadar onun yanında kaldı.

Zu-Yezen'in oğlu Ma'di Kerib ise Ebrehe'nin himayesinde büyüdü.

Babasının Ebrehe olduğunu sanıyordu. Bir gün Ebrehe'nin bir oğlu Ma'di Kerib'e ve babasına sövmüştü. Bunun üzerine Ma'di Kerib annesine babasını sordu, o da oğluna doğruyu söyleyip gerçek babasının Zu-Yezen olduğunu haber verdi. Ma'di Kerib, Ebrehe ve oğlu Yeksum ölünceye kadar Yemen'de kaldı, sonra buradan ayrıldı ve ileride bahsedeceğimiz şeyleri yaptı.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

KİSRA ENÜŞİRVAN BİN FİRUZ BİN YEZDECİRD BİN BEHRAM-GUR BİN YEZDECİRD EL-ESİM'İN HÜKÜMDARLIĞI