İBNÜ’L-ESİR |
1. CİLT |
ÜÇÜNCÜ
TABAKA HİCRETTEN SONRAKİ BİZANS HÜKÜMDARLARI
Bu
dönemin ilk hükümdarı Hirakl (Herakleios)'dır. Onun hükümdarlığa gelme sebebi az
önce anlatılmıştır. Hirakl, yirmi beş yıl, bir rivayette otuz bir yıl
hükümdarlıkta kalmıştır.
İkinci
rivayet daha doğrudur. Bk. Ostrogorsky, Işıltan Tercümesi, s. 8ı vd. (Mütercim)
Peygamberimiz
Hz. Muhammed (s.a.v.) o dönemde risaletini tebliğe başlamış ve Müslümanlar
Şam'ı (Suriye'yi) O'nun elinden almışlardı.
O'ndan
sonra yerine oğlu Kostantin hükümdar olmuştur. Bir rivayette Kostantin'in
Herakleios'un oğlu olmayıp kardeşi Kostantin'in oğlu olduğu söylenir. Kostantin
ise dokuz yıl altı ay hükümdarlık etmiştir. O'nunla ilgili bilgiler, ileride
es-Savarı savaşı bahsinde zikredilecektir.
Kostantin'in
hükümdarlığı döneminde, MarUniliği benimseyip Melekilere karşı çıkan
İskenderiyeli Kuros (Kyros)'u lanetleyip aforüz etmek üzere altıncı konsil
toplanmıştır.
Sonra
Kostantin'in oğlu Kuşta hükümdar olmuş, Hz. Ali ile Hz. Muaviye'nin
halifelikleri döneminde on beş yıl hükümdarlıkta kalmıştır. Ondan sonra
hükümdarlığa Kostantin'in oğlu küçük Hirakl (Heraklanos) geçmiş ve dört yıl üç
ay hükümdarlık etmiştir. Sonra Kusta'nın oğlu Kostantin hükümdarlığa geçmiş,
Hz. Muaviye'nin son dönemlerinde, Yezid'in, Yezid'in oğlu II.Muaviye'nin,
Mervan bin Hakem'in dönemlerinde ve Abdülmelik'in ilk zamanlarında olmak üzere
on üç yıl hükümdarlık yapmıştır. Daha sonra ''Yarık burun'' lakabıyla bilinen
Ustınan (lustinianos II) hükümdar olmuş ve Abdülmelik'in döneminde dokuz yıl
hükümdarlık etmiştir. Daha sonra halk tarafından azledilip burnu yarılmış ve
bir adaya götürülmüş, fakat bir fırsatını bulup kaçmayı başarmış ve Hazar
Hakanı'nın yanına gelip ondan kendisine yardım etmesini istemiştir. O'nun
kendisine yardım etmemesi üzerine oradan ayrılıp Bürcan (Boğdan) hükümdarının
yanına gelmiştir. Ondan sonra yerine Lontuş (Leontios) hükümdar olmuş,
AbdÜımelik'in döneminde üç yıl hüküm sürmüştür(695-698). Ancak daha sonra
hükümdarlığı bırakıp rahip olmuştur. Sonra Tarsuslu İbsimir (Tiberius II ?)
tahta çıkmış ve yedi yıl hükümdarlık etmiştir. Ancak Ustinan (Iustinianos) ile
birlikte Bürcan (Boğdan) hükümdarı onun üzerine yürümüş ve aralarında pek çok
savaş meydana gelmiştir.
Neticede
Ustinan zafer elde edip İbsimir'i hükümdarlıktan azlederek ve tekrar tahtını
ele geçirmiştir. Bu hadise Velid bin Abdülmelik'in döneminde meydana gelmiştir.
