21 - باب
السُّلْفَةِ
فِي
الطَّعَامِ
21.
Peşin Para İle Sonradan Teslim Edilmek Üzere Gıda Maddeleri Almak
حَدَّثَنِي
يَحْيَى،
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ نَافِعٍ،
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ، أَنَّهُ
قَالَ : لاَ
بَأْسَ
بِأَنْ
يُسَلِّفَ
الرَّجُلُ
الرَّجُلَ
فِي
الطَّعَامِ
الْمَوْصُوفِ،
بِسِعْرٍ
مَعْلُومٍ
إِلَى,
أَجَلٍ
مُسَمًّى،
مَا لَمْ
يَكُنْ فِي
زَرْعٍ لَمْ
يَبْدُ
صَلاَحُهُ،
أَوْ تَمْرٍ
لَمْ يَبْدُ
صَلاَحُهُ.
Abdullah b. Ömer
der ki: Birinin diğerine peşin para vererek kalitesini, fiatını ve teslim
zamanını belirlemek şartıyla gıda maddeleri almasında bir mahzur yoktur. Fakat
olgunlaşmamış, başaktaki ekin ile ağaçtaki olgunlaşma belirtileri görülmemiş
hurmanın bu şartla alınması caiz değildir.
قَالَ
مَالِكٌ :
الأَمْرُ
عِنْدَنَا
فِيمَنْ سَلَّفَ
فِي طَعَامٍ
بِسِعْرٍ
مَعْلُومٍ، إِلَى
أَجَلٍ
مُسَمًّى،
فَحَلَّ
الأَجَلُ، فَلَمْ
يَجِدِ
الْمُبْتَاعُ
عِنْدَ الْبَائِعِ
وَفَاءً
مِمَّا
ابْتَاعَ
مِنْهُ فَأَقَالَهُ،
فَإِنَّهُ
لاَ
يَنْبَغِي
لَهُ أَنْ
يَأْخُذَ مِنْهُ
إِلاَّ
وَرِقَهُ،
أَوْ
ذَهَبَهُ،
أَوِ
الثَّمَنَ
الَّذِي
دَفَعَ
إِلَيْهِ
بِعَيْنِهِ،
وَإِنَّهُ
لاَ
يَشْتَرِي
مِنْهُ بِذَلِكَ
الثَّمَنِ
شَيْئاً
حَتَّى
يَقْبِضَهُ
مِنْهُ،
وَذَلِكَ
أَنَّهُ
إِذَا أَخَذَ
غَيْرَ
الثَّمَنِ
الَّذِي
دَفَعَ إِلَيْهِ،
أَوْ صَرَفَهُ
فِي سِلْعَةٍ
غَيْرِ
الطَّعَامِ
الَّذِي ابْتَاعَ
مِنْهُ،
فَهُوَ
بَيْعُ
الطَّعَامِ
قَبْلَ أَنْ
يُسْتَوْفَى.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَقَدْ نَهَى
رَسُولُ
اللَّهِ r عَنْ
بَيْعِ
الطَّعَامِ
قَبْلَ أَنْ
يُسْتَوْفَى.
قَالَ
مَالِكٌ :
فَإِنْ
نَدِمَ
الْمُشْتَرِي
فَقَالَ لِلْبَائِعِ
: أَقِلْنِي
وَأُنْظِرُكَ
بِالثَّمَنِ
الَّذِي
دَفَعْتُ
إِلَيْكَ.
فَإِنَّ
ذَلِكَ لاَ
يَصْلُحُ،
وَأَهْلُ
الْعِلْمِ
يَنْهَوْنَ
عَنْهُ،
وَذَلِكَ
أَنَّهُ لَمَّا
حَلَّ
الطَّعَامُ
لِلْمُشْتَرِي
عَلَى
الْبَائِعِ،
أَخَّرَ
عَنْهُ
حَقَّهُ،
عَلَى أَنْ
يُقِيلَهُ،
فَكَانَ
ذَلِكَ
بَيْعَ
الطَّعَامِ إِلَى
أَجَلٍ
قَبْلَ أَنْ
يُسْتَوْفَى.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَتَفْسِيرُ
ذَلِكَ أَنَّ
الْمُشْتَرِيَ
حِينَ حَلَّ
الأَجَلُ،
وَكَرِهَ
الطَّعَامَ،
أَخَذَ بِهِ
دِينَاراً إِلَى
أَجَلٍ،
وَلَيْسَ
ذَلِكَ
بِالإِقَالَةِ،
وَإِنَّمَا
الإِقَالَةُ
مَا لَمْ
يَزْدَدْ
فِيهِ الْبَائِعُ
وَلاَ
الْمُشْتَرِى،
فَإِذَا
وَقَعَتْ
فِيهِ
الزِّيَادَةُ
بِنَسِيئَةٍ
إِلَى أَجَلٍ،
أَوْ
بِشَىْءٍ
يَزْدَادُهُ
أَحَدُهُمَا
عَلَى
صَاحِبِهِ،
أَوْ
بِشَيْءٍ يَنْتَفِعُ
بِهِ
أَحَدُهُمَا،
فَإِنَّ ذَلِكَ
لَيْسَ
بِالإِقَالَةِ،
وَإِنَّمَا
تَصِيرُ
الإِقَالَةُ
إِذَا
فَعَلاَ
ذَلِكَ
بَيْعاً،
وَإِنَّمَا أُرْخِصَ
فِي
الإِقَالَةِ
وَالشِّرْكِ
وَالتَّوْلِيَةِ
مَا لَمْ
يَدْخُلْ
شَيْئاً مِنْ
ذَلِكَ
زِيَادَةٌ
أَوْ
نُقْصَانٌ،
أَوْ
نَظِرَةٌ،
فَإِنْ
دَخَلَ
ذَلِكَ
زِيَادَةٌ
أَوْ
نُقْصَانٌ،
أَوْ
نَظِرَةٌ،
صَارَ
بَيْعاً
يُحِلُّهُ مَا
يُحِلُّ
الْبَيْعَ،
وَيُحَرِّمُهُ
مَا يُحَرِّمُ
الْبَيْعَ(80).
