M U V A T T A

 Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MUKATEB

<< 1487 >>

DEVAM: 1- MUKATEB HAKKINDA SÖYLENENLER

 

وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ قَيْسٍ الْمَكِّيِ : أَنَّ مُكَاتَباً كَانَ لاِبْنِ الْمُتَوَكِّلِ هَلَكَ بِمَكَّةَ، وَتَرَكَ عَلَيْهِ بَقِيَّةً مِنْ كِتَابَتِهِ وَدُيُوناً لِلنَّاسِ، وَتَرَكَ ابْنَتَهُ، فَأَشْكَلَ عَلَى عَامِلِ مَكَّةَ الْقَضَاءُ فِيهِ، فَكَتَبَ إِلَى عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ مَرْوَانَ يَسْأَلُهُ عَنْ ذَلِكَ، فَكَتَبَ إِلَيْهِ عَبْدُ الْمَلِكِ : أَنِ ابْدَأْ بِدُيُونِ النَّاسِ، ثُمَّ اقْضِ مَا بَقِيَ مِنْ كِتَابَتِهِ، ثُمَّ اقْسِمْ مَا بَقِيَ مِنْ مَالِهِ بَيْنَ ابْنَتِهِ وَمَوْلاَهُ.

 

Humeyd b. Kays el-Mekki (r.a)'den rivayete göre, İbn-ül Mütevekkil'in bir Mukateb kölesi vardı. Mekke'de öldü ve geride Mukatebe anlaşmasından arta kalan borçlar ve diğer kimselere yaptığı borçlar ve birde kızını bıraktı. Mekke hakimi bu konuda hüküm veremedi. Abdulmelik b. Mervan'a mektup yazarak meseleyi sordu. O da kendisine şu cevabı yazdı:

 

"Önce halkın alacağını öde. Sonra kitabet anlaşmasından kalan borcunu öde.

 

Sonrada geri kalanı kızı ile efendisi arasında böıüştür.

 

(Sadece İmam-ı Malik'in Muvatta'ında geçmektedir.)

 

 

قَالَ مَالِكٌ : الأَمْرُ عِنْدَنَا : أَنَّهُ لَيْسَ عَلَى سَيِّدِ الْعَبْدِ أَنْ يُكَاتِبَهُ إِذَا سَأَلَهُ ذَلِكَ، وَلَمْ أَسْمَعْ أَنَّ أَحَداً مِنَ الأَئِمَّةِ أَكْرَهَ رَجُلاً عَلَى أَنْ يُكَاتِبَ عَبْدَهُ، وَقَدْ سَمِعْتُ بَعْضَ أَهْلِ الْعِلْمِ إِذَا سُئِلَ عَنْ ذَلِكَ، فَقِيلَ لَهُ إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى يَقُولُ : (فَكَاتِبُوهُمْ إِنْ عَلِمْتُمْ فِيهِمْ خَيْراً ) [النور : 33] يَتْلُو هَاتَيْنِ الآيَتَيْنِ : ( وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا ) [المائدة : 2] (، فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلاَةُ فَانْتَشِرُوا فِي الأَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللَّهِ ) [الجمعة : 10].

قَالَ مَالِكٌ : وَإِنَّمَا ذَلِكَ أَمْرٌ أَذِنَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِيهِ لِلنَّاسِ، وَلَيْسَ بِوَاجِبٍ عَلَيْهِمْ.

 

* Malik der ki: "Bizim yanımızda köle istediği zaman efendisi ile kitabet anlaşması yapmaya mecbur değildir. İmamların hiçbirinin bir adamı kölesiyle mükMebe anlaşması yapmaya zorladığını duymadım. İşittiğime göre bu mesele bir alime sorulmuş oda şöyle demiştir: "Allah Nur suresi 33. ayette: " kendilerinde iyi niyet görüyorsanız onlarla anlaşma yapıp yazışın" buyurur. O alim şu iki ayeti de buna ilave edermiş Maide suresinin 2. ayetinde: "İhramdan çıktığınız zaman avlanın ... " Ayrıca Cuma suresi 10. ayetinde "Namazı kılıp bitirince yeryüzüne dağııın ve Allah'ın lütfundan isteyin ... "

 

* Malik der ki: "Bu ayeti kerımelerdeki emir Allah yasak ettikten sonra verdiği emirleridir ve insanlar üzerine vacip değildir."