Ustinan, tahta çıkıp istikrar sağladıktan sonra Bürcan hükümdarına her yıl
göndermeyi taahhüt ettiği vergiyi toplamak için Bizans halkını sıkıştırıp zulme
başlamış ve bu yüzden pek çok kimseyi öldürmüştür. Neticede Bizans halkı
toplanıp hükümdarları Ustinan'ı öldürmüşlerdir. Onun ikinci hükümdarlığı iki
buçuk yıl sürmüş (1) ve Süleyman bin
Abdülmelik devrinin ilk günlerinde öldürülmüştür.
(1):
Ancak en son araştırmalarda bu dönemin 705-711 yılları arasında olduğu
kaydedilir. Bk. Ostrogorsky, Işıltan Tercümesi, s. 535. (Mütercim).
Ondan
sonra Filifos (Philippikos)'un oğlu Nestas (Anastasios) hükümdar olmuş,
hükümdarlığı döneminde ise Bizanslılar arasında ihtilaf baş göstermiş, neticede
onu hükümdarlıktan azledip sürgüne göndermişlerdir.
Sonra,
Süleyman bin Abdülmelik'in döneminde ''Ermeni'' adıyla meşhur olan Tiyadus
(Theodosius II) hükümdar olmuştur. Mesleme bin Abdülmelik tarafından muhasara
edilen hükümdar işte bu hükümdardır. Daha sonra, devlet idaresindeki
beceriksizliği yüzünden Tiyadus'un yerine Kostantin'in oğlu Elyon (Leon III)
geçmiştir. Hükümdarlığa geçmezden önce Rumlara, Müslümanları İstanbul önünden
sürüp çıkaracağını vaat etmiş, onlar da bu yüzden onu hükümdarlığa
getirmişlerdir. Elyon'un hükümdarlığı yirmi altı yıl sürmüş ve Velid bin Yezid
bin Abdülmelik'e bey'at edildiği yıl ölmüştür.
Elyon
(Leon)'dan sonra hükümdarlığa oğlu V. Kostantin geçmiş ve yirmi bir yıl
hükümdarlık etmiştir. Emevi Devleti onun döneminde inkıraza uğrayıp yıkılmış ve
kendisi de halife Mansur'un hilafete geçişinin onuncu yılında ölmüştür. Sonra
yerine oğlu Elyon (Leon IV) hükümdar olmuş ve halife Mansur'un geri kalan
döneminde on dokuz yıl dört ay hükümdarlık yapmıştır. Elyon, Mehdi'nin
halifeliği döneminde ölmüştür. Ondan sonra Kostantin'in oğlu Elyon'un hanımı
Rina (İrene) Elyon'dan olan oğlu Kostantin ile birlikte tahta geçmişlerdir.
Abbasi halifelerinden Mehdi ile Hadi'nin son dönemlerinde ve Harun er-Reşid'in
ilk günlerinde devleti Kostantin'in annesi Rina (irene) idare etmiş ve Harun
er-Reşid ile sulh içerisinde yaşamıştır. Ancak oğlu Kostantin büyüyünce Harun
er-Reşid ile oğlunun arası bozulmuştur. Bu sebepten Harun er-Reşid onun üzerine
yürümüş ve meydana gelen savaşta Kostantin hezimete uğramıştır. Kostantin'in bu
savaşta esir düşmesine ramak kalmıştır. Bunun üzerine annesi Rina oğlunun
gözlerine sürme çekmiş ve oğlundan sonra hükümdarlığı tek başına beş yıl daha
devam ettirmiştir. Ayrıca Rina, Harun er-Reşid ile tekrar sulh anlaşması
yapmıştır.
Rina'dan
sonra tahta Nikfor (Nikephoros I) çıkmış ve Rina'nın elinden aldığı hükümdarlığı
yedi yıl üç ay devam ettirmiştir. İstibrak (Stavrakios)'ın babası olan
Nikfor'un adının bazı kitaplarda Nikfor şeklinde yazılmış olduğunu gördüm.
Ayrıca O'nun adının Nikafor şek-linde yazıldığını iddia eden birisine de
rastladım.
