7 - باب
مَا تَجِبُ
فِيهِ
الْكَفَّارَةُ
مِنَ الأَيْمَانِ
7.
Kefareti Gerektiren Yeminler
حَدَّثَنِي
يَحْيَى،
عَنْ
مَالِكٍ،
عَنْ سُهَيْلِ
بْنِ أبِي
صَالِحٍ،
عَنْ أَبِيهِ، عَنْ
أبِي
هُرَيْرَةَ،
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ r قَالَ : «
مَنْ حَلَفَ
بِيَمِينٍ،
فَرَأَى غَيْرَهَا
خَيْراً
مِنْهَا،
فَلْيُكَفِّرْ
عَنْ
يَمِينِهِ،
وَلْيَفْعَلِ
الَّذِي هُوَ
خَيْرٌ »(
Ebu Hureyre, Nebi
s.a.v.'in şöyle buyurduğunu naklediyor:
«Kim bir yemin
eder, sonra da bunun aksini yapmanın daha hayırlı olacağını görürse yemininin
kefaretini versin, hayırlı bulduğu işi yapsın.»
Diğer tahric:
Müslim, Eyman
قَالَ
يَحْيَى :
وَسَمِعْتُ
مَالِكاً
يَقُولُ :
مَنْ قَالَ
عَلَيَّ
نَذْرٌ،
وَلَمْ يُسَمِّ
شَيْئاً،
إِنَّ
عَلَيْهِ
كَفَّارَةَ
يَمِينٍ.
İmam Malik'ten:
Her kim bir şey belirtmeden üzerime nezir olsun derse yemin kefareti vermesi
lazımdır.
قَالَ
مَالِكٌ :
فَأَمَّا
التَّوْكِيدُ،
فَهُوَ
حَلِفُ
الإِنْسَانِ
فِي
الشَّيْءِ الْوَاحِدِ
مِرَاراً
يُرَدِّدُ فِيهِ
الأَيْمَانَ،
يَمِيناً
بَعْدَ
يَمِينٍ،
كَقَوْلِهِ :
وَاللَّهِ
لاَ
أَنْقُصُهُ مِنْ
كَذَا
وَكَذَا،
يَحْلِفُ
بِذَلِكَ مِرَاراً
ثَلاَثاً،
أَوْ
أَكْثَرَ
مِنْ ذَلِكَ.
قَالَ
:
فَكَفَّارَةُ
ذَلِكَ،
كَفَّارَةٌ وَاحِدَةٌ،
مِثْلُ
كَفَّارَةِ
الْيَمِينِ
İmam Malik
yemin-i tevkid'i şöyle açıklar: Yemin-i tevkid, bir kimsenin bir şey üzerine
defalarca yemin etmesidir. Kişi yemin ettiği konuda yemin üzerine yemin eder.
Mesela, vallahi şundan, şundan noksan yapamayacağım diye çok sayıda üç veya
daha fazla sayıda yemin eder.
Bütün bunlara tek
bir kefaret yeterlidir, tıpkı yemin kefareti gibi. Mesela bir kimse, vallahi bu
yemeği yemiyeceğim, bu elbiseyi giymeyeceğim ve bu eve değirmeyeceğim diye bir
defa yemin ederse bir kefaret kafidir.
قَالَ
مَالِكٌ :
فَإِنْ
حَلَفَ
رَجُلٌ
مَثَلاً
فَقَالَ :
وَاللَّهِ
لاَ آكُلُ
هَذَا
الطَّعَامَ،
وَلاَ
أَلْبَسُ
هَذَا
الثَّوْبَ،
وَلاَ
أَدْخُلُ
هَذَا الْبَيْتَ،
فَكَانَ
هَذَا فِي
يَمِينٍ
وَاحِدَةٍ،
فَإِنَّمَا
عَلَيْهِ
كَفَّارَةٌ
وَاحِدَةٌ،
وَإِنَّمَا
ذَلِكَ
كَقَوْلِ
الرَّجُلِ
لاِمْرَأَتِهِ
: أَنْتِ
الطَّلاَقُ
إِنْ
كَسَوْتُكِ
هَذَا
الثَّوْبَ,
وَأَذِنْتُ
لَكِ إِلَى
الْمَسْجِدِ،
يَكُونُ
ذَلِكَ
نَسَقاً
مُتَتَابِعاً،
فِي كَلاَمٍ
وَاحِدٍ،
فَإِنْ
حَنِثَ فِي
شَىْءٍ
وَاحِدٍ مِنْ
ذَلِكَ،
فَقَدْ وَجَبَ
عَلَيْهِ
الطَّلاَقُ،
وَلَيْسَ
عَلَيْهِ
فِيمَا فَعَلَ
بَعْدَ
ذَلِكَ
حِنْثٌ،
إِنَّمَا
الْحِنْثُ
فِي ذَلِكَ
حِنْثٌ
وَاحِدٌ.
Bir adamın
hanımına eğer senin şu elbiseni giyersem, senin mescide gitmene izin verirsem
boşsun diye peşpeşe bir cümleyle yemin etse ve bu yeminlerden herhangi birini
bozsa adamın boşanması lazımdır. Artık bundan sonra diğer hususlarda da
yeminini bozması kendisine yeni bir mesuliyet yüklemez. Yemin ettiği konulardan
sadece birinde bile yeminini bozsa yemin bozulmuş olur.
قَالَ
مَالِكٌ : الأَمْرُ
عِنْدَنَا
فِي نَذْرِ
الْمَرْأَةِ،
إِنَّهُ
جَائِزٌ
بِغَيْرِ
إِذْنِ زَوْجِهَا،
يَجِبُ
عَلَيْهَا
ذَلِكَ
وَيَثْبُتُ،
إِذَا كَانَ
ذَلِكَ فِي
جَسَدِهَا،
وَكَانَ
ذَلِكَ لاَ
يَضُرُّ
بِزَوْجِهَا،
وَإِنْ كَانَ
ذَلِكَ
يَضُرُّ
بِزَوْجِهَا
فَلَهُ
مَنْعُهَا
مِنْهُ،
وَكَانَ
ذَلِكَ
عَلَيْهَا
حَتَّى تَقْضِيَهُ
İmam Malik der
ki: Kadının nezri konusunda durum biz Me-dine'liler arasında da aynıdır. Kadına
kocasının izni olmadan da nezir vacip olur. Bedenini ilgilendiriyorsa ve bunun
da kocasına bir zararı yoksa yeminini yerine getirir. Şayet kocasına bir zararı
dokunuyorsa kocası karısını bundan men edebilir. O zaman onu ifa edinceye kadar
üzerinde borç olarak kalır.