 

 

قَالَ مَالِكٌ : وَسَمِعْتُ بَعْضَ أَهْلِ الْعِلْمِ يَقُولُ فِي قَوْلِ اللَّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى : ( وَآتُوهُمْ مِنْ مَالِ اللَّهِ الَّذِي آتَاكُمْ ) [النور : 33] إِنَّ ذَلِكَ أَنْ يُكَاتِبَ الرَّجُلُ غُلاَمَهُ، ثُمَّ يَضَعُ عَنْهُ مِنْ آخِرِ كِتَابَتِهِ شَيْئاً مُسَمًّى(

 

* Malik der ki: "Bazı alimlerden işittiğim e göre Allah'u Teala Nur suresi 33. ayetinde: " ... Allah'ın size verdiği maldan onlara vererek onların hürriyete kavuşmalarına ilk önce siz destek olun ... " buyruğu hakkında şöyle derler: "Bunun manası şudur: "Bir kimse kölesiyle Mukatebe anlaşması yapar sonradan ona olan borcundan belli bir kısmını almaz indiriverir."

 

 

قَالَ مَالِكٌ : فَهَذَا الَّذِي سَمِعْتُ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ وَأَدْرَكْتُ عَمَلَ النَّاسِ عَلَى ذَلِكَ عِنْدَنَا.

 

* Malik der ki: "Alimlerden duyduğum budur ve Medinedeki uygulamada aynen böyledir."

 

 

قَالَ مَالِكٌ : وَقَدْ بَلَغَنِي أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَاتَبَ غُلاَماً لَهُ عَلَى خَمْسَةٍ وَثَلاَثِينَ أَلْفَ دِرْهَمٍ، ثُمَّ وَضَعَ عَنْهُ مِنْ آخِرِ كِتَابَتِهِ خَمْسَةَ آلاَفِ دِرْهَمٍ.

 

* Malik der ki: "Bana ulaştığına göre Abdullah b. Ömer kölesiyle otuzbeş bin dirheme Mukatebe anlaşması yaptı sonra onun borcundan beşbin dirhemi kaldırdı."

 

 

قَالَ مَالِكٌ : الأَمْرُ عِنْدَنَا : أَنَّ الْمُكَاتَبَ إِذَا كَاتَبَهُ سَيِّدُهُ تَبِعَهُ مَالُهُ، وَلَمْ يَتْبَعْهُ وَلَدُهُ، إِلاَّ أَنْ يَشْتَرِطَهُمْ فِي كِتَابَتِهِ.

 

* Malik der ki; "Bizce efendisi ile Mukatebe anlaşması yapılan kölenin malı kendisine aittir. Anlaşmada şart koşulmamışsa çocuğu mükMeb olmaz."

 

 

قَالَ يَحْيَى : سَمِعْتُ مَالِكاً يَقُولُ فِي الْمُكَاتَبِ يُكَاتِبُهُ سَيِّدُهُ، وَلَهُ جَارِيَةٌ بِهَا حَبَلٌ مِنْهُ، لَمْ يَعْلَمْ بِهِ هُوَ وَلاَ سَيِّدُهُ يَوْمَ كِتَابَتِهِ، فَإِنَّهُ لاَ يَتْبَعُهُ ذَلِكَ الْوَلَدُ، لأَنَّهُ لَمْ يَكُنْ دَخَلَ فِي كِتَابَتِهِ، وَهُوَ لِسَيِّدِهِ، فَأَمَّا الْجَارِيَةُ فَإِنَّهَا لِلْمُكَاتَبِ لأَنَّهَا مِنْ مَالِهِ.