Nikfor,
kendisinden sonra yerine oğlu İstibrak (Stavrakios)'ı veliaht tayin etmiştir.
Bizans hükümdarları arasında ilk defa oğlunu veliaht tayin eden Nikfor'dur ve
kendisinden önce böyle bir tatbikat olmamıştır. Nikfor kendisinden önceki
Bizans hükümdarları ve Fars hükümdarları gibi sakalını tıraş etmemiş, aksine
sakal bırakmıştır. Bizans hükümdarları mektuplarına: "Hristiyanların kralı
falandan .. " diye başlarken, O: "Ben bütün Hıristiyanların hükümdarı
değilim" diyerek mektuplarına; "Bizans hükümdarı falandan .. " diyerek
başlamıştır. Rumlar o güne kadar Araplara, Hz. İsmail'in annesi Hacer'den
dolayı Sarkiyus, yani ''Sare'nin köleleri'' adını takmışlardı. Nikfor, bunun
önüne geçmiş ve Rumların böyle söylemelerini yasaklamıştır. Nihayet Nikfor 193
H. (808-809 M.) yılında Bürcan (Boğdan) halkıyla kendi arasında meydana gelen
bir savaşta öldürülmüştür.
Nikfor'un
yerine, veliaht tayin ettiği oğlu İstibrak (Stavrakios) geçmiş ve iki ay
hükümdarlıkta kalmıştır. Ondan sonra hükümdarlığa Nikfor'un amcasının oğlu
Mihail bin Cercis geçmiştir. Bir rivayette Mihail'in, İstibrak'ın oğlu olduğu
söylenir. Mihail, Abbasi halifesi Emin'in döneminde iki yıl, bir rivayette daha
çok müddetle hükümdarlıkta kalmıştır. ''Patrik'' adıyla bilinen Elyon (Leon V),
Mihail'in üzerine hücum edip onun elinden hükümdarlığı almış ve kendisini
hapsetmiştir. Böylece hükümdarlığı ele geçiren Elyon yedi yıl üç ay
hükümdarlıkta kalmıştır. Ancak daha sonra Mihail'in adamları onu kurtarmak için
Elyon'un üzerine saldırmışlar ve onu öldürmüşlerdir. Böylece kendilerine
iktidar kapısı açılmış ve Mihail tekrar tahtına geri dönmüştür. Bir rivayette
Mihail'in, Elyon'un hükümdarlığı döneminde rahiplikle meşgul olduğu söylenir.
Mihail'in bu ikinci hükümdarlığı dokuz yıl sürmüştür. Bir rivayette ise onun
hükümdarlığının bundan daha uzun sürdüğü ifade edilir.
Mihail'den
sonra yerine oğlu Tufil (Theophilos) geçmiş ve on dört yıl hükümdarlıkta
kalmıştır. Tufil'in Zibatra (Doğanşehir)'yi fethetmesi üzerine Abbasi halifesi
el-Mu'tasım harekete geçmiş ve Ammuriye (Amorion)'yi fethetmiştir. Tufil ise
halife el- Vasık'ın zamanında ölmüştür.
Tufil'
den sonra oğlu Mihail (Mikhail III) hükümdar olmuş ve yirmi sekiz yıl hüküm
sürmüştür. Annesi oğlu Mihail ile birlikte devlet idaresini sürdürmekte iken
oğlunun onu öldürmek istemesi üzerine rahibe olmuş ve idareden uzaklaşmıştır.
