DEVAM: 13.
Farklı Dinlerde Olanların Mirasları
وَحَدَّثَنِي
عَنْ مَالِكٍ،
عَنِ
الثِّقَةِ
عِنْدَهُ،
أَنَّهُ
سَمِعَ
سَعِيدَ بْنَ
الْمُسَيَّبِ
يَقُولُ :
أَبَى عُمَرُ
بْنُ
الْخَطَّابِ
أَنْ
يُوَرِّثَ أَحَداً
مِنَ
الأَعَاجِمِ،
إِلاَّ
أَحَداً
وُلِدَ فِي
الْعَرَبِ.
Said b. Müseyyeb
der ki:
Ömer b.
el-Hattab, Arap olmayan bir kişiyi varis yapmaktan çekinir ve sadece Arap ülkesinde
doğmuş olanları varis yapardı.
قَالَ
مَالِكٌ :
وَإِنْ
جَاءَتِ
امْرَأَةٌ حَامِلٌ
مِنْ أَرْضِ
الْعَدُوِّ،
فَوَضَعَتْهُ
فِي أَرْضِ
الْعَرَبِ،
فَهُوَ
وَلَدُهَا
يَرِثُهَا
إِنْ مَاتَتْ،
وَتَرِثُهُ
إِنْ مَاتَ،
مِيرَاثَهَا
فِي كِتَابِ
اللَّهِ.
İmam Malik der
ki: Bir gece kadın düşman ülkesinden gelip de Arap topraklarında çocuk doğursa,
doğurduğu onun çocuğu olup, kadın Öldüğünde çocuğu ona, çocuk öldüğünde o,
çocuğuna varis olurlar.
قَالَ
مَالِكٌ :
الأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا،
وَالسُّنَّةُ
الَّتِي لاَ
اخْتِلاَفَ
فِيهَا، وَالَّذِي
أَدْرَكْتُ
عَلَيْهِ
أَهْلَ الْعِلْمِ
بِبَلَدِنَا :
أَنَّهُ لاَ
يَرِثُ الْمُسْلِمُ
الْكَافِرَ،
بِقَرَابَةٍ
وَلاَ وَلاَءٍ
وَلاَ
رَحِمٍ،
وَلاَ
يَحْجُبُ
أَحَداً عَنْ
مِيرَاثِهِ(
قَالَ
مَالِكٌ :
وَكَذَلِكَ
كُلُّ مَنْ
لاَ يَرِثُ،
إِذَا لَمْ
يَكُنْ دُونَهُ
وَارِثٌ،
فَإِنَّهُ
لاَ يَحْجُبُ
أَحَداً عَنْ
مِيرَاثِهِ.
İmam Malik der ki:
Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldenizde (Medine'de) kendilerine ulaştığım
alimlerin uyguladıkları hüküm şöyledir:
Müslüman, kafire
hısımlık, azat ve akrabalık bağlanyle varis olamaz ve mirasından hiç bir
kimseyi düşüremez. Bunun gibi tek başına olduğu zaman varis olamıyan herkes,
başka birini mirastan mahrum edemez.