DEVAM:
3. Mehir Ve Mehirsiz Evlilik Hakkındaki Rivayetler
وَحَدَّثَنِي
عَنْ
مَالِكٍ،
أَنَّهُ بَلَغَهُ،
أَنَّ عُمَرَ
بْنَ عَبْدِ
الْعَزِيزِ
كَتَبَ فِي
خِلاَفَتِهِ
إِلَى بَعْضِ
عُمَّالِهِ :
أَنَّ كُلَّ
مَا
اشْتَرَطَ
الْمُنْكِحُ،
مَنْ كَانَ
أَباً أَوْ
غَيْرَهُ،
مِنْ حِبَاءٍ
أَوْ
كَرَامَةٍ
فَهُوَ
لِلْمَرْأَةِ
إِنِ ابْتَغَتْهُ.
Ömer b.
Abdulaziz, halifeliği zamanında valilerine şunu yazdı:
Bir kadını
evlendiren velisi, babası veya başka biri nikah kıyarken mehir, bağış ve sair
neleri şart koşmuşsa kadının malıdır. Kadın onu istediği zaman alabilir.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الْمَرْأَةِ
يُنْكِحُهَا
أَبُوهَا،
وَيَشْتَرِطُ
فِي
صَدَاقِهَا
الْحِبَاءَ،
يُحْبَى
بِهِ، إِنَّ
مَا كَانَ
مِنْ شَرْطٍ
يَقَعُ بِهِ
النِّكَاحُ،
فَهُوَ
لاِبْنَتِهِ
إِنِ ابْتَغَتْهُ،
وَإِنْ
فَارَقَهَا
زَوْجُهَا
قَبْلَ أَنْ
يَدْخُلَ
بِهَا،
فَلِزَوْجِهَا
شَطْرُ
الْحِبَاءِ
الَّذِي
وَقَعَ بِهِ
النِّكَاحُ(
İmam Malik, mehir
hususunda kadına verilmesi belirtilen bîr bağış şart koşarak babası tarafından
evlendirilen kadın hakkında der ki: Nikah kıyarken neler şart koşulmuşsa
kadınındır, isterse onu alır. Gerdeğe girmeden kendisinden ayrılan kocası,
nikah esnasında kadına neyi vermeyi şart koşmuşsa onun yansını vermesi
gerekir.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الرَّجُلِ
يُزَوِّجُ ابْنَهُ
صَغِيراً،
لاَ مَالَ
لَهُ : إِنَّ
الصَّدَاقَ
عَلَى
أَبِيهِ،
إِذَا كَانَ
الْغُلاَمُ
يَوْمَ
تَزَوَّجَ
لاَ مَالَ
لَهُ، وَإِنْ
كَانَ
لِلْغُلاَمِ
مَالٌ،
فَالصَّدَاقُ
فِي مَالِ
الْغُلاَمِ،
إِلاَّ أَنْ
يُسَمِّىَ
الأَبُ أَنَّ
الصَّدَاقَ
عَلَيْهِ،
وَذَلِكَ
النِّكَاحُ
ثَابِتٌ
عَلَى الاِبْنِ
إِذَا كَانَ
صَغِيراً،
وَكَانَ فِي
وِلاَيَةِ
أَبِيهِ.
İmam Malik der ki:
Bir baba, malı olmayan küçük (buluğa ermemiş) oğlunu everirse, mehri babasının
vermesi gerekir. Eğer çocuğun malı varsa, mehir çocuğun malından verilir. Ancak
baba mehri üzerine almışsa, buluğa ermemiş çocuğun nikahı sahihtir, babasının
velayetinde olur.
قَالَ
مَالِكٌ فِي
طَلاَقِ
الرَّجُلِ
امْرَأَتَهُ،
قَبْلَ أَنْ
يَدْخُلَ
بِهَا وَهِيَ
بِكْرٌ،
فَيَعْفُوَ
أَبُوهَا
عَنْ نِصْفِ
الصَّدَاقِ :
إِنَّ ذَلِكَ
جَائِزٌ
لِزَوْجِهَا
مِنْ
أَبِيهَا
فِيمَا
وَضَعَ عَنْهُ.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَذَلِكَ
أَنَّ
اللَّهَ تَبَارَكَ
وَتَعَالَى
قَالَ فِي
كِتَابِهِ : (
إِلاَّ أَنْ
يَعْفُونَ )
[البقرة :237]
فَهُنَّ
النِّسَاءُ
الَّلاَتِى
قَدْ دُخِلَ
بِهِنَّ (
أَوْ يَعْفُوَ
الَّذِي
بِيَدِهِ
عُقْدَةُ
النِّكَاحِ )
[البقرة : 237]
فَهُوَ
الأَبُ فِي
ابْنَتِهِ الْبِكْرِ،
وَالسَّيِّدُ
فِي أَمَتِهِ.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَهَذَا
الَّذِي
سَمِعْتُ فِي
ذَلِكَ،
وَالَّذِي
عَلَيْهِ
الأَمْرُ عِنْدَنَا.
İmam Malik der
ki: Bakire bir kızla evlenen bir kimse —gerdekten önce— karısını boşarsa,
kızın babası mehrin yansını ba-ğışlasa, caizdir. Kocasından mehrin yarısı
düşer.
İmam Malik bu
hükmün tahlilinde der ki: Allah Teala kitabında: «... Meğerki onlar bağışlamış
olsunlar.» buyurmuştur, Burada kastedilenler, kendileriyle gerdeğe girilen
kadınlardır. Yine Allah: «Veya nikah düğümü elinde olan bağışlamış olsun.»
buyurur. Bu da, bakire kızın babası ve cariyenin efendisidir, imam Malik der
ki: Bu hususta işittiğim budur. Bize göre hüküm böyledir.[Bakara 237]
قَالَ
مَالِكٌ فِي
الْيَهُودِيَّةِ
أَوِ النَّصْرَانِيَّةِ،
تَحْتَ
الْيَهُودِيِّ
أَوِ
النَّصْرَانِيِّ
فَتُسْلِمُ
قَبْلَ أَنْ
يَدْخُلَ
بِهَا :
إَنَّهُ لاَ
صَدَاقَ لَهَا.
İmam Malik der
ki: Yahudi veya Hıristiyanın nikahlısı Yahudi veya Hıristiyan kadın, kendisiyle
gerdeğe girilmeden müslüman olursa mehir düşer.
قَالَ
مَالِكٌ : لاَ
أَرَى أَنْ
تُنْكَحَ
الْمَرْأَةُ
بِأَقَلَّ
مِنْ رُبْعِ
دِينَارٍ،
وَذَلِكَ
أَدْنَى مَا يَجِبُ
فِيهِ
الْقَطْعُ(
İmam Malik der
ki: Kadının mehri çeyrek dinardan eksik olamaz. Hırsızlıkta el kesilmesini
gerektiren en az meblağ da budur.