İBNÜ’L-ESİR

1. CİLT

 İSLAM ÖNCESİ      ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

KEYKAVUS'UN DÖNEMİNDEN BEHMEN BİN İSFENDİYAR'IN DÖNEMİNE KADAR YEMEN ÜLKESİNİN HÜKÜMDARLARI İLE İLGİLİ BİLGİLER

 

Keykavus'un Hz. Süleyman bin Davud'un zamanında yaşadığını ileri sürenlerin sözleri yukarıda geçti. Ayrıca Hz. Süleyman'ın zamanındaki Yemen hükümdarlarım ve İlişarh'ın kızı Belkıs ile ilgili haberleri daha önce yukarıda zikrettik Belkıs'tan sonra, kendisine devleti güçlendirip, halkın işlerini bir nizama sokarak ihsanda bulunduğu için ''En 'um'' denilen Yasir bin Amr bin Ya'fur hükümdar oldu.

 

Yemenlilerin söylediklerine göre, Yas ir bin Amr gaza maksadıyla Mağrib tarafına gitmiş ve kendi zamanına kadar hiçbir kimsenin ayak basmadığı ''Vadi'r-Reml'' denilen bir kum vadisine kadar gelmişti. Bu vadiye gelince, kumların çokluğundan daha ileriye gitmek için yol bulamamıştı. Burada kaldığı bir sırada kumlar açılınca, Amr adında birine adamlarıyla birlikte açılan kısımdan geçerek daha ileriye gitmesini emretti. Fakat Amr adamlarıyla birlikte buradan geçti ve bir daha geri dönmedi. Yasir bu durumu görünce, bakırdan bir put heykeli yapılmasını emretti ve heykel yapıldı. Sonra bu heykel vadinin kenarında bulunan bir kayanın üzerine dikildi ve heykelin göğüs kısmına Yasir bin Amr, ''Müsned (Himyer'') yazısı ile şunları yazdırdı: "Bu heykel, Yasir En'um el-Hımyeri tarafından dikilmiştir. Buradan öteye yol yoktur.

 

Hiçbir kimse buradan öteye gitmeye kalkışmasın, yoksa mahvolur. "

 

Rivayet edildiğine göre, bu kum vadisinin arkasında Hz. Musa'nın ümmetinden bir kavim yaşamaktaydı ve Allah'ın: ''Musa'nın kavminden bir ümmet (cemaat) vardır ki, (halkı) hakka götürürler ve adaletli davranırlar.'' (A'raf suresi, ayet 159) buyruğu ile kasdettiği kimseler işte bu kişilerdi. Doğrusunu ise Allah bilir.

 

Yasir bin Amr'dan sonra Tübban, diğer adıyla Es'ad adındaki kişi hükümdar oldu. Yemen hükümdarlarına ''tübba''' adı verilirdi. Bu hükümdarın künyesi Ebu Kerib, nesep şeceresi ise Es'ad bin Melikeykerib (tübba') bin Zeyd bin Amr bin Abd (tübba' Zü'l-ez'ar) bin Ebrehe (tübba' Zü'l-menar) bin Haris (erRayiş) bin Kays bin Sayfi bin Sebe' idi. Kendisine ''ez-Zayid'' de denilirdi. Bu tübba' (hükümdar), Büştasb ile Erdeşir Behmen bin İsfendiyar bin Büştasb'ın dönemlerinde hükümdarlık yaprmştı. O, er-Rayiş'in gittiği yolu takip ederek Yemen'den yola çıkıp Tayy'deki iki dağa kadar geldi ve buradan Enbar'a gitmek üzere yola çıktı. Şimdiki Rire'nin bulunduğu yere gelince şaşırıp kaldı ve gece vakti olduğu için bulunduğu yerden ayrılmadı. İşte bu sebeple buraya, şaşırmak manasına gelen ''Hire'' adı verildi. Sonra buraya Ezd, Lahın, Cuzam, Amile ve Kuza'a kabilelerinden bir grup insan bıraktı. Nihayet onlar, kendileri için binalar yaparak buraya yerleştiler. Bundan sonra Rire'ye Tayy, Kelb, SükUn, Belharis bin Ka'ab. ve İyad kabilelerinden bir kısım insanlar gelip yerleştiler. Daha sonra bu hükümdar Musul'a, oradan da Azerbaycan'a geçti ve Türklerle karşılaşıp onları hezimete uğrattı, savaşçılarını öldürüp çoluk çocuklarım esir aldı. Bundan sonra Yemen'e döndü; kendisinden korktukları için çevredeki hükümdarlar ona hediyeler gönderdiler. Ayrıca ona Hind hükümdarından hediyeler geldi ve bu hediyelerin arasında ipek, misk, öd gibi diğer nefis armağanlar vardı. Hükümdar Es'ad o güne kadar böyle hediyeler görmediğinden Hind hükümdarından hediyeler getiren elçiye: ''Bunların hepsi ülkenizde varmı?'' diye sordu. Elçi: ''Hayır, bunların pek çoğu Çin ülkesinden gelmedir.'' diyerek cevap verdi ve ona Çin ülkesini tavsif edip bu ülke hakkında bilgiler verdi. Bunun üzerine o, Çin ülkesine savaş açacağına dair yemin etti ve Himyerliler ile hareket ederek er-Rekaik'e (?) ve siyah külahlılar ülkesine geldi. Buraya gelince adamlarından Sabit adında birisini kalabalık bir orduyla Çin tarafına gönderdi. Sabit öldürülünce bizzat hükümdar Es' ad kendisi harekete geçip Çin'e girdi, savaş erlerini öldürüp ne buldu ise hepsini ganimet olarak alıp götürdü. Tübba Es'ad'ın bu seferi, yola çıkması, Çin'de kalması ve geri dönüşü dahil yedi yıl sürdü.

 

Sonra hükümdar Es'ad'ın Tübbet (Tibet)'te bıraktığı on iki bin Hımyerli süvari, Tübbet halkını oluşturdu. Tabiat (huy), cild ve renk bakımından Araplara benzeyen Tibetliler, bugün de kendilerinin Arap milletinden olduklarını iddia ederler.

 

Bunlar bize anlatılanlardır. Fakat siyer ve tarih ilimIeriyle uğraşanların birçoğu bu rivayete muhalif hareket etmiş ve kendi aralarında birbirine muhalif davranarak birinin önce zikrettiğini, diğeri sonra zikretmiştir. Onların bu şekilde hareket etmelerinin pek faydalı tarafı yoktur. Biz, burada kısa bulduğumuz rivayeti naklettik.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ERDEŞİR BEHMEN İLE KIZI HUMANA HAKKlNDAKİ HABERLER