9 - باب
مِيرَاثِ
الْكَلاَلَةِ
9. Kelale'nin Bıraktığı
Mirasın Paylaştırılması
حَدَّثَنِي
يَحْيَى،
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ زَيْدِ
بْنِ
أَسْلَمَ :
أَنَّ عُمَرَ
بْنَ الْخَطَّابِ
سَأَلَ
رَسُولَ
اللَّهِ r عَنِ
الْكَلاَلَةِ
؟ فَقَالَ
لَهُ رَسُولُ اللَّهِ
r
: « يَكْفِيكَ
مِنْ ذَلِكَ
الآيَةُ
الَّتِي أُنْزِلَتْ
فِي
الصَّيْفِ،
فِي آخِرَ
سُورَةِ
النِّسَاءِ »(
Zeyd b. Eslem der
ki:
Ömer b.
el-Hattab, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kelale'nin (mirasçısız ölenin)
mirasım sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle cevap verdi:
«— Sana bu
konuda, yazın indirilen Nisa suresinin son ayeti yeterlidir.»
Diğer
tahric: Müslim, Feraid
قَالَ
مَالِكٌ :
الأَمْرُ
الْمُجْتَمَعُ
عَلَيْهِ
عِنْدَنَا،
الَّذِي لاَ
اخْتِلاَفَ
فِيهِ،
وَالَّذِي
أَدْرَكْتُ
عَلَيْهِ أَهْلَ
الْعِلْمِ
بِبَلَدِنَا :
أَنَّ
الْكَلاَلَةَ
عَلَى
وَجْهَيْنِ،
فَأَمَّا
الآيَةُ
الَّتِي
أُنْزِلَتْ فِي
أَوَّلِ
سُورَةِ
النِّسَاءِ،
الَّتِي قَالَ
اللَّهُ
تَبَارَكَ
وَتَعَالَى
فِيهَا : (
وَإِنْ كَانَ
رَجُلٌ
يُورَثُ
كَلاَلَةً
أَوِ
امْرَأَةٌ
وَلَهُ أَخٌ
أَوْ أُخْتٌ
فَلِكُلِّ وَاحِدٍ
مِنْهُمَا
السُّدُسُ
فَإِنْ
كَانُوا
أَكْثَرَ
مِنْ ذَلِكَ
فَهُمْ
شُرَكَاءُ فِي
الثُّلُثِ )
[النساء : 12]
فَهَذِهِ
الْكَلاَلَةُ
الَّتِي لاَ
يَرِثُ
فِيهَا
الإِخْوَةُ لِلأُمِّ
حَتَّى، لاَ
يَكُونَ
وَلَدٌ وَلاَ
وَالِدٌ،
وَأَمَّا
الآيَةُ
الَّتِي فِي آخِرِ
سُورَةِ
النِّسَاءِ،
الَّتِي
قَالَ
اللَّهُ تَبَارَكَ
وَتَعَالَى
فِيهَا : (
يَسْتَفْتُونَكَ
قُلِ اللَّهُ
يُفْتِيكُمْ
فِي الْكَلاَلَةِ
إِنِ امْرُؤٌ
هَلَكَ
لَيْسَ لَهُ وَلَدٌ
وَلَهُ
أُخْتٌ
فَلَهَا
نِصْفُ مَا تَرَكَ
وَهُوَ
يَرِثُهَا
إِنْ لَمْ
يَكُنْ لَهَا
وَلَدٌ فَإِنْ
كَانَتَا
اثْنَتَيْنِ
فَلَهُمَا الثُّلُثَانِ
مِمَّا
تَرَكَ
وَإِنْ
كَانُوا
إِخْوَةً
رِجَالاً
وَنِسَاءً
فَلِلذَّكَرِ
مِثْلُ حَظِّ
الأُنْثَيَيْنِ
يُبَيِّنُ
اللَّهُ
لَكُمْ أَنْ
تَضِلُّوا
وَاللَّهُ
بِكُلِّ
شَىْءٍ
عَلِيمٌ )
[النساء : 176].
