1 - باب
الْوُضُوءِ
مِنَ
الْعَيْنِ
1. Göz Değmesinden Dolayı
Abdest Almak
وَحَدَّثَنِي
يَحْيَى،
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ مُحَمَّدِ
بْنِ أبِي
أُمَامَةَ
بْنِ سَهْلِ
بْنِ حُنَيْفٍ،
أَنَّهُ
سَمِعَ
أَبَاهُ
يَقُولُ : اغْتَسَلَ
أبِي سَهْلُ
بْنُ
حُنَيْفٍ
بِالْخَرَّارِ،
فَنَزَعَ
جُبَّةً
كَانَتْ عَلَيْهِ،
وَعَامِرُ
بْنُ
رَبِيعَةَ
يَنْظُرُ. قَالَ
: وَكَانَ
سَهْلٌ
رَجُلاً
أَبْيَضَ
حَسَنَ الْجِلْدِ.
قَالَ :
فَقَالَ لَهُ
عَامِرُ بْنُ
رَبِيعَةَ :
مَا رَأَيْتُ
كَالْيَوْمِ
وَلاَ جِلْدَ
عَذْرَاءَ.
قَالَ :
فَوُعِكَ
سَهْلٌ مَكَانَهُ
وَاشْتَدَّ
وَعْكُهُ،
فَأُتِيَ رَسُولُ
اللَّهِ r
فَأُخْبِرَ :
أَنَّ
سَهْلاً
وُعِكَ،
وَأَنَّهُ
غَيْرُ
رَائِحٍ
مَعَكَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ،
فَأَتَاهُ
رَسُولُ
اللَّهِ r،
فَأَخْبَرَهُ
سَهْلٌ
بِالَّذِي
كَانَ مِنْ
شَأْنِ
عَامِرٍ،
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ r : «
عَلاَمَ
يَقْتُلُ
أَحَدُكُمْ
أَخَاهُ : أَلاَّ
بَرَّكْتَ،
إِنَّ
الْعَيْنَ
حَقٌّ، تَوَضَّأْ
لَهُ ».
فَتَوَضَّأَ
لَهُ
عَامِرٌ،
فَرَاحَ
سَهْلٌ مَعَ
رَسُولِ
اللَّهِ r لَيْسَ
بِهِ بَأْسٌ(
Sehl b. Huneyf'in
torunu Muhammed b. Ebi Ümame'den:
Babamın şöyle
dediğini duydum:
«— Babam, Sehl b.
Huneyf, Harrar'da gusül yaptı. Üzerindeki cübbesini çıkarmıştı. Amir b. Rebîa
da bakıyordu. Sehl, cildi güzel, beyaz bir adamdı.»
Ebu Ümame devamla
diyor ki, amir b. Rebia ona:
«— Bakirelerin
cildi bile bugün gördüğüm gibi değildir.» deyince Sehl olduğu yere yıkıldı,
elem ve acıları şiddetlendi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e:
«— Sehl
rahatsızlandı, seninle gidemiyecek.» dediler. Bunun üzerine Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Sehl'in yanına gidince ona amir'in kendine bakışını
ve dediklerini anlattı.» Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de (amire
hitaben):
«— Siz'den biri
kardeşini neden öldürüyor? Allah mubarek kılsın demeliydin! Göz değmesi
vakidir; onun için (Sehl için) abdest al.» dedi. Amir de onun (iyileşmesi) için
abdest alınca Sehl Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraber gitti,
hiçbir şikayeti kalmadı, rahatladı.