 

* Yahya dedi ki: "Malik'den işittim şöyle diyordu: "Cariyesi kendisinden hamile olan bir köle ile efendisi mükMebe anlaşması yapsalar her ikiside anlaşmayı yaparken cariyenin hamile olduğunu bilmeseler bu çocuk babasına tabii olarak bu anlaşmanın içerisine girmez. Çünkü çocuk anlaşmanın dışında kaldı ve efendim oldu. Fakat cariye Mukatebe akdi yapılan kimseye aittir. Çünkü onun malıdır."

 

 

قَالَ مَالِكٌ فِي رَجُلٍ وَرِثَ مُكَاتَباً مِنِ امْرَأَتِهِ هُوَ وَابْنُهَا : إِنَّ الْمُكَاتَبَ إِنْ مَاتَ قَبْلَ أَنْ يَقْضِيَ كِتَابَتَهُ اقْتَسَمَا مِيرَاثَهُ عَلَى كِتَابِ اللَّهِ، وَإِنْ أَدَّى كِتَابَتَهُ، ثُمَّ مَاتَ، فَمِيرَاثُهُ لاِبْنِ الْمَرْأَةِ، وَلَيْسَ لِلزَّوْجِ مِنْ مِيرَاثِهِ شَيْءٌ(

 

* Malik: "Bir kadının oğluyla kocasına bir mükMeb miras bırakması hakkında der ki: "Bu durumda Mukateb borcunu ödemeden ölürse Allah'ın Kitabı'na göre kocasıyla oğlu bu kölenin mirasını böıüşürler. Eğer Mukateb borcunu öder de ölürse bu Mukatebin mirası kadının oğlunun olur. Kocasının bu mirasta hakkı yoktur."

 

 

قَالَ مَالِكٌ فِي الْمُكَاتَبِ يُكَاتِبُ عَبْدَهُ قَالَ : يُنْظَرُ فِي ذَلِكَ، فَإِنْ كَانَ إِنَّمَا أَرَادَ الْمُحَابَاةَ لِعَبْدِهِ، وَعُرِفَ ذَلِكَ مِنْهُ بِالتَّخْفِيفِ عَنْهُ، فَلاَ يَجُوزُ ذَلِكَ، وَإِنْ كَانَ إِنَّمَا كَاتَبَهُ عَلَى وَجْهِ الرَّغْبَةِ، وَطَلَبِ الْمَالِ، وَابْتِغَاءِ الْفَضْلِ وَالْعَوْنِ عَلَى كِتَابَتِهِ، فَذَلِكَ جَائِزٌ لَهُ.

 

* Malik der ki: "Bir mükMeb kölesiyle mükMebe anlaşması yapsa bu durumda bakılır, eğer mükMeb kölesine yardım etmek istemişse bu da kölesine indirim yapmasından anlaşılıyorsa bu caiz değildir. Şayet ilgilenip mal elde etmesi borcunu ödemeye yardım etmesi için katkıda bulunduysa anlaşma caizdir."

 

 

قَالَ مَالِكٌ فِي رَجُلٍ وَطِئَ مُكَاتَبَةً لَهُ : إِنَّهَا إِنْ حَمَلَتْ فَهِيَ بِالْخِيَارِ,  إِنْ شَاءَتْ كَانَتْ أُمَّ وَلَدٍ، وَإِنْ شَاءَتْ قَرَّتْ عَلَى كِتَابَتِهَا، فَإِنْ لَمْ تَحْمِلْ فَهِيَ عَلَى كِتَابَتِهَا.

 

* Malik der ki: "Bir efendi Mukatebe cariyesiyle birleşirse cariye hamile kalırsa bu durumda serbesttir. Dilerse ümmü veled olur, dilerse Mukatebe anlaşmasına bağlı kalır. Eğer cariye hamile kalmamışsa Mukatebe anlaşması uyarınca hareket eder."

