11 - باب
الدَّيْنِ
فِي
الْقِرَاضِ
11. Kar Ortaklığında
Borçlar
قَالَ
يَحْيَى :
قَالَ
مَالِكٌ :
الأَمْرُ الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا
فِي رَجُلٍ
دَفَعَ إِلَى
رَجُلٍ
مَالاً
قِرَاضاً، فَاشْتَرَى
بِهِ
سِلْعَةً،
ثُمَّ بَاعَ
السِّلْعَةَ
بِدَيْنٍ،
فَرَبِحَ فِي
الْمَالِ،
ثُمَّ هَلَكَ
الَّذِي
أَخَذَ
الْمَالَ
قَبْلَ أَنْ يَقْبِضَ
الْمَالَ،
قَالَ إِنْ
أَرَادَ وَرَثَتُهُ
أَنْ
يَقْبِضُوا
ذَلِكَ
الْمَالَ
وَهُمْ عَلَى
شَرْطِ
أَبِيهِمْ
مِنَ الرِّبْحِ،
فَذَلِكَ
لَهُمْ إِذَا
كَانُوا أُمَنَاءَ
عَلَى
ذَلِكَ،
فَإِنْ
كَرِهُوا أَنْ
يَقْتَضُوهُ
وَخَلَّوْا
بَيْنَ
صَاحِبِ
الْمَالِ
وَبَيْنَهُ،
لَمْ
يُكَلَّفُوا
أَنْ
يَقْتَضُوهُ
وَلاَ شَيْءَ
عَلَيْهِمْ،
وَلاَ شَيْءَ
لَهُمْ إِذَا
أَسْلَمُوهُ
إِلَى رَبِّ
الْمَالِ،
فَإِنِ
اقْتَضَوْهُ،
فَلَهُمْ
فِيهِ مِنَ
الشَّرْطِ
وَالنَّفَقَةِ،
مِثْلُ مَا
كَانَ
لأَبِيهِمْ
فِي ذَلِكَ،
هُمْ فِيهِ
بِمَنْزِلَةِ
أَبِيهِمْ،
فَإِنْ لَمْ
يَكُونُوا
أُمَنَاءَ عَلَى
المَالِ،
فَإِنَّ
لَهُمْ أَنْ
يَأْتُوا
بِأَمِينٍ
ثِقَةٍ،
فَيَقْتَضِي
ذَلِكَ
الْمَالَ،
فَإِذَا
اقْتَضَى
جَمِيعَ الْمَالِ،
وَجَمِيعَ
الرِّبْحِ،
كَانُوا فِي ذَلِكَ
بِمَنْزِلَةِ
أَبِيهِمْ.
İmam Malik der
ki: Bize göre üzerinde ittifak edilen husus şudur: Bir kimse diğer birine kırad
olarak bir mal verir, o da bununla bir eşya satın alarak veresiye satar ve kar
eder, sonra da alacağını teslim almadan önce ölürse, varisleri istedikleri
takdirde, o alacağı teslim alabilirler. Eğer bu hususta emin iseler, babalarına
şart koşulan kar onların hakkıdır. Eğer o alacağı istemeyi hoş görmezler, mal
sahibi ile borçluyu başbaşa bırakırlarsa, onu istemekle mükellef tutulmazlar.
Yani onu, mal sahibine havale ettikten sonra, kara ve zarara karışmazlar. Eğer
o alacağı tahsil ederlerse, babaları için şart koşulan kar ve nafaka
kendilerine ait olur. Çünkü onlar, bu hususta babalarının vekili sayılırlar.
Eğer onlar bu hususta güvenilir değillerse, güvenilir ve emin birini
getirebilirler. O, bütün malı ve kazancı tahsil edince, babalarının hakkına
sahip olurlar.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
رَجُلٍ
دَفَعَ إِلَى
رَجُلٍ
مَالاً
قِرَاضاً
عَلَى
أَنَّهُ
يَعْمَلُ
فِيهِ، فَمَا
بَاعَ بِهِ
مِنْ دَيْنٍ
فَهُوَ
ضَامِنٌ
لَهُ، إِنَّ
ذَلِكَ
لاَزِمٌ لَهُ
إِنْ بَاعَ
بِدَيْنٍ
فَقَدْ
ضَمِنَهُ.
İmam Malik der
ki: Bir kimse, diğer birine çalıştırmak üzere sermaye olarak bir mal verse, bu
hususta veresiye sattığı şeyler hakkında ödeme sorumluluğu vardır. Eğer
veresiye satacak olursa, mal sahibine öder.