Ammuriye halkından ve sabık hükümdarların oğullarından ''İbn Bokrat'' adıyla
tanınan birisi Mihail'e karşı isyan etmiş; Mihail yanında bulunan Müslüman
esirlerle onu karşılamış ve organlarını keserek büyük bir işkenceye tabi
tutmuştur. Ondan sonra Slav asıllı olan Besil (Basileois 1)(Basileios 1
Makedonya sülalesinin kurucusudur) baş kaldırmış ve tahtı ele geçirdikten sonra
253 H. (867 M.) tarihinde Mihail'i öldürmüştür.
Mihail'den
sonra Slav asıllı olan Besil hükümdar olmuş ve Abbasi halifelerinden
el-Mu'tezz, el-Mühtedi'nin dönemleri ile el-Mu'temid'in ilk günlerini kapsamak
üzere yirmi yıl hükümdarlıkta kalmıştır. Besil'in annesi Slav asıllı olduğu
için kendisi annesine nispet edilmiştir. Bu yüzden Hamza el-İsfahani,
Mihail'den söz ederken Besil'in babasını Slav asıllı samp: "Mihail, Besil
tarafından öldürüldükten sonra hükümdarlık Bizanslılardan Slavlara
geçmiştir." demek suretiyle yanlışlığa düşmüştür.
Besll
(Basileios)'den sonra yerine oğlu Elyon (Leon IV) geçmiş ve Abbasi
halifelerinden el-Mu'temid, el-Mu'tazid, el-Müktefi'nin dönemleriyle
elMuktedir'in ilk zamanlarında yirmi altı yıl hükümdarlık yapmıştır. Bir
rivayete göre, 297 H. (909-910 M.) tarihinde ölmüştür.
Daha
sonra Elyon'un kardeşi Aleksandros hükümdar olmuş ve bir yıl iki ay hükümdarlık
etmiştir. Aleksandros, Dubeyle'de ölmüştür. Bir rivayete göre, halkına kötü
muamele etmesinden dolayı bir tuzağa düşürülerek öldürüldüğü söylenir. Ondan
sonra Elyon'un oğlu Kostantin (VII) çocuk yaşta iken hükümdarlığa geçmiş, fakat
onun adına devlet idaresini Ermanus (Romanos) adındaki bir deniz patriği
üslenmiştir. Ermanus bu görevi üstlendiği zaman kendisine bir takım şartlar
koşmuştu. Bunlardan birisi şuydu: Ne kendisi ve ne de evladından her hangi biri
hükümdarlığa talip olmayacak ve taç giymeyeceklerdi. Fakat aradan iki yıl
geçince hem kendisine ve hem de oğullarına hükümdar olarak hitap edilmeğe
başlandı. Bu arada Ermanus da Kostantin'in yanında tahta oturmağa başladı. Onun
üç oğlu vardı; taht kavgasını önlemek için onlardan birisini hadımlaştırıp
patrik yapmıştı, çünkü patriğin hükümdar üzerinde hükmetme yetkisi vardı.
Ermanus, bu durumunu 330 H. (941-942 M.) yılına kadar devam ettirdi. Bu sırada
diğer iki oğlu tahtın gerçek sahibi olan hükümdar Kostantin ile iş birliği
yapıp babalarını taht'tan uzaklaştırmayı kararlaştırdılar. İki kardeş bir gün
babalarının yanına girip onu yakaladılar ve İstanbul yakınlarındaki bir adada
bulunan kendi manastırına götürdüler. Bundan sonra Kostantin ile birlikte yaklaşık
kırk gün kadar hükümdarlık ettiler, ancak hükümdar Kostantin'e tuzak kurmak
istemeleri üzerine, Kostantin daha önce davranıp onları yakalattı ve her
ikisini iki ayrı adaya gönderip sürgün etti. Bu arada birisi başında bulunan
görevli kişiye saldırıp onu öldürdü, bunun üzerine ada halkı da onu yakalayıp
öldürdüler ve başını Kostantin'e gönderdiler. Kostantin onun öldürülmesine
üzüldü.
