İBNÜ’L-ESİR

1. CİLT

 İSLAM ÖNCESİ      ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İSA (MESİH)'NIN DOĞMASI ve

PEYGAMBERLİĞİNDEN İTİBAREN SON ANINA KADARKİ DURUMU

 

Hz. İsa'nın dünyaya gelmesi Mülükü't-tavaif dönemine rastlamaktadır. Mecusiler, Hz. İsa'nın doğumunun, İskender'in Babil topraklarını ele geçirmesinden altmış beş yıl, Eşganilerin hükümdarlıklarının üzerinden elli bir yıl geçtikten sonra olduğunu, Hıristiyanlar da onun doğumunun, İskender'in Babil topraklarını ele geçirmesinden itibaren üç yüz altmış üç yıl geçtikten sonra olduğunu söylerler. Ayrıca Hıristiyanlar, Hz. Yahya'nın İsa (A.S.)'dan altı ay önce doğduğunu ileri sürerler. Yine onlara göre, Hz. Meryem on üç, bir rivayette on beş, diğer bir rivayette yirmi yaşında iken Hz. İsa'ya hamile kalmıştır. Yine Hıristiyanların iddialarına göre, Hz. İsa göğe kaldırılıncaya kadar otuz iki yıl birkaç gün yaşamış, Hz. İsa'dan sonra annesi Hz. Meryem de altı yıl daha hayatta kalmıştır. Böylece Hz. Meryem toplam olarak elli bir yıl yaşamış oluyor. Onlara göre, Hz. Yahya, İsa (A.S.)'nın göğe kaldırılmasından önce öldürülmüş, Hz. İsa'ya peygamberlik ve risalet otuz yaşında iken gelmiştir.

 

Biz, daha önce Hz. Meryem'in kiliseye hizmeti ile ilgili bilgileri anlatmıştık. Hz. Meryem ile marangoz olan amcasının oğlu Yusuf bin Ya'kub bin Masan kilise hizmetlerini görürlerdi. Yusuf bin Ya'kub hem marangozdu ve hem de hikmet sahibi bir kişiydi. Elinin emeğinden geçinir ve kazandıklarını da tasadduk ederdi. Hıristiyanların söylediklerine göre, Yusuf bin Yakub Hz. Meryem ile evlenmiş, fakat Hz. Meryem'e yaklaşmamış, ancak Hz. İsa göğe çekildikten sonra ona yaklaşmıştır. Doğrusunu ise Allah bilir.

 

Hz. Meryem ve amcasının oğlu Yusuf, suları tükendiği zaman, her biri kendi kabını alır ve içinde su bulunan mağaraya gider, oradaki tatlı sudan kaplarım doldururlar, sonra kiliseye geri dönerlerdi.

 

Nihayet Cebrail (A.S.)'in Hz. Meryem ile karşılaşacağı gün gelip çattığı zaman, Meryem'in suyu tükenmiş bulunuyordu. Bunun üzerine amcasının oğlu Yusuf'a kendisiyle birlikte suya gitmesini teklif etti, fakat Yusuf: "Benim yarına yetecek kadar suyum var." diyerek onunla su almağa gitmedi. Bu durum karşısında Hz. Meryem su kabını alıp tek başına mağaraya geldi ve orada Hz. Cebrail'i buldu. Bu sırada Cebrail (A.S.): ''Meryem'e düzgün bir insan şeklinde göründü.'' (Meryem suresi, ayet 17). Hz. Cebrail ona: ''Ey Meryem. Allah beni sana tertemiz bir oğlan çocuğu vermem için gönderdi.'' (Meryem suresi, ayet 19) dedi Bunun üzerine Hz. Meryem: ''Ben senden, Rahman olan (Allah'a) sığınırım. Eğer taki (Allah'tan korkuyor ve O'na itaat ediyor) isen (bana dokunma).'' (Meryem suresi, ayet 18) dedi. Bir rivayette bu ayette geçen ''taki'' kelimesinin, bir erkek ismi olduğu da söylenir. Hz. Meryem, Cebrail'i görünce onu gerçekten bir erkek sanmıştı. Bunun üzerine Cebrail (A.S.) ona: ''Ben, sadece Rabb'imin elçisiyim. Sana, tertemiz bir oğlan çocuğu vermek için (geldim).'' (Meryem suresi, ayet 19) dedi. Hz. Meryem: ''Bana hiçbir beşer (eli) değmemiş ve zina da etmemişken, benim nasıl bir oğlum olur?'' (Meryem suresi, ayet 20) dedi. Cebrail (A.S.) de O'na: ''(Evet) öyledir. Fakat Rabb'in: "O bana kolaydır, çünkü biz onu insanlara (kudretimizi gösteren) bir işaret ve bizden bir rahmet kılacağız." buyurdu. Zaten iş olup bitmiştir.'' (Meryem suresi, ayet 21) dedi.