قَالَ
مَالِكٌ :
فَهَذِهِ
الْكَلاَلَةُ
الَّتِي
يَكُونُ فِيهَا
الإِخْوَةُ
عَصَبَةً،
إِذَا لَمْ يَكُنْ
وَلَدٌ
فَيَرِثُونَ
مَعَ
الْجَدِّ فِي
الْكَلاَلَةِ،
فَالْجَدُّ
يَرِثُ مَعَ الإِخْوَةِ،
لأَنَّهُ
أَوْلَى
بِالْمِيرَاثِ
مِنْهُمْ،
وَذَلِكَ
أَنَّهُ
يَرِثُ مَعَ
ذُكُورِ
وَلَدِ الْمُتَوَفَّى
السُّدُسَ،
وَالإِخْوَةُ
لاَ
يَرِثُونَ
مَعَ ذُكُورِ
وَلَدِ
الْمُتَوَفَّى
شَيْئاً،
وَكَيْفَ لاَ
يَكُونُ كَأَحَدِهِمْ،
وَهُوَ
يَأْخُذُ
السُّدُسَ مَعَ
وَلَدِ
الْمُتَوَفَّى,
فَكَيْفَ لاَ
يَأْخُذُ
الثُّلُثَ
مَعَ
الإِخْوَةِ، وَبَنُو
الأُمِّ
يَأْخُذُونَ
مَعَهُمُ
الثُّلُثَ،
فَالْجَدُّ
هُوَ الَّذِي
حَجَبَ
الإِخْوَةَ
لِلأُمِّ، وَمَنَعَهُمْ
مَكَانُهُ
الْمِيرَاثَ،
فَهُوَ
أَوْلَى
بِالَّذِي
كَانَ
لَهُمْ،
لأَنَّهُمْ
سَقَطُوا
مِنْ
أَجْلِهِ،
وَلَوْ أَنَّ
الْجَدَّ
لَمْ
يَأْخُذْ
ذَلِكَ
الثُّلُثَ،
أَخَذَهُ
بَنُو الأُمِّ،
فَإِنَّمَا
أَخَذَ مَا
لَمْ يَكُنْ
يَرْجِعُ
إِلَى
الإِخْوَةِ
لِلأَبِ، وَكَانَ
الإِخْوَةُ
لِلأُمِّ
هُمْ أَوْلَى
بِذَلِكَ
الثُّلُثِ،
مِنَ
الإِخْوَةِ
لِلأَبِ،
وَكَانَ
الْجَدُّ
هُوَ أَوْلَى
بِذَلِكَ
مِنَ
الإِخْوَةِ
لِلأُمِّ(
İmanı Malik der
ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldemizde (Medine'de) kendilerine
yetiştiğim alimlerin uyguladıkları hüküm şudur: Kelale ikiye ayrılır:
1. Kendisine ana
bir kardeşlerin sadece babası ve çocuğu olmadığında varis olup başka hallerde
varis olamadıkları helaledir. Bu kelaleden Yüce Allah, Nisa suresinin
başlarında indirdiği ayeti kerimede şöyle bahsetmektedir:
«... Eğer miras
bırakan erkek ya da kadın, çocuğu olmayan kişiler olur da onun erkek veya kız
kardeşi bulunursa bunlardan her birine altıda bir düşer, eğer onlar ikiden fazla
iseler üçte birde ortak olurlar...»[Nisa, 12]
2. Kardeşlerin
asabe olduğu helaledir ki Yüce Allah bu konuda Nisa suresinin son ayetinde
şöyle buyurmuştur:
«Senden fetva
isterler, de ki: Size kelale hakkındaki fetvayı Allah veriyor. Çocuğu olmayıp
bir kız kardeşi olan bir kişi Ölürse, terekenin yarısı kız kardeşinindir. Kız
kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi ona tamamen varis olur. Kez kardeşler iki
ise, terekenin üçte ikisi onlarındır. Onlar erkek, kadın karışık kardeşlerse,
erkeğe iki kadın hissesi kadar pay verilir. Doğru yoldan saparsınız diye Allah
size açıklama yapıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilir.»[Nisa, 176]
İmam Malik der
ki: Burada söz konusu olan Kelalede kardeşler asabe olurlar. Çocuk
bulunmayınca kardeşler kelaleye dede ile birlikte varis olurlar. Dede de
kardeşlerle birlikte varis olur. Zira miras kardeşlerden çok dedenin hakkıdır.
Çünkü dede ölünün erkek çocuklarıyla altıda bir hisseye varis olurken,
kardeşler herhangi bir hisseye varis olamazlar.
Ölünün erkek
çocuğuyla altıda bir hisseyi alan dede, nasıl olur da kardeşlerden biri gibi
olamaz? Ana bir kardeşler, ana baba bir kardeşlerle beraber üçte bir alırken,
dede onlarla birlikte neden üçte bir hisseyi alamasın? Zira dede, anne bir
kardeşleri mirastan düşürür ve bulunduğu mevki onların miras almalarına engel
olur. Bu sebeple, dedenin ana bir kardeşlerin aldığını almaya daha çok hakkı
vardır. Çünkü ana bir kardeşler, dede yüzünden mirastan düşüyorlar. Şayet bu
söz konusu üçte biri dede almamış olsaydı, ana bir kardeşler alırlardı. Bu
sebepten dede, yalnız baba bir kardeşlere dönemiyecek olan malı almıştır.
Halbuki ana bir kardeşlerin bu üçte biri almaya baba bir kardeşlerden daha çok
hakları vardır. Dedenin de aynı hakkı almaya ana bir kardeşlerden daha çok
hakkı vardır.