İmam Malik der
ki: Biri peşin para verip teslim zamanını ve fiatını belirleyerek gıda
maddeleri satın alsa da, teslim zamanı gelince mal sahibinde, alacağı malı tam
bulamayıp pazarlığı bozsa, o takdirde önce vermiş olduğu parasını geri alması
gerekir. Parasını teslim almadan önce onun yerine başka bir şey alırsa, o
takdirde, daha Önce pazarlık etmiş olduğu gıda maddelerini teslim almadan Önce
satmış gibi olur.
İmam Malik der
ki: Halbuki Resulullah gıda maddelerinin teslim almadan Önce satışını
yasaklamıştır.
İmam Malik der
ki: Müşteri pişman olarak satıcıya: «pazarlığı bozalım, sana verdiğim parayı ileride
iade edersin (şimdi istemiyorum)» dese bu doğru değildir. Fukaha bunu
yasaklamıştır. Çünkü pazarlığın bozulması şartıyla müşterinin mal sahibindeki
alacağını ertelemesi neticesinde, pazarlık yaptığı gıda maddeleri mal sahibine
helal olunca, ileride alınmak üzere parası verilip satın alınan gıda
maddelerinin, teslim alınmadan önce satışının da helal olması gerekir. (Halbuki
her ikisi de caiz değildir,)
İmam Malik der
ki: Bunun izahı şöyledir. Malın teslim zamanı gelip de müşterinin, malı
beğenmiyerek daha ileri bir tarihte parasını geri almak istemesi pazarlığı
bozmak değildir. Çünkü pazarlığın bozulmasıyla ne satıcıya ne de müşteriye bir
fazlalık sağlanır. Müşteri parasınıtmal sahibi de malını olduğu gibi geri alır.
Şayet pazarlığı bozmada belirtilen-zamanın ertelenmesi veya taraflardan birinin
diğerine pazarlıkta olmayan bir şey vermesi ya da taraflardan birine menfaat
sağlanması gibi fazla bir şey olursa buna pazarlığı bozma denilmez. Pazarlığı
bozma, akid tamamlandıktan sonra olur. Pazarlığı bozmaya, aldığı mala başkasını
ortak yapmaya ve malı aldığı fiata satmaya, ancak fazlalık eksiklik ve vade
olmaması şartıyla müsaade edilmiştir. Bunda fazla, eksik veya vade olursa satış
olur. Bu takdirde de alış-verişi helal kılan bunu da helal kılar ve alış-verişi
haram kılan bunu da haram kılar.
قَالَ
مَالِكٌ :
مَنْ سَلَّفَ
فِي حِنْطَةٍ
شَامِيَّةٍ،
فَلاَ بَأْسَ
أَنْ
يَأْخُذَ مَحْمُولَةً
بَعْدَ
مَحِلِّ
الأَجَلِ.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَكَذَلِكَ
مَنْ سَلَّفَ
فِي صِنْفٍ
مِنَ
الأَصْنَافِ،
فَلاَ بَأْسَ
أَنْ
يَأْخُذَ
خَيْراً
مِمَّا
سَلَّفَ فِيهِ،
أَوْ أَدْنَى
بَعْدَ
مَحِلِّ
الأَجَلِ.
وَتَفْسِيرُ
ذَلِكَ أَنْ
يُسَلِّفَ الرَّجُلُ
فِي حِنْطَةٍ
مَحْمُولَةٍ, فَلاَ
بَأْسَ أَنْ
يَأْخُذَ
شَعِيراً،
أَوْ شَامِيَّةً،
وَإِنْ
سَلَّفَ فِي
تَمْرٍ عَجْوَةٍ،
فَلاَ بَأْسَ
أَنْ
يَأْخُذَ
صَيْحَانِيًّا،
أَوْ جَمْعاً،
وَإِنْ
سَلَّفَ فِي
زَبِيبٍ
أَحْمَرَ,
فَلاَ بَأْسَ
أَنْ
يَأْخُذَ
أَسْوَدَ، إِذَا
كَانَ ذَلِكَ
كُلُّهُ
بَعْدَ
مَحِلِّ الأَجَلِ،
إِذَا
كَانَتْ
مَكِيلَةُ
ذَلِكَ
سَوَاءً،
بِمِثْلِ
كَيْلِ مَا
سَلَّفَ فِيهِ(81).
İmam Malik der
ki: Şam buğdayı için peşin para ödeyenin, vadeden sonra Mahmule buğdayı
almasında bir sakınca yoktur.
İmam Malik der
ki: İleride alacağı malın çeşidini belirterek peşin para veren kimsenin, malı
teslim alma zamanı gelince, bunun iyisini veya düşük kalitesini almasında bir
mahzur yoktur. Mesela ileride Mahmule buğdayı almak için peşin para veren
kim-senini Şam buğdayı veya arpa alması caizdir. Yine acve (iyi külü?)
cinsinden hurma almak için peşin para veren kimsenin seyha.nl veya cem' (düşük
kalite) denilen hurmalardan alması caizdir. Kırmızı kuru üzün için peşin para
veren de siyah kuru üzüm alabilir.
Bütün bunların
caiz olması için teslim zamanının gelmiş olması ve alınacak miktarın önceden
tayin edilen ölçeğe eşit olması gerekir.