Ermanus
(Romanos), rahipliğe döndükten dört yıl sonra ölmüş; Kostantin ise Abbasi
halifelerinden el-Muktedir'in son zamanlarından itibaren el-Kahir, er-Razi,
el-Müstekfi'nin dönemlerinde ve el-Muti'in ilk günlerinde hükümdarlığını
sürdürmüştür. Sonra Andronikos'un oğlu Kostantin'e karşı baş kaldırmış ve ona
karşı koymuştur. Kostantin'in babası Andronikos 294 H. (906-907 M.) yılında
el-Müktefi'nin yanına gelmiş ve huzurunda Müslüman olduktan sonra ölmüştü.
Andronikos'un oğlu Kostantin ise Ermeniyye (Armenia) ve Azerbaycan yoluyla
kaçarak Bizans'a gelmişti. Burada çevresine kalabalık bir halk toplanmış ve
zamanla tabileri bir hayli çoğalmıştı. Nihayet Kostantin 301 H. (913-914 M.)
yılında İstanbul üzerine yürüyüp hükümdar Kostantin'in elinden hükümdarlığı
almağa çalışmış, fakat hükümdar Kostantin buna fırsat vermeden onu ele geçirip
öldürmüştür.
Aynı
şekilde Frenklerin (Frankların) merkezi olan Roma'nın sahip ve hakimi de isyan
ederek Kostantin'in itaatinden çıkıp kendisine hükümdar adını vermiş ve
hükümdar elbisesi giymiştir. Halbuki daha önceleri Kostantiniyye (İstanbul)'nin
sahibi olan Bizans hükümdarlarına itaat ediyor ve onlardan emir alıyorlardı.
Nihayet 340 H. (951-952 M.) yılında Roma'nın başında bulunan hükümdar
kuvvetlenip Kostantin'in itaatinden çıkmıştı. Bunun üzerine Kostantin, Roma
hükümdarı ve onunla birlikte hareket eden Franklarla savaşmak üzere askeri birlikler
gönderdi. Nihayet taraflar karşılaşınca birbirleriyle savaşa tutuştular;
neticede hezimete uğrayan Bizanslılar sıkıntı ve perişanlık içerisinde
Kostantiniyye'ye geri döndüler. Bu durum karşısında Kostantin Roma hükümdarına
karşı koymaktan vazgeçerek onunla sulh anlaşması yaptı. Bu arada Kostantin,
oğlu Ermanus (Romanos)'u Roma hükümdarının kızıyla evlendirip ona dünür oldu.
Bundan sonra Frankların durumu gittikçe kuvvetlendi ve güçleri arttı. İleride
bahsedeceğimiz üzere, onlar bazı Endülüs beldelerini istila ettiler. Sicilya
adasını, Suriye'nin Akdeniz sahillerini ve Beytü'lMakdis (Kudüs)'i ellerine
geçirdiler. Neticede, yine ileride zikredeceğimiz üzere, 601 H. (1204-1205 M.)
yılında Kostantiniyye'ye hakim oldular.
Bu
kısma şunu ilave etmek uygun olacaktır: Peçenekler, Bahtiler ve diğer muhtelif
Türk kavimleri bir araya gelip 322 H. (933-934 M.) yılında eski bir Bizans
şehri olan Velider (V odan ?) üzerine yürüdüler ve burasını kuşattılar. Durumu
haber alan Ermanus (Romanos I), bunların üzerine içlerinde on iki bin
Hıristiyan'ın da bulunduğu büyük bir ordu gönderdi. Taraflar çetin bir savaşa
tutuştular, neticede Bizanslılar yenildiler. Türkler şehri yağma edip halktan
birçok kimseyi öldürdükten ve bir kısım insanları esir aldıktan sonra şehri tahrip
ettiler. Türkler, sonra Kostantiniyye üzerine yürüyüp burasını kırk gün
muhasara ettiler. Bu arada Bizans memleketlerine bir takım baskın ve akınlar
yaptılar. Bu akınlar Frank memleketlerine kadar uzandı, sonra tekrar geri
döndüler.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ARAP
KABİLELERİNİN IRAK'A GELMELERİ ve HİRE'YE YERLEŞMELERİ