İBNÜ’L-ESİR

1. CİLT

 İSLAM ÖNCESİ      ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

LUT (A.S.) VE KAVMİNİN KISSASI

 

Biz, daha önce Lut (A.S.)'un Hz. İbrahim ile birlikte Mısır'a hicret ettiğini, Hz. İbrahim'in Şam'a geri döndüğünü, Hz. Lut'un ise Sedum'da kaldığını anlatmıştık.

 

Nihayet Sedüm'da yerleşen Hz. Lüt, Allah tarafından buranın halkına peygamber olarak gönderildi. Sedum halkı ise Allah'ı tanımıyor ve her türlü kötülüğü irtikap ediyordu. Nitekim bu hususla ilgili olarak Allah (C.C.): ''Hani Lut kavmine: Siz gerçekten öyle hayasızlık yapıyorsunuz ki, sizden önce hiç bir kimse bunu yapmamıştır, demişti. Her halde siz erkeklere yaklaşacak, yol kesecek, toplantı yerinizde meşru olmayan şeyleri mi yapacaksınız?'' (AnkEbut suresi, ayet 28, 29) buyurur.

 

Bu ayetteki ''yol kesmek'' cümlesinden onların, yanlarına gelen bir misafiri hemen yakalayıp götürerek ona lütilik denilen bu çirkin hareketi tatbik etmeleri kastedilmiştir.

Yine aynı ayetteki ''toplantı yerinizde meşru olmayan şeyleri mi yapacaksınız'' cümlesinden, bir rivayette onların, yanlarından geçen kimseleri taşa tutup onlarla alayetmeleri, diğer bir rivayette onların toplantı yerlerinde karşılıklı olarak yellenme yarışına girişmeleri, bir başka rivayette ise toplantı yerlerinde birbirleriyle lütilik yapmaları kastedilmiştir.

 

Hz. Lüt (A.S.) onları Allah'a ibadet etmeğe davet ediyor, yol kesmek, lütilik yapmak ve hayasızhkları irtikap etmek gibi Allah'ın hoşlanmadığı bu çirkin işleri yapmaktan menediyor, bu kötü hareketleri yapmakta ve tövbe etmemekte ısrar ettikleri takdirde kendilerini acıklı bir azap ile tehdit ediyordu. Fakat Hz. Lut'un bu tehdidi ve verdiği öğütler, onların kötülükler üzerinde ısrar etmelerini ve Allah'ın tehdit ve uyarısını inkar ederek Allah'ın azabının çabuklaşmasını artırmaktan başka bir netice doğurmamıştı. Hatta cüretlerini artırarak Hz. Lut'a: ''Eğer doğru söyleyenlerden isen, Allah'ın azabını bize getir .'' (Ankebut, 29) demişlerdi.

 

Hz. Lut, davetinin uzaması, onların isyan ve tuğyanlarında direnmeleri üzerine Rabb'inden onlara karşı yardım istedi. Allah (CC) onları helak ederek, elçisi Hz. Lut'a yardım etmek isteyince onların üzerine Hz. Cebrail ile birlikte Mikail ve İsrafil'i gönderdi. Rivayet edildiğine göre, bu melekler, genç adamlar suretine girerek yaya halde geldiler. Allah (C.C.) ise onlara, önce Hz. İbrahim ve Sare'ye uğramalarını ve İbrahim (A.S.)'e İshak'ı, onun arkasından da Yakub'u müjdelemelerini emretmişti.

 

Nihayet melekler Hz. İbrahim'e geldiler. Bu sırada Hz. İbrahim'in evine on beş gündür misafir uğramamıştı; hatta misafirin gelmeyişi ona çok ağır gelmişti. Misafirperverliği yüzünden Allah ona bol rızıklar ihsan etmişti. Netice olarak Hz. İbrahim onların gelişine çok sevindi; hatta o güne kadar kendisine misafir olanlarla kıyaslanamayacak kadar güzelolan bu misafirleri görünce Hz. İbrahim kendi kendisine: "Onlara ancak benim hizmet etmem gerekir" diyerek ailesinin yanına gidip kendi eliyle kızarttığı semiz bir buzağıyı getirip takdim etti, fakat onlar buna el sürmediler. Bunun üzerine: ''İbrahim, onların ellerinin buna uzanmadığını görünce irkilip kalbine korku girmişti. Onlar: "Korkma! Biz Lut kavmine gönderildik" dediler. İbrahim'in hanımı (Sare) ise (hizmet için) ayakta idi. (Sare, Allah'ın emrini ve Lılt kavminin başına geleceği bildiği için) güldü. Biz ona İshak'ı, İshak'ın ardından da (torunu) Ya'kub'u müjdeledik. (Sare, hayretinden ellerini yüzüne vurarak): 'Vay! Kendim bir koca karı, şu kocam da bir ihtiyar iken ben mi doğuracak mışım? Doğrusu bu, pek şaşılacak bir şey' dedi. (Melekler): 'Allah'ın emrine mi şaşıyorsunuz ey hane halkı? Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphe yok ki O, hamde layık, bağış ve ihsanı çok olandır' dediler .. '' (Hıld suresi, ayet 70-73).