 

Hz. Cebrail, Meryem'e bunu söyleyince, Allah'ın hükmüne boyun eğip teslim oldu. Sonra Cebrail (A.S.), onun elbisesinin yakasından üfledi ve yanından ayrıldı. Hz. Meryem ise o anda Hz. Mesih'e hamile kaldı. Daha sonra da kabına suyunu doldurup geri döndü. Hz. Meryem'in zamanında kendisinden ve amcasının oğlu marangoz Yusuf'tan daha çok ibadet eden bir kimseye rastlanmıyordu. Yusuf ise Meryem ile birlikte bulunuyordu ve onun hamile kalmasına ilk tepki gösteren de o olmuştu. Yusuf, onun hamile olduğunu görünce, bunu büyük bir hadise telakki etti ve neye yorumlayacağını bilemedi. İtham etmek istediği zaman, onun ne derece saliha bir kadın olduğunu hatırlıyor ve bir an için dahi gözünden uzaklaşmamış olduğunu düşünüyordu. Temize çıkarmak istediği zaman ise, hamileliğini görmemezlikten gelemiyordu. Nihayet bu durum ona ağır gelmeye başlayınca, Meryem ile konuştu ve ona ilk olarak: "Ben senin bu durumunu görmemezlikten gelerek kalbimde saklayıp gizlemeğe çalıştıysam da, durumun ağır basıp bana galip geldi." dedi. Meryem ona: "Bana güzel sözler söyle." diye karşılık verdi. Bunun üzerine Yusuf: "Söyle bakalım! Sen hiç tohumsuz ekin bittiğini gördün mü?" diye sordu. Meryem: "Evet" diye cevap verdi. Yusuf: "Hiç yağmur almadan ağaç biter mi?" diye sordu. Meryem: "Evet, biter." diye cevap verdi. Bu defa Yusuf ona: "Erkek olmadan çocuk olur mu?" diye sordu. Meryem: "Evet, olur. Sen, Allah'ın ekini ilk yarattığı zaman tohumsuz olarak yarattığını bilmiyor musun? Yine sen, Allah'ın ağacı yağmursuz olarak yarattığını ve yağmurla ağaçları ayrı ayrı yarattıktan sonra kudretiyle yağmuru ağaç için bir hayat sebebi kıldığını bilmiyor musun? Yoksa sen, tohum ve yağmur olmadan Allah'ın ekin ve ağaç bitiremeyeceğini mi söylemek istiyorsun?" dedi. Bunun zerine Yusuf ona: "Hayır, bunların hiç birini demek istemiyorum. Aksine, Allah dilediğini yapmağa kadirdir, diyorum. O, bir şeye ''ol'' dedi mi, o hemen olur." dedi. Bu defa Meryem ona: "Pek iyi, sen Allah'ın Adem ve Havva'yı erkek ve kadın olmaksızın yarattığını bilmiyor musun?" diye sordu. O da: "Evet, biliyorum." dedi, Hz. Meryem'in bu sözleri üzerine Yusuf'un içine, Meryem'in bu durumunun Allah'tan olduğu, Meryem' in bu sırrı, kendisinden gizlediğini görünce ona bu sır hakkında bir şey sormasının uygun olmadığı hissi doğdu.

Bir rivayete göre, Hz. Meryem hayız gördüğü için odaların bir kenarına çekilmişti ve gelip geçenlerden uzak durmak için duvarları kendisine bir siper ve perde edinmişti. Hayızdan kurtulup temizlenince, yanında bir erkek bulunduğunu gördü. Bu rivayette, bundan sonra yukarıda geçen ayetler zikredilmektedir .