 

 

قَالَ مَالِكٌ : الأَمْرُ الْمُجْتَمَعُ عَلَيْهِ عِنْدَنَا فِي الَعَبْدِ يَكُونُ بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ: إِنَّ أَحَدَهُمَا لاَ يُكَاتِبُ نَصِيبَهُ مِنْهُ، أَذِنَ لَهُ بِذَلِكَ صَاحِبُهُ أَوْ لَمْ يَأْذَنْ، إِلاَّ أَنْ يُكَاتِبَاهُ جَمِيعاً، لأَنَّ ذَلِكَ يَعْقِدُ لَهُ عِتْقاً، وَيَصِيرُ إِذَا أَدَّى الْعَبْدُ مَا كُوتِبَ عَلَيْهِ إِلَى أَنْ يَعْتِقَ نِصْفُهُ، وَلاَ يَكُونُ عَلَى الَّذِي كَاتَبَ بَعْضَهُ أَنْ يَسْتَتِمَّ عِتْقَهُ، فَذَلِكَ خِلاَفُ مَا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ r : « مَنْ أَعْتَقَ شِرْكاً لَهُ فِي عَبْدٍ : قُوِّمَ عَلَيْهِ قِيمَةَ الْعَدْلِ »(

 

* Malik der ki: "Bizce ittifakla kabul edilen görüş şudur ki:" Bir kölede ortak olan iki kişiden biri ortağının izni ile ya da izinsiz köledeki hissesine karşılık Mukatebe anlaşması yapamaz. Böyle bir anlaşmayı ikisi birlikte yapmaları gerekir. Çünkü kölenin yarısının azad olmasını gerektirecek olan kitabet anlaşmasının borcunu öderse bu anlaşma azad etme anlaşması olur. Köle ile hissesinde Mukatebe anlaşması yapan ortak kölenin tamamının azad olmasını isteyemez. Bu Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu buyruğuna aykırıdır: "Bir kimse bir köledeki hissesini azad ederse köle onun namına adil bir şekilde kıymetlendirilir ve ona göre hürriyetine kavuşmuş olur."

 

 

قَالَ مَالِكٌ : فَإِنْ جَهِلَ ذَلِكَ حَتَّى يُؤَدِّيَ الْمُكَاتَبُ، أَوْ قَبْلَ أَنْ يُؤَدِّىَ رَدَّ إِلَيْهِ الَّذِي كَاتَبَهُ مَا قَبَضَ مِنَ الْمُكَاتَبِ فَاقْتَسَمَهُ هُوَ وَشَرِيكُهُ عَلَى قَدْرِ حِصَصِهِمَا, وَبَطَلَتْ كِتَابَتُهُ، وَكَانَ عَبْداً لَهُمَا عَلَى حَالِهِ الأُولَى.

 

* Malik der ki: "Hissesinde Mukatebe anlaşması yapan efendi durumun böyle olduğunu bilmez ve Mukateb borcunu ödeyince veya ödemeden öğrenirse, Mukatebten teslim aldığı parayı geri verir ve bu parayı diğer ortağıyla köledeki hisseleri oranında paylaşırlar. Kitabet anlaşması hükümsüz olur. Köle de daha önceki gibi ikisi arasında köle olarak kalır."

 

 

قَالَ مَالِكٌ فِي مُكَاتَبٍ بَيْنَ رَجُلَيْنِ، فَأَنْظَرَهُ أَحَدُهُمَا بِحَقِّهِ الَّذِي عَلَيْهِ, وَأَبَى الآخَرُ أَنْ يُنْظِرَهُ، فَاقْتَضَى الَّذِي أَبَى أَنْ يُنْظِرَهُ بَعْضَ حَقِّهِ، ثُمَّ مَاتَ الْمُكَاتَبُ وَتَرَكَ مَالاً لَيْسَ فِيهِ وَفَاءٌ مِنْ كِتَابَتِهِ.