 

Bu sırada Sare doksan, Hz. İbrahim ise yüz yirmi yaşlarında bulunuyorlardı.

 

Hz. İbrahim'in üzerinden korku gidip müjde sevinci gelince Lılt Kavmi hakkında Cebrail (A.S.) ile münakaşaya başladı ve ona: "Eğer onların arasında elli Müslüman varsa durum ne olacak?" dedi. Bunun üzerine melekler: "Eğer Lılt Kavmi'nin içerisinde elli Müslüman bulunursa, Allah onlara azap etmez." cevabını verdiler. Hz. İbrahim: "Kırk Müslüman olursa durum ne olacak?" diye sorunca, "Kırk Müslüman bulunursa da Allah azap etmez" diye karşılık verdiler. Hz. İbrahim: "Otuz Müslüman bulunduğu takdirde durum ne olacak?" dedi. Onlar: "Otuz Müslüman bulunduğu takdirde de durum yine aynı olur" dediler. Nihayet Hz. İbrahim on sayısına kadar indi. Melekler ise ona: "Eğer aralarında on Müslüman bulunursa, Allah onlara azap etmez" dediler.

 

Bunun üzerine Hz. İbrahim kendi kendine: "Aralarında on Müslümanın bulunmadığı bir kavimde hayır bulunmaz" dedikten sonra: ''Onların içerisinde Lut da var, dedi. Melekler: "Biz onların arasında kimin bulunduğunu çok iyi biliriz. Biz, yalnız geride (azapta) kalacaklardan olan karısı müstesna, Lut'u da ehlini de muhakkak kurtaracağız" dediler.'' (Ankebut suresi, ayet 32).

 

Bundan sonra Melekler Hz. Lut'un bulunduğu Sedum beldesine doğru gittiler. Melekler Sedum'a geldiklerinde tarlasında çalışmakta olan Hz. Lut ile karşılaştılar. Allah (C.C.) meleklere: ''Lut, kavminin aleyhine dört defa şahadet etmedikçe onları helak etmeyin.'' buyurmuştu. Bu yüzden melekler, Hz. Lut'un yanına gelip ona: "Biz, bu gece sana misafir olacağız." dediler. Hz. Lut meleklerle birlikte evine giderken bir müddet yürüdükten sonra onlara dönerek: "Siz, bu belde halkının ne yaptıklarını biliyor musunuz? Allah'a yemin ederim ki, yeryüzünde bunlardan daha kötü insanların bulunacağını zannetmiyorum." dedi ve bu sözünü dört defa tekrarladı.

 

Bir rivayete göre, melekler Hz. Lut'un kızıyla karşılaşmışlardı ve ona: "Ey hanım kız! İnip konaklayacağımız bir yer var mı?" diye sormuşlardı. Hz. Lut'un kızı ise: "Evet var, olduğunuz yerde bekleyin, ben gelinceye kadar şehre girmeyin" demişti. Çünkü belde halkının onlara kötülük yapmalarından korkuyordu. Hz. Lut'un kızı hemen babasının yanına gelerek ona: "Ey babacığım! Şehrin kapısında bekleyen gençlere yetiş; zira kavmin onları yakalar, ele geçirirse, çirkin hareketlerde (lutilikte) bulunurlar. Ben, bugüne kadar rastladığım insanlar arasında bunlar gibi güzelini görmedim." dedi. Hz. Lut'un kavmi, onun evine erkek misafir kabul etmesini yasaklamışlardı. Bu yüzden Hz. Lut Kavmi'ne duyurmadan onları evine getirdi, misafirlerin geldiğini ancak Lut'un ailesi biliyordu. Fakat Hz. Lut'un karısı dışarı çıkarak misafirlerin geldiklerini Lut Kavmi'ne bildirdi ve onlara: "Evimize öyle güzel kimseler geldi ki, bugüne kadar onlar gibi güzel yüzlü ve hoş kokulu insanlar görmedim" dedi. Bunun üzerine onlar koşarak Lut (A.S.)'un evine geldiler. Hz. Lut onlara: ''Ey kavmim! İşte kızlarım, sizin için onlar daha temizdir. Artık Allah'tan korkun, beni misafirlerimin içinde küçük düşürmeyin. Sizin içinizde aklı başında bir adam yok mu?'' (Hud suresi, ayet 78) diyerek misafirlerine sarkıntılık etmelerini menetti, aradıklarını kendi kızlarında bulabileceklerini belirterek onları kızlarına teşvik etti. Fakat onlar: ''And olsun ki, senin de bildiğin üzere bizim senin kızlarınla hiç bir hak (ve alakamız) yoktur. Sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin.'' (Hud suresi, ayet 79) ve: ''Biz seni elaleme karışmaktan men etmedik mi?'' (Hicr suresi, ayet 70) dediler.