 

Hz. Meryem hamile kalınca, Hz. Zekeriyya'nın hanımı olan teyzesi bir gece ziyaret maksadıyla yanına geldi. Hz. Meryem teyzesine kapıyı açınca, onu orada tuttu ve: "Ben hamileyim." dedi. Bunun üzerine Meryem de teyzesine: "Ben de hamileyim" dedi. Bu defa teyzesi: "Ben, karnımdakinin senin karnındakine secde (tazim) ettiğini görüyorum." dedi.

Hz. Zekeriyya'nın hanımı Yahya'yı doğurdu.

 

Hz. Meryem'in hamilelik müddeti konusunda ihtilaf edilmiştir. Bir rivayette, Hz. Meryem'in dokuz ay hamile kaldığı söylenir. Bu, aynı zamanda Hıristiyanların da görüşüdür. Diğer bir rivayette onun sekiz ay hamile kaldığı söylenir. Bu ise ayrı bir mucizedir. Çünkü ondan başka sekiz aylık hiçbir çocuk yaşamamıştır. Bir başka rivayette altı ay hamile kaldığı ifade edilir. Diğer bir rivayette üç saat, bir başka rivayette ise bir saat hamile kaldığı söylenmektedir. Onun bir saat hamile kaldığı rivayeti, Kur'an-ı Kerim'in: ''Meryem, hemen ona hamile kaldı, Onunla uzak bir yere çekildi'' (Meryem suresi, ayet 22) ayetinin zahiri daha uygun görünmektedir. Bu ayette iki fiil birbirine ''hemen sonralık'' manasını ifade eden ''fa'' harfi ile bağlanmıştır.

 

Hz. Meryem (doğum sancılarını) hissedince, doğu tarafındaki mihrabın yanına gitti ve onun en uzak bir köşesine çekildi. Nihayet: ''Doğum sancısı onu bir hurma dalı (nın altı)na getirdi .. '' (Meryem suresi, ayet 23). Hz. Meryem doğum sancısı içerisinde bulunmasına rağmen insanlardan utancından dolayı: ''Keşke bundan önce ölseydim, unutulup gitseydim!'' (Meryem suresi, ayet 23) dedi. Yani ismim, cismim unutulsaydı da, izimi, cismimi kimse görmeseydi, demek istemişti.

 

Hz. Meryem: "Yanımda kimse yok iken İsa benimle konuşur, ben de onunla konuşurdum. Yanımızda birisi olduğu zaman ben onun karnımda tesbih ettiğini işitirdim." diyor. Hz. Cebrail (veya Allah'ın konuşturduğu İsa): ''(Dağın) altından: "Tasalanma, Rabb'in senin alt(yan)ından akan bir su arkı meydana getirdi."'' (Meryem suresi, ayet 24) diye seslendi. Bu ayette geçen ''min tahtiM'' kelimesinin başındaki harfi ''min'' şeklinde okuyanlar, seslenenin Cebrail olduğunu, ''men'' şeklinde okuyanlar ise seslenen kişinin Allah'ın konuşturduğu İsa olduğunu söylemişlerdir. Hz. Meryem'e: ''Hurma ağacını kendine doğru silkele .. '' (Meryem suresi, ayet 25) denildi. Bu, kesilmiş ve geriye kütüğü kalmış bir hurma ağacı idi. Meryem, onu silkeleyince hemen bir hurma ağacı oluverdi. Bir rivayette ise bu, kesilmiş bir ağaçtı. Fakat doğum sancısı Meryem'i zorlayınca, o bu ağaç köküne sarıldı. Bu kök de doğrulup uzadı, yeşerip hurma vermeğe başladı. Meryem'e: ''Hurma ağacını kendine doğru silkele, üzerine olmuş taze hurma dökülsün.'' (Meryem suresi, ayet 25) denildi. Bunun üzerine o, ağacı sallayınca, üzerine taze hurmalar dökülmeğe başladı. Bu defa Allah (C.C.) O'na: ''Ye, iç, gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen: "Ben Rahman olan (Allah) için oruç adadım. Bugün hiçbir insanla konuşmayacağım." de.'' (Meryem suresi, ayet 26) buyurdu. O zamanlarda oruç tutan bir kişi, akşam oluncaya kadar kimseyle konuşmazdı.