قَالَ مَالِكٌ : يَتَحَاصَّانِ بِقَدْرِ مَا بَقِيَ لَهُمَا عَلَيْهِ، يَأْخُذُ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا بِقَدْرِ حِصَّتِهِ، فَإِنْ تَرَكَ الْمُكَاتَبُ فَضْلاً عَنْ كِتَابَتِهِ، أَخَذَ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مَا بَقِيَ مِنَ الْكِتَابَةِ، وَكَانَ مَا بَقِيَ بَيْنَهُمَا بِالسَّوَاءِ، فَإِنْ عَجَزَ الْمُكَاتَبُ وَقَدِ اقْتَضَى الَّذِي لَمْ يُنْظِرْهُ أَكْثَرَ مِمَّا اقْتَضَى صَاحِبُهُ، كَانَ الْعَبْدُ بَيْنَهُمَا نِصْفَيْنِ، وَلاَ يَرُدُّ عَلَى صَاحِبِهِ فَضْلَ مَا اقْتَضَى، لأَنَّهُ إِنَّمَا اقْتَضَى الَّذِي لَهُ بِإِذْنِ صَاحِبِهِ، وَإِنْ وَضَعَ عَنْهُ أَحَدُهُمَا الَّذِي لَهُ، ثُمَّ اقْتَضَى صَاحِبُهُ بَعْضَ الَّذِي لَهُ عَلَيْهِ، ثُمَّ عَجَزَ فَهُوَ بَيْنَهُمَا، وَلاَ يَرُدُّ الَّذِي اقْتَضَى عَلَى صَاحِبِهِ شَيْئاً، لأَنَّهُ إِنَّمَا اقْتَضَى الَّذِي لَهُ عَلَيْهِ، وَذَلِكَ بِمَنْزِلَةِ الدَّيْنِ لِلرَّجُلَيْنِ بِكِتَابٍ وَاحِدٍ عَلَى رَجُلٍ وَاحِدٍ، فَيُنْظِرُهُ أَحَدُهُمَا، وَيَشِحُّ الآخَرُ فَيَقْتَضِي بَعْضَ حَقِّهِ، ثُمَّ يُفْلِسُ الْغَرِيمُ، فَلَيْسَ عَلَى الَّذِي اقْتَضَى أَنْ يَرُدَّ شَيْئاً مِمَّا أَخَذَ(

 

* Malik der ki: "İki kişi arasında ortak Mukatebten biri alacağını ertelese diğeride ertelemese ve alacağının bir kısmını tahsil ettikten sonra Mukateb ölse ve borcuna kafi gelmeyecek kadar mal bıraksa bu durumda ortaklar o malı alacakları miktarınca paylaşırlar. Her ortak kendi hissesi kadar alır. Eğer Mukateb borcundan daha fazla mal bırakmışsa ortaklar geri kalan alacaklarını aldıktan sonra arta kalanı eşit olarak paylaşırlar. Eğer Mukateb borcunu ödemekten aciz kalırsa peşin alan da diğer ortağından daha fazla almış ise bu kişi ortağından daha fazla aldığı farkı ortağına geri ödemez. Çünkü ortağının müsadesi ile almıştır. Köle aralarında yarı yarıya ortak olarak kalır. Ortaklardan biri Mukatebten alacağından indirim yapsa sonra diğer ortağı alacağının bir kısmını tahsil etse de ileride Mukateb borcunu ödeyemez hale gelse köle aralarında ortak olarak kalır. Alacağının bir kısmını tahsil eden ortak diğer ortağa geri hiçbirşey vermez. Çünkü alacağını almıştır. Bu şuna benzer: "İki kişinin ortak olarak bir kimseden alacağı vardır. Birisi alacağını geri bırakmış diğeri ise geri bırakmayıp almıştır. Sonra da borçlu iflas etmiştir. Alacağını tahsil eden ortak tahsil etmeyen ortağa hiçbir şey vermez."