Hz. Lut, teklif ve sözlerinin kabul edilmediğini görünce onlara: ''Ah, size (karşı koyacak) bir gücüm olsaydı ve yahut sarp bir kaleye sığınabilseydim!'' (Hud suresi, ayet 80) yani beni sizden koruyacak yardım edenlerim veya aşiretim olsaydı, diye temennide bulundu. Hz. Lut bu sözlerini söyleyince hemen melekler yanına gelip: "Senin kale ve sığınağın çok kuvvetlidir. Zira Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki, kavminden ona arka çıkan ve aşiretinden ona destek olan bir grup bulunmamış olsun" dediler.

 

Hz. Lut, onların koşuşarak geldiklerini görünce evinin kapısını kapattı; fakat onlar kapıyı açmak için zorladılar. Bunun üzerine Hz. Lut kapıyı açtı, onlar da içeri girdiler. Bu esnada Cebrail (A.S.) Rabb'inden onları cezalandırmak için izin istedi ve kendisine izin verildi. Bunun üzerine Cebrail (A.S.) kanadını açıp onların gözlerini çıkardı. Hatta onlar birbirlerine: "Aman çabuk davramn, kurtulmağa bakın! Zira bugün Lut'un evinde yeryüzünün en sihirbaz adamı vardır." diyerek birbirlerini çiğnemek suretiyle Hz. Lut'un evinden dışarı çıkmağa başladılar. Bu sırada melekler Lut (A.S.)'a: ''Ey Lut! Emin ol, biz Rabb'inin elçileri (melekleri)yiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen hemen gecenin bir vaktinde ailenle yola çık. Yalnız karınız müstesna, içinizden hiçbiri geri kalmasın ... '' (Hüd suresi, ayet 81) ve: '' ... Sen de arkalarından git. Sizden hiçbir kimse ardına (dönüp) bakmasın. Emrolunacağınız yere geçip gidin.'' (Hıcr suresi, ayet 65) dediler.

 

Nihayet Allah (C.C.) Hz. Lut ve ailesini Şam (Suriye) tarafına doğru yola çıkardığı zaman, Lüt (A.S.) meleklere: "Hemen şu saatte onları helak edin." dedi. Bunun üzerine melekler ona: ''Biz ancak onları sabah vakti helak etmekle emrolunduk. Sabah vakti yakın değil mi?'' (Hüd suresi, ayet 81) dediler. Sabah vakti olunca Cebrail (A.s.), diğer bir rivayette Mikail (A.S.) kanadını onların üzerinde yaşadıkları toprağın ve yerleştikleri beş kasabanın altına daldırıp havaya kaldırdı. Hatta gökyüzündekiler onların köpeklerinin havlamalarını ve horozlarının ötüşlerini duydular. Bundan sonra melek havaya kaldırmış olduğu kasabaları ve onların yaşadıkları toprak parçasını ters yüz ediverdi. Ayrıca o anda kasabalarda hazır bulunmayanların üzerine taşlar yağdırılarak helak edildiler. Bu arada Hz. Lut'un karısı yıkıntının gürültüsünü duyunca: "Vah! Kavmime yazık oldu" diye ağlayıp sızlamağa başlamıştı. O anda gelen bir taş da onu öldürüp olduğu yere yığıvermişti. İşte böylece Allah (C.C.) Hz. Lüt'u ve karısı hariç olmak üzere onun ailesini kurtardı.

 

Rivayet edildiğine göre, bu kasabalarda dört yüz bin kişi yaşamaktaydı.

Hz. İbrahim bu kasabaların üzerinde bulunan yüksek bir yere çıkar: "Bir gün Sedüm helak olacak." derdi. Lüt kavminin yaşadığı şehirler beş tane idi ve bunlar: Sedüm, Sab'a, Umra, Düma ve Sa'va'dan ibaretti. Bunların en büyüğü ise Sedum idi.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

İBRAHİM (A.S.)'İN KARISI SARE'NİN VEFATl, ÇOCUKLARI ve HANIMLARI