 

Nihayet Hz. Meryem, İsa'yı doğurunca, İblis hemen gidip İsrailoğulları'na Meryem'in doğum yaptığını haber verdi. Bunun üzerine onlar koşarak Meryem'in yanına geldiler ve onu çağırdılar. O da: ''çocuğunu yüklenip kavmine getirdi.'' (Meryem suresi, ayet 27).

Rivayet edildiğine göre, marangoz Yusuf, Meryem'i kırk gün mağarada bıraktı, sonra onu alıp ailesinin yanına getirdi. Hz. Meryem'i bu vaziyette gören kavmi ona: ''Ey Meryem! Sen tuhaf bir iş yaptın. Ey Harun'un kız kardeşi! Baban kötü bir adam değildi; annen de fahişe değildi.'' (Meryem suresi, ayet 27, 28). Senin bu yaptığın nedir? dediler. Rivayete göre, Hz. Meryem, Musa (A.S.)'nın kardeşi Hz. Harun'un soyundan geliyordu.

Bana göre Meryem, Harun (A.S.)'un neslinden değildir. O, Yahuda bin Ya'kub'un boyundan ve Süleyman bin Davud'un soyundandır. Onlar, ''Salihler'' diye anılırlardı. Hz. HarUn ise, Lava bin Ya'kub'un soyundandır.

 

Hz. Meryem onlara, Allah'ın kendisine söylemesini emrettiği şeyleri söyledi, fakat onlar bundan sonra Meryem'in konuşmasına devam etmesini istediklerinde, o, konuşmaları için İsa'yı gösterdi. (Meryem suresi, ayet 29). Bunun üzerine kızıp köpürdüler ve: ''Onun bizimle bu şekilde alayetmesi, zina etmesinden bize daha ağır geldi.'' dediler. Sonra: ''Beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?'' (Meryem suresi, ayet 29) diyerek söylendiler. Bunun üzerine İsa konuştu ve: ''Ben, gerçekten Allah'ın kuluyum. O bana kitap verdi, beni peygamber yaptı. Beni, bulunduğum her yerde insanlara yararlı kıldı. Sağ olduğum müddetçe bana namaz kılmayı, zekat vermeyi emretti. (Beni), anneme iyilik eder (kıldı), baş kaldıran bir zorba yapmadı.'' (Meryem suresi, ayet 30-32) dedi. O, kendisini ilah itikat edenlerin aleyhine kuvvetli bir hüccet olması için ilk önce kulluk ifade eden cümle ile söze başladı.

 

Hz. Meryem'in kavmi onu recmetmek maksadıyla ellerine taş almışlardı, fakat oğlu İsa konuşmağa başlayınca, onu taşla recmetmekten vazgeçtiler. Artık İsa bundan sonra yaşıtları gibi konuşma zamanı gelinceye kadar bir daha konuşmadı. Sonra İsrailoğulları: "Onu Zekeriyya'dan başkası hamile bırakmamıştır, çünkü yanına girip çıkan sadece odur." dediler ve onu öldürmek için aramağa başladılar. Bunun üzerine Zekeriyya onların arasından kaçıp uzaklaştı, fakat onlar sonunda onu yakalayıp öldürdüler.

Hz. Zekeriyya'nın öldürülmesinin sebebi konusunda bundan başka rivayetler de vardır. Bunlar yukarıda bahsedildi.

 

Rivayet edildiğine göre, Hz. Meryem'in doğum vakti yaklaşınca Allah O'na vahiy yoluyla: ''Ey Meryem! Kavminin bulunduğu yerden çık git, çünkü onlar seni ellerine geçirecek olurlarsa ayıplarlar, hem seni ve hem de çocuğunu öldürürler.'' buyurdu. Bunun üzerine amcasının oğlu marangoz Yusuf onu alıp Mısır'a gitti. Mısır sınırına vardıklarında Meryem'i doğum sancıları tuttu. Üzgün bir halde doğumunu yapınca O'na: ''Üzülme, Rabb'in senin alt(yan)ından akan bir su arkı meydana getirdi. Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine, olınuş taze hurma dökülsün. Ye, iç, gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen: "Ben Rahman olan (Allah) için oruç adadım. Bugün hiçbir insanla konuşmayacağım." de'' (Meryem suresi, ayet 24-26) denildi. Bu sırada kış mevsimi olmasına rağmen onun üzerine taze hurmalar dökülüyordu.

 

Hz. İsa'nın doğmasıyla putlar ise tepe taklak yıkılmış, şeytanlar büyük bir korkuya kapılarak İblis'in yanına gelmişlerdi. İblis, şeytanların bu şekilde bir araya toplandıklarını görünce, onlardan toplanmalarının sebebini sordu, onlar da İblis'e durumu haber verdiler. Bunun üzerine İblis: "Yeryüzünde çok önemli bir hadise vuku buldu." dedi ve fırlayıp uçtu, onların gözünden kaybolup uzaklaştı. Sonra İblis, Hz. İsa'nın doğduğu yere geldi ve meleklerin çevresini sarıp kuşatmış olduklarını gördü. Bu esnada mühim hadisenin burada vuku bulduğunu anladı, fakat melekler, onun Hz. İsa'ya yaklaşmasına imkan vermediler. Bu durum karşısında İblis, adamlarının yanına geri döndü ve onlara durumu anlattı. Sonra onlara: "Ben muhakkak surette doğum yapan her kadının yanında bulunmuşumdur. (Fakat bu yeni doğan çocuğa yaklaşamadım). Ben, bizzat onun kendisiyle doğru yola ilettiklerinden daha çok sayıda kimseyi saptıracağımı ümit ediyorum." dedi.

 

Hz. Meryem, oğlu İsa'yı Mısır'a götürdü ve on iki yıl müddetle onu kimseye göstermedi. Beşik omuzlarında olduğu halde başak topluyor, geçimini bu şekilde temin ediyordu.

 

Bana göre, İsa'nın, annesi Meryem'in kavminin arasında dünyaya geldiğini ifade eden birinci görüş, Kur'an-ı Kerim'e uygun olduğu için daha doğrudur. Çünkü: ''Meryem onu taşıyarak kavmine getirdi.'' (Meryem suresi, ayet 27) ayeti ile: ''Beşikteki çocuk ile nasıl konuşuruz?'' (Meryem suresi, ayet 29) ayeti, birinci görüşün doğruluğuna delalet etmektedir.

 

Rivayet edildiğine göre, Hz. Meryem oğlu İsa'yı doğurduktan sonra amcasının oğlu marangoz Yusuf ile birlikte onu Mısır'a götürmüştü. Kur'an'da zikri geçen ''Rabve'' (tepe) (Mü'minun suresi, ayet 59) kelimesinden maksat Mısır ülkesidir. Bir rivayette Rabve'nin Dimaşk, diğer bir rivayette ise Beytü'l-Makdis olduğu söylenir. Bu hususta daha başka rivayetler de vardır.

 

Hz. Meryem'in oğlu ile birlikte Mısır'a gitmesinin sebebi, İsrailoğulları'nın başında bulunan bir hükümdardan korkmuş olmasıydı. Bu hükümdar, Romalıydı ve adı da Herodes idi. Yahudiler, onu İsa 'yı öldürmesi için tahrik edip aldatmışlardı. Bu sebeple Mısır'a giderek, bu hükümdar ölünceye kadar on iki yılorada kalmışlardı. Hükümdar öldükten sonra da tekrar Şam bölgesine geri dönmüşlerdi. Bir rivayette Herodes'un İsa'yı öldürmek istemediği, hatta göğe kaldırıldıktan sonra onun varlığından haberdar olduğu söylenir. Onlar ise Mısır'a Yahudilerin İsa'ya bir kötülük yapmalarından korktukları için gitmişlerdir. Doğrusunu ise Allah bilir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

İSA'NIN PEYGAMBERLİĞİ ve BAZI MUCİZELERİ